ÜLKEMİZİ MEKAN TUTAN CASUSLARIN AMACI NE?
Şimdi dünyayı tehdit eden yeni bir casusluk alanı var: "Doğa casusluğu" Özellikle ülkemizi mekan tutan bu casuslar neyi amaçlıyor? Neden engellenemiyor? Prof. Dr. Barbaros Çetin ve Ziraat Uzmanı Hilal Caber anlatıyor


Geçtiğimiz yıllarda Niğde Valiliği Çevre Koruma Kurulu Bolkar Dağları'nı özel koruma alanı ilan etmiş ve bölgenin bitki örtüsünü, Coğrafi yapısını ve görünümünü bozacak her türlü etkinliği engellemek için çalışmalar başlatmıştı. Ancak buna karşın, bazı doğa hırsızları bu bölgedeki kurbağaları toplayıp gizlice yurt dışına kaçırarak sayılarının azalmasına yol açtı.

* Şemdinli’de yetişen ters lalesi (guldexun) ile artık anılacak bir duruma geldi. Yıllarca doğa hırsızları, bu soğanlı bitkiyi bu coğrafyadan yasak bir şekilde söküp para kazandılar…

* 1996'da iki Fransız turist tarafından 4 ‘‘Baran Engereği’’ yurtdışına kaçırılmak istenirken, Gümrük'te yakalandı. Türkiye tarihinde ilk kez bir yılan kaçırma olayının önüne geçilmiş oldu. Ama sonrası gelmedi. Kaçakçılık had safhada.

* Polonyalı bir doğa casusu 15 bin kaplumbağayı tıra doldurup, Türkiye'deki gümrük kapısından rahatlıkla geçirebilmiş. Daha sonra bu TIR'a Polonya sınırında müdahale edilip, Çevre Bakanlığı'na haber verildi. Ancak bu şekilde kaplumbağalar geri getirilip doğal ortamlarına bırakılabildi.

* Kaçkarlarda dolaşan İsrailli doğa casuslarını Hacettepe'den genç bir asistan grubu yakaladı. Börtü böcekleri toplarken, suçüstü yakalanıp jandarmaya teslim edildiler.

Bu ve benzeri haberler bir süredir gündemi meşgul ediyor. Bu örnekler medyaya yansıyanlar. Bir de yansımayan yüzü var. Doğa casusuları ülkemizde adeta cirit atıyor.

Ziraat Mühendisi Hilal Caber bu casusların ülkelere özgü ve belli bir bölgede yetişen bitkileri - bitkinin neslini tüketecek miktarda- çalarak kendi ülkelerine götürdüklerini ve burada bu bitkilerin genlerini kopyalayıp, yetiştirip kendi ülkelerine has bir bitki olarak lanse ettiklerini söylüyor.

"Bu ülkeler hem kendi ülkelerini bitki zengini olarak gösteriyor, hem de hırsızlık yaparak bitkinin neslini tükettikleri ülkelere bu tohumları pazarlayarak, kendilerine bağımlı hale getiriyorlar" diyerek casusların amaçlarını anlatan Caber, "Yerel türlerin genleri çalındıkça, var olan gen türlerinin orjinal hali kaybolacak. Bu bölgelerin ekolojik dengesi bozulacak" uyarısını da yapıyor. Çalınan bitkilerin tıbbi çalışmalarda kullanılan ve gelir getiren bitkiler olduğuna da dikkat çeken Caber, bu tespitiyle hırsızlıkların arka planını da işaret ediyor.

İsrail'in dünyanın en büyük gen laboratuvarlarına sahip olduğunu belirten Prof. Dr. Barbaros Çetin, Türkiye'nin bitki ve hayvan nesilleri acsından özgün kritik bölgelerinde dolaşan İsrailli turistlerin bir çoğunun doğa ajanı olduğuna dikkat çekiyor. Yaklaşık 20 yıldır yaptıkları bu casusluklarla Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerden çaldıkları bitki ve hayvanları gen laboratvarlarında kopyaladıklarını söyleyen Çetin, dünyada 6,5 milyar kişi beslenme sorunuyla karşı karşıya. Artan ve çeşitlenen ekolojik sorunlar var. Bu nedenle artık güç ekolojik zenginliği elinde tutanda. Tarım ilaçları, GDO'larla bir sürü tür bozulup yok edilirken, diğer yandan da bir çok türün orjinal genetik yapısı çalınarak saklanıyor. Mesela yılan türlerinin, bitkilerin özellikle üreme yaptığı kısımlar çalınıyor. Bu işlerle meşgul olan ülkeler genetik kültürlerine kattıkları bu türleri ekolojisi bozulan ülkelere satıyorlar."

Prof. Çetin, "Çevre Bakanlığı, izin almadan, Türkiye'de fauna ve floraya ait örnekler toplanmasına müsaade etmiyor. Fakat bir şekilde casuslar, faaliyette. Özellikle otel ve turizm şiketleri turistler kaçar korkusu ile bu casusları şikayet etmiyor, çalışmalarına destek veriyor" şeklinde konuşuyor.

iyibilgi.com