Kadın Cinayetleri

[Koray]

İstanbul Sancaktepe'de 36 yaşındaki Sibel K.'nın yolu kocası tarafından kesildi. Saldırgan, boynundan tuttuğu kadının ağzına silahını dayayıp ateş etti. Eşini vurarak öldüren Murat K. da başka bir yerde otomobilin içinde ölü bulundu.
Sibel K.'nın eşi tarafından aldatıldığı için bir süre önce evi terk ederek ayrı yaşadığı öne sürüldü.

[BORA YAŞAR]

Dün İstanbul, İzmir ve Adana’da şiddete uğrayan üç kadın, eşleri tarafından katledildi. Önceki gün Ankara’da bir polis iki kadını karakolun önünde güpegündüz vurarak öldürdü, meslektaşlarının vurduğu polis de hayatını kaybetti.

Türkiye’de, 2009-2013 yılları arasında 1.611 kadın cinayeti işlendi. Zaman’ın açık kaynaklardan yaptığı derlemeye göre 2014 yılının ilk 5 ayında ise 200’ün üzerinde kadın öldürüldü. Bunlardan 8’i ise henüz 18 yaşına dahi girmemişti. Öldürülen her 2 kadından 1’inin katili eşleri. Diğer vakalarda ise faillerin büyük bölümü erkek arkadaşları, boşandığı eşleri ya da akrabaları. Hayatını kaybeden kadınların büyük bölümü ayrılmak ya da boşanmak istediği için öldürüldü. En acı istatistik ise ölen 21 kadının daha önce faili hakkında Emniyet birimlerine suç duyurusunda bulunmuş olmasıydı.


http://www.zaman.com.tr/gundem_turki...r_2228722.html

Türkiye'de yaşanan suç patlamasından en büyük payı gene kadınlar aldı.

[Koray]

Bursa'da 25 yaşındaki bir kişi, tartıştığı annesini döverek öldürdüğü gerekçesiyle gözaltına alındı.

[alyel]

KADINLARIMIZ

Toprak öyle bitip tükenmez, /dağlar öyle uzakta,
sanki gidenler hiçbir zaman
hiçbir menzile erişemeyecekti.
Kağnılar yürüyordu yekpare meşaleden tekerlekleriyle
Ve onlar
ayın altında dönen ilk tekerlekti.
Ayın altında öküzler
başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi
ufacık kısacıktılar
ve pırıltılar vardı hasta kırık boynuzlarında
ve ayakları altından akan
toprak,
toprak,
ve topraktı.
Gece aydınlık ve sıcak
ve kağnılarda tahta yataklarında
oyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
Ve kadınlar
birbirlerinden gizleyerek
bakıyorlardı ayın altında
geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız
şimdi ayın altında
kağnıların ve hartuçların peşinde
harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi
aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde
ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
Ve ayın altında kağnılar
yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon`a doğru.

NAZIM HİKMET

[Koray]

Bursa’da bir kişi, 10 yıl önce evi terk eden kızına benzettiği bayana sokak ortasında kurşun yağdırdı ...

[BORA YAŞAR]

Ülkemizdeki kadın cinayetlerine bakıyorum da...

Erkekler olarak toplumsal bir delilik duygusu içindeyiz kadınlara karşı.

Neden acaba?

Bir nevi "seri katil" olgusu gibi.

İncelenmeye değer.


ABD malum seri katiller ülkesi.

Bilim adamları seri katilleri incelemişler...

Bu konuda bir Türk psikiyatrın yazısı şöyle:

"Psikiyatr Ayhan Akcan, seri cinayetlerin tamamina yakinin erkekler tarafindan islendigini belirterek, "Bir silahla sanki tüm ABD halkinin yasami üzerine oyun oynanmakta" dedi.

ABD'de yasanan seri cinayetlerin psikolojik boyutunu degerlendiren Psikiyatr Ayhan Akcan, "Washinton ve çevresinde dehset saçan hayalet keskin nisanci, korku saçmaya devam ediyor. Alisveris merkezleri, benzin istasyonlari neredeyse tüm açik alanlarda insanlar; kafasina isabet edebilecek tek kursun ile ölme ihtimalinden dolayi bulunmak istemiyor. Sonuçta herkes tedirgin ve 'paranoya' içerisinde" diye konustu.

Cinayet bagimliliginin seri katillerin basta gelen özelligi oldugunu belirten Akcan, "Kurban üzerinde sadistik bir kontrol kurma isteginde olmak, genellikle tanimamak, cinayet sonrasi psikolojik tatmin duymak; seri katillerin ortak özellikleridir. Her seri katilin cinayet isleme biçimi farklidir. Seri katili öznellestiren de bu cinayet isleme biçimidir. Zaten isimleri ile hatirlanmazlar, cinayet isleme biçimleri veya aletleri ile hatirlanirlar. Kolici, çivici, testereci gibi. Bu cinayet isleme biçimi seri katilin muhtemel psikolojisini ve özelliklerini de yansitir" ifadelerini kullandi. Seri katillerin neredeyse tamaminin erkek olduguna dikkat çeken Akcan, sunlari söyledi: "Bu kisiler çocukluklarinda ciddi fiziksel ya da duygusal tacize ugramislar, kötü aile kosullarinda yasamislardir. Evlat edinme, aile de sürekli siddet ve alkol madde kullanimi, anne-baba yoklugu belirgindir. Anne uzak, sevgisiz, ihmalkar ve çocugun duygularina karsilik vermez iken; baba genellikle yoktur ya da olsa bile soguk, asagilayan, küfürlü konusan, dayak atan yani sürekli taciz yapan kisidir. Insan iliskileri kopuktur, gerçek ve olgun iliski kuramazlar. Empati yapamazlar ve merhamet, vicdan, masumiyet, suçluluk, sevgi duygulari hiç gelismemis veya yoktur. Bu duygulari hissedemezler ve tamamen dürtülerine, ihtiyaçlarina göre hareket ederler. Bu ruh yapisi ile kendilerin de anlamadigi bir motivasyonla cinayet islemeye zorunlu hissederler ki bunlar basit cinayetler degildir. Zekidirler, fakat bu zeka genellikle kurbanlarini gözlemleme de o kadar ön plana çikar ki yakalanmadan yillarca sakli kalabilirler."

http://www.saglikplatformu.com/haberler/Ayrinti.asp?HaberNo=1088



Yazı biraz daha devam ediyor.

Yukarıda ifade edilen tümüyle ferdi özellikler.

Bizde ise, erkeklerin kadınlarımıza karşı geliştirdiği özel bir ruh hali, üstünlük, güçlülük ve sahiplenme duygusunun sonunda, çoğunlukla ihanet ve reddedilme teması üzerinde kurulu bir senaryo ile kadınlarımız her gün hunharca katlediliyorlar.

Toplum olarak bir seri katil gibi hareket ediyoruz.

Katil hep erkek...

Beyaz...

Ve seri katil tiplemesinin dışında, illa tahsilli olması da gerekmiyor.


Kadına karşı bu yaklaşımın altındaki gerçekler incelenip, Milli eğitim Bakanlığı ve Diyanet Başkanlığı ile birlikte yeni yetişen nesiller üzerinde yeni metodlar uygulamaya çalışmalıyız.

Bu eğitim ve ahlak yetmiyor besbelli.

[gül50]

9 AYDA 170 KADINIMIZ ŞİDDET KURBANI OLDU
13 Ekim 2014 Samanyolu haber


Kadına yönelik şiddetin bir türlü önlenemediği Türkiye’de yılbaşından bu yana 170 kadının öldürüldüğü belirlendi. Bu yılın geride kalan dokuz ayında kadın şiddeti içerikli haber sayısı ise 47 bini aştı. Kadına yönelik cinayet haberlerinde de yükseliş olduğu tespit edildi.

'170 KADIN HAYATINI KAYBETTİ, 47 BİN HABER YAPILDI '

Medya Takip Ajansı Interpress’in yaptığı incelemede, 2014’ün geride kalan dokuz aylık süresinde kadınlara yönelik sözlü, fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik olmak üzere çeşitli şiddet uygulamalarının yazılı basında geniş yer aldığını ortaya çıktı. Araştırmada şiddetlere maruz kalan kadınlardan 170’inin hayatını kaybettiği ve yazılı basında yayınlanan kadına yönelik şiddet haberlerinin sayısının ise 47 bini aştığı belirlendi.

'KADIN ŞİDDETTE CİNAYET İLK SIRADA'

Ulusal, bölgesel ve yerel 2 bini aşkın gazete ile dergide çıkan haberlerin tek tek incelendiği araştırmada, kadına yönelik cinayet haberlerinde yükseliş olduğu tespit edildi. Kadın cinayetleriyle ilgili haber sayısı 4 bin 232 adet olarak gerçekleşti. Şiddet içerikli diğer haberlerin 3 bin 352’si psikolojik şiddet, 3bin 002’si adetle fiziksel şiddet ve bin 923 haberle de cinsel taciz temalı olarak belirlendi.

'TEDBİRLERLE ALAKALI 2500 HABER'

Aynı araştırmada, devletin kadına karşı uygulanan şiddetin önüne geçilmesi için aldığı tedbirlere de yer verildi. Buna göre, 'Konuk Evleri', 'Panik Butonu' çalışmaları ile 'Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri' ve 'Kadına Şiddete Son: ALO 183 Hayat Kurtarır' projeleri uygulamaları hakkında çıkan haberlerin toplamda 2.500’ü aştığı tespit edildi.

CHA

[cefaks]

çok değil daha 60-lı yıllarda senede 2-3 tane kadın cinayeti zor işlenirdi.
o tarihlerde ülkede okuma yazma oranı % 40 civarındaydı,
alım gücü çok kısıtlıydı,
cep telefununu bırakın,
evlerde bile telefon çok zenginlerde vardı.
tv,
internet gibi şeyler zaten yoktu.
köylerde elektirik yoktu.
istanbul gibi bir şehirde bile bir çok evde elektrik su yoktu.
otomobil çok varlıklı insanlarda vardı.
kısaca alım gücü yok denecek gibiydi.
peki ne vardı,
insanlar duygusaldı.
en basit sinemaya gittiğimizde kötü adam,
kıza kötülük yapmaya kalktığında bütün sinema ayağa kalkardı.
çocuk kızı kurtarmaya geldiğinde alkış tufanı kopardı.
insanlar bunun filim olduğunu bildikleri halde kendilerini tutamazlardı.
acıklı sahnelerde bütün sinema ağlardı.
özetlersek:
insanlarda acıma duygusu,
merhamet,
vicdan denen kavramlar vardı.
karı koca kavga etse bütün komşular gelir araya girer işi tatlıya bağlarlardı.
kanaat vardı.
şükür vardı,
merhamet vardı,
allah korkusu vardı.
şimdi,
şimdi modern olduk herkezin altında araba,
evlerde tv,
elektirik süpürgesi,
çamaşır makinesi,
buz dolabı,
bulaşık makinası,
internet,
velhasıl saymakla bitmez.
sonuç:
insanlar bolluktan kudurmuş vaziyette.
hayvan bile karnı doyunca kenera çekilir saldirmaz.
amma insanoğlu karnı doydukça daha çok canavar oluyor.
işte modern hayat.......