Sayfa 12/16 İlkİlk ... 21011121314 ... SonSon
Arama sonucu : 128 madde; 89 - 96 arası.

Konu: Ariflerin hikmetli sözlerinden ne anlıyoruz

  1. #89
    Duhul
    Jan 2009
    İkamet
    İzmir
    Yaş
    51
    Gönderi
    19,321
    Blog Yazıları
    45

    Esas

     Alıntı Originally Posted by hanımeli Yazıyı Oku
    En son dün akşam telefonla aradım.
    Bir kaç gündür konuşamıyordu.
    Sen bana cevap verme ,ben konuşacağım,sen sadece dinle diyerek,ona güç ve manevi destek vermek amacıyla ,iyileşeceğini,güçlü olması gerektiğini ,yarın tekrar arayacağımı söyledim.
    Sıkıntılı halinde söylediklerime inanmış olabilirmiydi bilemiyorum.
    Biraz önce bir yakını aradı.
    Dün gece geç vakitlerde ,hayata veda ettiğini bildirdi.
    Rahmet niyaz ederim.
    Selam.
    Allah taksiratlarını affetsin hocam, mekanı cennet olsun.

  2. Esas

    Topiğe çok uzun süren bir ara vermişiz.
    Eski yazılanları ben bile unutmuşum.
    Binlerce okuyanı olmuş.
    Okuyanlara herhangi bir yararı oldumu bilemiyorum.
    Çevremizdeki insani ilişkilere baktığımızda,toplum nereye gidiyor diye düşündüğümüzde ,bazen seviniyor bazen ise karamsarlığımız artıyor.
    Olayların akışı içinde birey olarak yerimiz neresi ?
    Kendimizi düzeltme çabaları yeterli mi?
    Başkalarına da katkımız olabilir mi ?
    Selam ve Saygılar

  3. #91

    Esas

    EGO (nefs) neyi "değerlidir" diye kabul etmişse onu elde etmek, o olmak ister! Zenginlikse zengin olmak ister, âlimlikse âlim, şeyhlikse şeyhlik, kutupluksa kutupluk, mehdilikse mehdi olmak ister! Bu istek hastalık haline gelmişse, kendini olmak istediği gibi de görür! (Ahmed Hulusi)

  4. #92

    Esas

    Bu hikayeyi 7'den 70'e herkes okumalı ve ibret almalı.
    Sakın uzun diye okumamazlık edip kaybeden olmayın !
    İnanın bize; vaktinizi ayırdığınıza pişman olmayacaksınız...

    "Toplantıya gideceğim. Baktım geç kalma ihtimalim var, bindim bir taksiye, muhabbetçi bir arkadaş. O anlatıyor ben dinliyorum. Tam işyerinin önüne geldik. Ankara'da Bakanlıklar. Diyelim ki, taksi parası 9.75 TL tuttu, ben 10 TL uzattım. Hani hepimizin yaşadığı sahne vardır ya! taksici üstünü arıyormuş gibi yapar, siz de para üstünü alabilmek için bir ayak dışarda, inmemek için debelenirsiniz. Tam o sahne olacak. Şoför, para üstü varmı diye aranmaya başladı.
    "Üstü kalsın kardeşim" dedim.
    Döndü bana doğru
    "Vaktin varmı ağabey?" dedi.
    "Evet" dedim (tek ayağım hala dışarda)
    Dörtlülere bastı,trafik dört şerit akıyor, indi araçtan. Önde bir büfe var. Gitti oraya, bir şeyler konuşup geldi. Bana 25 Krş uzattı. Belli ki para bozdurmuş.
    "Birader" dedim, "9.75 değil, 10.50 yazssa istermiydin 50 krş.benden?"
    -Ne alacağım ağabey 50 krş.u
    -Peki niye gittin 25 krş.için o kadar uğraştın, üstü kalsın demiştim.
    Döndü bana, attı kolunu arkaya :
    -Vaktin varmı ağabey
    -Var
    -Çek kapıyı o zaman
    Muhabbetçi bir taksici ile karşı karşıyayız.
    5 dk.konuştuk. İngiltere'de profösüründen, bilmem kiminden eğitimler aldım. O taksicinin 5 dk.da öğrettiklerini, ingiliz hocalar haftalarca verdikleri derslerde öğretemediler.
    Ağabey biz Keçiören'de 5 kardeşiz. Babam rençberdi benim, günlük yevmiyeye giderdi; artık inşaat falan bulursa çalışır gelir, o gün iş bulamamışsa, biz eve gelişinden, yüzünden anlardık. Durumumuz hiç iyi olmadı. Akşam yer sofrasında yemek yerdik. Yemek bitince babam bize "Durun kalkmayın" derdi. Önce dua ederdik sonra babam bize sofrada konuşma yapardı.
    "Aha" dedim, "Bizim meslek", seminerci.
    - Ne anlatırdı baban
    - Hayattta nasıl başarılı olunur?
    O gün inşaata çağırmazlarsa eve para getiremiyor, sonra çocuklara hayatta başarı teknikleri anlatıyor.
    -Babam işe gidince büyük ağabeyimiz onu taklit ederdi, delik bir çorapla pantalonun ceplerini çıkarır, dört kardeşi karşısına alıp "Dürüst olun, evinize haram lokma sokmayın" diye anlatırken, biz de gülerdik. Annem kızardı, "Babanızla alay etmeyin. O, hem dürüst hem de çalışkandır" derdi. Yan evde iki kardeş var, onların babası zengin. Babaları birahane işletiyor, ama adamda her numara vardı, kumar falan oynatırdı. Bizim yeni hiç bir şeyimiz olmadı, hep o ikisinin eskilerini kullandık. O amca mahalleden geçerken biz 5 kardeş ayağa kalkardık çünkü bize bahşiş verirdi.Babam eve gelince ayağa kalkmazdık. Çünkü hediye, para falan hak getire. Ağabey biz babamı kaybettik. Altı ay içinde yandaki baba da öldü, yandaki baba iki çocuğa 5 katlı bir apartıman, işleyen birahane, dövizler ve araziler bıraktı. Bizim baba ne bıraktı biliyor musunuz?
    -Ne bıraktı?
    -Bakkal veresiyesi ve konuşmalarını bıraktı : "Evladım işinizi dürüst yapın, hakkınız olmayan parayı almayın..."falan filan. Ağabey aradan 15 yıl geçti, diğer 2 kardeş cezaevindeler, ne ev kaldı ne birahane. Ailesi dağıldı.
    Biz 5 kardeş, beşimizin Keçiören de taksi durağında birer taksisi var hepimizin birer ailesi, çoluk çocuğu, hepimizin birer dairesi var. Geçenlerde büyük ağabeyimiz bizi topladı ve dedi ki :
    "Asıl mirası bizim baba bırakmış."
    Hepimiz ağladık. 5 kardeş taksiciliğe başladığımızdan beri,taksimetrenin yazmadığı 10 krş.u evimize sokmadık. Her şeyimiz var Allah'a şükür.
    Çok duygulandım, veda ettim, tam ineceğim:
    -Dur ağabey,asıl bomba şimdi.
    -Nedir bomban?
    -Nerede oturuyoruz biliyormusun? O iki kardeşin oturduğu 5 katlı apartmanı biz aldık. 5 kardeş orada oturuyoruz.
    Evladınıza ne araba bırakırsınız, ne ev, ne de başka bir miras. Evlada sadece değer kavramları bırakırsınız. Bakın iki baba da evlatlarına değer kavramları bırakmışlar.

  5. Esas Devre Mülk

    Son yıllarda toplumumuz devre mülk sistemiyle de tanıştı.
    Bir çok insan tatil için konut alma yerine ,
    yılın belli bir zamanında kısa süreli de olsa ,
    tatil yapma imkanı sağlayan devreleri satın alabiliyor.
    Böyle bir tesiste kalmış olanlarınız bilebilir.
    Siz bir dönem içinde bir çok insanın devrelerini tamamlayıp,
    yerlerini yeni devre mülk sahiplerine terkederek,
    tesislerden ayrıldıklarını görürsünüz.
    Süreklilik gösterdiğinden,kanıksarsınız.
    Hayatın da , bir devre mülk gibi,
    içinde bulunduğumuz devre süresince ,kendimizin olduğuna inandığımız,
    devremiz bitince ,yeni sahiplerine bıraktığımız ,mekanlar olduğunu ,
    idrak edebiliyormuyuz ?

  6. #94
    Duhul
    Jan 2009
    İkamet
    İzmir
    Yaş
    51
    Gönderi
    19,321
    Blog Yazıları
    45

    Esas

     Alıntı Originally Posted by hanımeli Yazıyı Oku
    Son yıllarda toplumumuz devre mülk sistemiyle de tanıştı.
    Bir çok insan tatil için konut alma yerine ,
    yılın belli bir zamanında kısa süreli de olsa ,
    tatil yapma imkanı sağlayan devreleri satın alabiliyor.
    Böyle bir tesiste kalmış olanlarınız bilebilir.
    Siz bir dönem içinde bir çok insanın devrelerini tamamlayıp,
    yerlerini yeni devre mülk sahiplerine terkederek,
    tesislerden ayrıldıklarını görürsünüz.
    Süreklilik gösterdiğinden,kanıksarsınız.
    Hayatın da , bir devre mülk gibi,
    içinde bulunduğumuz devre süresince ,kendimizin olduğuna inandığımız,
    devremiz bitince ,yeni sahiplerine bıraktığımız ,mekanlar olduğunu ,
    idrak edebiliyormuyuz ?




    Dünya bir han, biz de yolcuyuz muhterem hocam.

    Saygı ve selamlar.

  7. #95
    Duhul
    Dec 2007
    İkamet
    İSTANBUL-34,5
    Gönderi
    6,450
    Blog Yazıları
    7

    Esas

     Alıntı Originally Posted by sen@senibil Yazıyı Oku
    Bu hikayeyi 7'den 70'e herkes okumalı ve ibret almalı.
    Sakın uzun diye okumamazlık edip kaybeden olmayın !
    İnanın bize; vaktinizi ayırdığınıza pişman olmayacaksınız...

    "Toplantıya gideceğim. Baktım geç kalma ihtimalim var, bindim bir taksiye, muhabbetçi bir arkadaş. O anlatıyor ben dinliyorum. Tam işyerinin önüne geldik. Ankara'da Bakanlıklar. Diyelim ki, taksi parası 9.75 TL tuttu, ben 10 TL uzattım. Hani hepimizin yaşadığı sahne vardır ya! taksici üstünü arıyormuş gibi yapar, siz de para üstünü alabilmek için bir ayak dışarda, inmemek için debelenirsiniz. Tam o sahne olacak. Şoför, para üstü varmı diye aranmaya başladı.
    "Üstü kalsın kardeşim" dedim.
    Döndü bana doğru
    "Vaktin varmı ağabey?" dedi.
    "Evet" dedim (tek ayağım hala dışarda)
    Dörtlülere bastı,trafik dört şerit akıyor, indi araçtan. Önde bir büfe var. Gitti oraya, bir şeyler konuşup geldi. Bana 25 Krş uzattı. Belli ki para bozdurmuş.
    "Birader" dedim, "9.75 değil, 10.50 yazssa istermiydin 50 krş.benden?"
    -Ne alacağım ağabey 50 krş.u
    -Peki niye gittin 25 krş.için o kadar uğraştın, üstü kalsın demiştim.
    Döndü bana, attı kolunu arkaya :
    -Vaktin varmı ağabey
    -Var
    -Çek kapıyı o zaman
    Muhabbetçi bir taksici ile karşı karşıyayız.
    5 dk.konuştuk. İngiltere'de profösüründen, bilmem kiminden eğitimler aldım. O taksicinin 5 dk.da öğrettiklerini, ingiliz hocalar haftalarca verdikleri derslerde öğretemediler.
    Ağabey biz Keçiören'de 5 kardeşiz. Babam rençberdi benim, günlük yevmiyeye giderdi; artık inşaat falan bulursa çalışır gelir, o gün iş bulamamışsa, biz eve gelişinden, yüzünden anlardık. Durumumuz hiç iyi olmadı. Akşam yer sofrasında yemek yerdik. Yemek bitince babam bize "Durun kalkmayın" derdi. Önce dua ederdik sonra babam bize sofrada konuşma yapardı.
    "Aha" dedim, "Bizim meslek", seminerci.
    - Ne anlatırdı baban
    - Hayattta nasıl başarılı olunur?
    O gün inşaata çağırmazlarsa eve para getiremiyor, sonra çocuklara hayatta başarı teknikleri anlatıyor.
    -Babam işe gidince büyük ağabeyimiz onu taklit ederdi, delik bir çorapla pantalonun ceplerini çıkarır, dört kardeşi karşısına alıp "Dürüst olun, evinize haram lokma sokmayın" diye anlatırken, biz de gülerdik. Annem kızardı, "Babanızla alay etmeyin. O, hem dürüst hem de çalışkandır" derdi. Yan evde iki kardeş var, onların babası zengin. Babaları birahane işletiyor, ama adamda her numara vardı, kumar falan oynatırdı. Bizim yeni hiç bir şeyimiz olmadı, hep o ikisinin eskilerini kullandık. O amca mahalleden geçerken biz 5 kardeş ayağa kalkardık çünkü bize bahşiş verirdi.Babam eve gelince ayağa kalkmazdık. Çünkü hediye, para falan hak getire. Ağabey biz babamı kaybettik. Altı ay içinde yandaki baba da öldü, yandaki baba iki çocuğa 5 katlı bir apartıman, işleyen birahane, dövizler ve araziler bıraktı. Bizim baba ne bıraktı biliyor musunuz?
    -Ne bıraktı?
    -Bakkal veresiyesi ve konuşmalarını bıraktı : "Evladım işinizi dürüst yapın, hakkınız olmayan parayı almayın..."falan filan. Ağabey aradan 15 yıl geçti, diğer 2 kardeş cezaevindeler, ne ev kaldı ne birahane. Ailesi dağıldı.
    Biz 5 kardeş, beşimizin Keçiören de taksi durağında birer taksisi var hepimizin birer ailesi, çoluk çocuğu, hepimizin birer dairesi var. Geçenlerde büyük ağabeyimiz bizi topladı ve dedi ki :
    "Asıl mirası bizim baba bırakmış."
    Hepimiz ağladık. 5 kardeş taksiciliğe başladığımızdan beri,taksimetrenin yazmadığı 10 krş.u evimize sokmadık. Her şeyimiz var Allah'a şükür.
    Çok duygulandım, veda ettim, tam ineceğim:
    -Dur ağabey,asıl bomba şimdi.
    -Nedir bomban?
    -Nerede oturuyoruz biliyormusun? O iki kardeşin oturduğu 5 katlı apartmanı biz aldık. 5 kardeş orada oturuyoruz.
    Evladınıza ne araba bırakırsınız, ne ev, ne de başka bir miras. Evlada sadece değer kavramları bırakırsınız. Bakın iki baba da evlatlarına değer kavramları bırakmışlar.
    Çok güzel ibretlik bir yazı ama bizim toplum bunlardan uzak nüfus arttıkça şimdiyi özler olacagız...........

  8. Esas Yaşlılık Üzerine

    Bayram ziyaretleri,aile fertlerinin bir araya gelebilmesinde çok büyük önem arzediyor.
    Yoğun iş temposu,çekirdek ailenin günlük yaşama ritmi, yeterli gerekçeler olmasa da,aile ve komşuluk ilişkilerini minumum seviyeye indirebiliyor.
    Bayram günü geniş katılımlı bir aile toplantısında,bu acı gerçek dikkatimi çekti.
    Onbeş - 20 yıl önce,beraber olmaktan çok hoşlandığımız 50-60 yaşlarındaki insanlar,şimdilerde 70 - 80 yaşlarında ,çoğunlukla yaşama desteği alarak,yaşamlarını sürdürmekteler.
    Daha henüz yaşamlarının ilk 10 -20 yaşında olanlar,biraz daha yaşlı olup orta yaştakiler,hayatın sonbaharını yaşayan insanlardan çok uzaklar.
    Bir çoğumuz için yaşlı yakınlarımız bazı özel günlerde hatırladığımız,ancak senenin büyük bir bölümünde aklımıza dahi gelmeyen,ilgi alanımız dışında kalmış ,eski anılarımızda yerleri olan insanlar .
    Yaşlılığın fiziksel ve mental hendikapları,ailenin yaşlı bireylerini,ortak yaşamdan hatta sofralarda beraber oturmaktan bile uzak tutabiliyor.
    Yalnız ve izole bir hayat yaşlılarımızın kaderi olmuş.
    Onlarla paylaşabileceğimiz zamanların ,hem bizlere ,hem de onlara ,mutluluk ve gönül rahatlığı vereceğine inanıyorum.
    İnsan ektiğini biçer.

Sayfa 12/16 İlkİlk ... 21011121314 ... SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •