Sakarya-Samsun-Siirt-Sinop-Sivas-Tekirdağ-Tokat-Trabzon-Tunceli
|
|
Malatya-Manisa-Mardin-Muğla-Muş-Nevşehir-Niğde-Ordu-Rize-
Sakarya-Samsun-Siirt-Sinop-Sivas-Tekirdağ-Tokat-Trabzon-Tunceli
Urfa-Uşak-Van-Yozgat-Zonguldak
Çanakkale'li bir vatandaş olarak...
Topiğiniz daha bir güzel kalbimi sızlattı tatlı bir şekilde sevgili abidin...
Batılı, doğulu, güneyli, kuzeyli, ...Çanakkalemiz ve düm dünya topraklarındaki bütün kardeş şehitlerimizin ruhları şad olsun...
Sevgi ve saygılarımla...
Sevgili Dostum Rainbow,
Bugün maç seyreder iken bir pankart dikkatimi çekti;
"Türk-Kürt kardeştir; bölücüler kalleştir."
Değerli bir büyüğüm, bu sene o tarihi kanıt diyarını dolaşmış ve çok etkilenmiş. Fanatikten daha öte bir GS'li olmasına rağmen benimle öylesine içten konuştu ki, şaşırdım ;
- Oradayı gördükten sonra, o yiğitlerin o şehitlerin hikayelerini dinleyip öğrendikten sonra, ben yabancı takımlarla maç yapan Türkiye takımları arasında ayırım yapamam.
Fenerbahçe'nin PSV maçından sonra beni tebrik etti, alışkın değildim hem de ondan
Orası öyle bir dershane ki, tüm öğrenciler oradan geçmeli
Saygılarımla,
Sn.Bakan söylemiş,söylemiş, bakalım ne söylemiş;
http://www.milliyet.com.tr/2007/11/22/son/sonsiy15.asp
Başbakan Yardımcısı, Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Yozgat Bozok Üniversitesi öğrencilerinin sorularıyla terledi.
Kanal D'de yayınlanan Abbas Güçlü'nün hazırlayıp sunduğu "Genç Bakış" programına konuk olan Çiçek, bir soru üzerine, "Çanakkale şehitliğinde, Bitlis'ten olan da var, Hakkari'den olan da var, Muğla'dan olan da var. Şimdi bu ayrılık, gayrilik niye? Kim bu ayrılığı çıkarıyorsa, bu memlekete en büyük kötülüğü yapıyor. Allah bin türlü belasını versin" dedi
Tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor ve saygılarımı üstlerinde asla eksik etmeyeceğime söz veriyorum.
Çanakkale geçilmez.
Birinci dünya savaşının patlak verdiği,1914’ ten itibaren, Osmanlı ordusu 10 cephede, düşmanla,yoklukla,yoksulluk ve sefaletle,hastalıkla savaşıyordu.
Türk insanının,en büyük silahı ise,yüreğindeki,elin değemeyeceği,gözün bakamayacağı iman ateşi ve inancı,asil genlerine nakşolmuş bağımsızlık ruhu idi.
Kumanya yokmuş,ya da varmış,varsa da içinde kuru ekmek ya da üzüm hoşafından başka bir şey yokmuş,ne gam…
İstanbul’dan gelen,kum torbalarının,kumları dökülerek,giysi,iç çamaşırı yapıldığı,imkansızlıkların en dipte olduğu o günlerde
en önemli cephemiz olan,Çanakkale savaşı başladığında,Çanakkale geçilebilir diye düşünülüyordu.
Dünyanın, o zamanlar en büyük donanmalarına sahip olan İngiliz ve Fransızlar bir hafta sonra İstanbul’da olmanın plan ve hayallerini yapıyorlardı.
Macera ve heyecan olsun diye bu savaşa katılan,şairler,asilzadeler ve zenginler vardı.Büyük orduları ile,büyük bir zaferle İstanbul’a girmenin onurunu ve gururunu yaşayacaklardı.
Çünkü, silah ve asker sayısının üstünlüğünü her şey sanan bu kendini beğenmişler ordusu uğrayacakları hezimeti akıllarından bile geçirmiyorlardı.
Ancak unuttukları,hesaba katmadıkları bir şey vardı.
Orada ölmeye gelmiş,Mustafa Kemal'in binlerce seyit onbaşısı vardı.
Orada yüreklerinde vatan sevgisi ile atan binlerce Mehmetçik vardı.
Orada,vatanın namus,onur ve haysiyet demek olduğunu bilenlerin gücü vardı.
Orada yaşamanın nefes almak değil,bağımsız ve özgür solumak demek olduğunu anlayanların ruhu vardı.
Orada,binlerce Mehmetçik ruhunu teslim ederken şunu haykırıyordu.
Bu topraklar ya TÜRK'lerindir,ya da hiç kimsenin.
İşte Çanakkale’yi geçilmez yapan budur.
Sayenizde yazıyorum,sayenizde yaşıyorum.Sayenizde sizler için doya doya ağlıyorum. Ruhunuz şad olsun,aziz hatıralarınız sonsuza dek bu milletin yüreklerinde olacak.