Economist: AK Parti Erdoğan'dan bıktı
Daha önceki yayınlarıyla Başbakan Erdoğan'ın sert eleştirilerine hedef olan İngiliz The Economist dergisi, Arınç-Erdoğan geriliminden çöküş senaryosu üretti. Gül-Erdoğan arasındaki rekabet iddialarına da değinen dergi 'Gül ikinci kez aday olsa Erdoğan'ı yenebilir' iddiasnıda bulundu.
İngiltere'de yayımlanan Economist dergisi, bu haftaki sayısında "11 yıllık kesintisiz iktidarından sonra AK Parti çözülmeye mi başladı?" diye soruyor.
Dergi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yardımcısı Bülent Arınç arasındaki "kızlı erkekli evler" gerilimi nedeniyle, bu sorunun daha çok dile getirildiğini yazıyor.
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kurucuları arasında olan Bülent Arınç ile Erdoğan arasında geçen hafta öğrenci evleri tartışması sırasında bir gerilim yaşanmıştı. Kızılcahamam'da partisinin toplantısında basına kapalı toplantıda konuşan Erdoğan'ın, öğrencilerin kızlı erkekli konaklamalarına karşı önlem alınması için valiliklere talimat verdiği haberlerini yalanlayan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ertesi gün bizzat Başbakan tarafından yalanlanmıştı.
SÖYLEMİ TAHRİK EDİCİ
Daha sonra Arınç, iki açıklama arasındaki çelişkinin giderilmesi için Başbakan'dan açıklama beklediğini söylemişti. Adalet ve Kalkınma Partisi'ndeki bu üst düzey gerilim, Economist dergisinin bu haftaki sayısının da gündeminde. Economist, Arınç'ın çıkışının AK Parti içinde "Erdoğan'ın tahrik edici söylemine" karşı giderek artan rahatsızlığı yansıttığını aktarıyor. Dergi, "Kimsenin açıklayacak cesareti olmasa da, Erdoğan'ın buyurgan tarzından bıkmış olanlar var" diye yazıyor.
MUHALEFETİN ÜMİTLENMESİ İÇİN ÇOK ERKEN
Economist şöyle devam ediyor: "Arınç istifa edebilir mi? Bu, 2014'te görev süresi dolan Abdullah Gül sonrasında Türkiye'nin halk tarafından seçilecek ilk cumhurbaşkanı olmayı planlayan Erdoğan'ı nasıl etkiler? AK Parti'nin desteğini şu ana kadar kıramayan Türkiye'nin şanssız muhalefet liderleri, sabırsızlıkla bu sorunun yanıtını bekliyor. Muhalefetin büyük coşkuya kapılması için henüz erken."
UZAKTAN KUMANDA
AK Parti tüzüğüne göre bir milletvekilinin en fazla üç dönem görev yapabileceği kuralını anımsatan dergi, Arınç dâhil 70'e yakın vekilin bu tüzük kapsamında olduğunu belirtiyor. Dergi bu durumun, "Arınç'ın cesaret gösterisini" açıklayabileceğini yazıyor. Economist, Erdoğan'ın da tıpkı bu nedenle Cumhurbaşkanı olmak isteğini ekliyor ve sürdürüyor:
"Aynı zamanda Erdoğan, AK Parti'yi kontrol etmek istiyor. Mevcut anayasa hala yürürlükte. Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığının yetkililerini artırma girişimi ise başarısız oldu. Cumhurbaşkanı olarak tek umudu, 2015'te milletvekili adaylarının belirlenmesinde söz sahibi olacağı kendisine daha yakın bir halef bulmak. Eski Cumhurbaşkanları Turgut Özal ve Süleyman Demirel tarafından da benimsenen bu "uzaktan kumanda" yönteminin çok kötü sonuçları oldu."
GÜL ADAY OLSA ERDOĞAN'I YENEBİLİR
Economist, birçok kişinin, uluslararası düzeyde tanınmış ve sakin tavrı ile bilinen eski dışişleri bakanı Gül ile Başbakan Erdoğan arasında makam takası olmasını istediğini belirtiyor. Anketlere göre, Gül'ün ikinci dönem için cumhurbaşkanlığına talip olması durumunda Erdoğan'ı yenilgiye uğratabileceğini savunan Economist, Erdoğan'ın başbakanlığı Gül'e devretmek zorunda kalabileceğini belirtiyor. Economist'e göre, bu tabloda 2014 yerel seçimleri belirleyici olacak.
Dergi, Erdoğan'ın eski müttefiki ve şu anki en büyük siyasi rakibi Fethullah Gülen'in cemaatini, belirli bölgelerde AK Parti karşıtı en güçlü alternatife yönlendirebileceğine de işaret ediyor. Başbakanın, Türkiye'nin en etkili ve başarılı siyasetçisi olduğunun inkâr edilemeyeceğini yazan Economist, Erdoğan'ın aynı zamanda en hoşgörüsüz ve en kutuplaştırıcı siyasetçisi olarak da anılabileceğine dikkat çekiyor.
Alman basını: Erdoğan'ın en büyük krizi
Türkiye'de yürütülen yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ve bunun üzerine bakanların istifası Alman basınınında geniş yer buldu. Ülke basınında yer alan haberlerde, Başbakan Recep Yayyip Erdoğan'ın inandırıcılığını kaybettiği ve hükümetin her geçen gün zayıfladığı vurgulandı.
Almanya'nın önde gelen gazetelerinden Die Zeit, internet sayfasında, skandalı 'siyasi deprem' olarak nitelendirdi. Die Zeit, "Erdoğan bütün dünyayı düşman ilan etti." yorumunda bulundu.
Ülkedeki diğer gazeteler de konuyla ilgili haberlerinde şu ifadeleri kullandı:
Süddeutsche Zeitung: "Erdoğan, kabinesinin neredeyse yarısının değişmesine sebep olan yolsuzluk skandalının ardından hâlâ uluslararası bir komplo iddiasında ısrar ediyor."
ERDOĞAN İSTİFA FİKRİNDEN ÇOK UZAK
Frankfurter Allgemeine Zeitung: "Rüşvet skandalına karışan bakanların istifası başbakanı kabine revizyonuna zorladı. skandala ismi karışan bakanlar arasından şimdiye kadar istifa etmeyen Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış da görevini kaybetti. Skandal, bir haftadan beri Türkiye'yi sarsıyor.
Berliner Zeitung: "Türkiye'deki rüşvet skandalının boyutları her geçen gün genişliyor. Başbakan Erdoğan, kabine revizyonuyla 11 yıllık iktidar döneminde yaşadığı en büyük krizi atlatmaya çalışıyor. Erdoğan, şimdilik istifa fikrinden çok uzak."
Tageszeitung ise olayları "Erdoğan'ın üzerindeki baskı artıyor. Başbakan, baskılar sonunda kabinesinin neredeyse yarısını değiştirdi." başlığıyla konuyu gündemine taşıdı.
İngiliz gazetelerinde de türkiyeye ilişkin haberler geniş yer buluyor
Guardian, operasyonun Başbakan Tayyip Erdoğan üzerindeki baskıyı arttırdığını ve yerel seçimlere aylar kala hükümette bir şok dalgasına yol açtığını yazıyor.
Guardian, bu beklenmedik gözaltı dalgasının Erdoğan hükümeti ile eski müttefiki Fethullah Gülen hareketi arasındaki çatışmanın kızıştığını gösteren kuvvetli bir işaret olarak yorumlandığını aktarıyor.
Haberde, gözaltına alınanlar arasında üç bakanın oğlunun yanı sıra, devlet denetimindeki Halkbank'ın Genel Müdürü'nün, AK Parti'ye bağlı bir belediye başkanının (Fatih Belediye Başkanı) ve inşaat sektöründe faaliyet gösteren Ali Ağaoğlu, Osman Ağca ve Emrullah Turanlı gibi iş adamlarının da olduğu bilgilerine de yer veriliyor.
SOSYOLOĞUN İLGİNÇ YORUMU
Savcılık ve emniyetten konuyla ilgili kendilerine bir açıklama yapılmadığının belirtildiği haberde, sosyolog Yaşar Adanalı'nın şu görüşleri aktarılıyor:
"Gözaltılar, mevcut siyasi ve iş dünyası elitini en yumuşak noktalarından vuruyor: İnşaat ve yolsuzluktan. Emlak sektöründe ya da altın ticaretinde böylesi anlaşmaların yapılıyor olması şaşırtıcı değil. Şaşırtıcı olan böyle bir operasyonun mümkün olması.
"AKP'nin seçim kampanyaları hep dev inşaat projelerini temel alır. Böylece Türkiye'nin istikrarlı bir şekilde büyüdüğü, herkesin zenginleştiği mesajı verilir. Şimdi hükümetin tam da bu sektörlerde yolsuzluklara dayalı bir sistem kurmakla suçlanması, seçimler öncesinde onlara verilebilecek en büyük zarar."
Financial Times:
Financial Times da Türkiye'nin dünkü baskınların ardından "çalkalandığı" tespitinde bulunuyor.
Türkiye'de bakanların dokunulmazlıkları olduğu için gözaltıların yasal olarak hükümete mümkün olan en yakın noktaya kadar geldiğini yazan gazete, Başbakan Erdoğan'ın konuyla ilgili olarak içeride ve dışarıdaki "karanlık odaklar" tarafından kurulmuş bir "tuzak" değerlendirmesi yaptığı aktarılıyor.
Daniel Dombey imzalı Financial Times haberinde de hükümet ile Gülen hareketi arasındaki çatışmaya dikkat çekiliyor ve bazı hükümet yetkililerinin Gülen hareketini "devlet içinde devlet" olarak nitelendirdiği yazılıyor.
Haberde, operasyonu Ergenekon savcısı Zekeriya Öz'ün yönettiğine de vurgu yapılıyor ve Öz'ün Gülen hareketi ve emniyet arasındaki ilişkileri eleştiren iki gazetecinin, Ahmet Şık ile Nedim Şener'in tutuklanmasında rol oynadığına dikkat çekiliyor.
Haberde Gülen hareketinin operasyonla herhangi bir bağlantısı olduğu yönündeki iddiaları reddettiğine de yer veriliyor.
Times'ın konuyla ilgili haberinin başlığı ise: "Toplu gözaltılar Türkiye'nin Başbakanını bir yolsuzluk skandalına sürüklüyor."
Times haberinde de diğer gazetelerde olduğu gibi gerek operasyon hakkındaki bilgiler gerekse AK Parti hükümeti ile Gülen hareketi arasındaki ilişkiler ayrıntılı olarak okuyuculara aktarılıyor.
Haberde Radikal yazarı Cengiz Çandar'ın şu görüşlerine de yer veriliyor:
"Yargı, yanına bazı emniyet güçlerini de katarak, iktidarın kalbini hedef aldı. Bunun geçmişte bir emsali yok."
Haber, yolsuzluk skandalının hükümete Gezi olaylarından daha çok zarar verebileceğini söyleyen Çandar'ın şu sözleriyle son buluyor:
"Bu artık bir iç savaş. Bütün tartışma yolsuzluğa dayalı ve bu hükümet için Aşil'in topuğu (en zayıf noktası) olabilir."
Telegraph: 'Türk lider krizle yüz yüze'
Telegraph gazetesi "Skandal bakanları yerlerinden etti, Türk lider krizle yüz yüze" başlığıyla verdiği haberde "Türkiye hükümetini saran krizin ilk kayıplarını verdiğini" söylüyor ve yolsuzluk skandalında adı geçen üç bakanın istifasına odaklanıyor.
ABD basını Yeni Şafak'ın manşetini konuşuyor
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, bakan oğullarının isminin karıştığı yolsuzluk ve rüşvet skandalının "uluslararası güçler" ve onların "yerel işbirlikçilerinin" oyunu olduğu yönündeki çıkışı ile ABD'nin Ankara Büyükelçisi hakkında sarf ettiği sözler, Amerikan basınında geniş yankı uyandırdı.
Washington Post (WP),
"Hükümet destekçisi" olarak tanımladığı Yeni Şafak gazetesinin, Büyükeleçi Ricciardone için "Bu ülkeyi terk et" başlığıyla çıktığı habere dikkat çekti.
CNN haber kanalı, Başbakan'ın yolsuzluğun olup olmadığı yolundaki sorulara cevap vermediğini ifade etti. CNN, Erdoğan'ın ABD Büyükelçisi'ni de konuşmasında hedef alarak, 'provokatif' diye çıkıştığını ve "Eğer görev kapsamının dışına çıkarsa ülke de tutmak zorunda değiliz" şeklindeki sert çıkışına dikkat çekti.