Sayfa 2/2 İlkİlk 12
Arama sonucu : 16 madde; 9 - 16 arası.

Konu: Fikir özgürlüğü

  1. #9

    Esas

    Bu galiba bizlerin, bariş içinde nasil bir arda yaşarız sorusunun cevabını ve sırrını da öğretecek bizlere. Nasıl bir toplum hedeflememiz gerektiğinin sırlarını da .

    Bana Göre, Fikir özgürlüğü, size, bana, veya başkalarına, saçma sapan da gelse, söyleyenin fikrini söyleme özgürlüğüdür. Tabi ki Saçma sapan şey söyleyeni, eleştirme özgürlüğüdür aynı zamanda. Buna İfade özgürlüğü diyorum.

  2. #10
    Duhul
    Oct 2006
    İkamet
    istanbul
    Yaş
    52
    Gönderi
    80

    Esas

    birinin özgürlüğünün başladığı yerde bir diğerininki biter

  3. #11

    Esas

    nasıl yani? anlamadım kusura bakmayın lütfen.

    benim özgürlüğüm bitince (yani ben sizlere ömür! ), çocuklarımın özgürlüğü mü başlayacak??

    Biz, medeni bir şekilde birlikte, özgürce yaşamasını bilemiyecek miyiz? Hep sıra mı bekleyeceğiz??

    Konuyu siyasete taşar endişesi ile daha fazla genişletemedim, yoksa daha da örneklemek mümkün..

    Bana biraz "olmadı" gibi geldi.

  4. #12

    Esas

    hatirlayamadim muellifi, ama guzel ifade etmisti, chomsky'di galiba mealen:
    "gercekte demokrasinin olmadigi ama oldugunun iddia edildigi yerlerde tebaadan dusuncelerini ozgurce ifade etmesi soylenir ve bu rejim eliyle tesvik edilir ama her zaman dusunenler bir sinira toslar. cunku orda demokrasi kilifi altinda baska birseyin ikamesi vardir" der.

  5. #13
    Duhul
    Oct 2006
    İkamet
    istanbul
    Yaş
    52
    Gönderi
    80

    Esas

     Alıntı Originally Posted by çilek Yazıyı Oku
    nasıl yani? anlamadım kusura bakmayın lütfen.

    benim özgürlüğüm bitince (yani ben sizlere ömür! ), çocuklarımın özgürlüğü mü başlayacak??
    estafurullah..
    Demek istenilen şu ki bir şahsın özgürlük sınırlaması yoktur,biri özgürüm diyorsa diğerinin özgürlüğünden yer.

    Şöyleki;
    Bir Grup olsun,bu gruptan biri çıkıp "Bu gruptakiler kötüdür" derse, başka gruptakilerin bu gruba bakış özgürlüğünü çiğner...
    bu gruptakilerinde ötekiler tarafından düşünülme özgürlüğünü çiğner...

    Katılmayan olabilir, Saygılarımla...

  6. #14
    Duhul
    Jan 2004
    İkamet
    İstanbul
    Gönderi
    1,249
    Blog Yazıları
    3

    Esas

    Bütün muhalifler alçaktır!

    Bunu ben söylemiyorum. ‘Çılgın Türklük’te bugünküleri aratmayan Falih Rıfkı Atay söylüyor.

    1931 mi?

    Emre Kongar gibilerin ‘demokrasi kanıtı’ saydıkları ‘Serbest Fırka’ bir oldubittiye getirilip (İsmet Paşa marifetiyle) kapatılmış, basındaki muhalif sesler susturulmuştur.

    İstanbul merkezli gazetelerin bu karara gösterdikleri tepki, tek parti egemenlerini çıldırtır. Hele, ‘muhalif’ çizgide yeni gazetelerin devreye gireceği söylentileri çılgınlığın dozunu daha da artırır.

    Hakimiyet-i Millî’nin tetikçisi Falih Rıfkı Atay, o günlerde ‘muhtıra’ niteliğinde bir yazı kaleme alarak girişim sahiplerini uyarır:

    ‘Eğer gazete çıkartacaklar için tahsil ve terbiyeyi bir tarafa bırakınız, yalnız bir polis tezkiyesi lazım olsaydı, kimi mahkûm, kimi maznun bu kelepçe kaçkınlarına izin ve imtiyaz verilmek imkanı yoktur. Vatan hıyanetinin, cigara içer gibi serbest yapıldığı günlerde bulunuyoruz. Bunlar bütün millî şerefleri pazara çıkartmışlardır.’

    Madem, ‘Sayın Ahmet Bey, son zamanlarda yazılarını anlamıyoruz, çok Osmanlıca kelime kullanıyorsun’ diye serzenişte bulunuyorsunuz, sevabına özetleyeyim.

    Diyor ki Falih Rıfkı: ‘Eşeklik edip muhalif gazete çıkarmayın, bunu yaparsanız ********siniz.’

    ********ler kategorisinde ilk sırayı elbette Arif Oruç, Hüseyin Cahit Yalçın, Velid Ebuzziya, Eşref Edip ve Ahmet Emin Yalman almaktadır. Falih Rıfkı Atay’a göre, ‘Bütün muhalifler alçaktır’, dolayısıyla alçakların girişeceği her hareket ‘akim’ kalmaya mahkûmdur.

    Falih Rıfkı, o yıllarda sık sık, ‘demokrasi’ sözcüğünden hazzetmediğini yazma gereği duyar. Serbest Fırka’yla birlikte gündelik hayata giren bu kavram, yalnızca Hakimiyet-i Millî yazarını değil, tek parti egemenlerini de rahatsız etmektedir.

    Bu nedenle, Serbest Fırka bir ‘geceyarısı operasyonu’yla kapatılır, halkın reyi yeniden Halk Fırkası’nda bloke edilir.

    Falih Rıfkı, tek parti uygulamalarını eleştiren ve ‘durduk yerde’ demokrasi isteyen alçaklara da şu karşılığı verecektir:

    ‘Demokrasi dedikleri şey, bizzat şeriattır. Hürriyet dedikleri şey, katillerin başıboşluğu, hırsızların serbestliği, cürümsüz, cezasız ve inzibatsız bir serseriler saltanatıdır. Bu, dolandırıcının polise, müfterinin mahkemeye karşı hareketidir. Bu bir anarşist hareketidir. Ahlak, namus, haysiyet, şeref, aile, her şey paçavraya çevrilmiştir.’

    Bir yazımda, ‘Turgut Özakman, Şu Çılgın Türkler’in Arif Oruç’a ne yaptıklarını anlatsın!’ demiştim. Anlatmadı.

    Ben anlatayım o zaman:

    Falih Rıfkı’nın jurnallerinden sonra, birçok mevkuteyle birlikte, Arif Oruç’un ‘Yarın’ gazetesi de kapatılır. O da tutup ‘kundura boyası dükkanı’ açar. Fakat polis yakasını bırakmaz. 1933 yılında, Milli Emniyet ajanları tarafından bir gece evinden alınarak Bulgaristan’ın Şumnu kentine bırakılır.

    Gazetesi Yarın’ı bir süre Şumnu, Sofya ve Paris’te yayınlar.

    1937 yılında Türkiye’ye döner. İdam talebiyle Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanır ve beraat eder.

    Gazetecilik yapmasına izin verilmediği için, geçimini gazetelere müstear isimlerle yazdığı tarihi ve edebi romanlarla sağlar.

    Sonra ortadan kaybolur.

    10 Ekim 1950 tarihli Milliyet’in birinci sayfasında yayınlanan bir ölüm haberi bu ‘ortadan kayboluş’ hadisesine ışık tutacaktır:

    ‘Fikir ve siyasi hayatımızda yeni merhaleler açmış olan kıymetli mütefekkir ve muharrirlerimizden Arif Oruç’u kaybettik...’

    02.12.2006

    Ahmet KEKEÇ
    http://www.stargazete.com/index.asp?haberID=105811

  7. Esas

    Fikir özgürlüğü;

    "Tehlike anında camı kırıp kolu çekiniz" , olmasa gerek.

    Çünkü kolu çekmeseniz bile, camı kırarsanız cezalandırılırsınız. Demek bu bir imdat freni veya acil eylem planı değildir.


    "Durup durup icat çıkarma" deyimi vardır Türkçe'de, bir nevi icat çıkarmanın pek de hoş karşılanmadığı bir toplumda fikrini ifade etmenin ne menem bişey olduğunu tahmin etmek zor değildir..

    "Söz gümüşse sükut altındır" atasözü ne kadar sevimlidir oysaki. Susma, dinleme, kabul etme üçlüsü hayatımızı idame ettirmeye yeterlidir, "suya sabuna dokunmadan"

    Bize itaat etmeyi öğrettiler yıllardır, nerden çıktı şimdi bu entel-dantel zırvaları!!



    zamazingo

  8. #16

    Esas entel-dantel yaftasi.

    soz namustur, yazi namustur, kelime namustur.
    ifade etme ozgurlugu, fikri tesebbusler, iktidardaki rejimin, resmi ideolojilerin golgesinde/terkinde birakilamazlar.
    universiteler, orada yasayanlar, talebesinden hocasina bu namus uzre ayakta dururlar; bundan mesuldurler.

    kendisi gibi dusunmeyeni sirret bir muhalif, kendi sanemlerinin onunde egilmeyeni kadim bir dusman belleyen bir mirastan besleniyoruz.

    bu minvalde sadece fikri sefaletimizden bahsedilebilir, ne ozgurluk ne fikir.
    dusuneni, bu eylemin neticesi meyvelerini ifsaya tesebbus edeni bir kasik suda bogma gucunu her daim bunyesinde bulabilen bir milletin cocuklariyiz. ne ask!
    ne kadar gurur duysak azdir.
    yafta, bu melekelerden yoksunlarin odiple karisik cekememezliginin neticesidir.

    saygilar.

Sayfa 2/2 İlkİlk 12

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •