|
|
Esad kuzeyden çekildi kontrol PKK’ya geçti
Esad’ın askerlerinin Şam’da muhaliflerle mücadele için ülkenin kuzeyinden çekilmesini fırsat bilen PKK’nın Suriye kolu PYD birçok kentte “kontrolü ele geçirdiğini” duyurdu. PYD “Türkiye müdahale etmesin” diyerek tehdit savurdu
Suriye’de 17 aydır muhaliflerin isyanına direnen Devlet Başkanı Beşar Esad’a bir darbe de Kürtler vurdu. Başkent Şam’da geçen hafta düzenlenen bombalı saldırıda rejimin üst düzey dört isminin öldürülmesi, çatışmaların Şam’ın mahallelerine yayılması ve bazı sınır kapılarının muhaliflerin eline geçmesi Esad yönetimini çok zor bir duruma sürüklemişti.
‘6 kent ellerinde’
Son olarak Esad yönetiminin bu durumunu ve askerlerin büyük ölçüde Şam’a çekilmesini fırsat bilen PKK’nın Suriye kolu olarak bilinen PYD (Demokratik Birlik Partisi) ülkenin kuzeyinde Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde “yönetime el koyduğunu” ilan etti. Önceki gün ilk olarak Halep sınırları içinde yer alan ve Türkiye yakınındaki Kobani kasabasında “kontrolün ele geçirildiği” açıklanmıştı. Dün de Amude, Efrin, Terbaspi, Ayn El Arap ve Derik kentlerinin de tamamen Kürt grupların oluşturduğu Suriye Kürtleri Ulusal Konseyi’nin yönetimine geçtiği ilan edildi. Kürt Uzlaşma Partisi lideri Fevzi Şanghal “Kürt şehirlerinde herhangi bir çatışma yaşanmadı. Esad rejimi güçleri bu bölgeleri terk etti. Suriyeli Kürt gruplar arasında 11 Haziran’da imzalanan Erbil Anlaşması’na göre Kürt Ulusal Konseyi ile Batı Kürdistan Konseyi bu bölgeleri ortak olarak yönetecek” dedi.
Orduya ultimatom
PYD liderlerinden Hüseyin Koçar ise “Kürt güçleri, Özgür Suriye Ordusu’ndan gelen teklifleri reddetmiş ve Kürtlerin kendi bölgelerini kontrol edeceğini ilan etmiştir. Türkiye bu duruma müdahale etmesin. Karşılık veririz” diye konuştu.
Kürt gruplar, Suriye ordusuna yönelik bir ‘ultimatom’ da yayınlayarak “Bölgemizde bulunan tüm Esad yanlısı güçleri barışçı bir şekilde geri çekilmeleri için uyarıyoruz. Aksi halde zorla çıkarılacaklardır. Bu bölgeler Kürt Halk Koruma Birlikleri tarafından korunacaktır” ifadesi kullanıldı. Kürt grupların Suriye’deki en büyük Kürt kenti olan Kamışlı’yı da hedef aldığı ve buradar çatışmaların sürdüğü iddia edildi. Kürt grupların bugün ele geçirilen bölgelerde “bağımsızlık ilan edecekleri” de iddialar arasında...
Öcalan posteri taşıdılar
Yüzleri örtülü silahlı kadın örgüt militanları sokaklarda devriye gezmeye başladı. Twitter’da ‘Bağımsız Kürdistan’ kampanyası başlatılarak fotoğraflar dünyayla paylaşıldı.
http://haber.gazetevatan.com/fifa-da.../466770/5/Spor
Komşularla sıfır sorunlu dış politika şiarıyla yola çıktık.
Geldiğimiz nokta, "şaşkın ördek kıçtan dalar" politikasıdır...
Başkalarının direktifi ile belirlenen politikalar doğal olarak bize değil onlara, onların emellerine hizmet edecektir.
BOP'un eşbaşkanı bile bilmiyordur nereye gittiğimizi.
Sadece "takşak" emir uygulamakla görevini yapmakta.
Eğer Suriye kargaşasının sonunda yönetimde Kürt egemenliğine ulaşılırsa, BOP'un Suriye ayağının amacı artık kimsenin inkar edemeyeceği bir gerçekliğe kavuşacaktır.
BOP'un aslinda BIP olabilecegi konusunda endiselerim var.
http://www.globalsecurity.org/milita...srael-maps.htm
Sonrası...Önünde sonunda BOP ilerliyor...Sırasıyla güney kürdistan (Irak), batı kürdistan (Suriye), doğu kürdistan (İran), güya kuzey kürdistan(Türkiye) birleştirilmeye çalışılacak.
İlk ikisi kartondan, sınırları cetvelle çizilmiş devletler olduğundan emperyalist destekli kürtlere kolay lokma oldular/oluyorlar.
Peki sonrakiler...Devlet geleneği olan İran ve Türkiye'den bir parça koparmaya kalkmak öyle çok kolay ve basit olmaz. En azından büyük bir savaş gerekir.
Kiminle mi? "Sizinde bir devletiniz olmalı" dolmuşuna binmiş ve tabi ki emperyalizmim kucağına oturmuş olan toplulukla İslam tarihinde bolca görülmüş İslamın İslamla (hoş, emperyalizme uşaklık eden her kim olursa olsun müslüman değildir) çarpışmalarından biri daha yaşanır ve emperyalist uşakları ham hayalleriyle tarihe gömülürler.
Sadece kehanettir. YTD.
Esad'ın tek bir şansı kaldı. Lazkiye-Tartus hattında kurulacak bir Alevi Devleti. Silahlı Kuvvetlerini bu bölgeye çekecek, nüfus yapısını değiştirecek eylemler yaparak(Tyremse'de olduğu gibi), Sunni ve kürt unsurları bu bölgeden kaçıracak ve 1922'de kurulmuş ve 1936'da bağımsızlığını kazanmış, 1944 yılında Suriye Devletinin kurulmasıyla Suriye Devletine katılmış, Alevi Devletini yeniden kuracaktır.
İnternet medyasındaki haberlere göre, Suriye Merkez Bankasının rezervlerinin büyük bölümü Tartus'a taşınmış.
Aşağıdaki haritada Alevi Devletinin kurulacağı bölge, Alevilerin yoğun olarak yaşadıkları yerler gösterilmiş.
Resimde görüldüğü gibi, Alevi Devleti, Kürtlerin Akdenize çıkışını engelliyor. Kurulacak Alevi Devletinin kuzeyine baktığımızda, Adana ve Mersin bölgesinde yoğun Kürt nufus görüyoruz.
Malesef, ''Arap Baharının'' ülkemize bulaşacağını apaçık tespit edebiliyoruz.
Bunun olmaması için Türkiye'nin askeri gücünü de kullanarak, Alevi Devletinin kurulmasını engellemesi gerekir.
Bu durum ise, Türkiye'deki Alevi-Sunni fayını harekete geçirecektir.
Çok kötü bir durumdayız.
Not: Bu durumu iç politika malzemesi yapıp, hükümeti eleştirmek çok yanlıştır. Yukarıdaki mesajda bir dünya savaşının eşiğinde olduğumuz kehaneti verilmiş. Artık bunları görmek için kehanete gerek yok, düşünerek bu sonuçlara ulaşmak mümkündür.
Bu olanlar, Küresel mücadelenin sonuçlarıdır. Hükümetin suçu yok. Hükümeti, dışişleri bakanını eleştirmenin sırası değil, birlik olmak lazım.
Engel olamayız. Neden engel olamayacağımızı, Fatih Sultan Mehmet'in kardeşini öldürmeyi kanun maddesi haline getirmesinden başlayıp, 2.Abdulhamit'in tahttan indirilmesine getirip bağlamamız lazımdır.Cevremizdeki ates cemberi her gecen gun daha da belirginlesiyor ve birileri bizleri bir maceraya dogru sessiz ve sinsice itekliyor. Umarim bunun en kisa surede farkina varir ve engel olabiliriz. Bu surecte bizlere de gorev dusuyor.
2.Abdulmahit tahttan indirildikten sonra irademizi kaybettik, bir daha da sahip olamadık.
Şimdi bütün suçu getirip, Akp hükümetine yıkamayız.
Yapmamız gereken şey şudur : Kazanacak tarafı tespit edip, ondan yana olmak. Başka birşey yapamayız. Çünkü irademiz yok.
Son düzenleme : madenci1; 22-07-2012 saat: 13:42.
Eğer Suriye'deki rejimin yıkılması, Kürtlerin Akdeniz'e çıkmalarına, Adana'daki Mersin'deki Kürtlere kadar giden bir gelişmeye neden olacaksa, bunu gündeminin birinci maddesi haline getiren hükümeti eleştirmek yanlış mıdır?
Küresel mücadelenin sonuçlarıdır diyerek her olan biteni sineye çekmek bir tarafa üstüne üstlük testiyle su taşımak doğru mudur?
Küresel oluşuma, kehanetlere, şuna buna kalsa, bunlara pabuç bıraksa ortada İran kalır mıydı?
Sen kendi varoluş stratejini oluşturacaksın. Tüm gücünü dikkatini dış ilişkilerini buna göre ayarlayacaksın.Düşmanını dostunu bu eksende belleyeceksin.
Devlet de bunun için, ordu da.
Gerisi vatan millet Sakarya palavrası değil mi?
Sonuçta kendi varlığına ters düşen politikalara çanak tutarak, öyle bölgesel güç, büyük dünya devleti palavraları ile karın doymuyor.
Bir ufak not da yazıdaki "alevi" terimine.
Belki "alevi-şii ne fark var? İkisi de aynı" gibi bir savunmayla karşılaşılabilir ama Sufriye'dekilerden bahsederken "alevi değil şii" demek en azından içimizdeki alevileri ayrıştırmak açısından doğru olurdu diye düşünüyorum.