Sayfa 2/234 İlkİlk 12341252102 ... SonSon
Arama sonucu : 1868 madde; 9 - 16 arası.

Konu: Güncele Dair

  1. #9
    Duhul
    Feb 2008
    İkamet
    İstanbul
    Yaş
    46
    Gönderi
    9,511
    Blog Yazıları
    8

    Esas

    Alev Alatlı'nın Schrödinger'in Kedisi - I. Kitap Kabus eserinden bir pasaj var aşağıda. Kitap ilk baskısını 2001'de yapmış. Yani henüz AKP yokken, Gezi ise sadece bir parkken..

    Uzlaşma, çoğunluğun kendilerini tehdit etmediği için tümüyle reddetmediği, genel kabul edilebilir siyasi düşünceleri kapsar. Genel kabul siyasi düşünceler, asgari müşterekleri içerdikleri için “ılımlı siyaset” denilen, amacı toplumsal asabiyeti yatıştırmak olan, sözel törenle sonuçlanır.
    Uzlaşma yönetimi, aklın değil, akla uydurmanın yönetim biçimidir.

    Uzlaşma yönetimi, ödün vermeyen düşünceleri, “aşırı uçlar” olarak mahkum eder. “Aşırılık” kötülükle, fanatizmle eş tutulurken, “ılımlılık” erdemlerin en yücesi olarak alkışlanır.

    Eski Türkiye’deki kural, sağcı, solcu, Türkçü, İslamcı, liberal ya da cumhuriyetçi, tüm düşüncelerin çoğunluk tarafından kabul edilebilecek şekilde yontularak “merkez”de toplanmasıydı. Liberalizm-sosyal demokrasi, liberalizm-islamcılık gibi aksi kutuplarda yer alan siyasi düşüncelerin birlikteliklerinin ancakve ancak tarafların ideolojilerinden taviz vermeleri halinde mümkün olabildiği gerçeği gözardı edilmişti.

    Aklın ve ahlakın hüküm sürdüğü yerde, “ılımlılık” diye bir şeyin olamayacağı düşünülemedi. Oysa, gezegenimizin uzun sakallı bir adam tarafından yedi günde tasarlandığına inananlar için, insan tabiatının Tanrı’nın iradesi dışında oluşamayacağını savunanlarla Darwin evrimcileri arasında tek uzlaşma olabilirdi: Anti-ideolojide uzlaşma. Eski Türkiye, anti-ideolojide uzlaştı.

    Uzlaşma hükümetleri, aklı ve ahlakı ülkelerinin gündeminden düşürdüler, geride Türkiye’nin tüm işlerinde son sahibi, eleştiriye ve muhalefete izin vermeyen, güçlü merkeziyetçi hükümetler kaldı. Bu hükümetler, üretim kaynaklarının sahipliğini bireylere bırakmakla birlikte denetimini ellerinde tuttular.

    İlk bakışta siyasi bir istikrarı varmış gibi görünmekle beraber, ekonomik açıdan tam bir özgürlükler ve denetimler karmaşası olan karma ekonomi, uzlaşma yönetiminin doğal sonucudur. Özgürlükleri ve denetimleri tanımlayacak ilkeleri, kuralları ya da teorileri olmayan karma-ekonomilerin ön koşulu, gereksinimi, olmazsa olmazı, ödündür.

    Karma ekonomileri, baskı grupları yönetir. Baskı grupları, özel çıkar sağlamak için ahlak dışı bir iç savaş sürdürürler. Amaçları, hükümet mekanizmasını kısa bir süre için ele geçirerek, hükümeti, kendilerine başkalarının sırtından çıkar sağlayacak yasalar çıkarmaya zorlamaktır. Bireyin haklarını tanımayan, ahlakı da yasal ilkeleri de olmayan karma ekonomilerin düzene benzer bir şeyi kurabilmeleri için, kendi elleriyle yarattıkları yağmacı baskı gruplarını zaptırapt altında tutmaları, yasal yağmanın yasadışı yağmaya dönülmesini önlemeleri gerekir. Bu da “ödün” demektir. Karma-ekonomiler, hayatın her safhasında , maddi, manevi, entelektüel alanlarda, ödün vermek zorundadır. Ödün verilmezse, baskı gruplarının elden çıkması, zaten çürük olan sistemi büsbütün çökertecek taleplerde bulunmaları önlenemez. Ödün kültürü, karma ekonomilerde yeşerir.

    Ödün kültüründe, istatistikler doğruların, oylar ilkelerin, kamuoyu yoklamaları ahlakın yerini alır. Pragmatik, günlük beklentiler, ülke çıkarlarının kıstası sayılır. Doğru – yanlış taraftarlarının sayısı ile saptanır. Yeterli taraftar bulan herhangi bir istek, haklı bir talep olarak kabul görür.

    Çoğunluk, azınlığın üzerinde hakimiyet kurarken, çeteleri yanına alır. Bütün bunlar, uzlaşma yönetimi tarafından ılımlılık perdesi altına saklanır. Karma ekonomi sürecekse, hiçbir şeyin sağlam, kesin ve kat’i kalmasına izin verilemez. Her şey, akıcı, esnek, kararsız ve yaklaşık kalmak zorundadır. Karma-ekonomiler “Saçaklı” kalmak zorundadır.

    Karma-ekonomide tek bir ilkenin mevcudiyetinden bahsedebiliriz: Hiç kimsenin çıkarının güvende olmaması ilkesi. Bu düzlemde, bireylerin bireylerin çıkarı kamuya açık bir müzayedeye çıkarılmış gibidir; kim daha çok verirse onun üzerinde kalır. Yaşayakalmak için birbirleriyle savaşan ekonomik çıkar grupları, kimi zaman haklı, kimi zaman da haksız saldırılarla, ülkeyi orman kanunlarının yaşandığı bir savanaya döndürürler. Bu karmaşa, Çin’in üretken unsurlarını yıllarca talan eden haydut çetelerinin kaotik yönetimine benzer. Eski Türkiye’de, Anadolu Devletçikleriyle sonuçlanan bölünmenin özü de budur.

    Karma-ekonomilerde bireylerin davranışlarını yönlendirecek standartlar yoktur. Herkes günlük çıkarı doğrultusunda hareket etmeye koşullandırılmıştır. Ödün verilmeyen değerler, erdemler ya da düşünceler, karma ekonominin düşmanıdır. Karma-ekonomilerde kaypaklar ve dönekler kazanırlar.

    Karma-ekonomilerde her şey mümkündür. Her şey satılıktır. Kimin daha iyi baskı koyduğuna, dalavere yaptığına, halkla ilişkilerin gücüne, al gülüm-ver gülüm düzenlemesine, kazık atma, yalvarma, rüşvet verme, ihanet etme potansiyeline bakılır. Baskı grupları, yasal silahlı kuvvetleri, yasal olarak silahsızlandırılmış bireylere karşı kullanmaktan da çekinmezler.

    Güçlü devlet, karma ekonominin ödüne tabi olmayan tek ilkesidir. Güçlü devlet, çıkar grubunun yanında olan devlettir. Güçlü devlet, yapanın yaptığının yanına kar kalmasını sağlayan devlettir. Güçlü devlet, özgürlük taleplerini anında boğan devlettir. Neo-faşizm dediğimiz yönetim biçimi budur.
    Unutulmayacaksınız.


    Forum Kuralları

    Söz, büyüdür. Sözcüklerin büyüsü vardır.

  2. #10

    Esas

    Ermenistan Başsavcısı Agvan Ovsepyan, Türkiye Ermeni kilise ve arazilerini ve ayrıca sözde kaybedilmiş toprakların Ermenistan'a iade edilmesi gerektiğini belirterek Türkiye'den toprak talebinde bulundu.
    Ermenistan Başsavcısı Agvan Ovsepyan'ın iddiasına göre, Türkiye Ermeni kilise ve arazilerini ve ayrıca sözde kaybedilmiş toprakları Ermenistan'a iade etmeli.

    Sözde Ermeni soykırımının 100. yıl dönümü etkinliklerine hazırlık bağlamında başkent Erivan'da düzenlenen konferansta konuşan Başsavcı, "Türkiye'de kalan kilise ve araziler Ermenistan Kilisesi'ne iade edilmeli. Ermenistan Cumhuriyeti ise kaybedilen toprakları geri almalı. Bu talepler yasal zeminde olmalı." dedi.

    Azerbaycan'dan da toprak talebinde bulunan Ovsepyan, "Ermenistan'ın hem Türkiye hem de Azerbaycan'la (Nahçivan bölgesi) arazi sorunu var. Bunun hukuki çözümü için tüm hukuksal kanıtlarla birlikte bir dava dilekçesi hazırlamalı Birleşmiş Milletler (BM) ve Uluslar arası Mahkemelere sunulmalı." ifadesini kullandı.
    Ermenistan Başsavcısı, sözde soykırım kurbanlarının torunlarına kesinlikle maddi tazminat verilmesini de talep etti.

    Ovsepyan'ın iddiasına göre, sözde soykırım ve Türk-Ermeni ilişkilerinin çözümüyle ilgili konular yasal bir düzeye çıkartılmalı. Başsavcı, konuyla ilgili Ermeni hukuk uzmanlarına büyük görev düştüğünü de belirtti.
    Başsavcının açıklamalarını yorumlayan bazı Ermeni siyasi uzmanları, şimdiye kadar üst düzey devlet yetkililerinin Türkiye'den böyle bir toprak ve maddi tazminat talebinde bulunmadığına dikkat çekti.

    Kaynak: CİHAN

    http://www.haber7.com/kafkaslar/habe...-toprak-istedi

  3. #11

    Esas

    Hurda Teşviki düzenlemesinde, hurdaya peşin ödeme ya da sıfır oto alımında peşinata sayma gibi alternatifler üzerinde duruluyor.

    Hükümetin, 20 yaş ve üzerindeki ağır ticari araçların ardından, otomobillere yönelik bir teşvik sistemi üzerinde de çalışmalar yürüttüğü ortaya çıktı. Bu çalışmayı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün açıkladı.

    Hurda araç teşvikine ilişkin hükümet nezdinde çalışmalar yapıldığı bildirildi. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün'ün verdiği bilgiye göre Ulaştırma, Maliye, İçişleri ve Sanayi Bakanlığı'nca ortak yürütülen çalışma, 20 yaş ve üzerindeki otomobilleri kapsayacak. Henüz nihai hale gelmeyen çalışmayla hurda araçların belirli bir bedelle alınması ya da yeni araç alımında peşinata sayılması gibi seçenekler düşünülüyor.

    Bakanlıklar görüşüyor

    Milliyet'in haberine göre, Bakan Ergün, NTV'de konuya ilişkin soruları yanıtlarken, 20 yaş ve üzeri ağır ticari araçlara yönelik benzeri bir uygulama yaptıklarını vurgularken, binek otomobillere yönelik çalışmaları sürdürdüklerini anlattı. Bunun, kendi bakanlığının tek başına yaptığı bir çalışma olmadığını kaydeden Ergün, Ulaştırma, İçişleri ve Maliye bakanlıklarıyla yürüttüklerini hatırlattı.

    Ergün, "Türkiye'de trafikte olmaması gereken çok eski araçlar var. Bunların kamyon ve otobüs cinsinden olanlarıyla ilgili daha önce düzenleme yapmıştık. Şimdi otomobillerle ilgili düzenlemeye ihtiyaç var. Bunu yaparken sektörü de güçlendiren adımlar atabilir miyiz diye hesap ediyoruz" dedi. Hurda araçların teslim edilerek trafikte kullanılmamasına ilişkin bir çözüm geliştirmek istediklerini belirten Ergün, "Diyelim 20 yaşın üstündeki aracı teslim etsin, biz onun bedelini ödeyelim. Ama yeni araç almak isterse, ona uygun da finansman modelleri geliştirelim. Bunu yeni aracın peşinatı haline getirelim, yeni aracı için de, ona uygun finansman modelleri oluşturalım" açıklamasını yaptı.

    Başbakan dile getirmişti

    Düzenlemenin bir başka amacının da Türkiye'de araç sahipliğini artırmak olacağını söyleyen Bakan Ergün, şöyle devam etti:

    "Sadece 'Hurdayı teslim et, al paranı' şeklinde olmasın. Bu sadece bir amacı gerçekleştirir, hurda araç piyasadan çekilmiş olur. Türkiye'de otomobil sahipliği zaten düşük. Otomobil sahibi olma arzusu yüksek. Onu, yeni finansman modelleriyle piyasayı da hareketlendirecek hale dönüştürmek istiyoruz."

    Ergün, bunun 20 ve 20 yaş üzerindeki araçlara uygulanacağını, 16 yaşın üzerindeki araçlara uygulanması yönünde de talep söyledi.

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz aylarda Türkiye Karayolları Güvenliği Stratejisi ve Eylem Planı'nın konuyu gündeme getirmişti. Erdoğan, "Eskimiş, trafik seyir güvenliği için riski araçları trafikten çıkarıyoruz. Artık 20 yaşında, 15 yaşında araçlarla trafikte dolaşmak yok. Araçlarda da mümkün olduğunca 10 yaş, bilemedin 15 yaş olacak. Mali konuda desteklerimiz var. Araçların yenilenmesine de imkan sağlıyoruz" demişti.

    20 yaş üstü araç sayısı 2 milyonun üzerinde

    Türkiye'de 20 yaş ve üzerinde 2 milyonun üzerinde otomobil bulunduğu belirtiliyor. Daha önce ticari araçlar için çıkarılan "hurda indirimi" ile modeli 1990 ve önceki yıllar olan, yük/eşya taşımak için imal edilmiş kamyonet, kamyon, tanker ve çekici cinsi motorlu taşıtların yanı sıra minibüs ve otobüs cinsi motorlu taşıtları yollardan çekilmeye başlanmıştı. Bu uygulamada araç sahiplerine kilo başına göre değişen, ancak toplamda 5 bin TL'yi bulan bedeller ödenirken, MTV gibi vergilerden doğan borçları silinmişti. Araçlar da Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu tarafından teslim alınarak parçalanıyor. Bu uygulamayla, yaklaşık 90 bin aracın yollardan çekildiği bildiriliyor. 2003 yılında otomobilde bir hurda indirimi düzenlemesi yapılmış, 20 yaşın üzerindeki araçları hurdaya çıkararak, yeni araç alanlara ÖTV indirimi uygulanmıştı.

    'Üç aşamalı plan önerdik'

    Otomotiv Distribütörleri Derneği Genel Sekreteri Hayri Erce, söz konusu düzenlemeyle ilgili olarak kendilerinden ve Otomotiv Sanayii Derneği'nden de görüşler alındığını hatırlatarak, yaklaşık üç yıldır ilgili bakanlıklarla öneriler ve raporları paylaştıklarını söyledi. Bakanlıklarla belirli bir algının oluşmasının sevindirici olduğunu kaydeden Erce, kapsamlı ve birden fazla aşamalı bir uygulama getirilerek, 20 yaş ve üzeri araçların tamamen yollardan çekilmesinin mümkün olabileceğini ifade etti. Bunun için MTV (Motorlu Taşıtlar Vergisi) borçlarının affedilmesi, hurda teşviki ve MTV'nin çevre normlarına göre belirlenmesi içeren bir paket olması gerektiğini ifade eden Erce, böylelikle araçlar yaşlandıkça sahiplerinin yüksek MTV nedeniyle değişimi kendiliğinden yapabileceğine dikkat çekti. Erce, hükümetin hazırladığı paketle yılda 100-120 bin adet aracın trafikten çekilmesinin mümkün olabileceğini belirtti.

    http://otomobil.haber7.com/otomobil/...tesvik-geliyor

  4. #12
    Duhul
    Feb 2008
    İkamet
    İstanbul
    Yaş
    46
    Gönderi
    9,511
    Blog Yazıları
    8

    Esas

    Şahenk'in kızdığı kadar varmış. Ntv Tarih Dergisini kapattıran çalışma internette, okumaya değer..

    http://www.yasarkenyazilantarih.com/
    Unutulmayacaksınız.


    Forum Kuralları

    Söz, büyüdür. Sözcüklerin büyüsü vardır.

  5. #13
    Duhul
    Feb 2008
    İkamet
    İstanbul
    Yaş
    46
    Gönderi
    9,511
    Blog Yazıları
    8

    Esas

    Malumun ilanı olmuş..

    Türkiye'nin en iyi üniversitesi!



    Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, bu sene 86 puanla Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nin girişimcilik ve yenilikçilik konusunda birinci olduğunu bildirdi.

    Ergün, Türkiye Bilimsel ve Teknoloji Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından hazırlanan üniversitelerin girişimcilik ve yenilikçilik performanslarına göre sıralandığı "Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi"ni açıkladı.

    Ünivesitelerin ekonomik hayata çok daha fazla katkı sağlayacağına inandıklarını dile getiren Ergün, geçen sene bu endeksi üniversite tercihlerinden sonra açıkladıklarını, bu sene ise üniversite tercihlerinde öğrencilere yardımcı olması için üniversite tercihlerinden önce açıkladıklarını söyledi.

    Ergün, girişimcilik ve yenilikçilik konularının Türkiye'nin hayati gündem maddeleri arasında yer almasını istediklerine dikkati çekerek, dünyada kurulan başarılı firmaların ya yeni üniversite mezunu ya da halen üniversitede okuyan kişiler tarafından kurulduğuna vurgu yaptı.

    Türkiye'nin büyük genç ve dinamik bir nüfusa sahip olduğunun altını çizen Ergün, bu sebeple Türkiye'nin büyük fırsatları olduğunu ifade etti.

    Üniversite mezunlarının iş aramasının doğal olduğunu belirten Ergün, "Ama asıl bizim istediğimiz iş kuran, yenilikçi dinamik gençler olmaları" dedi.

    Ergün, teknogirişim sermaye desteğinden 3 yıl içerisinde bin 134 kişinin yararlandığını kaydederek, üniversite ve sanayi ikilisini birbirinden ayrılmaz parçalar olarak görmek gerektiğini dile getirdi.

    Geçen yıl 10 üniversiteyi teknoloji transfer ofisi kurma yönünde teşvik ettiklerini belirten Ergün, bu sene de çağrıya çıktıklarını, ikinci 10 üniversitenin de teknoloji transfer ofislerini destekleyeceklerini bildirdi.

    En girişimci ve yenilikçi üniversite ODTÜ

    Bakan Ergün, Girişimci ve Yenilikçi Üniversite endeksinin 23 ayrı göstergeye göre sıralandığına dikkati çekerek, endeks oluşturulurken, üniversitelerin bilimsel ve teknolojik araştırma yetkinliğini, patent ve lisansları olup olmadığını, yenilikçilik ve girişimcilik kültürlerini, ekonomik katkı ve ticarileşme gibi temel özelliklerini masaya yatırdıklarını söyledi.

    Ergün, endeksi hazırlarken öğretim üyesi sayısı 50'nin altına olan üniversiteleri endekse dahil etmediklerine işaret ederek, bu sene 136 üniversite arasından ilk 50 üniversiteyi seçtiklerini belirtti.

    Yaptıkları bu sıralamanın en başarılı üniversiteleri gösteren bir sıralama olmadığına vurgu yaparak Ergün, bu endeksin üniversitelerin eğitim kalitesini incelemediğini, girişimcilik ve yenilikçilik konusuyla sınırlı tuttuklarını kaydetti.

    Ergün, ellerindeki verileri toparlama konusuna çok ilgi göstermeyen üniversitelerin geçen sene endeksin açıklanmasından sonra bu verileri toparlamaya başladıklarını ifade ederek, "Bu seneki endeks sonuçlarına göre yeni bir üniversite daha ilk 10'a girdi. Geçen sene ilk 20'de olmayan 3 üniversite ilk 20'ye girdi. Geçen sene ilk 50'de olmayan 8 üniversitenin de ilk 50'ye girdiğini görüyoruz. Bu da endeksin ne kadar dinamik ve güncel unsurlar içerdiğini göstermektedir" diye konuştu.

    Bu yıl birinci üniversitenin değiştiğini dile getiren Ergün, "Bu sene 86 puanla Orta Doğu Teknik Üniversitesi girişimcilik ve yenilikçilik konusunda birinci oldu" dedi.

    Ergün, 85,8 puan ile Sabancı Üniversitesi'nin ikinci, 82,7 puanla İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi'nin üçüncü ve 76,3 puanla Boğaziçi Üniversitesi'nin dördüncü olduğunu bildirdi.

    Boğaziçi Üniversitesinin puanını geçen seneye göre 11 puan artırdığına dikkati çeken Ergün, bu üniversitenin yarışa ciddi anlamda asılan üniversitelerden biri olduğunu kaydetti.

    Özyeğin Üniversitesi'nin ise geçen sene dördüncü sırada olduğunu hatırlatan Ergün, bu sene yedinci sıraya gerilediğini, hem yerini hem de puanını kaybettiğini belirtti.

    Ergün, bazı üniversitelerin sıralamasını çok yukarı çıkardıklarını ifade ederek, Anadolu Üniversitesi'nin 21 puan birden yükseldiğini, 37. sıradan 16. sıraya yükseldiğini dile getirdi.

    Fatih Üniversitesi'nin geçen sene ilk 50 içerisinde yer almazken bu sene 39. sıraya geldiğini, Sütçü İmam Üniversitesi'nin de 8 sıra birden yükseldiğini bildirdi.

    Endeks sıralamasındaki 50 üniversite şöyle:

    "Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi, İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Özyeğin Üniversitesi, Koç Üniversitesi, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Ege Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi, Çankaya Üniversitesi, Atılım Üniversitesi, Erciyes Üniversitesi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Bahçeşehir Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Mersin Üniversitesi, Gaziantep Üniversitesi, Uludağ Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Düzce Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Fırat Üniversitesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi, Niğde Üniversitesi, Fatih Üniversitesi, Melikşah Üniversitesi, Okan Üniversitesi, Pamukkale Üniversitesi, Işık Üniversitesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Kadir Has Üniversitesi, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Başkent Üniversitesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, İstanbul Şehir Üniversitesi."

    Unutulmayacaksınız.


    Forum Kuralları

    Söz, büyüdür. Sözcüklerin büyüsü vardır.

  6. #14
    Duhul
    Feb 2008
    İkamet
    İstanbul
    Yaş
    46
    Gönderi
    9,511
    Blog Yazıları
    8

    Esas

    Biber gazı oruç bozar mı..
    Unutulmayacaksınız.


    Forum Kuralları

    Söz, büyüdür. Sözcüklerin büyüsü vardır.

  7. #15
    Duhul
    Feb 2008
    İkamet
    İstanbul
    Yaş
    46
    Gönderi
    9,511
    Blog Yazıları
    8

    Esas

    Erdoğan Mübarek yıkılmadan önce söylediklerini hatırlıyor mu

    1) 25 Ocak 2011’de Tahrir’de başlayan halk ayaklanması 11 Şubat 2011’de Mübarek’in istifası ve 12 Şubat 2011’de Genelkurmay Başkanı Tantavi’nin yönetime el koyması ile sonuçlandı.

    2) 30 Haziran 2013’de Tahrir’de başlayan halk ayaklanması 3 Temmuz 2013’de,12 Ağustos 2012’de Tantavi’nin emekli edilmesi ile Genelkurmay Başkanı olan Sisi’nin yönetime el koyması ve Mursi’yi devirmesi ile sonuçlandı.

    Hiç kıvırmadan yazalım.

    Her iki müdahale de bal gibi darbedir!

    İkincisine darbe, birincisine devrim diyenler halt etmektedirler!

    ***

    Mursi 16-17 Haziran 2012’de yapılan seçimlerde ikinci turda oyların yüzde 51.73’ünü alarak cumhurbaşkanı seçilmiştir. Mübarek’in adamı Ahmet Şefik yüzde 48 oy almıştır.

    İlk turu 15 Aralık 2012’de yapılan anayasa referandumunun 2. turuna yüzde 32 katılım olmuş, Anayasa’ya yüzde 63,8 “evet” oyu çıkmıştır. 83 milyon nüfuslu Mısır’da 50 milyon kayıtlı seçmen vardır. Anayasa referandumuna takriben 16 milyon kişi katılmış ve takriben 10 milyon “evet”, 6 milyon “hayır” oyu kullanmıştır.

    Kim ne derse desin, birinci darbeden “demokrasi” çıkmıştır. Katılımın azlığını bahane ederek bu sonuçlara kıvırtanlar halt etmektedirler.

    ***

    Ancak, demokrasinin üç basit ama temel ayağı vardır:

    1) Çoğunluğun dediği olur.

    2) Azınlığın hakları bakidir.

    3) Çoğunluk azınlığa dayatamaz.

    ***

    15 Aralık 2012’de ilk turu yapılan referandumda oylanan ve Mursi (Müslüman kardeşler) tarafından hazırlanan anayasa 234 maddeden oluşmaktadır. Bu anayasanın bazı maddeleri başından beri büyük tepki toplamaktadır.

    2.madde “Devletin dini İslam’dır, resmi dili Arapçadır, yasamanın temel kaynağı İslam hukukun ilkeleridir” demektedir.

    6.madde “Cumhurbaşkanı devrimin, milli birliğin ya da milli güvenliğin sağlanması ve korunması için gerekli gördüğü tüm tedbirleri almakla yetkilendirilmiştir” ibaresini taşımaktadır.

    Bu iki ve benzeri maddelere “laik hayat tarzı”nı tercih eden ve hukukun üstünlüğünü ülkelerine yerleştirmek isteyen Mısır halkının önemli bir bölümü açıkça itiraz etmektedir. Zaten, Tahrir İsyanı’nın dinamosunu onlar oluşturmaktadır.

    ***

    Mısır’da ikinci kıyamet bu tepkilere Mursi’nin 1 yıl kayıtsız kalması nedeni ile kopmuştur. İtiraz imzaları 83 milyon nüfuslu ve 50 milyon seçmenli Mısır’da 22 milyon rakamını bulmuştur.

    Mursi demokrasinin “çoğunluğun dediği olur” ilkesine dayanarak, “azınlığın hakları bakidir” ve “çoğunluk azınlığa dayatamaz” ilkelerini ihlal etmiştir.

    Tıpkı 1957 sonrası rahmetli Adnan Menderes gibi!

    Tıpkı 2011 sonrası Recep Tayyip Erdoğan gibi!

    Değil yüzde 51.73 ile seçilmek, isterse yüzde 99 ile seçilsin, referandumda değil katılanların yüzde 63,8’unun (toplam seçmenin yüzde 20’si) ,isterse yüzde 99’unun oyunu alsın kimse ama kimse:

    i) azınlığa/ötekine/kendisine oy vermeyenlere hayat tarzı dayatamaz,

    ii) olağanüstü yetkiler ile donanamaz!

    Darbe “askeri vesayet” doğurur, diğeri“sivil vesayet”!

    ERDOĞAN NE DEMİŞTİ

    Bir okur hatırlattı. RTE, Mübarek yıkılmadan önce aynen şöyle demiş:

    “Halkın demokratik taleplerine hiçbir iktidar duyarsız kalamaz. Tarihte baskıyla, sindirmeyle ayakta kalan hiçbir yönetim yoktur… Halka rağmen hiçbir iktidar ayakta kalamaz. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışına dayanırız.

    Buradan Mısır Devlet Başkanı Sayın Hüsnü Mübarek’e içten bir uyarıda bulunmak istiyoruz. Bizler insanız. Bizler faniyiz. Kalıcı değiliz. Her birimiz ölecek ve geride bıraktıklarımızdan dolayı sorgulanacağız… Bizler halk için varız... Halktan gelen değişim arzusunu hiç tereddüt etmeden karşılayın. Halkı tatmin edecek adımlar atın. Mısır’ın iyiliği için önce siz adım atın...”

    Eğer RTE bu sözlerinde hala samimi ise bu sözleri önce ayna karşısında kendisine söyler, sonra da Mursi’ye hatırlatır!

    RTE ve AD eğer samimi olarak Mısır halkına sahip çıkacak iseler, Mısır’da sadece tekrar genel seçim istemez, öncelikle Anayasa’nın halkın tümünü kucaklayacak şekilde düzeltilmesini talep ederler.

    2. darbenin de demokrasiye dönüşmesine katkıda bulunurlar.

    ***

    Son söz: RTE’nin esas derdi Ortadoğu’da gördüğü “Sünni Osmanlı” rüyasına vurulan son darbeye tepki vermektir. Artık dünyada yapayalnız kaldığının farkında. Mısır’da demokrasinin korunması, ülkesinde demokrasi istemeyen RTE’nin umurunda bile değil. Bari esas tepkisinde samimi olsun.

    Madem Mısır’da darbeye karşı; Mısır ile tüm ilişkilerini bir sonraki seçimlere kadar askıya alsın. Kendi Büyükelçisi’ni geri çağırsın. Mısır’ın Ankara’daki büyükelçisine kapıyı göstersin.

    Ama biliyorum ki o yürek RTE’de yok. ABD’nin Ortadoğu temsilciliğinden azil edildiği bir dönemde Mısır’daki darbeye sahip çıkan ABD’yi tersleyemez, sadece sütre gerisinden hamaset nutukları atar!

    Dr. Cüneyt Ülsever
    Unutulmayacaksınız.


    Forum Kuralları

    Söz, büyüdür. Sözcüklerin büyüsü vardır.

  8. #16
    Duhul
    Feb 2008
    İkamet
    İstanbul
    Yaş
    46
    Gönderi
    9,511
    Blog Yazıları
    8

    Esas

    Bu çocuklar güncel tüm tartışmaların neresinde..



    Unutulmayacaksınız.


    Forum Kuralları

    Söz, büyüdür. Sözcüklerin büyüsü vardır.

Sayfa 2/234 İlkİlk 12341252102 ... SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •