Sayfa 4/4 İlkİlk ... 234
Arama sonucu : 27 madde; 25 - 27 arası.

Konu: Katrina Kasırgası Fotoğrafları

  1. #25
    Duhul
    Jul 2005
    İkamet
    SAKARYA
    Yaş
    52
    Gönderi
    167

    Esas

    kula Bela Gelmez Hak Yazmadıkca
    Hak Bela Yazmaz Kul Azmadıkca

  2. #26

    Esas Son nokta

    Konu nerden nereye geldi Bende bir alıntı vermek istiyorum.Bunu Amerikalılar bile kabulleniyorlar...

    ( Alıntı )

    Musibetler ve Allah’ın gazabı

    Bugünlerde Amerika, New Orleans Belediye Başkanı’nı konuşuyor. Hafta başında bir açıklama yapan Belediye Başkanı Ray Nagin, üst üste gelen ve Amerika’yı derinden sarsan büyük kasırgaları (Katrina, Rita gibi) gündeme getiriyor ve sözü şöyle bağlıyor:


    ‘Kesinlikle Tanrı Amerika’ya kızgın. O bize kasırga gönderdi, sonra bir kasırga daha gönderdi, sonra bir kasırga daha gönderdi ve buraları yerle bir etti...’ Başkan’ın, Martin Luther King kutlamaları sebebiyle yaptığı konuşmadaki eleştirilerden zenci topluluklar da nasibini almış. Kendisi de bir siyah olan Başkan, zencileri kendi kendine bakamamakla suçluyor. Nagin’e göre ABD’nin başına gelen musibetlerin bir sebebi de Irak Savaşı. Şöyle diyor Başkan: ‘Yanlış iddialar nedeniyle Irak’ta bulunmamızı Tanrı kesinlikle onaylamıyor!’

    Kısaca iktibas ettiğim konuşmayı Türkiye’de bir belediye başkanı yapamaz. Yaparsa da başına belayı almış olur ve o makamda fazla kalamaz. Ne var ki ABD’de (ve daha pek çok ülkede) bu tür yorumlar yapılıyor; üstelik çok yüksek sesle... Bu tür yorumları yapanlar din adamı da olabiliyor, siyaset adamı da. Bazı radyo, televizyon ve dergilerde sıkça rastlanıyor bu tür yorumlara.

    Bazı felaketlerden hareketle İlahi ikaz yapıldığına dair inanç bütün dünyada yaygındır. Çünkü semavi dinlerin hepsinde musibetler ile ikaz-ı İlahi arasında bağlantı kurulmuştur. Asi ve günahkar zümrelerin haddi aşmasına binaen bazı belaların geldiğine dair pek çok vak’a nakledilir. Dolayısıyla yaygın kanaatlerin dinî, tarihî, kültürel gerekçeleri vardır. Bunları yok saymak, sosyal bir gerçeğe gözünü kapamak demektir.

    Meselenin en hassas noktası şu: Tabiat olaylarını Allah’ın hüküm ve iradesi içinde görenler, şayet inanç özgürlüğü garanti altına alınmışsa, buna yürekten inanma hakkına sahiptir. Neticede bu inanç, onların vicdanî kanaatidir, bu kanaat üzerine kimse baskı yapamaz. Tabii ki buna inanan insanlar da kendileri gibi düşünmeyenler üzerinde baskı kuramaz, onları aşağılayamaz. O yüzden bir insanın ‘Şu yaşanan hadiseler Allah’ın bir ikazıdır’ türünden açıklama yapmasını her zaman alınganlıkla karşılamak doğru değil. Dindar bir insanın kendi iç muhasebesini yapmadan; kendini suçlamadan başkasını suçlaması da doğru değildir. İslam’ın nezaket dolu umdelerine göre her fert, her musibeti önce kendi nefsinden bilmelidir. ‘Tövbeler olsun Allah’ım, ben ne hatalar ettim ki bu musibet geldi başımıza!’ demeden ve kendini inceden inceye hesaba çekmeden ‘Bre gafiller! Sizin yüzünüzden bu musibetlere duçar olduk!’ demek ham bir düşünce, kaba bir yorumdur. Ve bu kabalığın İslam ile telifi mümkün değildir...

    İslami inanca göre Allah, kullarına asla zulmetmez. Onun şefkati, merhameti, mağfireti sonsuzdur. Ancak kulları bazen çok zulmeder, haddi aşar ve yapılan haksızlıklar ‘Gayretullah’a dokunur’. İşte bu nokta çok önemlidir İslam’a göre; çünkü zulmün bile bir sınırı vardır. Ve yüce dinimiz o noktayı nazara vererek zalimleri sert bir dille ikaz eder. Kendilerine çekidüzen vermedikleri takdirde makamlarının, mevkilerinin, rütbelerinin, şöhretlerinin onlara fayda vermeyeceğini söyler. Karun’u o yüzden örnek verir Kur’an. Firavun’u bu nedenle uzun uzun anlatır. Nemrutların akıbetini bu sebeple şerh eder... Kur’an ve hadislerin anlattığı olaylar insanları düşünmeye, ibret almaya, dikkatli olmaya davet eder. Haddi aşanlar şiddetli bir dille ihtar edilir; zulme maruz kalanlar ise şefkatli bir üslupla teselli edilir. Ortada kalan insanlara da İlahi bir ikaz yapılır; ki belki bu, hepsinden önemli. Zulmü önleme gücüne sahipken hadiselere sessiz kalanlar vardır her dönemde. Asıl büyük vebal, bu insanların omzundadır. Zulmün ‘gayretullah’a dokunması’na engel olacak bu insanlardır çoğu kez. Onların gafleti belanın umumi olmasına da sebeptir...

    Ölçüleri şaşırmamak gerekiyor. Ne hırçınlıkla ‘öteki’ni suçlamak, ne de alınganlıkla bazı dinî inançlardan kaçmak çaredir. En güzeli de barış için, sevgi için dua etmek olsa gerek...

  3. Esas

    ne kasırgaydı be....

Sayfa 4/4 İlkİlk ... 234

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •