DİVAN Edebiyatından seçmeler.
DİVAN Edebiyatından seçmeler.
FUZULİ SU KASİDESİ
Saçma ey göz eşkten gönlümdeki odlare su
Kim bu denli tutuşan odlare kılmaz çare su
Âb-gûndur günbed-i devvar rengi bilmezem
Ya muhît olmuş gözümden günbed-i devvare su
Zevk-i tiğinden aceb yok olsa gönlüm çak çak
Kim mürur ilen bırakır rahneler divare su
Suya versin bağ-ban gül-zarı zahmet çekmesin
Bir gül açılmaz yüzün tek verse bin gül-zare su
Ohşadabilmez gubarını muhharir hattına
Hame tek bakmaktan inse gözlerine kare su
Arızın yadiyhle nem-nak olsa müjganım nola
Zayi olmaz gül temennasiyle vermek hare su
Hayret ilen parmağın dişler kim etse istima
Parmağından verdiği şiddet günü Ensar'e su
Eylemiş her katreden bin bahr-i rahmet mevc-hiz
El sunup urgaç vuzu için gül-i ruhsare su
Hâk-i payine yetem der ömrlerdir muttasil
Başini taştan taşa urup gezer avare su
Zerre zerre hâk-i der-gâhina ister sala nûr
Dönmez ol der-gâhtan ger olsa pâre pâre su
Zikr-i na'tin virdini derman bilir ehl-i hatâ
Eyle kim def'-i humar için içer mey-hâre su
Yâ Habibu'llah yâ hayru'l-beşer müştâkinim
Eyle kim leb-teşneler yanip diler hemvâre su
Sensin ol bahr-i keramet kim şeb-i Mirâc'da
Şeb-nem-i feyzin yetirmiş sâbit ü seyyâre su
Bîm-i dûzah nâr-ı gam salmış dil-i sûzânıma
Var ümîdim ebr-i ihsânın sepe ol nâre su
Yümn-i na'tinden güher olmuş Fuzûli sözleri
Ebr-i nîsandan dönen tek lü'lü-i şeh-vâre su
Hâb-i gafletten olan bîdâr olanda rûz-ı haşr
Hâb-ı hasretten dökende dîde-i bîdâre su
Umduğum oldur ki Rûz-i Haşr mahrûm olmayam
Çeşme-i vaslın vere ben teşne-i dîdâre su
Gam günü etme dil-i bîmârdan tiğin diriğ
Hayrdır vermek karanu gecede bîmâre su
İste peykânın gönül hecrinde şevkim sâkin et
Susuzum bir kez bu sahrâda benim'çün ara su
Ben lebin müştâkiyim zühhâd kevser tâlibi
Nitekim meste mey içmek hoş gelir huş-yâre su
Ravza-i kûyuna her dem durmayıp eyler güzâr
Aşık olmuş gâliba ol serv-i hoş-reftare su
Su yolun ol kûydan toprağ olup tutsam gerek
Çün rakîbimdir dahi ol kûya koyman vâre su
Dest-busı arzusiyle ger ölsem dostlar
Kûze eylen toprağım sunun anınla yâre su
İçmek ister bölübülün kanın meger bir reng ile
Gül budağının mizâcına gire kurtare su
Tînet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme
İktida kılmış tarîk-i Ahmed-i Muhtâr'e su
Seyyid-i nev'-i beşer deryâ-yi dürr-i istifâ
Kim sepiptir mu'cizâtı âteş-i eşrâre su
Kılmak için tâze gül-zâr-i nübüvvet revnâkın
Mu'cizinden eylemiş izhâr seng-i hâre su
Mu'cizi bir bahr-i bî-pâyân imiş âlemde kim
Yetmiş andan bin bin âteş-hâne-i küffâre su
FUZULİ ŞEBİ HİCRAN
Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı?
Felekler yandı âhımdan murâdım şem-i yanmaz mı?
Kamu bîmârına cânan devâ-yı derd eder ihsan,
Niçin kılmaz bana derman beni bîmâr sanmaz mı?
Şeb-i hicran yanar cânım töker kan çeşm-i giryânım,
Uyarır halkı efgaanım kara bahtım uyanmaz mı?
Gül-i ruhsârına karşu gözümden kanlı akar su,
Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı?
Gamım pinhan dutardım ben dediler yâre kıl rûşen
Disem ol bi-vefâ bilmem inanır mı inanmaz mı?
Değilim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil.
Bana ta' neyleyen gaafil seni görgeç utanmaz mı?
Fuzûlî rind-i şeydâdır hemişe halka rüsvâdır,
Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı?
FUZULİ hüsn-ü aşk (leyla ile mecnun)
Gördüm ol hurşidi-hüsnün, ihtiyarım kalmadı,
Saye tek bir yerde durmağa kerarım kalmadı.
Bir gün olmaz tel'etin görmek müyesser, ah kim,
Zerrece ol gül yanında e'tibarım kalmadı.
Pak kıldı suretimden ze'f dehr ayinesin,
Öyle mehv oldum ki, bir zerre kübarım kalmadı.
Kem günü hemdemlerim kerk oldular göz yaşine,
Silmeye göz yaşimi bir kemküsarım kalmadı.
Ruzigarım hoş keçirdi, ah kim, devran dönüb,
Oldu ehvalım herab, ol ruzigarım kalmadı.
Rahi-eşk içre mene ancak fena meksud idi,
Şükr kim, meksude yetdim, intizarım kalmadı.
Ey Füzuli, el kamu eğyarım oldu yar üçün,
Suzi-dilden keyri bir dilsuz yarım kalmadı.
(Resid behbudov Bu gazelın bir bolumunu parcasında geciş olarak okumuştur.!)
UYAN EY GÖZLERİM
SULTAN 3. MURAD HAN!
uyan ey gözlerim gafletten uyan
uyan uykusu çok gözlerim uyan
azrailin kastı canadır inan
uyan ey gözlerim gafletten uyan
uyan uykusu çok gözlerim uyan
seherde uyanırlar cümle kuşlar
dill-u dillerince tesbihe başlar
tevhid eyler dağlar, aşlar, ağaçlar
uyan ey gözlerim gafletten uyan
uyan uykusu çok gözlerim uyan
semavatın kapıların açarlar
alemlere rahmet suyu saçarlar
seherde kalkana hulle biçerler
uyan ey gözlerim gafletten uyan
uyan uykusu çok gözlerim uyan
bu dünya fanidir, sakın aldanma
mağrur olup tac-u aha dayanma
yedi iklim benim deyu güvenme
uyan ey gözlerim gafletten uyan
uyan uykusu çok gözlerim uyan
benim murad kulun, suçumu affet
suçum bağışlayıp günahım ref et
rasulun sancağı dibinde haşret
uyan ey gözlerim gafletten uyan
uyan uykusu çok gözlerim uyan
KURBAN OLDUGUM .... SAIR NEDIM.
Şahım güzel bir başlık olmuş. Ben de Fuzuli'den devam edeyim:
Ya rab belayı aşk ile kıl aşina beni
bir dem bela-yı aşktan etme cüda beni
az eyleme inayetini ehli derdden
yani ki çok belalara kıl mübtela beni
oldukça ben götürme beladan iradetim
ben isterim belayı çü ister bela beni
gittikçe hüsnün eyle ziyade nigarımın
geldikçe derdine beter et muptela beni
öyle zaif kıl tenimi firkatinde kim
aslına mümkün ola yeürmek saba beni
nahvet kılıp nasib fuzuli gibi bana
ya rab mukayyed eyleme mutlak bana beni.
hisse.net uygulaması ile gönderilmiştir.
Divan edebiyatını severim, bizden, 3000 yıl gecmişi olan bir sanat ve arap fars ve türk çeşnisi ile yoğrulmuştur. İslamiyet'in birleştirici ve bütünleyici olgusu bu edebiyat türünü aziz kılmıştır.
Divan, temelinde derin bir bilgi birikimi, sarsılmaz inanç ve muhtevası zengin ilim deryası vardır. Divan içinde insan zekası kendi yolunda son merhaleye ulaşmasa çabasıdır.!
bizde bu derin ilimi tanıtmak ve sevdirmek adına böyle bir yerde paylaşayım istedim..
Kültür aslında latınce bir kelıme kokunden turemış olup topraktan yogrulan, cıkan anlamı taşır.. Kimileri Divan'ı yerli olarak görmese de DİVAN bu toprakların mahsulu olan atalarımızın bize mirasıdır, kültürüdür..!
Katkıda bulunanlara teşekkürlerimi sunarım!..
Ol Gamze NEDİM...
Murâdın anlarız ol gamzenin iz'ânımız vardır
Belî söz bilmeziz ammâ biraz irfânımız vardır.
O şûhun sunduğu peymâneyi redd etemeziz elbet
Onunla böylece ahd etmişiz peymânımız vardır.
Münâsibdir sana ey tıfl-ı nâzım hüccetin al gel
Beşiktaşa yakın bir hâne-i vîrânımız vardır.
Elin koy sîne-i billûra rahm et âşıka zîrâ
Beyaz üzre bizim de pençe bir fermânımız vardır.
Güzel sevmekde zâhid müşkilin var ise benden sor
Bizim ol fende çok tahkîkimiz itkânımız vardır.
Kocup her şeb miyânın cânına can katmada ağyâr
Behey zâlim sen insâf et bizim de cânımız vardır.
Sıkılma bezme gel bîgâne yok da'vetlimiz ancak
Nedîmâ bendeniz var bir dahı sultânımız vardır.