|
|
Adaletsizliğe, eşitsizliğe, her türlü zulme karşı durmak özgür insanın fıtratında vardır.
İnsanın en özgür olduğu dönemler gençlikte...Talebelikte.
En korkusuz en yaratıcı ve en kalabalık olduğu dönemdir bu.
Fizik olarak güçlüdür.
Akıl olarak pervasız ve sınırsız...
En önemlisi ortak aklın son derece üretken olduğu bir evredir gençlik.
Protesto ve slogan gençlere yakışır.
Özgürlüklerin kısıtlandığı, hırsızlığın ve rantın siyasilerce utanmazca bölüşüldüğü, adaletin güçlüden yana tavır aldığı dönemlerde genç ayağa kalkar.
Başına geleceklere aldırmadan.
Bir çok örneği var toplumumuzda.
Sonu iyi bitmese de.
Laf çok.
Dün ODTÜ'lerin Mezuniyet töreni vardı.
Her bölüm sahadaki yerini alırken ortak akıllarının ürettiği pankartlarla geçtiler.
ODTÜ'lü olmak kolay değil.
Bakın attıkları sloganlara.
http://onedio.com/haber/yine-odtu-me...pankart-327253
Bu ülkede insanın bildikleri arttıkça hüznü de bir o kadar artıyor!!..
Kültür Bakanı, CSO programından Fazıl Say'ın 3 eserinin icrasının çıkarılmasından sonra yıllık programa onay vermiş.
Diyecek bir şey yok.
Böyle bir toplumun üyesi olmak insana utançtan başka bir şey vermemeye başladı artık.
Alman Kralı II. Frederick 1750 yılında Potsdam'dan geçiyor. Orayı çok beğeniyor ve 'Bana şuraya bir saray yapın" diyor. Ertesi gün adamları gidip bakıyorlar, Kral'ın beğendiği yerde bir değirmen. Adamlar kapıyı çalıyor, yaşlı değirmenci açıyor.
- Buyrun?
- Bizi Kral gönderdi. Burayı görüp çok beğendi, satın alacak. Kaç para?
- Satmıyorum ki ne parası?
- Saçmalama Kral istedi.
- Bana ne. Ben satmadıktan sonra kimse alamaz ki.
Adamları gelip Kral'a diyorlar ki;
- Efendim beğendiğiniz yerdeki değirmenci deli. Satmıyorum dedi.
- Çağırın bakalım bana şu adamı.
Değirmenci gelip, Kral'ın karşısında duruyor. II. Frederick;
- Yanlış anladınız herhalde beyefendi, ben satın almak istiyorum orayı. Kaç para?
- Yoo yanlış anlamadım, adamların da dün bunu söyledi. Satmıyorum!
- Beyefendi inat etmeyin, paranızı fazlasıyla vereceğim.
- Sen koskoca kralsın, paran çok. Git Almanya'nın heryerine saray yap. Burayı benden önce babam işletiyordu. Ona da babasından kalmış, ben de çocuğuma bırakacağım. Satmıyorum!
II. Frederick ayağa kalkıyor;
- Unutma ki ben Kralım!
Değirmenci bakıyor ve diyor ki;
- Asıl sen unutma ki Berlin'de hakimler var!
Hiçbir güç, hiçbir siyaset, hiçbir iktidar kral bile olsa adaletten üstün değildir. Hiçkimse adaletin üstüne çıkamaz. Orada oturamaz. Bugün bütün gelişmiş ülkeler hukuk fakültelerinde bu olayı anlatırlar. "Berlin'de hakimler var!"
- Potsdam'da Sansosi Sarayı. Saray ve değirmen yanyana. Kral ve değirmenci adaletle komşu oluyor.
Sabahları II. Frederick arka bahçeye çıktığında değirmenci sesleniyor;
- Hey Frederick, ekmek yaptım göndereyim mi?
II. Frederick diyor ki;
- Adalet her sabah bana, sıcak bir ekmek kokusuyla gelirdi.
Ve 31 Aralık 1917. Berlin'de bir otelde yılbaşı kutlamaları yapılacak, Osmanlı heyeti var orada. Aralarından biri bu öyküyü anlatıyor. Ve;
- Hadi Potsdam çok yakın. Gidip adaletin simgesi olan o değirmen ve sarayı yanyana görelim.
Kimse gelmiyor ve o öyküyü anlatan tek başına kalkıp gidiyor. Herkes yılbaşı kutlarken o gidip adaletin simgesini izliyor uzun uzun. O Mustafa Kemal Atatürk..
Sunay Akın.
Atatürk'ün parasıyla satın aldığı ve milletine bıraktığı Atatürk Orman Çiftliği üzerine, milletin parasıyla 1000 odalı Ak Sarayı mahkeme kararının "yık" kararına rağmen, "gücü olan gelsin yıksın" diyerek dikti adamın biri.
Bundan 400 sene önce Almanya'da değirmencinin biri "Berlin'de hakimler var" diyerek Krala kafa tutabiliyormuş.
Aslında temel sorun, hakimler değil, arada bir yasalara uygun karar veren hakimleri takmayan "yönetici" durumları.
Gezi'de bir kaç ağaç için için ayağa kalkan millet, AOÇ nde binlerce ağaç ve hukukun katliamına seyirci kaldı.
Bu ayıp bize yeter.
Son düzenleme : BORA YAŞAR; 06-11-2014 saat: 11:59.