Sayfa 217/237 İlkİlk ... 117167207215216217218219227 ... SonSon
Arama sonucu : 1891 madde; 1,729 - 1,736 arası.

Konu: Çelişkiler

  1. #1729
    Duhul
    Jul 2006
    İkamet
    İzmir/Türkiye
    Gönderi
    18,646
    Blog Yazıları
    199

    Esas

    'İyi hal'den çıktı iki kişiyi öldürdü

    KOCAELİ’nin Derince İlçesi’nde ;tek kurşunla arkadaşı 37 yaşındaki Uğur Başkan’ı öldürdükten sonra cesedini otomobil bagajında bırakan Özkan Tahnaz’ın cezaevinden ’iyi hal izni’ ile çıktığı, Marmara Ereğlisi’nde bir arkadaşını daha öldürdüğü belirlendi.

    http://gundem.milliyet.com.tr/-iyi-hal-den-cikti-iki-kisiyi-oldurdu/gundem/gundemdetay/13.03.2012/1514827/default.htm

    Olayın, "İyi hal" durumu ile çeliştiğini vurgulamak istemişler haberde..

    Oysa çelişki bir tarafa, uygunluk bile var hani..

    Baksanıza iki arkadaşını gözünü kırpmadan "iyi hal"letmemiş mi?

  2. #1730
    Duhul
    Jul 2006
    İkamet
    İzmir/Türkiye
    Gönderi
    18,646
    Blog Yazıları
    199

    Esas

    Mehmet Okur, hani NBA deki basketbolcumuz, New Jersey Nets'ten Portland Trail Blazers'a takas edildikten sonra, yeni takımı tarafından serbest bırakılmış.

    "Atları da vururlar" kavramı zıplayıverdi önüme..

    Filmi değil de, ayağı sakatlanan at gerçeği..

    Mehmet Okur'un durumuna " kulübü tarafından serbest bırakılmak" deniyor..

    Yine at edebiyatından hareketle "yılkı atı" durumuna benzetilebilir koca basketbolcunun durumu.

    Bana göre kovmaktan beter bir durum..

    Nereden nereye?

    NBA de kısa zamanda, şampiyonluk ve All Starlık gibi muhteşem iki taçla taçlanan Mehmet Okur, geçen sene sakatlandıktan sonra bir daha düzelemedi..

    50 milyon dolarlık kontratı bu sene sona eriyor..

    Büyük bir ihtimalle NBA kariyeri bitecek.. Avrupa basketbolu daha sert.. Kala kala Türkiye kalıyor.. Hani eski ayları kırpıp kırpıp yıldız yaptıkları bilinen/söylenen coğrafya..

    Ancak Türkiye'nin Euroleague iddiası taşıyan Fenerbahçe, Efes, Galatasaray gibi kulüpleri de yıldızı sönmüş, temelde sakatlığı geçmemiş ve belki de geçmeyecek bir basketbolcuya yatırım yapacak durumda değildir artık..

    Kala kala Türk Telekom gibi, Olin gibi ticari bir markanın vitrini olmaktan öte bir iddia taşımayan takımları kalıyor Mehmet okur'a kucak açacak..

    O güne kadar Mehmet Okur'un fiziksel durumunda fevkalade bir değişiklik olmazsa tabi..
    Son düzenleme : BORA YAŞAR; 22-03-2012 saat: 14:57.

  3. #1731
    Duhul
    Jul 2006
    İkamet
    İzmir/Türkiye
    Gönderi
    18,646
    Blog Yazıları
    199

    Esas

    Çok sevilen televizyon dizisi Muhteşem Yüzyıl'da, bugün gazetelerden öğrendiğime göre, Sultan Süleyman başveziri Pargalı İbrahim Paşayı bir sahnede kucaklayıp kulağına Mevlana'dan şu dizeleri Türkçe sıralıyor bir öğüt gibi:

    " Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol. "

    Mevlana 1201-1273 yılları arasında yaşamış ve tüm şiirlerini, eserlerini anadili Farsçada yazmış biri..

    Kanuni Sultan Süleyman 1495-1566 yılları arasında yaşamış, 46 yıl saltanatta kalmış, çok iyi yetişmiş, eğitim almış, edebiyat alanında, Muhibbi mahlası adı altında divan edebiyatına 2500 ün üzerinde gazelle katkıda bulunmuş biri..

    Kesin bir bilgi yok ama o dönemin sarayda ve devletde gözde dili Farsça bildiğini varsayabiliriz.

    Gelelim Muhteşem Yüzyıl dizisinde Sultan Süleyman'ın başveziri Pargalı İbrahim Paşanın kulağına Mevlana'nın yukardaki dizeleri Türkçe söylemesindeki gerçekliğe..

    Şiir, özellikle divan şiiri, Osmanlı'da saray ve üst düzey devlet erkanı çevresindekilerin anlayabildiği bir seçkinliktir.

    Mevlana Farsça olarak yazdığı şiiri anlaşılan halk için değil, ya Allah rızası için ya da seçkinler için yazmıştır.

    Mevlana'nın şiirleri ne zaman Türkçe'ye çevrildi derseniz bu konuda elimde/aklımda bir bilgi yok..

    Ama Muhteşem Yüzyılın yönetmeni ben olsa idim Mevlana'nın yukardaki dizelerini Sultan Süleyman'a Farsça söyletir, Türçesini altyazı olarak geçirirdim..

    Çok etkileyici ve gerçekçi olurdu..

  4. #1732
    Duhul
    Jul 2006
    İkamet
    İzmir/Türkiye
    Gönderi
    18,646
    Blog Yazıları
    199

    Esas

    Ateist - Dindar - Yobaz



    Nikola Tesla: Sırp fizikçi ve elektrofizikçi.

    1856 yılında, okuma yazma bilmeyen bir

    anneyle, papaz bir babanın çocuğu olarak

    doğmuş. 1943 Ocak ayında öldüğünde,

    kendisine ait 700 buluşla, dünyada en çok

    patent alan kişiymiş. Çağdaşı Edison'la

    en büyük bilimsel rekabeti yaşamış.

    Annesi okuma yazma bilmiyormuş ama,

    bir çok pratik ev aleti icat eden müthiş bir

    buluşçuymuş. Nikola'ya buluşçuluk yeteneğinin

    belki de annesinden geçtiği söyleniyor. Babası

    onun papaz olmasını istemiş. Ama Nikola bu

    isteğe uymamış, fizikçi olmuş.

    Uzun Vikipedi'nin kısası,

    Nikola Tesla demiş ki:

    "Dinlerin kitaplarını;
    okuyup anlayana 'ateist',
    okuyup anlamayana 'dindar',
    hem okumayıp, hem de anlamayana 'yobaz' denir."

    Ben de Nikola'nın yalancısıyım. Hem adam bunları 1943'den önce söylemiş.

    (Elektronik ileti ile geldi..)

  5. #1733
    Duhul
    Jul 2006
    İkamet
    İzmir/Türkiye
    Gönderi
    18,646
    Blog Yazıları
    199

    Esas

    Başbakan yanılıyor

    Başbakan Erdoğan, bir hafta içinde şike davası topuna iki kez girdi, ama bence yaptığı iki müdahalenin biri diğeriyle fena halde çelişti.
    22 Mart’ta İstanbul’da düzenlenen UEFA Kongresi’nde “suçun şahsiliği” ilkesinden hareketle kişilerin eylemlerinin bedelini kulüplerin ödememesi gerektiğini söyledi Başbakan... 29 Mart’taysa 8 takımı küme düşürmektense 5 yıl Avrupa kupalarına gitmemenin daha mantıklı olacağını iddia etti.

    SİYASİ BEDEL

    İkinci açıklamadaki çelişkiyi anlamak için üç farklı açıdan değerlendirmek lazım konuyu: Birincisi, başbakanın yürüttüğü (veya ona önerilen) strateji siyaseten makul değil. Eğer başbakan, dava sonucunda kulüplerin değil şahısların cezalandırılmasından yanaysa, neden kulüplere Avrupa kupalarına katılmama bedelini ödemeyi öneriyor? Tüm profesyonel kulüpler bu vebali hangi gerekçeyle çekiyor? Eğer şike yapılmadıysa, suç şahsi ise, birtakım şahıslar birtakım şike girişimlerinde bulunup neticeye varamadıysa sahadakiler neden Avrupa’ya gitmeme bedeli ödüyor? Yok eğer suçu kulüpler işledilerse ve bu yüzden Avrupa kupalarına gitmeyeceksek; başbakan neden şahısların cezalandırılması gerektiğine inanıyor? Bu iki tavır arasında net bir çelişki yok mu?

    http://spor.milliyet.com.tr/basbakan...18/default.htm


    Bariz bir çelişki var..

    Çelişkiler, tez-antitez, nihayetinde yarattıkları dinamikle, bir sentezin oluşmasında başlıca etmendirler..

    Ama buradaki Erdoğan'ın yargısındaki çelişki sektöre ve ülkeye hiçbir yarar sağlamamakta ve eğer Başbakan'ın önerisi kuvvadan fiile geçerse, Türk Futbolunu şu anki durumundan yıllar geriye götürecek ne yazıkki..

    Uğur Meleke futbol arenamızdaki genç bir beyin..

    Yukardaki linkte yazısını okuyun, tablolara bir bakın..

    Ona hak vereceksiniz..


    Uğur Meleke yazısının son kısmında şöyle demekte...


    "Gün, “Darağacında bile XSpor/YSpor, darağacında bile futbol ekonomisi” günü değil, “Darağacında bile adalet, darağacında bile haysiyet, darağacında bile utanabilme” günü... Hem şike kabulüyle Avrupa kupalarına gitmeyip, hem de bu eylemi gerçekleştirdiğini düşündüklerinizi cezalandırmamaktan ülke olarak utanmayacak mıyız, bu da anlayamadığım bir başka büyük mesele doğrusu"
    Son düzenleme : BORA YAŞAR; 01-04-2012 saat: 23:34.

  6. #1734
    Duhul
    Jul 2006
    İkamet
    İzmir/Türkiye
    Gönderi
    18,646
    Blog Yazıları
    199

    Esas

    Kılıç, yargının ve hakim, savcı, avukatlara ilişkin sorunların başlangıç noktasının, hukuk eğitimi ile kendisini gösterdiğini vurgulayarak, hukukçunun, bireyleri, toplumu, devleti, kurumları, kültürleri, alışkanlıkları ve doktrinleri kendi parametreleri içinde mütemadiyen keşfetmesi ve bu olguların arasındaki uyumu her seferinde yeniden sorgulaması gerektiğine işaret etti. Ancak hukuk fakültelerinde sürdürülen “teknik bakış” yoğunluklu eğitim anlayışının buna imkan vermediğini söyleyen Kılıç, bu anlayışın, hukukçunun analiz etme, yenileme ve hukuku reel dünyaya oturtma konusundaki iradesini zayıf bıraktığını kaydetti.

    Başkan Kılıç, “Başta anayasalar olmak üzere pozitif kuralların zemin etüdünü yapan hukuk sosyolojisi ile bunların vicdani başarısı ve psikolojik arka planını ölçerek, adil bir yörüngeye oturtan hukuk felsefesinin yeterince ve hak ettiği ölçüde eğitim sürecinde yer almaması endişe verici bir eksikliktir” dedi



    http://www.hurriyet.com.tr/gundem/20257803.asp


    The rahmetlinin hukuk kurumlarının en yücesine hakim olarak atadığı, kritik tüm noktalarda atanma amacını layıkıyla yerine getiren, iktisat eğitimli, Sayıştay Denetçiliğinden gelme Anayasa Mahkemesi Başkanımızın, Uluslararası Yargı Reformu Sempozyumu'nun açılışında yaptığı açılış konuşmasından bir bölüm..

    İşgal ettiği makam ve kendi nitelikleri karşılaştırıldığında, hukuk sistemimizin siyasetin elinde nasıl oyuncak olduğunu açık seçik örneği..

    Bazılarına görmek için taktıkları gözlükten daha kullanışlı bir şey gerekiyor..


    Mantık gibi..İzan gibi.. Vicdan gibi..

  7. #1735
    Duhul
    Jul 2006
    İkamet
    İzmir/Türkiye
    Gönderi
    18,646
    Blog Yazıları
    199

    Esas

    Terör örgütü PKK'nın elinde bulunan rehin üç asker ile bir polis ve kaymakam adayının yeni görüntüleri yayınlandı.

    Aylardır terör örgütü PKK'nın elinde bulunan üçü asker bir polis ve kaymakam adayının yeni görüntüleri yayınlandı. Terör örgütüne ait internet siteleri tarafından yayınlanan görüntülerde kameraya konuşan rehineler durumlarının iyi olduğunu ifade etti.

    Astsubay Abdullah Söpçeler ve uzman çavuş Zihni Koç, 9 Temmuz 2011’de Diyarbakır’ın Lice ilçesinde, kaymakam adayı Kenan Erenoğlu aynı yıl 12 Ağustos’ta Muş-Kulp karayolu üzerinde yapılan kimlik kontrolü sırasında, uzman çavuş Kemal Ekinci 1 Ekim’de Şırnak merkezde, polis memuru Nadir Özgen ise 10 Eylül’de Van’ın Çatak ilçesinde esir alınmıştı.


    http://haber.gazetevatan.com/pkk-o-g...42337/1/Manset


    Ne olmuş?

    PKK, elinde bulunan beş kamu görevlisine ait görüntüleri yayınlamış..

    Gazete, haberi verirken, beş kişinin hikayelerini de anlatıyor..

    Bu şahısların "esir" alındıklarını ifade ediyor..Dikkatsizce..

    Esir bir diğer deyişle tutsak, ilk anlam olarak "Savaşta ele geçen düşman" demek Türk Dil Kurumu Sözlüğüne göre..

    Böyle bir çağrışıma neden olmak bile yeterince akılsızca..

    Terör örgütü ve yandaşlarının, onların siyasi uzantılarının uğraşıp, ter döktükleri, kabulü için herşeyi yaptıkları husus, 20 yıldır süregelenin bir savaş olduğu iddiası..

    Böyle bir kabulün sonuçları ise çok farklı doğal olarak..

    İki taraf, iki düşman taraf, iki ordu olmalı savaş için öncelikle..

    Savaşın hukuğu da farklı olacak bittabi..

    Konu uzun..

    Ama haberdeki küçücük bir kelime, yılların çabasına sekte vurmakta..

    Bilinçli olmasa da yeterince vahim bir hata..

  8. #1736
    Duhul
    Jul 2006
    İkamet
    İzmir/Türkiye
    Gönderi
    18,646
    Blog Yazıları
    199

    Esas

    Ortaokulda, İngilizce ile tanıştığımız dönemde çok sevilen bir soru vardı:

    * Miss ile Mrs. arasında ne fark vardır?

    El Cevap: Mr.



    *Müslümanların öldürüldüğü Irak ile Suriye arasında ne fark vardır?

    El Cevap: A.B.D.


    Suriye'de öldürülenlere hassaslaşanlar, Irak'ta binlerce Iraklının hem de gavur bir devlet tarafından katledilmelerine, ırzlarına geçilmelerine hiç ses çıkarmadılar.

    Bu bir çelişki mi?

    Konuyu çözenler için değil.

    Göremeyenler için gözlük de yetmez zaten.

Sayfa 217/237 İlkİlk ... 117167207215216217218219227 ... SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •