Yeni havalimanı, yeni köprü, Akm.. En güncel konular bunlar şu anda..
Amaç ülkenin gelişmesi, insanların yaşam standardının artmasıysa kimse elbette buna karşı çıkamaz. Kaynakları kısıtlı bir milletiz. Ülke ekonomimiz üretim ve ihracat üzerine değil, ithalat ve ara mal işleme ve montaj üzerine yoğunlaşmış durumda.. İhracatın ithalatı karşılama oranı ve cari açığa kısa bir göz atmak bunun için yeterli.. Hiçbir ülkede bir benzerinin olduğunu düşünmedim dahilde işleme rejimi diye bir uygulama var ülkemizde, ihracat büyük oranda bu rejimle ayakta duruyor. Bu rejimin özeti, hammaddeleri ithalat yoluyla ülkeye sokup belli bir süre zarfında işleyerek satmak. Devlet, bunu destekliyor yani ithalata dayalı ihracatı. Bir kısır döngüdür bu, ihracatın arttığı oranda hatta daha fazla miktarda ithalatı arttırır.
Tarım ve sanayi alanlarında belli bir politikamız yok. İkisi de, özellikle tarım kapsamlı bir reforma ihtiyaç duymakta. Bu reformlar yapılamadığı sürece, üretim ekonomisine geçme şansımız da yok.. Sıcak paraya dayalı günü kurtarma politikası devam eder. Bıçak sırtı gider ekonomi. Başbakan, havalimanı konuşmasında, aslında bu durumu teyit etti. Faiz lobisi spekülasyon yaptı (aslında manipülasyon demeye çalıştı, Başbakan borsa terimlerini karıştırabilir ama danışmanlarının bunu bilmesi gerekiyordu.) borsayı düşürdü dedi. Borsa dediğimiz şey, özünde ekonominin aynasıdır. Hangi sağlam ekonomide belirli bir lobi borsanın onda bir değer kaybetmesine sebep olabilecek bir manüpülasyon yapabilir.. Dolayısıyla ekonominin aynası bu kadar kırılgansa varın ekonominin kendisini siz düşünün.. Bir de çelişkiye imza attı bence konuşmasında, siz benim borsamı düşürüyorsanız karşınızda bizi bulursunuz dedi.. Güzel, gurur okşayan bir tarz, her zamanki gibi.. Taraftarları mutlu eder, ama bu konuşmayı Başbakan sadece o ortamda yapabilir çünkü kimse tamam iyi güzel de nasıl? demez kimse.
Ben buradan sorayım.. Nasıl? Öncelikle ekonomiyi tamamen sıcak paraya teslim edip borsada yabancı takasınının yarıdan fazlasını kendi elinle onlara teslim ettikten sonra, nasıl durulacak karşılarında.. Zor yol, ekonominin kırılganlığını azaltacak reformların yapılması, ki bu hakkatten zor sadece sıcak parayı değil, ülkenin bu durumundan nemalanan yabancı devletleri de karşına alman demek ve uzun sürer, seçime yetişmez mesela ve bu yola girdiğinde öyle bir karşı cephe yaratılır ki ülkende adın vatan hainine çıkar, provokasyonun şahı o zaman görülür. Kim mi yapar bu provokasyonu, elbette ki çıkarları zedelenenler..
İkinci yol, yabancıya satıp çıkmamamaları için bir takım havuçlar verilmesidir.
Üçüncü yol da satışların karşılanmasıdır. Ben borsada işlem yapmayı uzun zaman önce bırakmıştım ama bu yol seçilirse dolaylı olarak benim param yani vergim de işleme girecek demektir, yeniden borsacı olacağız hepimiz Satışlar hangi paralarla karşılanacak aklıma başka kaynak gelmiyor. Kaldı ki satışlar karşılanırsa çıkmak isteyene dikensiz gül bahçesi açılmış olur, düşünsenize malınızı çıkmak istiyorsunuz ve alıcınız hazır..
Ekonomiyi bu şekilde özetledikten sonra başa dönelim.. Havaalanı, köprü, Akm konusuna..
Kaynaklarımızın kısıtlı olduğundan bahsettik, ekonomi kırılgan dedik.. Durum böyleyken eldeki mevcudu iyileştirmek daha iyi bir yol olamaz mı. Atatürk havalimanı, bildiğim kadarıyla 2020'ye kadar ekonomik ömrü olan bir alan. Bunu büyütmek, geliştirmek ve ekonomik ömrünü uzatmak daha ekonomik olmaz mı. Yavuz Semerci'nin aşağıdaki yazısı bunun olabilirliğini gayet net anlatmış.. http://www.haberturk.com/yazarlar/ya...in-kusu-yoktur
Kaldı ki Başbakan halkıyla ve şu anda göbekten bağlı olduğu yabancı sermaye ile zıtlaşmayı sürdürmeye devam ederse gelecek şeyin adı bellidir, kriz.. Bir kriz ortamında özel sektör, havalimanı için taahhüt ettiği 22 milyar Euro'nun altına hiçbir şartta giremez, yani bu proje zaten başlamadan biter..
Köprü konusu bir çözümdür. Ama geçici bir çözümdür. 40 yılda iki köprü yapmışız. Önümüzdeki 40 yılda iki tane daha yapalım. Talep geometrik olarak arttığı için 2 de yetmeyecektir.. Sonu ne olacak bunun boğazı köprülerle mi donatacağız.. Alternatif çözümler yeni ulaşım planları yapılmalıdır. Yani işin köküne inmeden yine günü kurtararak olmaz bu iş. Kaldı ki köprü yapmak başka bir milli servetin yani doğanın pek de düşünülmediği bir yol, maddi olarak biraz daha yüksek yaşam standardı için doğa gibi başka bir milli serveti yok etmek hangi açıdan bakarsanız bakın hem ekonomik değil hem etik değil..
AKM.. Eğer yerine daha güzeli ve daha iyisi yapılacaksa elbette ki kimse yıkmayın demez.. Ama siz güven unsurunu bir kez zedelediğinizde kimse sizin burasını yıktıktan sonra verdiğiniz daha iyi ve yeni sözüne itibar etmez, elindekini korumaya çalışır, bu konudaki yaklaşımın özü bence budur..
Platform bu talepleri yaptı diye söylemiyorum bunları, zaten kendi görüşlerimdi, bence platform bu yöndeki kişisel görüşleri özetleyen bir tanım yaptı sadece..