Sayfa 3/26 İlkİlk 1234513 ... SonSon
Arama sonucu : 207 madde; 17 - 24 arası.

Konu: Yenİ bİr yaŞam

  1. Esas

     Alıntı Originally Posted by kelaynak Yazıyı Oku
    bir kere meditasyon yapınca bütün dış etkenlerden uzaklaşılıyor mu?
    yoksa her olaydan sonra veya her gün mü yapmak gerek?
    sevgili dostum

    bir insan yavrusu dünyaya geldiğinde bunun bir somut(beden) bir de soyut(bilinç-ruh) tarafı vardır..

    Yeni doğan bir çocuğu hiç yıkamayın, saçlarını kıllarını tırnaklarını kesmeyin, dişlerini fırçalamayın ve daha sonra bunun bir ömür boyu sürdüğünü düşünün..

    Bu kişi doğduğu günkü pembe yumuşacık kadife gibi dış görüntüsüne ne kadar benzeyecektir..

    Yaşadığı süre içerinde derisinin üzerinde tabakalarca kir yağ toz birikicek, saçları kılları tırnakları dişleri birbirine girip garip yaratığa dönüşecek ve ilk günkü halinden eser kalmayıp varlığını bile unutacaktır..

    Ve bu üzerinde biriken toz kir pas yaşadığı bölgenin özelliğini taşıyacaktır.. Tozlu bir yerde doğup büyürse toz ağırlıklı, dumanlı bir bölgede olursa is ağırlıklı, nemli bir bölgede olursa kurumuş ter, yağlı bir bölgede olursa bedeni yağ tabaka ağırlıklı olacaktır..

    dünyadaki tüm insanlar az çok bedensel kişisel temizliklerini yaptıkları için tüm dünya insanlığı dış görünüş olarak benzerdir..

    Peki doğduğunuzdan itibaren sadece bedeniniz mi tabaklarla kaplanıp kirlenir..

    Özbilinç dediğimiz soyut kısım temiz mi kalır sanıyorsunuz..

    Özbilinciniz de ailenizin kurallarıyla kirlenmeye başlanıyor, aileniz kendi inancını ve dünya görüşünü ahlak toplum siyasi görüşlerini size istemeden de olsa dayatıyor.

    daha sonra okula gidiyorsunuz, orda millet bilim inanç toplum kurallarıyla kirlenmeye devam ediyorsunuz..

    yetişkin yaşa geldiğinizde o doğduğunuz safbilinç (özbenlik) artık çok derinlerde kalmış ve yaşadığınız toplumun kiri pası içinde yaşamak zorunda kalmışınızdır..


    bedeninizi ilk günkü gibi tutmak için ne kadar temizlik yapıyorsanız, özbenliğinizi de ilk günkü gibi tutmanız için o kadar temizlik yapmalısınız..

    cevap biraz felsefi oldu farkındayım ama karnım çok acıktı..

    biliyorsunuz hayati abi açken oynamaz..

    yemekten sonra ağırlık çökmezse daha günlük dilde anlatırım..

    olmazsa yarın sabah...

  2. #18
    Duhul
    Jun 2004
    İkamet
    İstanbul
    Gönderi
    2,792

    Esas

    sorularımın cevabını tam anlamı ile almış sayılmam.
    yarım kaldı, veya hiç başlanmadı sanırım....
    devamını bekliyorum...

  3. #19
    Duhul
    Dec 2005
    İkamet
    istanbul
    Gönderi
    1,832
    Blog Yazıları
    1

    Esas

     Alıntı Originally Posted by paslıçivi Yazıyı Oku
    bedeninizi ilk günkü gibi tutmak için ne kadar temizlik yapıyorsanız, özbenliğinizi de ilk günkü gibi tutmanız için o kadar temizlik yapmalısınız..

    cevap biraz felsefi oldu farkındayım ama karnım çok acıktı..

    .

    özbenlik nasıl temizlenir? merak ettim...

  4. Esas

     Alıntı Originally Posted by kelaynak Yazıyı Oku
    hiç başlanmadı sanırım.
    doğru cevap bu..

    biraz sabır..

    çünkü bu iş bir paragrafta cevaplanacak gibi değil..

    yavaş yavaş sindire sindire gitmek lazım..

    yoksa tüm dünyanın algıladığı gibi meditasyon bir cümleyle açıklanacak bir şey değil..

    bunlar bir bilgi, bir inanç, bir öğreti değil..

    12 yaşımdan bugünkü 42 yaşıma kadar olan bir deneyimleme..

    oyun gibi başlayan ama zamanla okuyup araştırdığım şu an tam bir bilinçlilikle yaptığım ve yaşadığım deneyimlemelerim..

  5. Esas

     Alıntı Originally Posted by ally_mcbeal Yazıyı Oku
    özbenlik nasıl temizlenir? merak ettim...
    sevgili ally_mcbeal,

    aslında ben de tam doğru ifade edememişim..

    özbenlik temizlenmez, çünkü kirlenmez, kirletilemez..

    o size varoluşun verdiği en güzel şeydir..

    merkeziniz, çekirdeğiniz, varlığınızın temeli, gerçek sizsinizdir..

    sadece binlerce yıldır, üzeri zihin dediğimiz katmanlarla örtülmüş ve varlığından bihaber yaşıyoruz..

    çok derinlerde kalmıştır, unutulmuştur..

    özbenlik kirlenemez çünkü dünyada yaşadıklarınızdan etkilenmez..

    yaşadıklarınıza karşı duyarsızdır,

    saf berrak, kristalize, çelik gibi bir şeydir..

    sadece üzerindeki zihin dediğimiz katmanların koparılıp yan tarafa konması lazım..

    O katmanlar atılmaz, çünkü yaşamınızı idame ettirmek için lazımdır..

    o katmanlarda kendiniz sandığınız sizi yöneten sizi köle yapan, yabancı ben EGO vardır..

    şu an efendi egodur.. siz köle durumundasınız..sizi kendi kurallarıyla yönetir.

    siz de zannedersiniz ki ben kendimi yönetiyorum, işte ben buyum..

    o yüzden akıl, fikir, bilinç sahibi yegane canlı olarak akılalmaz işlere girişir ve yaparsınız..

    bir ülkeye yetecek kadar serveti tek kendi hesabınızda toplamaya çalışırsınız..

    toprak, zenginlik, mevkii, gurur vs. gibi şeyler uğruna insanlık tarihi boyunca kendi cinsinizi öldürmekten çekinmezsiniz..

    konu çok uzun ve derin..

    zamanla bahsetmeye çalışıcam..

    meditasyon; özbenliğin temizlenmesinden öte, ona ulaşma aracıdır..

    gerçek sizin efendi, egonuzun köle olduğu gerçek yaşamdır..

  6. Esas

    belki çok şey konuşup tartışabiliriz ama kestirmeden ben size ulaştığım noktayı söyleyeyim..

    yaşam kadın gibidir..

    kadın anlaşılmak için değil sevilmek için varolmuştur..

    kadını severseniz o varolmuştur

    hayat anlaşılacak bir şey değildir.. kadın gibi..

    yaşamak ve sevmek için varolmuşuz..

    yaşadınız ve sevdiğiniz zaman varsınız..

    değilse yoksunuz...

    olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu..

    işin özü bu sanırım..

  7. Esas

     Alıntı Originally Posted by paslıçivi Yazıyı Oku
    dünyadaki tüm insanlar az çok bedensel kişisel temizliklerini yaptıkları için tüm dünya insanlığı dış görünüş olarak benzerdir.
    akşam aç karnına asıl noktayı ıskalamışım..

    yukarda alıntı yaptığım ifadem şöyle devam etmeliydi..

    Ama özbilinç temizliği, arınma yapılmadığı ya da inancınıza kadar yer temizlendiği için her farklı inanç grupları birbirine benzemeyecek ve birbirlerini anlamayacaktır..

    daha kirlenmemiş tüm dünya çocukları her yerde birbirine benzer..

    değişik kültürlerden değişik inanç grubundan küçük çocukları bir araya getirin..

    hemen kaynaşacaklardır..

    çünkü özleri çekirdekleri aynıdır birdir.. hepsi insandır..

    ama gel gör ki; yaşadığın toplum tarafından eğitilme, terbiye, toplumsal yaşayış, inanç, vs.. adı altında kirlenmeye başladın mı...

    10 yıl önce hemen kaynaşıp oynamaya başladığın arkadaşını davan uğruna öldürmeye hazırsındır ve öldürürsün de zaten..

    Peki bu 10 yılda ne değişmiştir..

    değişen hiçbir şey yoktur..

    sadece özün derinlerde kalmış ve sana giydirilen zihinde derin bir uykuda rüyaya dalmışsındır..

    farkındalık dediğim bunun farkına varılabilmesidir..

    bunu düşünerek akıl zeka yoluyla aşmak çok zordur..

    aileniz burda çok önemli..

    ilk 6 yaş çok önemli..

    orda deriniz ne kadar kirletildiyse artık siz onu kir olarak değil kendi deriniz olarak görmeye başlarsınız..

    çünkü alttaki gerçek derinizden habersizsinizdir..

    diğer değişik maddelerle kirlenmiş diğer tüm deri sahipleri gibi..

    diğer renkteki yapıdaki derileri çok saçma bulursunuz..

    böyle bu tarz deri mi olur, gerçek deri budur işte dersiniz..



    bu yazdıklarımı okuyarak bir şeyler çatlıyorsa sizde..

    fazla kirlenmemişsinizidir..

    ama bu yazdıklarım size deli saçması geliyorsa..

    işte orda ilaç (medicine) lazımdır..

    meditasyon...

  8. Esas

    meditasyon, öze inme, arınma gibi şeyler soyut kavramlar..

    belki çoğunu hiç duymadınız ya da tam olarak olaya hakim değilsiniz..

    soyut kavramları ifade etmek zordur..

    somutlaştırmak gerekirse..

    çocukluğumuzda oynadığımız avucumuzun içiyle tutabildiğimiz içi dolu küçük lastik toplar vardı.. yere vurunca bayağı bir yukarı sıçrardı..

    bu topu düşünün, yumuşak elastik bir maddeden yapılmıştır..

    bunun tam merkezinde dış maddesinden çok daha dayanıklı çelikten diyelim bir bilye (küre) olduğunu düşünün..

    özbilinç, özbenlik, gerçek siz, dediğim bu çelik bilyedir..

    Bu bilyenin etrafında değişik daha dayanıksız malzemeden yapılmış katmanlar olduğunu düşünün..

    bu katmanlardan çeliğe en yakın sertlikte, dayanıklılkta inanç denen bir katman vardır..

    bunun üstünde de daha değişik sertlik derecesinde ama kesinlikle özdeki çelik kadar sağlam olmayan malzemeden yapılmış katlar vardır..

    en dışta da bu topun güzel görünmesini sağlamak için cilalı değişik renklerle boyanmış bir ince tabaka vardır..

    siz bu renkli boyalı dayanıksız tabakayı kendiniz sanıyorsunuz, yani yalancı ben(ego).. ve kendinizden çok eminsiniz, işte ben buyum diyorsunuz..

    çocuklar bu topla oynarken (yaşam size sürprizlerinizi hazırlarken) dış maddeniz sert cisimlere çarptığınızda zedelenmeye boyası dökülmeye eğilmeye bükülmeye başlıyorsunuz.. (üzüntüleriniz kederleriniz)

    bazen çok sert bir şekilde sizi duvara fırlatıyorlar..

    o kadar sert ki, duvara çarpma anında küresel şekliniz bozuluyor, eziliyorsunuz, dış tabakalar baskıya maruz kaldığı için içe doğru bir ezilme çökme oluyor..

    işte o zamanlar inanç tabakasına kadar ezilme çökme oluyor..

    o zaman bir inancınız olduğunu hatırlıyorsunuz, orası da çok sağlam bir maddeden yapıldığı için, çökme orda duruyor.. (zor günlerinizde inancınızı hatırlayıp ona sığınmak dua etmek)..

    öze inme işine gelince...

    elinize bir çivi ya da iğne aldığınızı düşünün..

    dışardan bu topa saplayıp merkezine ulaşmaya çalışıyorsunuz..

    bu iğne, katmanlar yumuşak ve değişik sertlikte olduğu için değişik hızlarda içeri girmeye başlıyor..

    ama inanç tabakasına geldiğinizde iğne daha fazla derine gitmediği için ve siz topun içini dışardan tam göremediğiniz için merkeze geldim yanılgısına düşüyorsunuz..

    tüm inanç dünyasında düşülen yanılgı budur..

    Bu tabakayı geçmek en zorudur, çocukluğunuzda aileniz ve yaşadığınız çevreninin etkilerine göre bu tabaka çok kalından az kalına kadar değişik kalınlıktadır..

    ama kalınlığı inceliği ne olursa olsun maddesi özdeki çeliğe yakın sertlikte olduğu için elinizdeki iğneyle bunu geçip delemezsiniz..

    işte orda bazen matkap kullanmanız lazım, bazan matkap da yetmez elmas uçlu özel delici gerekir..

    ama bazılarında bu tabaka o kadar kalın ve serttir ki elmas uçlu deliciniz bile işe yaramaz, parçalanır gider..

    artık o top için çekirdek merkez o katmandır, daha derini yoktur..

    bu delme işine, öze inme işinde elimizdeki iğne delici alet meditasyon teknikleridir..

    peki öze indiğimizde ya da indiğimizi sandığımızda yapılan iş nedir..

    o bilyeyi tutar, dışarı doğru çekersiniz ve topu ters yüz yaparsınız, gün yüzüne çıkarırsınız..

    artık kendinizi buldunuz ama diğer katmanlar atılmıyor..

    onlar size yaşamınızı idame ettirmek için lazım..

    ama fark ne..

    artık gerçek imparator artık sahneye çıkmıştır, efendi artık odur..

    diğer bütün katmanlar onun emrindedir.

    istediği zaman onları alır kullanır..

    duvara çarptığınızda artık lastik bir top değil çelik bir küresinizdir..

    belki siz biraz etkilenirsiniz ama duvar sizden daha çok hasar görür..

    bu çelik küre sizin safbilincinizdir..

    ve varoluşun muhteşem özellikleriyle donatılmıştır..

    gerçek yaşam budur..

    uyanıklık farkındalık budur..

    derin uykudan uyanmak budur..

    diğer tüm dünya insanlarının sizden hiçbir farkı olmadığını ve yaşamın çok güzel olduğunu görmeye başlarsınız..

    daha çok şey var da..

    yavaş gidelim..

Sayfa 3/26 İlkİlk 1234513 ... SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •