Sayfa 3/5 İlkİlk 12345 SonSon
Arama sonucu : 36 madde; 17 - 24 arası.

Konu: Mevzuat (Vergi-Ssk...)

  1. #17
    Duhul
    Oct 2005
    İkamet
    Anadolunun Bağrı
    Yaş
    46
    Gönderi
    266

    Esas Arsa karşılığı dairede çifte sürpriz

    ARSASINI müteahhide verip, karşılığında belli sayıda daire alanlara, çifte sürpriz!..

    Bunlardan birincisi, Maliye’den "Gelir Vergisi sürprizi", ikincisi de müteahhitten "KDV sürprizi".

    GELİR VERGİSİ SÜRPRİZİ
    Arsasını müteahhide verip, karşılığında belli sayıda daire alınması olayında; dairelerin alınmasında, gelir vergisi yok. Ancak, satılmasında duruma göre var.

    1- Beş Yıl İçinde Satış

    Arsanın, satın alma tarihinden itibaren, beş yıl (1 Ocak 2007’den önce edinilenlerde dört yıl) içinde müteahhide verilmesi olayında, daire ve dükkanların yine bu süre içinde, "kat irtifakı kurulmuş" ya da tamamlanıp "iskanı alınmış" durumda satılmasından doğan kazanç "değer artışı kazancı" olarak vergilendiriliyor (GVK Mük. Md. 80/6). Ancak, vergilendirme yapılabilmesi için, ortada vergiye tabi bir kazancın bulunması gerekiyor.

    2- Beş Yıl Sonra Satış

    Arsa karşılığı alınan daire ve dükkanın, beş yıl (1 Ocak 2007’den önce edinilenlerde dört yıl) geçtikten sonra satılması olayında, vergilendirme yönünden, Danıştay’ın ve Maliye’nin görüşleri farklı.

    a) Danıştay’ın Görüşü

    Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun (Dn. VDDK) bir Kararı’na göre; 1988 yılında alınan arsanın, 1993 yılında müteahhide kat karşılığı verilmesi ve 1994 yılında "kat irtifakı" kurulan bağımsız bölümlerin, 1998 yılında satılması olayında, vergiye tabi bir kazanç yoktur. Bir kişinin arsası karşılığında kat sahibi olması, servetin biçim değiştirmesi olduğundan dairelerin arsanın iktisap tarihinden itibaren dört yıl (1 Ocak 2007’den itibaren edinilenlerde beş yıl) geçtikten sonra satışından elde edilen kazanç, değer artışı kazancı olamaz (Dn. VDDK’nın, 25.06.2004 tarih ve E. 2004/51, K. 2004/80 sayılı Kararı’nın tam metni için Bkz. Yaklaşım Dergisi, Ağustos 2005, s. 285-286).

    b) Maliye’nin Görüşü

    Maliye Bakanlığı’nın konuya bakışı, Danıştay’dan çok farklı...

    Maliye Bakanlığı, dört yıllık (1 Ocak 2007’den itibaren edinilenlerde beş yıllık) süre geçse dahi "yıl içinde birden fazla" ya da "arka arkaya her yıl bir satışı" devamlılık olarak kabul edip, elde edilen kazancı "ticari kazanç" olarak nitelendiriyor (Maliye Bakanlığı’nın 08.02.2005 tarih ve 40/4006-845/5905 sayılı Özelgesi, Bkz. Yaklaşım Dergisi, Ağustos 2005, s. 290).

    Maliye Bakanlığı’nın bu görüşüne göre; bina dört yıllık (1 Ocak 2007’den itibaren edinilenlerde beş yıllık) süre geçtikten sonra, yüksek bir bedelle, toplu halde satılırsa, vergiye tabi bir kazanç olmayacak. Aynı bedelle ya da daha düşük bedelle birden fazla kişiye satılırsa, "ticari kazanç" elde edilmiş sayılacak (!) Maliye’nin bu görüşüne göre, arsa karşılığı edinilen dairelerden ikisi, 30 yıl hatta 50 yıl sonra da satılsa "devamlılık" sayılıp, ticari kazanç hükümlerine göre vergi alınacaktır ki pratikte bu mümkün değil.

    KDV SÜRPRİZİ

    Maliye Bakanlığı, arsa karşılığı daire verilmesi olayında, müteahhidin arsa sahibine daire ve/veya işyeri tesliminin de KDV’ye tabi olduğu görüşünde (Bkz. 16 Aralık 1988 tarihli R. Gazete’de yayınlanan 30 No.lu KDV Tebliği).

    Danıştay’ın ise son 15 yıldır, yerleşik olan görüşü, arsa karşılığı daire teslimi, "arsanın değerlendirilmesine yönelik bir tasarruf olup, trampa niteliğinde değildir. KDV’ye tabi tutulamaz". Danıştay’ın KDV ile ilgili dairelerinin görüşü, öteden beri bu yönde. Örneğin; en yakın tarihlisi; Dn. 9. Dairesi’nin 19 Şubat 2007 Tarih ve E.2005/2439, K.2007/468 sayılı kararıdır (Kararlar ve ayrıntılı açıklama için Bkz. Abdullah Tolu’nun Yaklaşım Dergisi’nin Nisan 2007 sayısında yayınlanan makalesi).

    Yukarıdaki açıklamalardan da fark edileceği gibi, Gelir Vergisi ve KDV konusunda, Maliye Bakanlığı ile Danıştay’ın görüşleri farklıdır. Yargı yoluna başvuranlar, vergileri ve cezayı iptal ettirebilmektedir.

    Geniş bir kesimi ilgilendiren bu konunun, Maliye Bakanlığı’nca gözden geçirilmesinde yarar var.


    Prof. Dr. Şükrü KIZILOT
    Hürriyet Gazetesi

  2. #18

    Esas Vergide uzlaşmaya 2 milyon YTL'lik yetki

    Maliye Bakanlığı, Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği'ni dün yayımladı. Tebliğ ile uzlaşma komisyonlarının uzlaşma konusu yapabilecekleri vergi miktarları belirlendi. Bu kapsamda komisyonun uzlaşabileceği vergi miktarına ilişkin yetki sınırı 750 bin YTL’den 2 milyon YTL’ye çıkarıldı. Vergi Dairesi Başkanlığı Uzlaşma Komisyonları ile Defterdarlık Uzlaşma komisyonlarının yetkisi sınırını aşan, ancak Merkezi Uzlaşma Komisyonu’na ilişkin yetki sınırının altında kalan talepler komisyon tarafından incelenip sonuçlandırılacak.


    11.05.2007 / Anadolu Ajansı / Haber

  3. #19

    Esas Çin'e karşı öpücük değil, ÖTV desteği istiyoruz

    Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın "Çin'e gidip mal satanı alnından öpeceğim. Özel madalya benden. Basın mensuplarını çağırıp 'hakiki kahraman bu' diyeceğim." sözlerine madencilerden tepki geldi.


    İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Ahmet Keleş

    İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Başkanı Ahmet Keleş, Türkiye'nin Çin'e yaptığı ihracatın yaklaşık yarısını Türk madencileri olarak gerçekleştirdiklerini belirterek, "Biz Sayın Bakan'dan öpücük değil destek bekliyoruz. İhracatçılar olarak sorunlarımızı aşma, başta mazotta ÖTV desteği olmak üzere maliyetlerimizi düşürme yolunda katkı sağlasınlar. Çin'le dış ticaret açığımızı kapatmak için elimizden geleni yapalım." dedi.

    Birlik Başkanı Ahmet Keleş, Türk madencileri olarak 2006 yılında 2 milyar 80 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdiklerini, dünyada hemen bütün sektörlerde büyük rakip olarak görülen Çin'in, madencilik konusunda Türkiye'nin önemli bir ihracat pazarı olduğunu söyledi. Türkiye ile Çin arasındaki dış ticaret hacminin 10 milyar 281 milyon dolar olduğuna işaret eden Keleş, "Çin'den 9 milyar 588 milyon dolarlık ithalat yapıyoruz. Toplam ihracatımız ise 693 milyon dolar düzeyinde. Tam 8 milyar 895 milyon dolarlık dış ticaret açığımız var. 693 milyon dolarlık ülke ihracatımızın 315 milyon dolarlık kısmını, yani yarısına yakınını, madenciler olarak biz gerçekleştiriyoruz. O nedenle de, Sayın Maliye Bakanı'mız Unakıtan'ın sözlerinden kendimize pay çıkarıyoruz." şeklinde konuştu.

    Çin'e yapılan 315 milyon dolarlık madencilik ürünleri ihracatının, krom cevherleri, tabii boratlar, çinko cevherleri, bakır cevherleri ve boraksit gibi ürünlerden oluştuğunu ifade eden Ahmet Keleş, doğaltaş, mermer ve traverten ürünlerinin de 135 milyon dolarla en büyük kalemi oluşturduğunu söyledi. Keleş, şöyle konuştu: "Biz sayın bakanımızın ifadesiyle, Çin'e ihracat yapan hakiki kahramanlar olarak, alnımızdan öpülmekten ziyade, destek bekliyoruz. Bizim üretimde kullandığımız ana kalem malzememiz mazot. Ve mazot, maliyetlerimizin yarısını oluşturuyor. Üretim yapmak için, dünyanın en pahalı mazotunu kullanmaktayız. Sayın bakanımız, başta mazotta ÖTV desteği olmak üzere, maliyetlerimizi düşürme yolunda bize biraz katkı sağlarsa, hem rekabet gücümüz artar, hem ihracatımız birkaç katına çıkar hem de Çin'le aramızdaki devasa dış açığı kapatma yolunda kendimizi daha güçlü hissederiz." Ekonomi Servisi



    Kaynak: Zaman Gazetesi

  4. #20
    Duhul
    Oct 2005
    İkamet
    Anadolunun Bağrı
    Yaş
    46
    Gönderi
    266

    Esas Limited şirket kurmanın riskini biliyor musunuz?

    Ülkemizde, 600 bin civarında Kurumlar Vergisi mükellefi var. Bunların büyük kısmı, limited şirket olarak faaliyet gösteriyor.

    Niçin limited şirket? diye sorduğunuzda, alacağınız yanıt belli:

    Limited şirket için iki ortak yeterli. Anonim şirket kurmak için beş ortak gerekiyor. Limited şirketlerde karar almak kolay. Anonim şirketlerde, yönetim kurulunun toplanması gerekiyor. Limited şirketlerde, ortaklar kurulunu toplamak kolay. Ayrıca hükümet komiseri çağırılması gerekmiyor. Anonim şirketlerde, genel kurulu toplamanın çok sayıda formalitesi, duruma göre gazete ilanı ve hükümet komiseri bulundurmak vs. gerekiyor..

    Bu gerekçelerin hepsi doğru.

    Peki... Limited şirket kurmanın ya da ortağı olmanın risklerini biliyor musunuz?

    LİMİTED ŞİRKETİN RİSKLERİ

    1.Hisse Satışı:

    İki ya da üç ortaklı limited şirketlerde, ortaklardan herhangi birinin, örneğin yüzde 1 hisseye sahip olan ortağın; kendi hissenizi oğlunuza, kızınıza ya da başka birine devretmenize onay vermesi gerekiyor. Aksi halde satamıyorsunuz.

    Hisseyi satabilmeniz için;

    a-) Ortakların en az dörtte üçünün devir işlemine onay vermesi,

    b-) Devir işlemine onay veren ortakların, şirket ana sermayesinin en az dörtte üçüne sahip olması gerekiyor. (Türk Ticaret Kanunu Md.520)

    2.Sermaye Artırımı:

    Limited şirketin sermaye artırımı bakımından da yukarıdaki durumun benzeri söz konusu. Şirketin iki ortağı var. Birinin hissesi yüzde 99, diğerinin hissesi yüzde 1.

    Bu duruma göre, yüzde 1 hisseye sahip olan ortak onaylamadıkça, şirket sermaye artırımı yapamıyor. Daha açık bir anlatımla, yüzde 1 hisseye sahip olan ortakla ters düşülürse, şirketi kilitleyebiliyor.

    VERGİ VE SSK BORCU

    İki arkadaş var. Biri yüzde 40 hisse ile limited şirket ortağı, diğeri de yine yüzde 40 hisse ile anonim şirket ortağı. Her ikisi de şirketlerin yönetimi ile uğraşmıyorlar. Bu şirketlere yüklü bir vergi ve ceza geliyor. Şirketten tahsil edilemeyen tutar 2 milyon YTL. Bu durumda, limited şirket ortağı, 2 milyon YTL borcun, yüzde 40’ı olan 800 bin YTL’yi ödemek zorunda. Nedenine gelince, şirket borcundan, şirketteki hisesi oranında sorumlu. Ödemezse, kendisinden zorla alınır. (6183 sayılı Kanun Md.35)

    Anonim şirket ortağına gelince, kendisinden 1 YTL dahi istenemez. Çünkü anonim şirketlerde ortakların (yönetimde olmadıkları sürece) şirketin vergi ve SSK borçlarından dolayı sorumluluğu yok.

    Yukarıda açıkladığımız hususları belki de ilk kez duyuyor ya da okuyorsunuz.

    Olsun, geç de olsa öğrendiniz. Limited şirket kurarken ya da ortağı olurken, bunlara dikkat etmenizde yarar var...

    Av. Zuhal KIZILOT -
    (14.05.2007)
    Kaynak: Star Gazetesi

  5. #21
    Duhul
    Oct 2005
    İkamet
    Anadolunun Bağrı
    Yaş
    46
    Gönderi
    266

    Esas Mevzuat değişti; ama banka ipotek için noterde ısrar ediyor

    İçişleri Bakanlığı, banka kredisiyle araç alanların, rehin kaldırma yazısına noter onayı zorunluluğunu bir yıl önce yayınladığı genelgeyle kaldırdı.
    Ancak birçok banka, verdikleri kredinin son taksidi ödendikten sonra verecekleri rehin kaldırma yazılarını notere onaylattırarak müşterilerine ek maliyet yüklemeye devam ediyor. Vatandaşlar, bankaların haksız yere kendilerinden para aldığını ve noter harcaması yapmaya zorladıklarını ifade ederken, bankalar uygulamayı trafik tescil şubelerinin istediğini savunuyor. Trafik şubeleri ise bankalardan posta yolu ile gelen haciz kaldırma yazılarında noter şartı aramadıklarını, elden gelen evraklarda ise noter onayı istediklerini kaydediyor. Bazı banka yetkilileri de Mayıs 2006'da yayınlanan genelgenin bir hafta önce geldiğini, bu süreçten yeni haberdar olduklarını iddia ediyor.

    İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Alim Barutçu imzasıyla Mayıs 2006'da 81 il valiliği ve Türkiye Bankalar Birliği'ne gönderilen yazıda haciz kaldırma yazılarında noter onayının kanuni bir zorunluluk olmadığı ve noter masrafının vatandaşın üzerine haksız bir külfet yüklediği belirtilerek uygulamaya son verildiği belirtilmişti. Genelgede, "Araç kredisi borcunun bitmesi ile birlikte, noter tasdiki aramaksızın, bankaca düzenlenen rehin kaldırma yazısının aracın tescilli olduğu trafik kuruluşuna iadeli taahhütlü posta kanalıyla gönderilmesi veya banka görevlisinin bizzat elden getirmesi yoluyla rehin şerhinin kaldırılması şeklinde tescil kuruluşlarımıza yapılacaktır." ifadeleri kullanılmıştı. Genelgenin yayınlanması bir yılını doldurmasına rağmen birçok banka eski uygulamayı sürdürüyor. Vatandaşlar, bankaların anlaştığı noterlere 35-40 YTL arası para ödemek zorunda kalıyor. Aldığı 8 bin YTL'lik oto kredisini ödeyen Harun Yılmaz'ın, rehin yazısı için noterin ayrıca ücret talep etmesine itirazı dikkate alınmamış. Hem bankaya hem de notere ücret ödeyen Yılmaz, "Bankaya bu parayı ne için aldıklarını sorduğumda 'masraf' dediler. Aldığım dekontta paranın ne için ödendiği yazmıyor." diyor. Avukat Evran Kırmızı ise uygulamanın yasal olmadığını belirterek, "Bankaların belirlediği ödeme takvimi dışında bir ücret talebi kanuni değildir." ifadelerini kullanıyor.

    Genelgenin aksine iş yapan bankalar ise kendini savunuyor. Noter onayı talebinin trafik tescil bürolarından geldiğini vurgulayan yetkililer, "Bizim için noter tasdiki olmuş olmamış önemli değil. Zaten kredi borcunu kapatıyoruz. Fakat aracın tescilli olduğu trafik kuruluşları bunu kesinlikle istiyor. Biz de talep etmek zorunda kalıyoruz." diye konuşuyor. Bu arada bazı bankaların genelgeden haberlerinin bulunmadığı da ortaya çıktı. Bir banka görevlisi, Mayıs 2006'da yayınlanan genelgenin bir hafta önce geldiğini, bundan yeni haberdar olduklarını aktarıyor. Trafik Tescil Müdürlüğü yetkilileri ise bankanın belgeyi postayla göndermesi durumunda noter tasdiki istemediklerini, elden getirildiğinde tasdik istediklerini kaydediyor.

    Mustafa Yüksel - Çağlar Avcı

  6. #22
    Duhul
    Oct 2005
    İkamet
    Anadolunun Bağrı
    Yaş
    46
    Gönderi
    266

    Esas ODD'den vergi indirimi talebi

    İZMİR - Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) Başkanı Yüksel Mermer, çevreyi daha az kirleten işletmelere vergide indirim sağlanması amacıyla Çevre Bakanlığına bir rapor sunduklarını, Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe ile görüşeceklerini kaydetti.
    Anemon Fuar Otel'de Yüksel Mermer başkanlığında ODD Yönetim Kurulu toplantısı dün yapıldı.

    Toplantı öncesi basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Mermer, çevreyi daha az kirleten şirketlere vergide indirim sağlanması amacıyla Çevre Bakanlığına bir rapor sunduklarını söyledi.

    Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe ile görüşmek üzere Ankara'ya gideceklerini söyleyen Mermer, şunları kaydetti:

    "Bir işletme çevreyi ne kadar az kirletiyorsa o kadar az vergi versin istiyoruz. Bu konuyla ilgili karar, kararname gibi yasal düzenlemelerin yapılmasını talep ediyoruz. Bu amaçla Çevre Bakanından da randevu aldık. Bu konuda Avrupa'daki ülkelerindeki uygulamanın Türkiye'de de gerçekleştirilmesi hedefimizdir. Bakanla görüşmemiz sonucunda netice alamasak da sonuca yaklaşmış olacağız."

    Mermer, yirmi yaşından büyük arabaların hurdaya çıkarılmasına ilişkin yasal düzenlemenin gerçekleştirilmesi konusunu da Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a ilettiklerini, prosedür aksaklıklarının giderilmesi için bakanlıktan gelecek cevabı beklediklerini söyledi.


    DÜNYA

  7. #23
    Duhul
    Oct 2005
    İkamet
    Anadolunun Bağrı
    Yaş
    46
    Gönderi
    266

    Esas Vergi iadesi kaldırılmamış

    Vergi iadesi uzun süre Türkiye gündeminde kaldıktan sonra kaldırılmış, bundan sonra fiş-fatura alma konusunda ciddi düşüşler yaşanmış ve yaşanmaya devam etmektedir. Vergi iadesinin kaldırılmasının yalnız başına buna sebep olduğu söylenemese de vatandaşların vergi iadesinin kaldırılmasından sonra artık fiş istemediği ve verilen fişleri de almadığı herkes tarafından konuşulan ve uygulamada görülen bir vakıadır. Son yapılan uygulamalarla aslında vergi iadesinin kaldırılmadığı sadece şekil değiştirdiği görülmektedir. Nasıl mı?

    Bilindiği üzere, Gelir İdaresi Başkanlığı, vergi dairesi başkanlıklarına da bir yazı göndererek, çocuklara yönelik "Ülkemi Seviyorum, Belgemi Alıyorum" kampanyaları düzenlenmesini istemişti. Kampanyaya il merkezi ve ilçelerdeki ilköğretim okullarında eğitim görmekte olan öğrenciler katılacak, uzun dönem olarak 1 Ocak-13 Mayıs 2007 aralığını içeren harcama belgelerini 14-18 Mayıs tarihleri arasında teslim ettiklerinde yapılacak çekilişte bilgisayar, bisiklet ve dijital fotoğraf makinası ile ödüllendirilecektir. Kampanyaya katılmak için asgari 100 belge getirilmesi gerekmektedir. Vergi iadeleri olan oyuncaklar da 21 Mayıs ile 8 Haziran'da teslim edilecektir.

    Bugün bu dönemin son günü. Haydi çocuklar. Vatan sizlere emanet. Biz denetim yapamıyoruz. Fiş-fatura almıyoruz. Sizlere örnek olamıyoruz. Bu durumu da düzeltemiyoruz. Zaten 23 Nisan'larda ülkeyi yönetme konusunda tecrübeniz de var. Üstelik vergi iadesi olarak para yerine güzel oyuncaklar da veriyoruz. Zaten fiş toplamak nedir ki! Çocuk oyuncağı değil mi? Ha gayret çocuklar, yarınımız sizlersiniz.

    Bu müstesna kampanyada farklı vergi dairelerinde farklı hediyeler de söz konusu olmaktadır. Örneğin, İzmir'de futbol, basketbol topu, eğitim seti gibi hediyeler de veriliyor. Hediye ise başvuru çokluğu sebebiyle on binle sınırlanmış. Maliyetleri karşılama imkanı yok. Bu durumda on binden sonrakiler vergi iadesi alamayacak. Üstelik ellerinde fişleri de var. Bu durum sizlere yabancı gelmiyor değil mi?

    Şanlıurfa'da kol saati dışında, ayrıca kampanyaya katılan her öğrenciye etiket, ders programı, cetvel v.b. hediyeler ve teşekkür belgesi veriliyor. Belge tutarı bakımından ise bir sınırlama yok. Zonguldak'ta radyo, Hatay'da mp3 çalar, deri çanta, hesap makinesi, kalem seti ve teşekkür belgesi veriliyor. Adana'da, belge tutarı ve belge adedi dikkate alınarak iki kategori oluşturulmuş. Nedeni ise yoksul aile çocuklarının topladıkları belgelerdeki miktarın düşük kalması. Denizli'de ise diğer hediyelerin yanında uzaktan kumandalı oyuncak araba da veriliyor. Sinop'ta hediyeler biraz daha çeşitlendirilmiş. Bisiklet, dijital fotoğraf makinesi, 37 ekran televizyon, cep telefonu, mp4 çalar, kol saati, eşofman, spor ayakkabı, futbol topu, basketbol topu ve hesap makinesi var. Ayrıca her bir belge tutarında 5 YTL sınırı var.

    Çocuklar çeşitli engellere rağmen hediye peşinde koşuyor, fiş topluyorlar. Hiçbir şey onları yıldıramıyor. Zamane çocukları işte. Örneğin Bursa Vergi Dairesi 1 Ocak-12 Şubat tarihleri arasında yaptığı ilk kampanyada fişleri teslim alma süresini dört günle sınırlandırmasına rağmen talep devam ediyor. Konyalı öğrenciler bakımından bir ayrımcılık var, onlar fişlerini 1-15 Haziran tarihleri arasında teslim edecekler. Konya'da tipik büyük mükellef psikolojisi şimdiden çocuklara da geçmiş durumda. Öğrenciler alışveriş merkezlerine gidip kimsenin almadığı fişleri toplayıp, bakkala gidip alışveriş etmedikleri halde fiş istiyorlar.

    Görüldüğü üzere her bir birimde hem uygulama hem kapsam hem tarih hem de hediye farklılıkları var. Bütün vergi daireleri ise söz birliği etmişçesine amaçlarına ulaştıklarını söylüyor. Sahi amaç ne? Çocuklar "ülkemi seviyorum, belgemi alıyorum" derken büyükler de "ülkemi seviyorum, belgemi almıyorum" demekte. İdare büyüklere de oyuncak mı verse acaba? Zaten vergi fişleri çocukların elinde oyuncak olmuş durumda.


    Hakan ÜZELTÜRK
    Dünya Gazetesi

  8. #24
    Duhul
    Oct 2005
    İkamet
    Anadolunun Bağrı
    Yaş
    46
    Gönderi
    266

    Esas Ev hanımı, boncuk işleme ve mantı için vergi ödemeyecek

    Kazançları ile kendi geçimlerini ancak sağlayabilen, işleri sermayeden ziyade bedenî çalışmaya dayalı, motorlu nakil vasıtası kullanmayan, işyerleri olmayan, genellikle gezici olarak perakende ticaretle uğraşanların gelirleri vergiden muaf tutuluyor. Eskiden beri uygulanagelen bu muafiyet 5615 sayılı kanunla biraz daha genişletildi. Evde imal edilen mal ve eşyaların üretim şekli ile ilgili istisnalar artırıldı ve bu ürünlerin satışı biraz daha kolaylaştırıldı.

    Böylece 'esnaf muaflığı' kapsamında evlerde yapılabilecek malların sayısı da artmış oldu. Havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı, kilim, dokuma mamûlleri, kırpıntı deriden üretilen mamûller, örgü, dantel, her nevi nakış işleri ve turistik eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma çiçek, pul, payet, boncuk işleme, tığ örgü işleri, ip ve urganları, tarhana, erişte, mantı gibi ürün ve mamullerin üretim ve satışıyla iştigal edenler de esnaf muaflığı kapsamına dahil edildi. Şunu da belirtmek gerekir ki; muafiyet kapsamındaki ürünler, yukarıda yer alan ürünlerle sınırlı değil. Bunlara benzerlik gösteren diğer ürünleri aynı şartlarla üretip satanlar da bu kapsamda değerlendirilecek.

    Söz konusu muafiyet kapsamına giren mal veya eşyaların üretiminde kullanılacak bazı araç ve gereçlerin de uygulamaya 'halel' getirmeyeceği düşünülüyor. Kanunda bu araç gereçler de zikrediliyor. Bahsettiğimiz amaçlar çerçevesinde evlerde kullanılan dikiş, nakış, mutfak robotu, ütü ve benzeri makine ve aletler, muharrik kuvvet kapsamından çıkarıldı ve muafiyetten faydalanmaya engel olmamaları sağlandı.
    Ayrıca söz konusu ev ürünlerinin satılmasına da kolaylık sağlandı. Evlerde şahıslar, kanunun öngördüğü makine ve aletler dışında başka makine ve alet kullanmadan kendi el emekleriyle imâl ettikleri ürünleri bir işyeri açmaksızın; dernekler, vakıflar, sendikalar ve meslek odalarınca düzenlenenler dahil olmak üzere kermes, festival, panayırlarda ve kamu kurumlarınca geçici olarak belirlenen yerlerde satabilecek ve esnaf muaflığından yararlanmaya da devam edilecek.

    --------------------------------------------------------------------------------

    İşçi çalıştırıyorsa vergiye tabi

    Maliye'nin imza attığı düzenleme, sadece evinde bütçesine katkı sağlayıp katma değer üretenlere kolaylık sağlıyor. Dolayısıyla evinde bile olsa üretim esnasında küçük ev aletleri diye tabir edilen mutfak araç gereçleri ve dikiş, nakış ve ütü benzeri dışında motorlu cihaz kullanımı muafiyete 'halel' getiriyor. Ayrıca üretim evin dışında, açılan bir işyerinde gerçekleşiyorsa, hariçten işçi çalıştırıyorsa vergiye tabi tutuluyor.

    Bu şekilde üretim yapıp satanlardan kesenek yapılmaması vergi adaletine de muvafık düşüyor. Çünkü kendi kısıtlı imkânlarıyla geçinmeye çalışan böyle kimseler, devlete yük olmayarak dolaylı da olsa katkıda bulunmuş oluyor. Sundukları hizmet ve sattıkları ürünlerle ekonomiye katkıları da işin cabası. Kaldı ki muafiyetten faydalananlar için bu muafiyetin vergi tevkifatına etkisi bulunmuyor. Diğer bir ifadeyle bu kişilerden mal ve hizmet satın alan gerçek ve tüzel kişiler; bu kişilere yapacakları (komisyon, prim ve benzeri) ödemelerde gider pusulası düzenliyor ve bu esnada ödenen bedelden yüzde 2 ile 20 arasında değişen bir kesinti yapıyorlar.

    Zaman Gazetesinden alıntıdır.

Sayfa 3/5 İlkİlk 12345 SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •