Sayfa 12/52 İlkİlk ... 2101112131422 ... SonSon
Arama sonucu : 416 madde; 89 - 96 arası.

Konu: Kurban Bayramı

  1. #89
    Duhul
    Feb 2004
    İkamet
    Portakal Agaci
    Gönderi
    489

    Esas Tebrik...

    Hisse.net ailesinin Kurban Bayramı mübarek olsun...

  2. #90

    Esas

    Tekrar herkese iyi bayramlar
    yola çıkacak arkadaşlar dikkatli olsun
    bu gece hava bozuyormuş....

  3. #91
    Duhul
    May 2004
    İkamet
    Beykoz
    Yaş
    54
    Gönderi
    307

    Esas

    HACI Misilak memlekete hoşgeldiniz

  4. Esas

    27 Nisan 1996

    Yarın ne bayramı?..

    Kurban bayramı değil!.. HAC Bayramı!.. Hacc’a gidenlerin bayramı!..

    Hacc’a gidenler günâhlarından arınıyorlar. Bu arınmanın bayramını yapıyorlar.

    Biz de onların bu sevincine, mutluluğuna iştirak ediyor, onlar bayram ettiği için biz de bayram ediyoruz.

    Ve de, şükür olarak kurban kesip onların etini de kendimize hiç bir parça ayırmadan olduğu gibi ihtiyaç sahiplerine, yoksullara yetimlere, fakirlere dağıtıyoruz..

    Bu, zahirde kesilen kurban!.

    Bir de mânevi kurban var!.

    Mânevi kurban nedir?.

    Genelde, klasik anlatımda; “Nefsini kurban etmekten” söz ederler.

    “Nefsini kurban et Allah yolunda!.” derler.

    Bu söz ile, aslında başka bir şey anlatılmak istenmektedir.

    Nedir bu anlatılmak istenen?..

    “Kendine ait olarak kabul ettiğin bedenin, istek ve arzu ve zevklerinden arın, bedenini kurban et,” fikri anlatılmak istenmektedir..

    Bedenini kurban etmekten manâ, kafayı kesmek değil; bedenin aşırı istek ve hırslarını frenlemek!.

    Doğal yaşamı için gerekli olanları verip; onun ötesindeki şeylerden bedeni frenlemektir. Yani, tabiatı kontrol altına almaktır.

    Bedenin doğasını, tabiatını kontrol altına almak!. Bedenini kurban etmek!.

    Daha önemlisi; Allah’tan ayrı olarak var kabul ettiğin “ben”liğinin, gerçekte hiç bir zaman var olmadığını idrak etmek suretiyle “benlik” kavramını kurban etmek. Elbette ki bu daha da zoru!.

    Bu durumda, Kurbanın üç derecesi çıktı ortaya!.

    1. Zâhirdeki kurban.

    2. Tabiatın, yani, bedenin istek ve arzularını kurban.

    3. Allah’tan ayrı saydığın, ayrı bir varlık olarak düşündüğün “ben” kavramını kurban.

    Mademki senin varlığın, Allah’ın varlığından meydana gelmiştir ve varlığın Allah’a aittir, o halde “sen” diye bir şey yoktur!.. Bu durumda yapman gereken şey, bunu anlayıp idrak etmek suretiyle “ben” kavramından kurtulmaktır…

    İşte bu üç kurbanı kesebilen sıratı geçmiş, cehennemden kurtulmuş, cennet hayatında vuslata ermiş olur…

    Cehennemin üstündeki Sırat, şu dünya yaşantısıdır.

    Şu anda siz, Sırat’ın üstünde adım atıyorsunuz.

    Bu attığınız adımlarla, yanlışlık yapıp, cehenneme düşüyorsunuz, bu defa yanmaya başlıyorsunuz, üzülüyor, sıkılıyor, bunalıyorsunuz, isyan ediyorsunuz.

    Ama, bütün bu isyan ve üzüntüler, sıkıntılar sizin azabınızı hafifletmiyor. Sonra tekrar o cehennemden, sıratın üstüne sıçrayıp gene yürümeye devam ediyorsunuz!.

    Şimdi, burada bir nebze duralım ve, şunu anlamaya çalışalım!.

    Bizim, cehennem azâbını şu dünyada iken çekmemizin sebebi, yanlış bilgilenmeler sonucu, bizde oluşan sahiplik duygusu ve hırstır.

    İnsanın cehennemde yanmasına; dünyada veya ahirette, kabir aleminde veya mutlak cehennemde yanmasına yol açan şey sahiplik duygusu ile hırs’tır.

    Bir insanda kanaat varsa, cehennemin yarısından kurtulmuştur.

    Bir insan sahiplik duygusunu atıp da;

    “Mülkün sahibi Allah’tır!. Mülkünde dilediği gibi tasarruf eder!” diyebilirse, cehennemin tamamından kurtulmuştur, tamamından azâd olmuştur.

    Madem ki, bu varlığı yaratan Allah!..

    Ben, mülkün sahibi olarak şu kâğıdın üstünde istediğim gibi tasarruf edebiliyorum; ister yırtar, ister cebime koyar, ister başıma koyar, ister yere atarak üstüne basarım… Bu kâğıt benim olduğuna göre, dilediğim gibi tasarruf edebilirim,” diyebiliyorsam…

    Madem ki, “Malik-el mülk,” yani "mülkün sahibi" Allah’tır diyorum; Allah mülkünde dilediği gibi tasarruf eder, kimse O'na karışamaz, etkileyemez, hesap soramaz!..

    Öyleyse, her birimizin üzerinde mutlak tasarruf sahibi olan Allah’tır!

    Dilerse, vezir eder, dilerse rezil!.

    Dilerse, başlara tâc eder, dilerse ayakkabı!.

    Ona; “Niye beni aç bıraktın,” demeye benim hakkım yok!.

    “Niye bu hazımsızlık” demeye de hakkım yok!.

    Allah’ın mülkünün içinde isem ben, O'nun tasarrufu altında isem;

    “Allah dilediğini yapar!..”

    Allah’a imân etmiş kişi olarak bize düşen şey; O'nun hükmüne ve takdirine razı olmak!.

    “Ya Rabbi!.. Bu gün aç bıraktın, yarın da, dilersen doyurursun. Bugün rezil ettin, edersin!. Yarın, dilersen vezir edersin.

    Sen ne dilersen onu yaparsın. İçinde bulunduğum her hâl, senin hükmün ve tâkdirin gereğidir,” diyebilmek!..

    Bunu diyebilirsek, işte o zaman, imân sahibi bir kişi olarak, Sırattan kolaylıkla geçer, ateşe, azâba düşmez, cennete ereriz.

    Yok eğer bunu yaşayamazsak, “Ben mülkün yegâne sahibiyim! “derken Allah;

    “O mülkün biraz da sahibi benim. Bana niye böyle davranıyorsun?“ diye Allah’a hesap sormaya kalkarsak, “göğe tüküren adam” a benzeriz. Bir yere ulaşmaz o tükürük, döner kendi yüzümüze gelir.

    Akıllı adam, Allah’a isyan edilmeyeceğini idrâk eder.

    Zira bu isyan ve itiraz, hiç bir şey kazandırmaz!. Senin hayatını cehenneme döndüren ateşin, biraz daha körüklenmesini sağlar.

    İmân, insanı cennete sokar.

    İmânsızlık ve isyan ise, insan hayatını cehenneme çevirir, daha dünyada iken.

    Onun içindir ki, önce çok iyi bir biçimde neye imân edeceğimizi bilmemiz gerek!.

    Allah’ın, mutlak kuvvet, kudret ve tasarruf sahibi olduğunu bilmek, imânın başıdır.

    Her an her zerrede tasarruf edenin Allah olduğunu bilmek ise, imânın kemâlidir.

    Karşındakinin fiilini ve hâlini Allah’tan bilmediğin anda, Allah’ı inkâr durumuna düşersin.

    Hâlin, “şirk-i hafî” denilen gizli şirk hâlidir.

    Şirk hâlinde ölenin âkıbeti ise önce, kabir cehennemidir.

    Dünyada yaşarken cehennem azâbını yaşamanın, yanmanın sebebi, şirki hafî denilen, gizli şirktir.

    Ancak, gizli şirki atmış olabilenin ateşi, azâbı, cehennemi biter.

    “Ey mümin, üzerimden çabuk geç!. Nûrun ateşimi söndürüyor!” şeklindeki hitabı cehennemin; imân ehli kişinin inancının, azâp ortamını ortadan kaldırdığını, anlatmaktadır.

    Aynı sıkıntılı ortamı paylaşan iki kişiden biri imânlıdır; “Allah böyle takdîr etti, böyle oluyor, bunda da bir hikmet var,” der, azâbı, sıkıntıyı duymaz!.

    Diğeri ise, Allah’ı görmez. Gizli şirk ehlidir, cehenneminde yaşar.

    O başına gelen işin Allah’tan olduğunu bilmez… “Falanca yaptı da onun için bu iş başıma geldi,“ der. Ve bu sefer kendini, kendi eli ile ateşe atar.

    Bilmez ki, başına gelenlerin tümü, falanca veya filânca kişinin yapmasından değil; Allah’ın ona, o olayı yaşamasını tâkdîr etmesinden, o hâli yaşamasını dilemesindendir.

    O yaşadığı kötü olay, tecrübedir.

    İnsan, bu dünyaya belli tecrübeleri yaşayarak, belli bir kemâle ulaşmak için gelir.

    Yaşanılan her kötü olayda da bir ibret vardır.

    Bu ibreti, ya o olayı yaşarken alırsın, ya da, aradan üç ay, beş ay, bir sene, beş sene geçtikten sonra alırsın. Ama neticede, yaşanılan her olayda bir ibret vardır.

    Yaşanılan her azâp ve sıkıntı bir takım yanlış, eksik bilgilerin giderilmesine vesile olur.

    Yaşanılan olaylar, “insan”ı gerçeğin dünyasına yönlendirir. İnsanı, hayâl dünyasından çıkartır.

    En önemli nokta burasıdır!.

    Hepimiz kendi kafamızda bir hayâli dünya yaratırız. Hayâli değerler oturturuz. Hayâli kavramlar meydana getiririz. Ve, öyle bir dünyada yaşar, orada kendimizi hapsederiz!.

    Halbuki, yaşanılan gerçekler öyle değildir.

    İnsanın hayâl dünyasındaki değerleri ne kadar çoksa, yaşamın gerçekleri ile karşılaştığı zaman duyacağı azâp da o kadar fazla olur.

    Ne kadar gerçekçi yaşarsan, Allah’ın yarattığı bu Sistem ve Düzeni, ne kadar gerçekçi bir biçimde anlayıp değerlendirebilirsen, olaylar karşısında o kadar az etkilenirsin. Olaylar seni o kadar az sarsar.

    Ve, kendini o kadar sağlam bir geleceğe hazırlarsın!.

    Dolayısıyla, gerek dünyada yaşarken, gerek daha sonrasında; çeşitli azâp ve sıkıntılardan, yanmalardan kurtulmak; dünyada yaşarken huzura ermek, ancak ve ancak Allah’ı bilmek, O'nun var ettiği Sistem ve Düzeni idrâk etmekle mümkün olur.

    Kim, Allah’ı ötede bir tanrı gibi düşünüyorsa, o anda veya o düşüncesi devam ettiği sürece, dünyada da, ahirette de azâp çekmeye mahkûmdur. Kendi azâbını kendisi oluşturuyordur.

    Nitekim, Hadis-i Şerifte ;

    “Cehennemde ateş, odun yoktur!. Herkes kendi ateşini, odununu dünyadan kendi götürür,” buyuruluyor..

    Dünyada edindiğin yanlış değerler, yanlış şartlanmalar, yanlış kabuller, senin bu dünyada da yanmana, azâp çekmene sebep olur, öbür dünyada da!..

    Öyle ise…

    Biz, zâhiren ve bâtınen kurban edebilirsek benliğimizi; benliğimizdeki yanlış bilgileri, yanlış bilgilerden kaynaklanan yanlış duygu ve düşünceleri atıp arınabilirsek, kendimizi o kadarıyla cehennemden kurtarır, cennete yaklaşmış oluruz.

    Bunun en kısa formülü de;

    Başımıza gelen, karşılaştığımız her olayın, Allah’ın hükmü ve tâkdiri olarak başımıza geldiğini, gelmemesinin mümkün olmadığını. Bunun zaten takdir gereği yaşanacak olduğunu, değiştirmenin asla mümkün olmadığını, anlayıp idrâk etmektir.

    O an için gereken ise…

    Allah’ın bunu takdir edip, bunu yaşattığını, daha sonra da daha güzel şeyler yaşatabileceğini kabul edip, anlayıp, idrâk edip, bunun gereği bir biçimde adım atmaktır..

    Selâmet, Allah’a mutlak teslim olup, hükmünden ve tâkdirinden razı olmaktır.

    Hepinizin “Hac Bayramı” mübarek olsun!

    * * *
    Ahmed Hulusi

  5. #93
    Duhul
    Oct 2006
    İkamet
    İstanbul
    Yaş
    54
    Gönderi
    7,903

    Thumbs up Bayramımız milletimize ve insanlığa hayırlar getirsin.

    Bayram namazı saatleri




    Kurban Bayramı namazı, Ankara'da 07.51'de, İstanbul'da 08.11'de, İzmir'de 08.08'de, Hakkari'de ise 06.59'da kılınacak.

    Diyanet İşleri Başkanlığından aldığı bilgiye göre, diğer illerdeki bayram namazı saatleri de şöyle:Adana: 07.31, Adıyaman: 07.22, Afyonkarahisar: 07.56, Ağrı: 07.10, Amasya: 07.42, Ankara: 07.51, Antalya: 07.49, Artvin: 07.20, Aydın: 08.04, Balıkesir: 08.10, Bilecik: 08.04, Bingöl: 07.17, Bitlis: 07.08, Bolu: 07.59, Burdur: 07.54, Bursa: 08.07, Çanakkale: 08.18, Çankırı: 07.51, Çorum: 07.45, Denizli: 07.58, Diyarbakır: 07.14, Edirne:
    08.23, Elazığ: 07.21, Erzincan: 07.24, Erzurum: 07.18, Eskişehir: 08.00, Gaziantep: 07.23, Giresun: 07.33, Gümüşhane: 07.27, Hakkari: 06.59, Hatay: 07.25, Isparta: 07.53, Mersin: 07.33, İstanbul: 08.11, İzmir: 08.08, Kars: 07.13, Kastamonu: 07.53, Kayseri: 07.36, Kırklareli: 08.21, Kırşehir: 07.43, Kocaeli: 08.06, Konya: 07.45, Kütahya: 08.01, Malatya: 07.23, Manisa: 08.08, Kahramanmaraş: 07.26, Mardin: 07.10, Muğla: 07.59, Muş: 07.12, Nevşehir: 07.39, Niğde: 07.37, Ordu: 07.35, Rize: 07.25, Sakarya: 08.04, Samsun: 07.43, Siirt: 07.07, Sinop: 07.50, Sivas: 07.34, Tekirdağ: 08.17, Tokat: 07.38, Trabzon: 07.28, Tunceli: 07.21, Şanlıurfa: 07.17, Uşak: 08.00, Van: 07.04, Yozgat: 07.43, Zonguldak: 08.01, Aksaray: 07.41, Bayburt: 07.23, Karaman: 07.40, Kırıkkale: 07.48, Batman: 07.11, Şırnak: 07.04, Ardahan: 07.17, Iğdır: 07.06, Kilis: 07.23, Bartın: 08.00, Karabük: 07.57, Yalova: 08.08, Osmaniye: 07.27, Düzce: 08.02.

    YURTDIŞINDA NAMAZ SAATLERİ

    KKTC'nin başkenti Lefkoşa'da bayram namazı saat 07.32'de kılınacak.Türk cumhuriyetleri ve Balkan ülkelerinde bazı merkezlerde bayram namazı saatleri ise şöyle:
    Bakü: 08.45, Nahcivan: 08.58, Bişkek: 08.16, Taşkent: 08.31, Duşambe: 08.22, Batum: 09.23, Almatı: 09.09, Aşkabat: 09.02, Tiran: 07.49, Atina: 08.21, Dedeağaç: 08.23, Gümülcine: 08.26, İskeçe: 08.28, Selanik: 08.34, Saraybosna: 08.05, Mostar: 08.06, Sofya: 08.41, Üsküp: 07.45, Bükreş: 08.37, Köstence: 08.26, Belgrad: 08.02.Avrupa şehirlerinden Amsterdam'da 09.50, Brüksel 09.41, Helsinki'de 11.11, Paris'te 09.36, Strasbourg'da 09.13, Stockholm'de 10.20, Londra'da 09.04, Berlin'de 08.17, Dortmund'da 09.33, Dusseldorf'da 09.34, Frankfurt'da 09.19, Hamburg'da 09.39, Köln'de 09.31, Stuttgart'ta 09.08'de (yerel saatle) bayram namazı kılınacak.Bayram namazı, Washington'da 08.07, New York'ta 08.02, Atlanta'da 08.19, Boston'da 07.57, Chicago'da 08.01, Detroit'te 08.45, Los Angeles'ta 07.35, Miami'de 07.40, Montreal'de 08.21, Toronto'da 08.36, Sydney'de 06.21, Melbourne'de 06.36, Tokyo'da ise 07.29'da kılınacak.

    AA

    14 Aralık 2007, Cuma

  6. #94
    Duhul
    Oct 2006
    İkamet
    İstanbul
    Yaş
    54
    Gönderi
    7,903

    Esas

    İSTİKAMET
    Ahmed Doğrusözlü
    15 Aralık 2007 Cumartesi [email protected]

    “Terviye” ve “Arefe” gün ve gecelerinin önemi

    Zilhicce ayının 8. gününe “Terviye günü” denir. “Terviye” denmesinin sebebi, hacıların o gün Zemzem suyundan çok içip kanmalarındandır. [“Terviye”, tefekkür mânâsında da kullanılmaktadır.] O gün, hacılar Mekke’den Minâ’ya çıkarlar.

    Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

    “Bir müslüman, Terviye günü (Arefe gününden bir önceki gün, Zilhicce ayının 8. günü) oruç tutarsa ve günâh söz söylemezse, Allahü teâlâ, onu elbette Cennete sokar.”

    İbrahim aleyhisselâm, Zilhicce ayının 8. gecesi, rüyâsında; “Kendi oğlunu keser hâlde” gördü. Sabah olunca, “Rüyâ şeytânî midir, Allah tarafından mıdır?” diye terviye ve tefekküre dalıp, o günü tefekkürle geçirdi. “Arefe gecesi” olduğunda kendisine; “Emrolunduğun şeyi yerine getir” buyurulunca, Allahü teâlâ tarafından olduğunu bildi. Bildiği için o güne, bilmek [bildi] anlamına gelen “Arefe” dendi. Arefe sâdece, Zilhicce’nin 9. günüdür; başka günlere “Arefe” denmez. [Tabîî ki Kur’ân-ı kerîmde de belirtildiği gibi, Cenâb-ı Hak, İsmâîl aleyhisselâm yerine fidye olarak büyük bir koç göndermiştir.]

    Arefe Günü, Kurban Bayramı’nın birinci gününden önceki gündür. Arefe Gecesi ise; Arefe Günü ile Kurban Bayramı’nın birinci günü arasındaki gecedir. Her mübârek geceye hürmet olunduğu gibi, bu geceye de saygı göstermelidir. İslâmî literatürde gece önce gelir, gündüz sonra gelir, ama 4 gün bundan müstesnâdır. Bunlar da Arefe gecesi ile Kurbân Bayramının ilk üç gününün geceleridir.

    Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

    “Arefe Günü’ne hürmet ediniz! Çünkü Arefe, Allahü teâlânın kıymet verdiği gündür.”
    “Arefe Günü 1.000 İhlâs okuyanın, bütün günâhları affolur ve duâsı kabûl olur.” [Hepsini Besmele ile okumalıdır.]
    “Rahmet kapıları 4 gece açılır. O gecelerde yapılan duâ, tevbe reddolmaz. Ramazân ve Kurbân Bayramının 1. geceleri, Berât gecesi ve Arefe gecesidir.”


    “Teşrîk Tekbirleri” okunacak
    Arefe Günü (19 Aralık 2007 Çarşamba) sabâh namazından, Kurbân Bayramı’nın dördüncü günü ikindi namazı sonuna kadar 23 vakitte, erkek ve kadın herkesin (kadınlar yavaş söyler) farz namazlardan sonra, selâm verir vermez; (Allahümme entes-selâm...) demeden evvel, “Tekbîr-i teşrîk”i okuması vâciptir.

    “Teşrîk Tekbîri” şöyledir:

    “Allahü ekber, Allahü ekber. Lâ ilâhe illallahü vallahü ekber. Allahü ekber ve lillahil-hamd.”

    Farz namazlardan başka, bayram namazından sonra, ayrıca bayram günlerine denk gelen cuma namazlarından sonra da okunur. Câmiden çıktıktan sonra veya konuştuktan sonra okumak lâzım değildir.

    Bayram hazırlığı

    Bayram öncesi, yiyecek ve giyecek için alışverişler, ev ve çevre temizliği yapılır. Bayram günlerinde herkes, temiz giyinir. Çocuklara yeni elbiseler alınır. Fakîr, öksüz ve yetîmler sevindirilir. Bayram namazından sonra, kabirler ziyâret edilir; geçmişlerin, akrabâ ve dîn büyüklerinin rûhları için Kur’ân-ı kerîm okunur, duâ edilir ve sadakalar verilir. Daha sonra da, âile büyükleri, dost, akrabâ, arkadaş ve tanıdıklar ziyâret edilir.

    Son devir Osmânlı âlimlerinden Mehmed Zihnî Efendi’nin, “Nimet-i İslâm” adlı kitâbında belirttiğine göre [bu kitâp ta “Hâşiyetü’t-Tahtâvî”nin tercümesi mesâbesindedir], bayram sabahı ve günlerinde şunları yapmak sünnettir:

    1- Erken kalkmak.
    2- Gusül abdesti almak.
    3- Misvâk kullanmak.
    4- Güzel koku sürünmek.
    5- Yeni ve temiz elbise giyinmek.
    6- Ramazan Bayramında, namazdan önce tatlı veya hurma yemek. Kurban Bayramında ise ilk yiyeceğinin kurban etinden olması müstehabtır.
    7- Tek adette yemek.
    8- Yüzük takmak.
    9- Câmiye erken gitmek.
    10- Giderken sessiz tekbîr söylemek.
    11- Müslümanlara selâm vermek.
    12- Güler yüzlü ve tatlı dilli olmak.
    13- Müminlerle bayramlaşmak.
    14- Fakîrlere sadaka vermek.
    15- Dargınları barıştırmak.
    16- Akrabâyı ziyâret etmek.
    17- Dîn kardeşlerini ziyâret etmek.
    18- Ziyârette hediye götürmek.
    19- Kabirleri ziyâret etmek.
    20- Misâfirlere ikrâm etmek.
    21- Çok duâ ve tevbe etmek.
    22- Sevindiğini belli etmek.
    23- [Ramazân Bayramında] Sadaka-i fıtrı, bayram namazından önce vermek...

    Bayram namazı nasıl kılınır?
    Bayram namazı iki rek’attir. Cemâatle kılınır, yalnız kılınmaz. Birinci rek’atte Sübhâneke’den sonra eller üç defa kulaklara kaldırılıp, birinci ve ikincisinde iki yana salınır, uzatılır. Üçüncüsünde, göbek altına bağlanır. Fâtiha ve zamm-ı sûre okunup, rükû’ ve secdeler yapılır. İkinci rek’ate kalkılarak, tekrar Fâtiha ve zamm-ı sûre okunduktan sonra, iki el yine üç defa kulaklara götürülür. Üçünde de eller yana salınır. Dördüncü tekbirde, eller kaldırılmayıp, rükûa eğilinir. Secdeler yapılıp oturduktan sonra, selâm verilir. (Usûl şöyledir: 2 salla 1 bağla, 3 salla 1 eğil)


    Kurban Bayramı geceleri
    Kurban Bayramının birinci, ikinci ve üçüncü günlerinden sonraki gecelerdir. Bu üç güne “Eyyâm-i nahr” denir. Arefe günü ve gecesini, Kurban Bayramı gecelerini fırsat, ganîmet bilmelidir.
    Bugün ve gecelerde, kandil gecelerindeki gibi, kaza namazları kılmalı, tevbe-istiğfâr etmeli, Kur’ân-ı kerîm okumalı ve çok yalvarıp duâ etmelidir. Bu geceleri ihyâ etmeli, gâfil olmamalıdır. Gecenin bir sâatini ihyâ etmek yâni ibâdetle geçirmek, bütün geceyi ihyâ etmek demektir.

  7. #95
    Duhul
    Sep 2005
    İkamet
    İ Z M İ R
    Yaş
    56
    Gönderi
    981

    Esas

    Tüm Hisse net Ailesinin;Bayramlarını en içten dileklerimle kutlar daha nice sağlıklı ve mutlu Bayramlar dilerim.....

  8. #96
    Duhul
    Dec 2006
    İkamet
    Стамбул
    Gönderi
    1,054

    Esas

    Herkesin kurban bayramını kutlar sağlık ve mutluluk dolu nice bayramlar geçirmeleri dileklerimle.

Sayfa 12/52 İlkİlk ... 2101112131422 ... SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •