Sayfa 2/4 İlkİlk 1234 SonSon
Arama sonucu : 26 madde; 9 - 16 arası.

Konu: Börtü Böcek Haberleri

  1. #9

    Esas

    Türkiye'de yeni bir böcek türü keşfedildi
    Toros Dağları'nın zirvesinde yaşayan yeni bir böcek türü keşfedildi. Böceği diğerlerinden özel kılan ise; kendisine verilen isim Mersin'in Erdemli ilçesine bağlı Güzeloluk beldesi Aydınlar köyü yakınlarında bulunan böcek, bin 350 metre yükseklikte yaşıyor. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) tarafından keşfedilen yeni böcek türü, çürümüş sedir ağaçlarının doğadan temizlenmesine de yardımcı oluyor.

    KSÜ Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi Ana Bilim Dalı Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Sakine Serap Avgın tarafından keşfedilen böceğe, Epuraea Sutcuimamun Avgın adı verdi. 2 yıl süren araştırma çalışmaları ardından, KSÜ rektörlük binasında bir basın toplantısı düzenleyen KSÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Fatih Karaaslan ve Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Sakine Serap Avgın, buluşu yeni gerçekleştirilen böcekle ilgili bilgi verdi.

    Kahramanmaraş'ın kurtuluşunda önemli rol oynayan Sütçü İmam'ın isminin bu böcekle tüm dünyaya duyurulacağını belirten Avgın, "Bu böceği bizim için anlamlı kılan, böceğe Sütçü İmamın adının verilmesidir." dedi.

    Keşfedilen böceğin, tüm dünyada bu isimle anılacağını anlatan Avgın, "Bu böceğin dünyada yaşadığı yeni tespit edildi. Böcek , bundan sonra literatürlerde bu isimle anılacak. Yeni türü tanımlarken benzer türlerle ilgili çalışma yaptık. Bilim adamları, bu böceğe en yakın türü, daha önce Afrika'da görmüş." diye konuştu.

    Böceğin, bin 350 metre yükseklikteki Toros Dağları 'nda görüldüğünü aktaran Avgın, konuşmasına şöyle devam etti: "Böceği, Mersin'in Erdemli ilçesine bağlı Güzeloluk beldesi Aydınlar köyünde bulduk. Eski sedir ormanlarına çukur tuzaklarla yerleştirerek böceği yakaladık. Daha sonra Avrupa'da araştırma yapan bilim adamlarıyla birlikte bu türün tanımını gerçekleştirdik. 1,2 milimetre büyüklüğündeki böcek, Avrupa'da yer alan Entomoloji müzelerinden örneklerle karşılaştırdık. Bu müzelerle ortak projeler de yürütmekteyiz. Böceğin fotoğrafını çekerek, oradaki bilim adamlarına gösterdik. Oradaki hocalar, müzede yer alan böceklerle karşılaştırma yaptılar. Karşılaştırma sonunda bu böceğin yeni bir tür olduğu anlaşıldı. Bizim asıl hedefimiz, bilim dünyasına yeni bir böcek türü kazandırmaktı. Bunu da üniversitemizin ismini vererek gerçekleştirdik."

    ANADOLU'DA KEŞFEDİLEN BÖCEKLERİN TAMAMI YABANCI BİLİM ADAMLARI TARAFINDAN TESCİLLENMİŞ

    Dünyada yeni tür bulmanın giderek zorlaştığını dile getiren Avgın, bilim adamlarının keşfettikleri yeni türlere, kendi ülkelerine göre terimler verdiklerini kaydetti. Dünyada tür sınıflandırma çalışmalarının 1800'lü yıllarda başladığını hatırlatan Avgın, "Geçmişte Anadolu'da yaşayan bitki ve böcek türleri, yabancı bilim adamları tarafından keşfedilerek tescillenmiş. Anadolu'yu karış karış gezen bilim adamları, bitki ve hayvanları kendi adlarına tescil ettirmişler. Sınıflandırmalara bakıldığında ya Avrupa'dan bir şehir ismi ya da yabancı bir kişinin ismine yer verilmiş. Bu çalışma, bu yönüyle de büyük önem arz ediyor." ifadelerini kullandı.

    http://gundem.milliyet.com.tr/turkiy...16/default.htm

  2. #10

    Esas

    'Böceğin adı derhal değiştirilsin'
    Büyük Birlik Partisi (BBP) Kahramanmaraş İl Başkanlığı, geçtiğimiz günlerde yeni keşfedilen böceğe, 'Sutcuimamun Avgın' adının verilmesine tepki gösterdi.
    CİHAN

    Böceği keşfeden Doç. Dr. Sakine Serap Avgın ve KSÜ Dekanı Prof. Dr. Mehmet Fatih Karaaslan'a tepki gösteren BBP Merkez ilçe Başkanı Hayrettin Arslanhan, “İstiklal Savaşı kahramanlarımızdan Sütçü İmam 'ın adının böyle bir böceğe verilmesi bizi rahatsız etti.” dedi.

    http://gundem.milliyet.com.tr/-boceg...ShowPageSkin=1

  3. #11

    Esas

    Böcekler insanlara hizmet ediyor Uzmanlar, 1 milyon 720 bin hayvan türünün 854 binini oluşturan böceklerin insanlar için çok faydalı olduğunu bildirdi.


    Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Yıldırım, böceklerin sadece pire, tahta kurusu, insanlar için zararlı böcekler olarak düşünülmemesi gerektiğini vurguladı.

    Yıldırım, ''Böceklerin faydaları o kadar çok ki hakikaten saymakla bitiremiyoruz. Sayılamayacak kadar insanoğluna hizmetleri var. Tabii sadece bin civarında zararlıları var. Bunun için böcekleri 'pis bir yaratık' olarak görmek doğru değil. Dünyada 20 bin civarında yaban arı türü var. Bunların hepsi tozlaşmayı, tohum bağlamayı sağlıyor, kaliteli ürün elde etmemizi sağlıyor. Bilim dünyasına da önemli katkı sağlıyor'' dedi.
    cnnturk
    http://www.cnnturk.com/2012/bilim.te...8.0/index.html

  4. #12

    Esas

    Bilimadamlarını şok eden canavar!
    Eşek arıları birçoklarının korkulu rüyasıdır. Ancak fotoğraflarını gördüğünüz bu dev, diğer tüm arıları unutturacak cinsten.
    http://www.milliyet.com.tr/fotogaler...den-canavar-/2

  5. #13

    Esas

    Bitlis Eren Üniversitesinde (BEÜ) Fen - Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Beyarslan, 'Parazitoid arıcıklar' çalışması kapsamında 50'ye yakın yeni böcek türü keşfetti.
    Keşfedilen böcekler meyve ve sebzelere zarar veren böceklerle mücadelede kullanılabilecek özelliklere de sahip. Dünyada ilk kez tespit edilen böcekler ve özellikleri Alman bilim dergisi Entomofauna tarafından da dünyaya duyuruldu. Keşfedilen böcek sayısının çok olması nedeniyle Prof. Dr. Ahmet Beyarslan, her bir böceğe aile üyelerinin isimlerini verdi.

    "KEŞFEDİLEN BÖCEKLER ORMANDAKİ AĞAÇLARA VE MEYVELERE ZARAR VEREN HAŞERELERİ DE ÖLDÜRÜYOR"

    Keşfedilen böcek türünün meyve ve sebzelerdeki haşereleri yok ettiğini ifade eden Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet Beyarslan, "Keşfettiğimiz bu canlılar aynı zamanda yumurta koyma borusuyla zararlı böcek larvalarının içine yumurtalarını koyarak larvaların ölmesini sağlayan bir canlı türü. Bulunan canlıların arıya benziyor. Ancak arıdan çok daha küçük böcekler. Özellikle gelişmiş kanatlara sahip. Bu canlılar uzun antenleri ve parlak renkleriyle dikkati çekiyor.

    Canlının en büyük özelliği ise yumurta koyma borularına sahip olmaları. Aynı zamanda ormanlar içinde büyük bir buluş. Çünkü iğne şeklindeki boru yardımıyla yumurtalarını ağaç kabuğu altında yuva yapan zararlı böcek larvalarının içine şırınga ediyor ve larvaların ölmesini sağlıyor. Biz bu buluş için yıllarımızı verdik ve en sonunda keşfettik. Bir canlı türünü keşfetmek için öncelikle canlı türü hakkında detaylı çalışma yapmak gerekiyor. Canlının yeni bir tür olduğunu ispatlanması için bilim dünyasında tanıtılması gerekiyor. Biz de bulduğumuz canlı türleriyle ilgili çalışmalarımızı tamamladıktan sonra bir makale yazdık. Makalemiz Alman bilim dergisi Entomofauna'da yayınlandı. Bulduğumuz canlıların dünyada yeni bir tür olduğu kabul edildi."

    "BULUNAN YENİ CANLILARA OĞLUM VE TORUNLARIMIN İSİMLERİNİ VERDİM"

    Biyolojik mücadelede kullanılabilecek, bitki ve ağaçlara zarar veren böceklerin çoğalmasını engelleyen bu canlılardan birine 'Vipio Alpi' adını koyduğunu aktaran Beyarslan, şöyle devam etti: "Bu böceklerden bir tanesine 'Bracon dersimesis' bazılarına kuzgun, Berna gibi isimler koyduk. Bu ve bunlara benzeyen 50 canlı türünü keşfettim ve isimlendirdim. Bulduğum bazı canlı türlerinin isimlerine, oğlumun adı olan 'Alp' isminden esinlenerek 'Alpi' ismini, bazılarına torunlarımın isimlerini verdim. Birçok canlı türü dünyada oğlumun ve torunlarımın isimleriyle bilinecek."

    Türkiye'nin biyolojik çeşitlilik açısından çok zengin bir ülke olduğunu söyleyen Beyarslan, şunları kaydetti: "Türkiye; Avrupa, Asya ve Afrika arasında bir köprü durumundadır. Kuzeyden, güneyden ve batıdan gelen böcekler Türkiye'de birleşir. Türkiye'de hayvanlar üzerindeki çalışmalar bitirilmediği için ülkemizin hayvansal biyolojik çeşitliliği tam olarak bilinmemektedir. Araştırmalarımızda, biyolojik çeşitliliğin ülkemizde çok fazla olduğunu gördük. Avrupa'dan gelen meslektaşlarımız da Türkiye'de biyolojik çeşitlilik hakkında çalışma yapmanın ayrıcalık olduğunu düşünüyor. Böcek türlerinin Yumurtası, larvası, ergini, dişisi çeşidine göre zarar şeklinin bitkiyi öldürme derecesine kadar giden bu zararlıların hepsiyle ayrı ayrı uğraşmak gerekiyor."



    Kaynak: CİHAN

    http://www.haber7.com/genel/haber/97...uru-kesfedildi

  6. #14

    Esas

    Zeytin sineği'nin diğer benzer tarımsal zararlılarla mücadelede yeni yöntemlerin geliştirilmesine ön ayak olması umuluyor.



    ÇANAKKALE - Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Ziraat Fakültesi laboratuvarlarında, zeytin zararlılarıyla mücadele kapsamında Türkiye'nin ilk transgenik zeytin sineği geliştirildi.

    ÇOMÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hanife Genç, yaptığı açıklamada, laboratuvarda kitle halinde üretilen zeytin sineği kolonisine, fluorescens protein ile işaretlenen gen sistemini, mikro enjeksiyon yöntemiyle aktararak, Türkiye'nin ilk transgenik (Biyoteknolojik yöntemlerle kendi türü haricinde bir türden gen aktarılarak belirli özellikleri değiştirilmiş canlılar) zeytin sineğini geliştirdiklerini söyledi.

    Bu çalışmanın, kimyasal mücadeleye karşı alternatif mücadele olanaklarını yaratmak amacıyla kullanılma potansiyeline sahip olduğunu belirten Genç, zeytinin en önemli zararlısının "zeytin sineği" olduğu düşüncesiyle başladıkları çalışmalarda, zararlının doğada yılın sadece 3 ayında (eylül, ekim ve kasım) yoğun olarak görüldüğünü bildirdi.
    Zeytin bitkisinin fenolojisine uygun olarak, meyve döneminde zararlı olan zeytin sineğinin, zeytin tanesinin sofralık değerinin azalmasına ve zeytinyağının asidinin artmasına neden olduğunu ifade eden Genç, dünyada zeytin zararlılarına karşı her yıl 3 milyon ton ilaç kullanıldığına dikkati çekti.

    Genç, Türkiye'de ise 1,5 milyon ton olan zeytin üretimine karşılık, 30 bin ton ilaç kullanıldığını belirterek, "Bu doğrultuda zeytin zararlısına karşı çözüm bulabilmek için zeytin bahçelerinde, zeytin sineğinin yoğun olarak görüldüğü sadece 3-4 ay değil, tüm yıl boyunca çalışma yapabilecek ortamın oluşturulması gerektiği düşüncesiyle bir DPT projesi hazırladık" dedi.

    "Bu çalışma Türkiye'de ilk"
    Doç. Dr. Hanife Genç, yaptıkları çalışmanın Türkiye'de ilk olduğunu söyledi. Türkiye'de, zeytin zararlılarıyla çalışan başka araştırmacıların bulunduğunu, ancak çalışmaların çoğunlukla arazide, zeytin bahçelerinde gerçekleştirildiğini vurgulayan Genç, bu durumda zeytin tanesinde beslenen zararlı olan zeytin sineği için yalnızca 3-4 ay çalışmanın sürdürülebildiğine işaret etti.
    Genç, zeytinin hasat edildikten sonra besin bulunmaması ve iklim koşullarından dolayı zeytin sineğini doğada görmenin mümkün olmadığını belirterek, bu anlamda yapay besin ortamıyla zeytin sineğini yıl boyunca ve aralıksız üretebildiklerini bildirdi.
    Böylece bitki fenolojisine bağlı kalmadan zeytin sineğiyle devamlı laboratuvarda çalışılabilme imkanı sağlandığını bildiren Genç, şöyle konuştu:
    "Çiftçiler yaptıkları ilaçlamaların etkili olmadığından şikayet ediyorlardı. Bu sorundan yola çıkarak, TÜBİTAK tarafından desteklenen, Yunanistan ile ortak uluslararası bir proje gerçekleştirdik. Bu kapsamda, zeytin sineklerinin ilaçlara karşı dayanıklı olup olmadığını, moleküler yöntemlerle belirlemeye çalıştık. Çanakkale ve çevresinden toplanan zeytin sineklerinin asetilkolin esteraz geninde nokta mutasyon geliştirerek, organik fosforlu ilaçlara karşı dayanıklılık geliştirdiğini tespit ettik. Ülkemizde ilk kez zeytin sineğinin organik fosforlu ilaçlara karşı geliştirdiği dayanıklılık ve dayanıklılığın yoğunluk durumu, genotipik düzeyde bu proje kapsamında ortaya konuldu."

    "Dünyada zararlı böceklerle ilgili çok çalışma var"
    Doç. Dr. Genç, dünyada artık zararlı böceklerle mücadelede genetik transformasyon (bir hücrenin içine yabancı bir DNA'nın girmesi) uygulamalarını içeren önemli çalışmaların yapıldığını söyledi. Genç, "Burada amaç, daha önceleri radyasyon uygulamalarıyla steril (kısır) hale getirilerek doğaya salınan, erkek bireylerle çiftleşen dişilerin bıraktıkları yumurtaların açılmayarak, popülasyonun azaltılması uygulamalarının, genetik transformasyonla böcek yumurtalarına farklı öldürücü genlerin aktarılmasıyla yapılmasıdır" dedi.

    Türkiye'de bilimsel çalışmalara sağlanan desteklerle bu tür projelerin yapılabilmesi gerektiğini ifade eden Genç, "Bu doğrultuda laboratuvarda kitle halinde üretilen zeytin sineği kolonisine, fluorescens protein ile işaretlenen gen sistemi, mikro enjeksiyon yöntemiyle aktarılarak, transgenik zeytin sineği oluşturuldu" diye konuştu. Genç, şunları kaydetti:

    "TÜBİTAK tarafından desteklenen uluslararası katılımlı proje kapsamında gerçekleştirilen çalışmayla tarımsal zararlılarla mücadelede yeni bir yaklaşım olarak ülkemizde ilk kez 2008 yılında, zeytin sineğine genetik transformasyon gerçekleştirilerek, ilk transgenik böcek elde edildi. Zeytin sineği, model bir böcek olarak ele alındığında, diğer benzer tarımsal zararlılarla mücadelede yeni yöntemlerin geliştirilmesine ön ayak olacağını umuyoruz. Bunlar Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) olduğu için bu konudaki çalışmalar için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın izni gerekiyor."
    http://www.dunya.com/turkiyenin-ilk-...di-178750h.htm

  7. #15

    Esas

    İnanması güç ama, başını göğe kaldırıp yıldızlara bakan tek canlılar insanlar değil. Hatta, düşmanlarından kaçarken gökyüzünün yardımını kullanan bir böcek bile var.
    http://www.haber7.com/genel/haber/98...viren-kilavuzu

  8. #16

    Esas

    BOLU - Batı Karadeniz Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürü Metin Serin, Türkiye'de 53 laboratuvarda avcı böcek üretildiğini belirterek, "2012 yılında 4 farklı cinsten 539 bin 678 adet avcı böcek üretilerek ormanlara salınmıştır" dedi.

    Serin, böceklerin ormanlara verdiği zararın yangınların neden olduğu hasarın 5 katı olduğuna dikkati çekerek, Türkiye'de orman zararlılarıyla mücadelenin mantar ve böcekler üzerinde yoğunlaştığını anlattı.

    Böceklerin hayvanlar aleminde sayı bakımından en büyük grubu oluşturduğuna işaret eden Serin, "Böceklerin üreme enerjileri çok yüksek olduğundan uygun iklim şartlarında kısa zamanda çoğalarak bütün bir ormanı tehdit edebilirler. Biyolojik çeşitliliğin korunmasına özen gösteriliyor, zararlı böceklere karşı faydalı böcekler korunup, laboratuvar ortamında çoğaltılıyor" diye konuştu.

    "Avcı böcek üretimi 53 adet laboratuvarda yürütülmekte olup, 2012 yılında 4 farklı cinsten 539 bin 678 adet avcı böcek üretilerek ormanlara salınmıştır" diyen Serin, laboratuvarlardaki avcı böcek üretim kapasitesinin 1 milyon adet olduğunu, ihtiyaca göre planlama yapıldığını vurguladı.

    Serin, Doğu Karadeniz'deki ladin ormanlarında "dev soymuk böceği" ile mücadele edildiğini belirterek, şöyle devam etti:
    "Biyolojik mücadele çerçevesinde 1985 yılından itibaren bu zararlının yırtıcısı olan böcek üretilerek, ormanlardaki hastalıklı ağaçlara verilmeye başlanmıştır. 1985 yılından bu yana üretimi devam eden 'Rhizophagus Grandis', 2012 yılında 210 bin 286 adet üretilerek ormanlara bırakıldı. Biyolojik mücadele yöntemiyle Artvin ve Giresun orman bölge müdürlüklerimizdeki ladin ormanlarında doğal denge sağlanmıştır.

    Hemen hemen tüm kabuk böceklerinin yırtıcısı olan Thanasimus Formicarius adlı böcek 2007 yılında üretilmeye başlandı. 2012 yılında 51 bin 802 adet üretilerek ormanlara bırakıldı. Çam kese böceği ile mücadele çerçevesinde bu zararlının yırtıcısı Calosoma Sycophanta 2004-2005 yıllarında ülkemizde kurduğumuz laboratuvarlarda üretilmeye başlandı. Calosoma Sycophanta, 2012 yılında 272 bin 590 adet üretildi."
    Serin, geçen yıl ibreli ağaçlara zarar veren böceklerle mücadele için 5 bin adet "Rhizophagus Depressus" böceği üretildiğini sözlerine ekledi.
    http://www.dunya.com/ormanlara-yarim...di-181643h.htm

Sayfa 2/4 İlkİlk 1234 SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •