Sayfa 4/7 İlkİlk ... 23456 ... SonSon
Arama sonucu : 50 madde; 25 - 32 arası.

Konu: Göbeklitepe - Dünyanın ilk tapınağı

  1. #25
    Duhul
    Oct 2007
    İkamet
    İSTANBUL
    Yaş
    62
    Gönderi
    1,343

    Esas

     Alıntı Originally Posted by işçi74 Yazıyı Oku
    sn sirius bende siz verdiniz sandıydım 200 bini

    Öyle bir eserin öncelikle insanlığın mirası olduğuna inanırım.
    Tabiki kıymetini ve değerini bilenlere.
    Yoksa malum yaklaşım belli(çanak çömlek,içine tükürürüm vs.vs)
    Ha bir parçası müzayedelik olsa bile bence değer biçilemez.
    Nerde biz alalım yeterki görelim,anlayalım ve gelecek kuşaklara bırakılabilsin.
    Son düzenleme : SİRİUS; 04-04-2012 saat: 13:57. Sebep: tashih

  2. #26
    Duhul
    Oct 2004
    İkamet
    34147
    Yaş
    93
    Gönderi
    12,883
    Blog Yazıları
    158

    Esas Göbeklitepe Doldu Taştı

    Önce Almanların, sonra Amerikalıların meşhur ettiği Göbeklitepe'yi görmek isteyen turistler Pazar günü Şanlıurfa'ya akın etti. Ziyaretçiler araçlarını park edecek yer bulamadı.

    Şanlıurfa'da 12 bin yıl önceki tapınak kalıntılarının bulunduğu Göbeklitepe'yi görmek isteyen turistler dün Pazar olmasını fırsat bilerek Şanlıurfa'ya geldi. Merkeze 16 kilometre uzaklıktaki Örencik köyü yakınlarında bulunan Göbeklitepe'ye özel araçlarıyla gelen yerli ve yabancı turistler otomobillerini park edecek yer bulamadı. Araçlarını 1 kilometre uzaklıkta yol kenarına park ederek yürümek zorunda kalan ziyaretçiler park yeri yapılmasını istedi. Otobüslerle ve özel araçlarıyla Şanlıurfa'ya gelen turistlerin yanısıra Şanlıurfa'dan Göbeklitepe'ye tur olmadığından yakınan bazı ziyaretçiler özel taksi tutarak Göbeklitepe'yi görmeye geldi.

    Klaus Gönüllü Rehber

    Her yıl Nisan ve Eylül ayında Göbeklitepe'de kazı yapan Alman Arkeolog Prof. Dr. Klaus Schmidt bu yıl bugüne kadar kazı izni çıkmamasına rağmen Göbeklitepe'deydi. Gelen ziyaretçilere İngilizce ve Almanca Göbeklitepe'yi anlatan Prof. Dr. Klaus Schmidt kazı izninin önümüzdeki günlerde çıkacağını beklediklerini dile getirdi.

    Geçtiğimiz yıl Göbeklitepe'de bir heykelin çalınmasından sonra sıkıntı yaşayan Prof. Dr. Schmidt için kazı izni Bakanlar Kurulu kararı ile veriliyordu. 15 yıldır kazı çalışmalarını yürüten Schmidt ve ekibi Göbeklitepe'de %10'luk bir kazı gerçekleştirdi. Kazı izninin geçtiğimiz aylarda Hürriyet Gazetesinde gündeme gelen haberler nedeniyle geciktiği iddia edildi.

    Fırsat Bu Fırsat Kermesi

    1 kilometre uzaklıktaki Örencik Köyü Bakır Kaçar İlköğretim Okulu öğretmen ve öğrenciler kendi yaptıkları yemek ve ayranları ziyaretçilere ikram etti. Okul yararına kermes düzenleyen İlköğretim öğretmenleri "Buraya çok fazla turist gelmesine rağmen konaklama tesisi olmaması bizim için bir fırsat oldu. Hem Okula destek hemde turistlere hizmet için böyle bir kermes düzenledik. Köy ayranı ikram ediyoruz, Urfa'nın yöresel elbiselerini satıyoruz." diye konuştu.

    Göbeklitepe THY SKYLIFE Dergisinde

    Bu ay THY yolcu uçaklarında bulunan Skylife dergisinin kapak konusu olan Göbeklitepe 12 bin yıl önce ilk tapınak olarak anlatılıyor. 6 sayfayı Şanlıurfa'ya ayıran THY dergisinde Göbeklitepe'nin yanısıra Şanlıurfa ile ilgili bilgilerde veriyor.

    Şanlıurfa'da geçen hafta oteller yer bulunmazken, önümüzdeki haftalarda da otellerin tamamı doldu. Şanlıurfa Valiliği turistler için Polisevi, Öğretmenevi ve DSİ Konukevini hizmete açtı.

    Bazı turistler ise günü birlik Şanlıurfa'ya gelerek Gaziantep'te konaklıyor.

    http://www.sanliurfa.com/haber58429-...oldu-tasti.htm

  3. #27
    Duhul
    Oct 2004
    İkamet
    34147
    Yaş
    93
    Gönderi
    12,883
    Blog Yazıları
    158

    Esas

    Göbeklitepe'de Kazılar başlıyor


    Şanlıurfa'da 12 bin yıllık Göbeklitepe'de kazılar Mayıs ayında başlıyor. Klaus Schmidt ve ekibi Şanlıurfa'da...

    Göbekli Tepe kazı başkanı Prof.Dr. Klaus Schmidt ekibi ile birlikte 2012 yılı ilk dönem kazılarına 13 Mayıs’ ta başlıyor. Son günlerde ön hazırlıklar için Urfa ‘ da bulunan Klaus Schmidt aslında 17 Nisan da başlamak istediklerini ama kazı izni yetişmediği için programda değişiklik yaptıklarını ve 13 Mayıs ta ilk dönemi gerçekleştireceklerini belirtti.

    Schmidt "Mayıs ayında özellikle kış ayları için alınan koruma önlemlerinin kaldırılarak kazı alanının temizleneceğini, asıl kazı dönemi olan Eylül-Ekim-Kasım ayları için hazırlık yapılacağını" belirtti.

  4. #28
    Duhul
    Oct 2004
    İkamet
    34147
    Yaş
    93
    Gönderi
    12,883
    Blog Yazıları
    158

    Esas

    'Ölülerini güneşe gömüyorlardı'

    Göbeklitepe'de yapılan kazılarda, 12 bin yıl öncesinde mezar geleneğinin bulunmadığı, açıkta bırakılan ölülerin yırtıcı kuşlar tarafından yendiği, böylece ölünün ruhunun göğe erdiğine inanıldığı ortaya çıktı

    Harran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Görevlisi ve Göbeklitepe Kazıları İkinci Başkanı Yrd. Doç. Dr. Cihat Kürkçüoğlu, kazı çalışmalarına 1995 yılında başlanan bölgenin, Neolitik çağın tapınak merkezi olduğunu söyledi.

    http://www.aksam.com.tr/olulerini-gu...--113677h.html

  5. #29
    Duhul
    Oct 2004
    İkamet
    34147
    Yaş
    93
    Gönderi
    12,883
    Blog Yazıları
    158

    Esas

    Amerika’dan Göbeklitepe’ye Tam Not

    Amerika’nın en önemli seyahat acentesi Newport International Travel acentesi Göbeklitepe’de keşif yaptı. Acente yetkilileri Şanlıurfa’ya turist getirme planları yapıyor.

    Newport International Travel seyahat acentesi Travel tur operatörleri Esat Kadaster ve Engin Kadaster’in davetlisi olarak Türkiye’ye 6 günlük tur düzenledi.Profesyonel turist rehberi Özcan Kaçar eşliğinde Doğu Anadolu bölgesini gezen 11 kişilik grup Şanlıurfa’da 3 gün boyunca seyahat ettiler. Gezi kapsamında birçok ili gezen acente yetkilileri Şanlıurfa’ya hayran kalarak turist getirmenin planlarını yapmaya başladı.

    İLK DURAKLARI MÜZE OLDU
    Kültür ve Turizm Bakanlığı Şanlıurfa Müze Müdürü Müslüm Ercan tarafından kaldıkları otelde karşılanan grup ilk olarak Şanlıurfa Müzesine gittiler. Müze’de yaklaşık 2 buçuk saat gezen grup üyeleri müzede bulunan tarihi eserler ve dökümanlar hakkında bilgi aldılar.

    GÖBEKLİTEPE’YE İNANAMADILAR
    2 buçuk saat süren müze gezisinin ardından grup tarihin sıfır noktası olarak nitelendirilen Göbeklitepe’ye geçti. Dünyanın bilinen en eski tapınağı olma özelliğine sahip olan Göbeklitepe’de gezen grup hayranlıklarını ve şaşkınlıklarını gizleyemedi. Burada bulunan eserleri inceleyen grup üyeleri yapılan kazılar hakkında da bilgi aldılar. Göbeklitepe ziyaretinin ardından Harran’ı ve Balıklıgöl’ü gezen grup üyeleri Şanlıurfa’nın doğasına ve tarihine adeta hayran kaldı. Gezdikleri iller arsında Şanlıurfa’ya Özellikle de Göbeklitepe’ye hayran kalan acente yetkilileri yaptıkları incelemelerin ardından önümüzdeki turizm döneminde Şanlıurfa’ya Dünya’nın birçok yerinden tur düzenlemeyi planladıklarını belirttiler.

    ŞANLIURFA’NIN TANITIMI İÇİN ÇOK ÖNEMLİ
    Newport International Travel seyahat acentesinin Türkiye gezisini değerlendiren turist rehberi Özcan Kaçar gezinin öneminin altını çizdi. Kaçar, gezinin özellikle Şanlıurfa’nın tanıtımı açısından çok önemli olduğunu, acente yetkililerinin Göbeklitepe’ye turist getireceklerini belirtti.

    http://www.sanliurfa.com

  6. #30
    Duhul
    Oct 2004
    İkamet
    34147
    Yaş
    93
    Gönderi
    12,883
    Blog Yazıları
    158

    Esas

    Göbeklitepe'de kazılara devam

    Dünyanın en eski tapınak merkezi olarak kabul edilen ve bu yönüyle ''Tarihin sıfır noktası'' olarak da nitelendirilen Göbeklitepe'de bu dönemki kazı çalışmaları kısa süre sonra başlayacak.

    Göbeklitepe Kazıları Başkanı Prof. Dr. Klaus Schmidt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, her yıl olduğu gibi bu sene de 2 kazı kampanyası planladıklarını belirtti.

    İlkbahar döneminin çalışmalarına kısa süre sonra başlanacağını, bu arada kış aylarındaki iklim koşulları nedeniyle uyguladıkları koruma önlemlerini kaldırıp, alanı temizleyeceklerini ifade eden Prof. Dr. Schmidt, böylece ziyaretçiler için görsel bir ortam oluşturacaklarını söyledi.
    Bu dönemdeki çalışmalarda ağırlıklı olarak tarihi eserlerin bulunduğu yerde ''koruma çatısı yapımı''na yönelik çalışmalar yürüteceklerini belirten Prof. Dr. Schmidt, şunları kaydetti:

    ''Çalışmalarımızın ağırlık noktalarından birisini yapılacak koruma çatısına yönelik kazılar oluşturacak. Çünkü bu çatının yer alacağı, dayanacağı ayakların yerinin arkeolojik olarak araştırılması gerekiyor. Yeni kazı alanında da bilimsel çalışmalar devam edecek ama dediğimiz gibi ağırlık noktasını eski kazı alanındaki çatının yapılmasına vereceğiz. Geçen yıllarda olduğu gibi 25 kişilik bilimsel ekip gelecek. 50 kadar da işçi Örencik köyünden çalışmalarımıza destek verecek.''


    ''BİLİM İNSANLARI VE ARKEOLOGLAR ŞANLIURFA'YA GELECEK''

    Klaus Schmidt, geçen dönem yapılan kazı çalışmalarında gün yüzüne çıkarılan ''T'' biçimli yeni dikili taş üzerinde 50'ye yakın hayvan figürü bulunan karmaşık bir motifin yer aldığını söyledi.

    Şimdiye kadar bu yoğunlukta motife sahip bir taş bulunmadığını bildiren Schmidt, şöyle devam etti:
    ''Aynı dikili taş üzerinde motifler arasında yılanı yakalayan bir kartal görüyoruz, bu da figürlerin bize çok gelişkin hikayeler aktardığını gösteriyor. Göbeklitepe'deki eserler üzerinde yer alan sembolleri incelemek ve çözebilmek için değişik ülkelerden bilim insanları ve arkeologların içerisinde bulunduğu bir çalışma yapacağız.

    Bu sembolik dünyayı çözebilmek ve anlayabilmek için de uluslar arası düzeyde bazı çalışma grupları oluşturuyoruz. Ekim ayında bu konuya yönelik ilk çalışma grubu Şanlıurfa'da bir araya gelecek. Göbeklitepe kazı ekibiyle birlikte küçük bir sempozyum yapılacak.''

    GÖBEKLİTEPE

    Neolitik döneme ait yerleşim yeri Göbeklitepe, Şanlıurfa'nın 18 kilometre kuzeydoğusundaki Örencik köyü yakınlarında bulunuyor.
    İlk kez 1963 yılında İstanbul ve Chicago üniversitelerinden görevlilerinin yüzey araştırmaları sırasında fark edilen Göbeklitepe'deki kazı çalışmalarını, 1995 yılından bu yana Şanlıurfa Müzesi ve Berlin Alman Arkeoloji Enstitüsü ortaklaşa yürütüyor.

    Kazı çalışmalarında şimdiye kadar Neolitik döneme ait yabani hayvan figürlü ''T'' biçimli dikili taşlar, 8-30 metre çapında dairesel ve dikdörtgen şekilli dünyanın en eski tapınak kalıntıları, çok sayıda yabani hayvan figürü, insan heykeli, dikili taşlar ve yaklaşık 12 bin yıl öncesine ait olduğu belirtilen 65 santimetre uzunluğunda insan heykeli gibi tarihi eserler bulunmuştu.

    Dünyanın en eski ''tapınak merkezi'' olduğu belirtilen Göbeklitepe, bir süre önce UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alınmıştı.
    Sabah

  7. #31
    Duhul
    Oct 2007
    İkamet
    İSTANBUL
    Yaş
    62
    Gönderi
    1,343

    Esas

    http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20543988.asp


    Köşe yazısında Göbeklitepe ile ilgili bir kaç küçük not var.
    İlgilenenlere.

  8. #32
    Duhul
    Jan 2009
    İkamet
    İzmir
    Yaş
    51
    Gönderi
    19,321
    Blog Yazıları
    45

    Esas

    Pinky abi, Göbekli Tepe haberi değil ama bölgeye ait bir kazı haberi olduğu için bloğumdan başka buraya da yapıştırayım dedim müsadenizle.

    Tarih öncesi kaybolmuş bir kültür, medeniyetin daha izlerine ulaşmak güzel.



    Türkiye'de 2,500 yıldır saklı dil bulundu

    Diyarbakır il sınırları içinde bulunan Ziyaret Tepe arkeolojik kazı alanından iki yıl önce çıkarılan kil tabletteki yazının 2,500 yıl önceye dayanan unutulmuş bir dil olduğu bulundu.




    Ziyaret Tepe höyüğündeki kazı çalışmaları sırasında çıkarılan kil tablet üzerindeki çalışmalar iki yıldır devam ediyordu.

    Tabletin üzerinde Assurca çivi yazısı ile yazılmış 60 kadın ismi var.

    Şimdiye kadar bilinmeyen bu dilin ve tabletin üzerindeki yazının sırrını kazı çalışmalarından sorumlu arkeologlardan biri olan Cambridge Universitesi’nden Dr. John Macginnis BBC Türkçe’ye anlattı.

    Tabletteki Sır Ziyaret Tepe’de yerleşim geç Neolitik dönemden İslamiyet dönemine kadar uzanıyor.

    Uzun bir süre köy yerleşimlerinin hakim olduğu Ziyaret Tepe, Orta ve Geç Assur dönemlerinde (M.Ö. 1300-600) çok önemli bölgesel bir kent.

    Dolayısıyla imparatorluğun yönetimine dair önemli ipuçları barındırıyor.



    Ziyaret Tepe’de yapılan kazılar sırasında birçok kil tablet çıkarılmış ancak bir tanesi hem tarihsel olarak hem de dilbilim açısından çok önemli bir yer teşkil ediyor.

    Tablet, kazının yapıldığı höyükte bulunan sarayın alt kısmından çıkarılmış.

    Macginnis, tablette ismi geçen 60 kadının Assur İmparatorluğu, Zağros dağları etrafındaki bölgeyi istila ettiğinde oradan getirilen ve sarayda çalıştırılan kadınlar olduğunu düşünüyor.

    Tablet iki yıl önce çıkarılmasına rağmen şifresinin çözülmesi zaman almış.

    Assurca çivi yazısının şifresinin yüzyıldan fazla bir süre önce çözüldüğünü dolayısıyla tabletin üzerindeki yazıların okunabildiğini belirten Macginnis, kadın adlarının bir iki tanesi dışında geri kalanının bölgede bilinen dillerle hiçbir benzerlik taşımadığını ve bilinmeyen bir dil olduğunu söylüyor.

    Macginnis'e göre, iki yıl boyunca üzerinde çalıştıkları bu dil, hakkında herhangi bir bilginin mevcut olmadığı Assur İmparatorluğu'nun doğu bölgesine ait olabilir.

    Çalışmalar bu dilin 2,500 yıl öncesine ait unutulmuş bir dil olduğunu gösteriyor.

    Tabletin bulunmuş olması ise bir felaketin bize hediyesi.

    Macginnis, sarayın bu kısmında yangın çıktığını ve bu nedenle kil tabletin yanarak daha dayanıklı bir hale geldiğini söylüyor. Kil tabletler her ne kadar günümüze kadar kalabilseler de zaman içinde zarar görüyorlar. Ancak piştikleri zaman daha dayanıklı oluyorlar.

    Tuşhan'dan Ziyaret Tepe'ye uzanan yol Ziyaret Tepe, bölgedeki en büyük kazı alanlarından biri.

    Geç Assur döneminin en önemli yerleşim yerlerinden biri olan Ziyaret Tepe’nin bu dönemdeki adı Tuşhan.

    Bu bölgede, 1997’den bu yana, Ilısu baraj gölünün bölgenin büyük bir kısmını sular altında bırakacak olması nedeniyle kurtarma kazı çalışmaları yapılıyor.

    Kültür Bakanlığı’nın desteklediği proje, Dr. Macginnis dışında, Akron Üniversitesi'nden Doç. Dr. Timothy Matney, Marmara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Kemalettin Köroğlu ve Mainz Üniversitesi’nden Dr. Dirk Wicke tarafından yürütülüyor.

    Uzun bir süredir devam eden kazılar, Ziyaret Tepe’nin yerleşim şemasını ortaya çıkarmak ve buradaki yapıların işlevlerini anlamak amacıyla sürdürülüyor.

    İnsanlık tarihi için yeni bir kapı Assur İmparatorluğu, dünyadaki en büyük çok uluslu imparatorluklardan biri. Assurlular, Suriye ve Irak’ın tamamı ve diğer komşu ülkelerin bir kısmını da kaplayacak şekilde ortadoğunun büyük bir bölgesini yönetiyordu.

    İmparatorluğun merkezi olan Suriye ve kuzey Irak arasındaki bölgede Assurca dili konuşulurken çeperlerinde ise daha farklı diller konuşuluyordu.

    O dönemde daha fazla dil olduğunu söyleyen Macginnis, daha sonra dillerin sayısında bir azalma olduğunu belirtiyor.

    Macginnis, imparatorluğun bazı bölgeleri ile ilgili bilginin mevcut olduğunu, ancak İran’ın batısındaki bölge ile ilgili hiçbir bilginin olmadığını söylüyor.

    Bu anlamda Ziyaret Tepe’den çıkarılan bu tablet tarihsel olarak büyük bir öneme sahip.

    Bu bulgu dilbilimi açısından da büyük bir gelişme. Dünya dilleri çok hızlı bir şekilde yok oluyor. Dolayısıyla dillerin gelişimi ile ilgili bilgimizi ve anlayışımızı derinleştirecek her türlü bilgi çok önemli.

    Daha önceki kazılarda da geç Assur dönemine ait (yaklaşık M.Ö. 614 – 611) çivi yazılı tabletler bulunmuş. Bu tabletler, Assur imparatorluğunun başkenti Ninova’nın düştüğü, imparatorluğun yıkılış dönemine ait.

    Ziyaret Tepe Ilısu barajı tehdidi altında Macginnis, kazı çalışmalarının devam ettiği bu bölgenin alt taraflarının Ilısu barajının tamamlanmasının ardından sular altında kalacağını söylüyor.

    Türkiye’nin bu bölgede kazı yapmalarına izin verdiğini ve bunun çok mühim bir adım olduğunu belirten Macginnis, yıllardır sürdürdükleri çalışmada alanın büyük bir kısmını incelediklerini ama hala incelenecek çok şey olduğunu söylüyor.

    Her ne kadar modern bilimsel teknikler kullanılsa da bu oldukça sınırlı ve muhtemelen alanın sadece yüzde biri kazılmış.

    Macginnis'e göre Ziyaret Tepe büyük bir imparatorluğun önemli bir kenti; buradan başka tabletlerin çıkma olasılığı da oldukça yüksek.

    Ilısu Barajı, binlerce insanı yerinden etmenin yanısıra bölgedeki tarihi kalıntıları yok edecek ve ekolojik dengeyi ciddi bir hasara uğratacak olması nedeniyle tepki görüyor.

    2009 yılında Almanya, İsviçre ve Avusturya Ilısu barajının toplumsal ve çevresel sonuçları nedeniyle projeyi finanse etmeyi bırakacaklarını açıklamışlardı. Ancak baraj yapımı, yerel kredilerle sürdürülmeye devam ediliyor.

    Ilısu Barajına karşı kampanya yapan gruplar, Hasankeyf ve Dicle Vadisini’nin UNESCO tarafından belirlenmiş 10 kriterin 9’unu doldurduğunu ve UNESCO Doğal ve Kültürel Miras listesine dâhil edilmesini talep ediyor.

    http://dunya.milliyet.com.tr/turkiye...95/default.htm

Sayfa 4/7 İlkİlk ... 23456 ... SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •