Haluk Bürümcekçi
Dipsiz kuyudan notlar
10.03.2009
Büyümenin en önemli öncü göstergelerinden sanayi üretimi ocak ayında yüzde 21,3 yıllık daralma ile rekor kırarken, önceki ayda görülen sert daralmanın henüz bir dip oluşturamadığını da yansıtmıştır. Şubat ayı öncü verileri de (ihracat, otomobil satışı v.b) daralmanın benzer boyutlarda devam edeceğini düşündürmüştür. Üretimdeki azalışta hem iç hem de dış talepteki sert düşüşün etkili olduğu ve tüm sektörlere yayılan bir etkide bulunduğu izlenmektedir. Bu veriden sonra büyük ihtimalle bugün açıklanacak kapasite kullanımı ve tüketim endeksi verilerinin de bu görünümü destekleyeceği düşünüldüğünde, önümüzdeki günlerde büyüme tahminlerinin çok sert boyutta aşağı çekileceğini görmeyi bekliyoruz.
Beklentiler kötüleşiyor
Bu revizyonun arka planında ise küresel ekonomideki toparlanmanın yılın ikinci yarısında da gerçekleşmeyeceği varsayımının bulunacağını belirtmek isteriz. Her ne kadar, ABD'de aktivite öncü göstergeleri ve son olarak tarım-dışı istihdam verileri aralık ayının bu süreçte en kötü nokta olabileceğini gösterse de, kritik destek seviyelerinin aşağı doğru kırılması ile gelişmiş ülke borsalarında başlayan yeni satış dalgasının tüketici ve reel kesim güveninde gözlenen ılımlı toparlanmanın tüketime yansımasına izin vermeyeceği anlaşılmaktadır. Bu durumda, ABD ve diğer gelişmiş ülkeler için zaten çok kötü olan büyüme beklentilerinin bir kademe daha kötüleşmesini beklemek gerekmektedir.
Daralma sertleşecek
Bu yeni görünüm altında Türkiye'de ekonomik büyümeye öncelikle dış talepten bu yıl bir katkı beklenmemelidir. Daha ötesi, tekrar kötüleşen risk iştahı ve artan piyasa dalgalanmasının bir yansıması olarak TL'de hızlanan değer kaybının son aylarda tüketici ve reel kesim güveninde gözlenen sınırlı toparlanmayı daha doğmadan öldürmesi de yüksek olasılık gibi görünmektedir. Bu ise iç talebin zayıf seyrini daha uzun süre sürdürmesi anlamına gelmektedir. Bu durumda 2009 yılı daralmasının 2001'den daha yumuşak olması için geriye fazla bir neden kalmamaktadır. Örneğin biz çalıştığımız kurumda (Fortis Bank Türkiye) daha önce yılın ikinci yarısında küresel ekonomilerde toparlanma beklentisiyle yüzde 1 daralma olarak belirlediğimiz 2009 yılı tahminini yüzde 5'e doğru revize etmeyi planlamaktayız.
Bu revizyonun, bütçe ve faiz dışı denge performansı ile işsizlik oranı açısından önemli olumsuz yansımaları olacaktır. Buna karşılık, enflasyon ve cari denge açısından da daha olumlu bir görünüm getirebilir. Büyümedeki bu görünüm üretim açığını (potansiyel büyüme ile gerçekleşen büyümenin farkı) da artıracağından Merkez Bankası'nın para politikasındaki agresif tavrını koruması da beklenebilir. Bu ise TL'de kısa vadede değer kaybı baskısını artıracaktır. Bono faizlerinde ise kısa vadede faiz indirimlerine rağmen yüzde 15'in üzerinde yatay seyrin devam etmesini bekliyorum.