Kayserili'ye sormuşlar :
-2 kere 2 kaç eder? diye.
-Alırken mi , satarken mi ? demiş.
Siyasetçiye sormuşlar :
Demokrasi nedir ? diye.
-Güçlüyken mi , zayıfken mi? demiş.
|
|
|
FETÖ'ye ait 62 bin 317 adet gayrimenkul olduğu belirlendi. İçinde yurt, okul, üniversite ve örgüt evi bulunan mülklerin 4 bin 548'i devlet envanterine geçirildi. Taşınmazların 2 bin 381 adeti Hazine'ye, 2 bin 167 adeti Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne devredildi. Operasyonların devam etmesiyle birlikte bu sayının artacağı belirtiliyor
http://www.gazetevatan.com/feto-nun-...978078-gundem/
Çok mal haramsız, çok laf yalansız olmazmış...
Aslında konu "çok mal"a gelince, birinin diğerinden farkı da yok hani.
Tüm mesele hukukun sizden yana olması.
O desteği kaybederseniz hırsız durmuna düşersiniz.
Yoksa, o kadar malla mülkle, kralsınız kral...
Kayserili'ye sormuşlar :
-2 kere 2 kaç eder? diye.
-Alırken mi , satarken mi ? demiş.
Siyasetçiye sormuşlar :
Demokrasi nedir ? diye.
-Güçlüyken mi , zayıfken mi? demiş.
İçişleri Bakanı Efkan Ala, "Şu anda emniyette daire başkanlığı seviyesinde istihbarat örgütümüz var. 7 bin çalışanın 6 bin 500’ü bu FETÖ örgütüne bağlıydı. Burasının durumu yükseltilecek. Jandarmada bir istihbarat başkanlığımız var. Bu da yeniden yapılanacak" dedi. Ala, göreve geldiğinde 81 ilin 74'ünün emniyet müdürünün de FETÖ'cü olduğunu açıkladı.
http://www.hurriyet.com.tr/bakan-ala...cuydu-40201691
Ölmüşük habarımız yokmuş...
Vah Türkiyem vah...
Gaziantep'te düzenlenen terör saldırısıyla ilgili açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Canlı bomba 12-14 yaşlarında, patladı ya da patlatıldı" dedi. Saldırıyı gerçekleştiren örgüte dair bilgi veren Cumhurbaşkanı, "İlk kanaatler DAEŞ olduğu yönünde" ifadelerini kullandı.
http://www.milliyet.com.tr/erdogan-d...yaset-2298729/
Türkiyemizin son 65 senedir muhafazakarlaştırılması sonunda, acı meyvalar alınmaya başlanıldı.
12-14 yaşında bir çocuğun, bu kafa ve gönül seviyesiine getirilebilmesi anca efsunlanarak gerçekleşebilir.
Dinin dogmatik ve sorgulamayan kafa altyapısı, başkalarını "kafir" "münkir" olarak kolaylıkla damgalama alışkanlığı, şehitler için vaad edilenler, bir çocuğun beline bombayı bağlayarak kendini kafirlerle birlikte yok edebilmesine yol açabiliyor.
Erdoğan artık alıştık, bu canlı bombaları "müslüman olarak" kabul etmeyecektir.
"Bana, bir müslüman başkalarını öldürür dedirtemezsiniz" kabulü ve ısrarı, geleceğimiz için de umutlu olmamızı önlemektedir.
Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştiremezsek olacak budur.
Bu coğrafyanın, hemen her şehriyle, korkarım yakın gelecekte kan gölüne dönme ihtimali bu yöneticilerle artmaktadır.
Güreş ata sporumuz...
Her tür güreşin yapıldığı bir coğrafya burası.
Cihan pehlivanları olarak sunduğumuz, hikaye ettiğimiz Osmanlı döneminden, yağlı güreş şampiyonları Kara Ahmet, Koca Yusuf menkibelerini dinleyerek büyümüşüz...
Olimpiyatlarda aldığımız 39 altın madalyanın 29 unu, toplam 94 madalyanın 63 ünü serbest ve greko romen güreşçilerimiz kazanmışlar.
Rio Olimpiyatlarını TRT den izliyorum.
Güreşçilerimizin maçlarını TRT bir başka şevkle veriyor.
Spikerler yorumcular, sporcularımızın maçları olduğunda, "dinsel ifadelerle" dolu sözlerini, Türkiye'deki ve dünyadaki Türklerden dua talep ederek noktalıyorlar.
Grekoromende beklediğimiz altın madalyayı alamadık. Beklentimiz serbest güreşçilerimize ve özellikle TAHA AKGÜL'e kaldı.
Aynı gün Selim Yaşar diye bir güreşçimiz de umut oldu hepimize.
Spiker ve yorumcu Selim Yaşarı övdüler ve bu güreşçimizin maçlarından önce milletimizden hayır dua istediler.
Selim Yaşar güzel maçlar yaptı ancak finalde Rus güreşçiye yenilerek gümüş madalyada kaldı.
Maç sonrası Selim Yaşar'la röpörtaj için TRT elemanı yanaştı.
Bir de baktık Selim Yaşar'ın yanında yabancı kılıklı bir adam daha...
Sonrası benim için "perdenin yıkıldığı" an oldu.
Bizim TRT elemanı kötü İngilizcesi ile, o yabancı kılıklı adama soru sordu, adam Selim Yaşar'a döndü ve anlamadığımız bir dilde soruyu aktardı.
Sonra Selim Yaşar hiç anlamadığımız bir dilde konuşmaya başladı.
Kızıma döndüm, bu dil hangisi dedim...
Rusça galiba baba, dedi.
İ-Pad e girdik. Sorguladık meğer maç öncesi hayır dua gönderdiğimiz güreşçimiz, Rus'muş...
Güreşte bile bu hale geldiysek, bu komediye hala dua okuyorsak, hemen her spor branşında göstermelik başarı için gidip bir yerlerden devşirdiğimiklerimizden medet bekliyorsak, birilerinin de bizim sporumuzun ruhuna bir Fatiha okuma zamanı gelmiştir.
Değil mi?
Gülümsedim ağlanacak halimize tebessüm kıvamında....Originally Posted by BORA YAŞAR
Güreş ata sporumuz...
Her tür güreşin yapıldığı bir coğrafya burası.
Cihan pehlivanları olarak sunduğumuz, hikaye ettiğimiz Osmanlı döneminden, yağlı güreş şampiyonları Kara Ahmet, Koca Yusuf menkibelerini dinleyerek büyümüşüz...
Olimpiyatlarda aldığımız 39 altın madalyanın 29 unu, toplam 94 madalyanın 63 ünü serbest ve greko romen güreşçilerimiz kazanmışlar.
Rio Olimpiyatlarını TRT den izliyorum.
Güreşçilerimizin maçlarını TRT bir başka şevkle veriyor.
Spikerler yorumcular, sporcularımızın maçları olduğunda, "dinsel ifadelerle" dolu sözlerini, Türkiye'deki ve dünyadaki Türklerden dua talep ederek noktalıyorlar.
Grekoromende beklediğimiz altın madalyayı alamadık. Beklentimiz serbest güreşçilerimize ve özellikle TAHA AKGÜL'e kaldı.
Aynı gün Selim Yaşar diye bir güreşçimiz de umut oldu hepimize.
Spiker ve yorumcu Selim Yaşarı övdüler ve bu güreşçimizin maçlarından önce milletimizden hayır dua istediler.
Selim Yaşar güzel maçlar yaptı ancak finalde Rus güreşçiye yenilerek gümüş madalyada kaldı.
Maç sonrası Selim Yaşar'la röpörtaj için TRT elemanı yanaştı.
Bir de baktık Selim Yaşar'ın yanında yabancı kılıklı bir adam daha...
Sonrası benim için "perdenin yıkıldığı" an oldu.
Bizim TRT elemanı kötü İngilizcesi ile, o yabancı kılıklı adama soru sordu, adam Selim Yaşar'a döndü ve anlamadığımız bir dilde soruyu aktardı.
Sonra Selim Yaşar hiç anlamadığımız bir dilde konuşmaya başladı.
Kızıma döndüm, bu dil hangisi dedim...
Rusça galiba baba, dedi.
İ-Pad e girdik. Sorguladık meğer maç öncesi hayır dua gönderdiğimiz güreşçimiz, Rus'muş...
Güreşte bile bu hale geldiysek, bu komediye hala dua okuyorsak, hemen her spor branşında göstermelik başarı için gidip bir yerlerden devşirdiğimiklerimizden medet bekliyorsak, birilerinin de bizim sporumuzun ruhuna bir Fatiha okuma zamanı gelmiştir.
Değil mi?
Nazimiye İlçesi'ne bugün sabaha doğru saat 04.30 sularında ilçeye sızmaya çalışan kalabalık PKK'lı bir gurup ile güvenlik güçleri arasında yaşanan çatışmalarda 1 uzman çavuş şehit oldu, ikisi ağır olmak üzere 3 polis memuru yaralandı. Sabah erken saatlerinde Nazimiye İlçe merkezine farklı noktalardan sızan kalabalık PKK grubu ile güvenlik güçleri arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. PKK'lı gruplar İlçe Emniyet Amirliği ve İlçe Jandarma Komutanlığı'na önce roketatarlar ile saldırı düzenledi, daha sonra da makineli silahlar ile ateş altına almaya çalıştı. İlçe Emniyet Amirliği'ne saldıran PKK'lı grup, emniyet amirliğine yakın olan sağlık ocağı bahçesinden emniyet amirliğine yoğun ateş açtığı ve burada şiddetli çatışma çıktığı öğrenilirken, sağlık ocağı bahçesinde bulunan 112 hızır acil servisine ait iki ambulansın da yanarak kullanılamaz hale geldiği belirtildi.
http://www.milliyet.com.tr/tunceli-d...undem-2298963/
Haber başlığı "karakola saldırı"...
Oysa detayda farkediyoruz ki PKK, tüm ilçeyi hedef almakta.
Dışarıdan gelip, bir ilçenin kurumlarına, güvenlik güçlerine saldırmaktalar.
Belki de yeni bir konsept geliştiriyorlar.
Atatürk'ün o çok bildik "hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır" stratejisinin yarattığı değişiklik gibi bir olgu.
Sınır karakollarına saldırı yerine, yerleşim birimlerine saldırı.
Osman Pamukoğlu Paşanın kendisinin yaptığı ve önerdiği gibi, güvenlik güçleri aynen PKK lı gibi dağlarda yaşamayı öğrenmedikçe, sabit yerleşim merkezlerine hain saldırıların önünü almak mümkün değil kanımca...
Allah'ın verdiği bir canımız var, o da bu memleket için feda olsun.
Kemal Kılıçdaroğlu, Artvin'de konvoyuna yapılan silahlı saldırı sonrasında böyle demiş...
Siyasiler, can tehlikesi sçzkonusu olduğunda klişe bu sözü söylüyorlar.
Hepsi kazaya ve kadere inanıyorlar...
500 tane koruma ile geziyorlar.
Her gün bir çok şehit haberi gelen, gencecik insanların öldüğü bir ülkede ortalam yaşları yetmiş olan siyasiler en ufak bir tehlikede hemen o durumun primine oynuyorlar.
Erdoğan'ın aynı konumdaki sözü ile Kılıçdaroğlu'nunki arasında en ufak bir fark var mı?
Allah lafını etmeden meramlarını anlatamıyorlar.
Sonra da laiklikten dem vuruyorlar.
İnandırıcı olmaktan uzaklar.
Gönderi Kuralları