RSS olarak izle

JAKO

Çağdaş engizisyon!

Rating: 3 votes, 3.67 average.
[FONT=Times New Roman][URL="http://www.tumgazeteler.com/?a=4509987"][B][COLOR=blue][FONT=Arial]Yeni Amerikan Dış Politikası'nın ipuçları![/FONT][/COLOR][/B][/URL][/FONT]
[FONT=Times New Roman][URL="http://www.tumgazeteler.com/?cat=78&ykod=146"][COLOR=blue]Ali FERŞADOĞLU[/COLOR][/URL] [/FONT]
[B][FONT=Times New Roman]Çağdaş engizisyon![/FONT][/B]


[COLOR=black][FONT=Trebuchet MS]Bazen siz de şöyle düşünmez misiniz? 2008 [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/turkiye/"][COLOR=#5e5e5e]Türkiye[/COLOR][/URL]’sinde mi yaşıyorum, [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/ortacag-engizisyonunun-avrupa/"][COLOR=#5e5e5e]Ortaçağ Engizisyonunun Avrupa[/COLOR][/URL]’sında mı? [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/ortacag-avrupa/"][COLOR=#5e5e5e]Ortaçağ Avrupa[/COLOR][/URL]’sının engizisyonu da düşünceyi, ilmi, araştırmayı, tahkiki, gözlemi, dolayısıyla düşünen beyinleri ve ilim adamlarını cezalandırıyordu. Kiliseye aykırı düşünceler ileri sürenler; ya özür dileyip vaz geçecekti; ya işkence altında itiraf edip hapse düşecekti (hapis de ölüm demekti zaten) veya sürgün. [/FONT][/COLOR]
[COLOR=black][FONT=Trebuchet MS]1231’de, [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/papa-ix/"][COLOR=#5e5e5e]Papa IX[/COLOR][/URL]. [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/gregorius/"][COLOR=#5e5e5e]Gregorius[/COLOR][/URL] tarafından kurulan engizisyon, kilise düşüncelerine aykırı düşünenleri cezalandırıyordu. Yalnızca 200 bin insan diri diri yakılmıştı! [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/milyonlarcasi/"][COLOR=#5e5e5e]Milyonlarcası[/COLOR][/URL] da hapsedilmişti... [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/katolik/"][COLOR=#5e5e5e]Katolik[/COLOR][/URL] kilisesi, Ortaçağ’da gücünü sağlamlaştırdıktan sonra, kabul edilmiş doktrinlere karşı çıkanları toplum düşmanı olarak ilân etti. Bazılarının akıbeti şöyle: [/FONT][/COLOR]
[COLOR=black][FONT=Trebuchet MS]* [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/roger-bacon/"][COLOR=#5e5e5e]Roger Bacon[/COLOR][/URL](1220-1292): [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/buyuteci/"][COLOR=#5e5e5e]Büyüteci[/COLOR][/URL] ilk bulan olarak tarihe geçti. [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/fransisken/"][COLOR=#5e5e5e]Fransisken[/COLOR][/URL] öğretisini eleştirdiği için 15 yıl hapis yattı. [/FONT][/COLOR]
[COLOR=black][FONT=Trebuchet MS]* [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/ockhamli-william/"][COLOR=#5e5e5e]Ockhamlı William[/COLOR][/URL](1285-1347): [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/ingiliz/"][COLOR=#5e5e5e]İngiliz[/COLOR][/URL] filozof, [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/papaliga/"][COLOR=#5e5e5e]Papalığa[/COLOR][/URL] karşı imparatorluğu desteklemenin İncil’e uygun olduğunu söylediği için mahkûm edildi. Ancak, [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/munih/"][COLOR=#5e5e5e]Münih[/COLOR][/URL]’e kaçarak hayatını burada sürdürdü. [/FONT][/COLOR]
[COLOR=black][FONT=Trebuchet MS]* [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/giordano-bruno/"][COLOR=#5e5e5e]Giordano Bruno[/COLOR][/URL](1548-1600): [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/aristotelesci/"][COLOR=#5e5e5e]Aristotelesçi[/COLOR][/URL] kapalı evren görüşünden ilk sıyrılanlar arasında yer alan İtalyan filozof, [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/kopernik/"][COLOR=#5e5e5e]Kopernik[/COLOR][/URL]’in tezini savundu. [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/evrende/"][COLOR=#5e5e5e]Evrende[/COLOR][/URL], Dünya’dan başka birçok gezegenin bulunduğunu söyledi. Aykırı görüşler beslediği için [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/roma/"][COLOR=#5e5e5e]Roma[/COLOR][/URL]’da kazığa bağlanıp, diri diri yakıldı. [/FONT][/COLOR]
[COLOR=black][FONT=Trebuchet MS]* [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/galileo-galilei/"][COLOR=#5e5e5e]Galileo Galilei[/COLOR][/URL]: 1633 yılının 22 Haziran günü yargılandı: “Ben, ‘Güneş evrenin merkezindedir’ dediğim için yargılanıyorum ve bu tür aykırı görüşleri nefretle kınıyorum, lânetliyorum. Aynı zamanda [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/kutsal-katolik-kilisesi/"][COLOR=#5e5e5e]Kutsal Katolik Kilisesi[/COLOR][/URL]’ne yapılan tüm yanlışları da...” [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/galile/"][COLOR=#5e5e5e]Galile[/COLOR][/URL] de bu akibetten kurtulabilmek için engizisyon mahkemesi önünde, Dünya’nın Güneş etrafında döndüğü yolundaki iddiâsından dönmek zorunda bırakılmıştır. [/FONT][/COLOR]
[COLOR=black][FONT=Trebuchet MS]* Paganini (1782-1840), ölmeden önce günah çıkartmayı kabul etmediği için, uzun yıllar boyunca ölüsüne gömülecek yer verilmemiştir. [/FONT][/COLOR]
[COLOR=black][FONT=Trebuchet MS]* 2 Ocak 1492 sabahı [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/kardinal-don-pedro/"][COLOR=#5e5e5e]Kardinal Don Pedro[/COLOR][/URL] de [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/mendoza/"][COLOR=#5e5e5e]Mendoza[/COLOR][/URL], El-[URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/hamra-sarayi/"][COLOR=#5e5e5e]Hamra Sarayı[/COLOR][/URL]’nın [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/alcazaba/"][COLOR=#5e5e5e]Alcazaba[/COLOR][/URL] denilen baş kulesine gümüş haçı dikerek [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/ispanya/"][COLOR=#5e5e5e]İspanya[/COLOR][/URL]’da [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/musluman/"][COLOR=#5e5e5e]Müslüman[/COLOR][/URL] egemenliğinin sona erdiğini ilân etti. 500 bin nüfusu ile [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/avrupa-kitasi/"][COLOR=#5e5e5e]Avrupa Kıtası[/COLOR][/URL]’nın en büyük şehri olan [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/girnata/"][COLOR=#5e5e5e]Gırnata[/COLOR][/URL], İspanyollara teslim oldu. [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/kacanlar/"][COLOR=#5e5e5e]Kaçanlar[/COLOR][/URL] kurtuldu, kaçamayan Müslümanlar da kitle halinde öldürüldü. Hâlbuki taraflar arasında imzalanan ahitnâme gereği Müslümanların can ve malına dokunulmayacaktı. Ama kral, şehre girdiği gün, daha ahitnamenin mürekkebi kurumadan sözünü çiğnemişti. Hıristiyanlığı kabul etmeyenler yakıldı; malları yağma edildi. Kısa zamanda İspanya’da tek bir [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/musevi/"][COLOR=#5e5e5e]Musevî[/COLOR][/URL] ve Müslüman bırakılmadı. [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/engizisyon-mahkemesi/"][COLOR=#5e5e5e]Engizisyon Mahkemesi[/COLOR][/URL], 18 sene içinde 24.000’den fazla Müslüman’ın idamına karar verdi. Engizisyon Mahkemesi’nin kararıyla Gırnata’da 1 milyon cilt kitap yakılmıştı. Kardinal Ximenes, 80 bin el yazması eseri, bizzat eliyle yaktı. [/FONT][/COLOR]
[COLOR=black][FONT=Trebuchet MS]Gelelim ülkemize: [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/bastan/"][COLOR=#5e5e5e]Baştan[/COLOR][/URL] ayağa yasaklarla dolu [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/anayasa/"][COLOR=#5e5e5e]Anayasa[/COLOR][/URL], 12 [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/eylul/"][COLOR=#5e5e5e]Eylül[/COLOR][/URL] 1980 ve 28 [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/subat/"][COLOR=#5e5e5e]Şubat[/COLOR][/URL] 1998 darbe süreçlerinden sonra gelen yasaklar hâlen tüm şiddetiyle devam ediyor. 301. madde, keyfî başörtüsü ve sair yasakların Engizisyondan ne farkı var? (Tek fark var, engizisyonu kilise icat etti, çağdaş engizisyon üniversite!) [/FONT][/COLOR]
[COLOR=black][FONT=Trebuchet MS]Düşünce, farklı fikirler anasaya ve kanunlarda suç! Keyfîlik, hakuksuzluk, bedevîlik, orman kanunu! Ortaçağ engizisyonunun çağdaş versiyonu gibi işlemiyor mu? [/FONT][/COLOR]
[COLOR=black][FONT=Trebuchet MS]“Şu zamanın medenî engizisyonu müthiş bir vesileyle, bazı ezhânı telkih ile, bir kısım nâmeşru evlâdını vücuda getirip, İslâmiyete karşı kinini ve hiss-i intikamını icrâ eder. Diyanetsizliğe veya lâübaliliğe veya Hıristiyanlığa temâyüle veya [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/islamiyetten/"][COLOR=#5e5e5e]İslâmiyetten[/COLOR][/URL] şüpheyle soğutmaya bir kapı açmak ister. İşte o desise şudur: ‘[URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/ey-musluman/"][COLOR=#5e5e5e]Ey Müslüman[/COLOR][/URL], bak nerede bir müslim varsa binnisbe fakir, gafil, bedevîdir. Nerede Hıristiyan varsa, bir derece medenî, mütenebbih ehl-i servettir, demek...’ [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/ila/"][COLOR=#5e5e5e]İlâ[/COLOR][/URL] âhir. [/FONT][/COLOR]
[COLOR=black][FONT=Trebuchet MS]“Ben de derim ki: Ey Müslüman! Biri maddî, biri mânevî, [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/avrupa/"][COLOR=#5e5e5e]Avrupa[/COLOR][/URL] rüçhanının iki sebebinin şu netice-i müthişiyle, o neticenin tesir-i muharribânesine karşı, mevcudiyetimizin hâmisi olan İslâmiyetten elini gevşetme, dört elle sarıl. Yoksa mahvolursun!” ([URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/bediuzzaman-said-nursi/"][COLOR=#5e5e5e]Bediüzzaman Said Nursî[/COLOR][/URL], [URL="http://www.tumgazeteler.com/haberleri/sunuhat/"][COLOR=#5e5e5e]Sünuhat[/COLOR][/URL], s. 75-76.)[/FONT][/COLOR]
[FONT=Trebuchet MS][/FONT]
[URL]http://www.tumgazeteler.com/?a=2630985[/URL]
Kategoriler
Kategori edilmemiş

Yorum

  1.  Avatarı
    Sami SELÇUK Star Engizisyon 09 09 2008 09:30 YAZARIN DİĞER YAZILARI
    İnsanlık o acıları bir daha yaşamasın diye.

    Eski dönemlerde insanlar, ‘suç yargılaması’nda ilkin faili hemen cezalandırmayı amaçlamışlardır. Aydınlanma öncesi dönemlerde yargılama, suçluyu cezalandırmanın bir aracıdır, aklamanın değil. ‘Hüküm kesinleşinceye dek herkes suçludur’ kuralı henüz ters yüz edilmemiş; ‘suçsuzluk asıldır kuralı’, ‘suçluluk asıldır kuralı’nın yerine geçmemiştir daha.

    Bu yüzden suçlanan kişi, yargılamada suçsuzluğunu kanıtlamak zorundadır.

    Bu evre çok uzun sürmüştür. 18. yüzyıla, Aydınlanmaya dek.

    Bunları bilmek isteyenler, Beccaria ile Morellet’nin karşılıklı mektuplarında engizisyon mahkemeleri gibi işleyen ‘parlemant’lardan nasıl yakındıklarını incelesinler. Charles-Quint’in 1532, I. François’nın 1539, XIV. Louis’nin 1670 buyrultularını, Almanya’da Yargıç Carpzov’un yirmi bin insanı darağacına göndermesinin öykülerini okusunlar.

    Aydınlanma düşünürleri, Montesquieu’nün, Chevalier de Jeancourt’un, Voltaire’in, Beccaria’nın çığlıklarını vicdanlarında, yüreklerinde, içlerinde duysunlar. Bir de Foucault’nun ‘Cezaevinin Doğuşu’ yapıtının girişindeki inanılmaz öyküyü okusunlar. Ölüm cezası yerine getirilmeden önce yapılan işkenceleri, bir insan bedeninin nasıl parça parça koparılıp yok edildiğini görsünler.

    O dönemlerde, suçun saptanması için doğru dürüst bir duruşma yapılmazdı. Yargıçlar, kanıtları özgürce değerlendirerek ‘vicdani kanıları’na göre karar vermezlerdi.

    Yargılamadan önce suçlanan kişi, sadece suçlu değil, hatta düşman ilan edilirdi.

    Sistemin temel kuralları, günümüzdeki sistemin tam tersiydi.

    Yargıcın kanıtlarla doğrudan ilişki kurması zorunla değildi. ‘Aracılılık/dolaylılık kuralı’, daha doğrusu kuralsızlığı geçerliydi.

    Sözlülük ilkesi unutulmuş, ikincil kılınmıştı. Yazılılık esastı. Yazılı, belgeli, öylece sessiz sedasız daran, hiç konuşmayan kanıtlar daha üstündü.

    Zaten her şey kanıt olamazdı. Yasal düzenlemelerce önceden belirlenmiş kanıtlar aranırdı. ‘Yasal kanıt sistemi’ geçerliydi.

    Kanıtlar arasında da sıradüzeni/dereceleme vardı.

    ‘İkrar/itiraf’, kanıtların kraliçesiydi. İkrarı/itirafı elde etmek için yargıçlar, insanı tiksindiren çeşitli işkencelere, garip çabalara, ustalıklı tuzak sorgulamalara başvururlardı.

    Oysa çağcıl suç yargılama hukukunda böyle bir sıradüzeni, ikrar/itiraf ile tanıklık ve öbür kanıtlar arasında bir ayrım yoktur. Suçlanan kişinin aymazlığından yararlanılarak tuzak sorularla elde edilen hiçbir ikrar/itiraf geçerli değildir.

    Yargıç, bugün ikrarı/itirafı, öbür kanıtlar gibi değerlendirir, inandırıcı bulmadığında reddedebilir.

    Yine o dönemlerde doğaüstü güçlerin yardımıyla ya da korkusuyla elde edilen ikrar/itiraf geçerliydi. Sözgelimi, ant içirilerek bir tür kişinin kendine karşı tanıklık ve suçunu ikrar/itiraf etmesi benimsenmişti.

    İkrardan/itiraftan sonra gelen ‘adli düello’ da kanıttı.

    Oysa günümüzde akıl dışı kanıtlar hiçbir uygar toplumda benimsenmemiştir.

    O dönemlerde adli düello yüzünden nice suçsuz insanın kanı akmıştır.

    Sıradüzeninde ikrardan/itiraftan sonra gelen ‘tanıklık’, ikrara/itirafa göre yarım kanıttı. İnsan mantığı ve çağcıl hukukta böyle bir saçmalığa yer verilebilir mi?

    Daha bitmedi, tanık sayısı da önemliydi. Sözgelimi, ‘tek tanık, hiç tanık’ (testis unus, testis nullus), ‘tekin sesi, hiçin sesi’ gibi gülünç kurallara başvurularak karar verilirdi.

    Doğrudan doğruyalık, sözlülük, yüz yüzelik ilkelerinin geçerli olmadığı bir sistemde tanıkların anket yoluyla dinlenmeleri de doğaldı, elbette.

    Görünüşte bir duruşma vardı. Ama gizlilik esastı. ‘Duruşmanın herkese açıklığı’ kuralı işlemezdi kolay kolay. Yakınanlar, iddia edenler ve savunanlar, birbirlerinin dediklerini pek bilmezlerdi. Yokluklarında olup bitenleri öğrenemezlerdi. Yüz yüzelik/diyalog/diyalektik ilkeleri önemsenmez, işlemezdi. Yargıçlar değişebilirlerdi; yargılamada yokluktalık/monolog egemendi.

    Yargıçlar, istedikleri gibi yargılamayı yaparlar, sanıkları cezalandırırlardı. Günümüzdeki yoğunluk/bağımlılık ilkelerinden kimsenin haberi bile yoktu. Çünkü ‘dağınıklık’ esastı.

    Yargıçların yetkileri çok sınırsızdı.

    Yargı kararlarının üst mahkemelerce denetlenmesi, Aydınlanma yüzyılından sonra kurumsallaşmıştır.

    Suç yargılama hukukunda bu sistemin adına ‘engizisyon’ (soruşturma, tahkik) sistemi’ denmektedir. Bu sistemde elbette devlet ve toplum, birey ile eş düzeyde değildir, devlet bireyin üzerindedir. Sistem, örtüştüğü otoriter rejimin yargılamaya yansımış biçimidir.

    Adına ister Kilisenin ‘Engizisyon Mahkemesi’, ister Abdülhamit’in ‘Yıldız Mahkemesi’, ister Hitler’in, Stalin’inin mahkemeleri densin, sonuç değişmez.

    Ama bu sistemi kınamakta kimse ivecen davranmasın.

    Çünkü yazılı hukukta uzantıları yaşıyor hálá.

    Uygulamada ise daha da diri biçimde.

    İnceleyip görelim.

    Sonra da soralım, yargılayalım.

    SAMİ SELÇUK - STAR
  2.  Avatarı
    Alm. İnquisition, Fr. İnquisition, İng. İnquisition. Roma Katolik Kilisesinin Hıristiyanlığı muhâfaza etmek ve karşı olanları veya yeni fikirler ortaya atanları cezâlandırmak için kurduğu ruhbân cemiyeti mahkemeleri. 1183 (H.578) târihinde kurulmaya başladı ve 1807 (H. 1222)ye kadar tam altı asır devâm etti. İtalya, İspanya, Fransa ile diğer Batı Avrupa devletlerinde kurulan bu korkunç mâlikânelerde sayısız insanlar, ya din uğruna veya yeni fikirler ortaya koydukları için, haksız yere öldürüldüler, yâhut diri diri yakıldılar.
    Engizisyon mahkemelerini papazlar idâre ediyor, bütün muâmelâtları gizli yapılıyordu. Papa Üçüncü İnnoceutius, Engizisyonun öncülerindendir. Suçlanan kimsenin avukatı veya kendisini müdâfaa edecek bir sözcüsü olmazdı ve suçlamaların kim tarafından yapıldığını öğrenmek hakkı yoktu. Engizisyon ruhban cemiyetinin verdiği cezâlar içinde “Haçlı seferlerine katılma gibi” cezâlar da vardı. Sanıklarda pişmanlık duygusu görülmezse, cezâsı yakılarak öldürülmekti. Eğer suçlanan kişi ölmüş ise, onu mezar bile Engizisyondan kurtaramaz. Ölü mezardan çıkarılıp cesedi yakılır, mîrâsına da el konurdu. Almanyada engizisyonun korkunç temsilcisi Konrad Von Malburg oldu. Mary Tuder, Engizisyon Mahkemelerinin İngilterede kurulmasına çalıştı. İtalyada Üçüncü Paulus zamânında engizisyon faaliyetleri devâm etti.
    Engizisyon mahkemeleri yalnız Hıristiyanlıktan çıkanları değil, bütün aydınları yok ediyor, fennin ve ilmin ortaya koyduğu yenilikleri günâh sayıyordu. Dünyânın küre şeklinde (yuvarlak) olduğunu ve döndüğünü Müslümanlardan öğrenerek, Avrupalılara nakleden Galileo bile bu beyânâtından dolayı yetmiş yaşlarındayken Engizisyon Mahkemelerine sevk edilmiş, hapishânede gözleri kör olmuştur. Daha sonra sözünü resmen geri alarak kurtulabilmiştir.
    Engizisyon mahkemelerinin İspanyadaki zulmü daha büyük olmuştur. 1232 târihinden başlayarak Engizisyon cemiyeti, İspanyanın her tarafında birer şûbe açtı. Müslümanlara, Yahûdîlere, bunlara taraftar, sevgisi olanlara ve savaşlarda Müslümanlara yardım edenlerin Hıristiyanlara yapmadıkları zulüm kalmadı. 1492de son İslâm devleti yıkıldıktan sonra Kral Ferdinand ve karısı Elizabeth, İspanyadaki Müslüman ve Mûsevîlerin tamâmını yok etmek için, engizisyonu had safhaya çıkardılar. İspanyadaki Yahûdîlerle Müslümanlar tamâmen imhâ edilinceye kadar bu mahkemelerde süründüler, oğlunu bile bu mahkemelerde îdâma mahkûm ettiren İspanya Kralı Beşinci Ferdinand, “İspanyada artık ne Müslüman, ne de dinsiz kaldı.” diye iftihâr etmiştir.
    Engizisyon mahkemeleri insanlık târihinin lekesi, Hıristiyanlığın yüz karasıdır. İspanyada engizisyonu Napolyon Bonaparte 1807 (H. 1222) senesinde binbir zorlukla kaldırmış, onun düşmesinden sonra, tekrar canlanan bu vahşet, bir müddet daha devâm ederek târihe karışmıştır.
    Sayısı pek fazla olan Engizisyon Mahkemelerinin kaç kişiyi ölüme mahkûm ettiği katî olarak bilinmemekte ise de milyonları geçtiği muhakkaktır. Çünkü yalnız İspanyada küçük bir Engizisyon Mahkemesi 28.000 kişiyi ölüme mahkûm etmiştir. Bu durum göz önüne alınarak sayısı çok olan bu mahkemelerin kaç kişiyi îdâm etirdiği düşünülebilir.
    Engizisyon mahkemelerinin (cemiyetlerinin) kurulduğundan, ilgâ (kaldırılma) târihine kadar yaptıkları zulüm ve cefânın derecesi ve öldürülenlerin adedi Lugât-ı Târihiyye ve Coğrafiyye adlı eserde şöyle bildirilmiştir:
    Engizisyonun şerrinden (zulmünden)
    başka yerlere göç eden .................. 5.000.000
    Küreğe ve zindana atılarak telef olan 291.154
    Korku ve işkenceden telef olan ............ 43.000
    Diri diri yakılan ...................................... 33.746
    İdamdan sonra cesetleri yakılan .......... 18.027
    İşkenceden yaralanan .......................... 18.000
    Toplam .................................... 5.403.920 kişi
  3.  Avatarı
    Bu yönteme günümüz Türkiyesinde de zaman zaman basvurulmaktadir....Sabih Kanadoglu'nun evinin aranmasi bunun en basit örnegidir....