Sayfa 2/15 İlkİlk 123412 ... SonSon
Arama sonucu : 119 madde; 9 - 16 arası.

Konu: Necip Fazıl Kısakürek

  1. #9

    Esas

    ÇİLE..

    Gaiblerde bir ses geldi: Bu adam,
    Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
    Ve uçtu tepemden birdenbire dam;
    Gök devrildi, künde üstüne künde...

    Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!
    Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı!
    Sonsuzluk, elinde bir mavi tülbent,
    Ok çekti yukardan, üstüme avcı

    Ateşten zehrini tattım bu okun,
    Bir anda kül etti can elmasımı.
    Sanki burnum, değdi burnuna (yok)un,
    Kustum, öz ağzımdan kafatasımı

    Bir bardak su gibi çalkalandı dünya;
    Söndü istikamet, yıkıldı boşluk.
    Al sana hakikat, al sana rüya!
    İşte akıllılık, işte sarhoşluk!

    Ensemin örsünde bir demir balyoz,
    Kapandım yatağa son çare diye.
    Bir kanlı şafakta, bana çil horoz,
    Yepyeni bir dünya etti hediye

    Bu nasıl bir dünya, hikayesi zor;
    Makâni bir satıh, zamanı vehim.
    Bütün bir kainat muşamba dekor,
    Bütün bir insanlık yalana teslim.

    Nesin sen, hakikat olsan da çekil!
    Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam!
    Otursun yerine bende her şekil;
    Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam!

    Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın,
    Benliğim bir kazan ve aklım kepçe,
    Deliler köyünden bir menzil aşkın,
    Her fikir içimde bir çift kelepçe.

    Niçin küçülüyor eşya uzakta?
    Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl?
    Zamanın raksı ne bir yuvarlakta?
    Sonum varmış, onu ögrensem asıl?

    Bir fikir ki sıcak yarad kezzap,
    Bir fikir ki, beyin zarında sülük.
    Selam sana haşmetli azap;
    Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.

    Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol!
    Ey yedinci gök, esrarını aç!
    Annemin duası, düş de perde ol!
    Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç!

    Uyku, katillerin bile çeşmesi;
    Yorgan, Allahsıza kadar sığınak.
    Teselli pınarı, sabır memesi;
    Size şerbet, bana kum dolu çanak.

    Bu mu, rüyalarda içtiğim cinnet,
    Sırrını ararken patlayan gülle?
    Yeşil asmalarda depreniş, şehvet;
    Karınca sarayı, kupkuru kelle...

    Akrep nokta nokta ruhumu sokmus,
    Mevsimden mevsime girdim böylece.
    Gördüm ki, ateşte, cımbızda yokmuş,
    Fikir çilesinden büyük işkence.

    Evet, her şey bende bir gizli düğüm;
    Ne ölüm terleri döktüm, nelerden!
    Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm,
    Yetişir çektiğim mesafelerden!

    Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz;
    Yollar bir yumaktır, uzun ve dolaşık.
    Her gece rüyamı yazan sihirbaz,
    Tutuyor önümde bir mavi ışık.

    Büyücü, büyücü ne bana hıncın?
    Bu kükürtlü duman, nedir inimde?
    Camdan keskin, kıldan ince kılıcın,
    Bir zehir kıymak gibi, beynimde.

    Lugat, bir isim ver bana halimden;
    Herkesin bildiği dilden bir isim!
    Eski esvaplarım, tutun elimden;
    Aynalar söyleyin bana, ben kimim?

    Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa,
    Arzı boynuzunda taşıyan öküz?
    Belâ mimarının seçtiği arsa;
    Hayattan mühacir; eşyadan öksüz?

    Ben ki, toz kanatıi bir kelebeğim,
    Minicik gövdeme yüklü Kafdağı,
    Bir zerrecigim ki, Arş'a gebeyim,
    Dev sancılarımın budur kaynağı!

    Ne yalanlarda var, ne hakikatta,
    Gözümü yumdukça gördüğüm nakış.
    Boşuna gezmişim, yok tabiatta,
    İçimdeki kadar iniş ve çıkış.

    Gece bir hendeğe düşercesine,
    Birden kucağına düştüm gerçeğin.
    Sanki erdim çetin bilmecesine,
    Hem geçmis zamanın, hem geleceğin.

    Açıl susam, açıl! Açıldı kapı;
    Atlas sedirinde mavera dede.
    Yandı sırça saray, ilahi yapı,
    Binbir avizeyle uçsuz maddede.

    Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik;
    Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur.
    Içiçe mimari, içiçe benlik;
    Bildim seni ey Rab, bilinmez bilinmez meşhur!

    Nizam köpürüyor, med vakti deniz;
    Nizam köpürüyor, ta çenemde su.
    Suda bir gizli yol, pırılıtılı iz;
    Suda ezel fikri, ebed duygusu.

    Kaçır beni ahenk, al beni birlik;
    Artık barınamam gölge varlıkta.
    Ver cüceye, onun olsun şairlik,
    Şimdi gözüm, büyük sanatkarlıkta.

    Öteler öteler, gayemin malı;
    Mesafe ekinim, zaman madenim.
    Gökte saman yolu benim olmalı;
    Dipsizlik gölünde, inciler benim.

    Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök!
    Heybem hayat dolu, deste ve yumak.
    Sen, bütün dalların birleştiği kök;
    Biricik meselem, Sonsuza varmak...

  2. #10

    Esas

    ÇOCUK

    Annesi gül koklasa,ağzı gül kokan çocuk;
    Ağaç içinde ağaç geliştiren tomurcuk...

    Çocukta,uçurtmayla göğe çıkmaya gayret;
    Karıncaya göz atsa 'niçin,nasıl?' ve hayret...

    Fatihlik nimetinden yüzü bir nurlu mühür;
    Biz akıl tutsağıyız,çocuktur ki asıl hür.

    Allah diyor ki:'Geçti gazabımı rahmetim!'
    Bir merhamet heykeli mahzun bakışlı yetim...

    Bugün ağla çocuğum,yarın ağlayamazsın!
    Şimdi anladığını,sonra anlayamazsın!

    İnsanlık zincirinin ebediyet halkası;
    Çocukların kalbinde işler zaman rakkası...

  3. #11

    Esas

    DAĞLARDA ŞARKI SÖYLE

    Al eline bir değnek,
    Tırman dağlara, söyle!
    Şehir farksız olsun tek,
    Mukavvadan bir köyle.

    Uzasan, göğe ersen,
    Cücesin şehirde sen;
    Bir dev olmak istersen,
    Dağlarda şarkı söyle!

  4. #12

    Esas

    DAYAN KALBİM

    Seni dağladılar, değil mi kalbim,
    Her yanın, içi su dolu kabarcık.
    Bulunmaz bu halden anlar bir ilim;
    Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık.

    Sensin gökten gelen oklara hedef;
    Oyası ateşle işlenen gergef.
    Çekme üç beş günlük dünyaya esef!
    Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık!

  5. #13

    Esas

    DESTAN

    Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!
    Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak:

    Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,
    Çatırtılar geliyor karanlık kubbemizden,

    Çekiyor tebeşirle yekun hattını afet;
    Alevler içinde ev, üst katında ziyafet!

    Durum diye bir laf var, buyurun size durum;
    Bu toprak çirkef oldu, bu gökyüzü bodrum!

    Bir şey koptu benden, şey, Herşeyi tutan bir şey.
    Benim adım bay Necip, babamın ki Fazıl bey,

    Utanırdı burnunu göstermekten sütninem,
    Kızımın gösterdiği, kefen bezine mahrem.

    Ey tepetaklak ehram, başı üstünde bina;
    Evde cinayet, tramvay arabasında zina!

    Bir kitap sarayının bin dolusu iskambil;
    Barajlar yıkan şarap, sebil üstüne sebil!

    Ve ferman, kumardaki dört kralın buyruğu:
    Başkentler haritası, yerde sarhoş kusmuğu!

    Geçenler geçti seni, uçtu pabucun dama,
    Çatla Sodom-Gomore, patla Bizans ve Roma!

    Öttür yem borusunu öttür, öttür, borazan!
    Bitpazarında sattık, kalkamaz artık kazan!

    Allah'ın on pulunu bekleye dursun on kul;
    Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.

    Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;
    Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!

    Kubur faresi hayat, meselesiz, gerçeksiz;
    Heykel destek üstünde, benim ruhum desteksiz.

    Siyaset kavas, ilim köle, sanat ihtilac;
    Serbest, verem ve sıtma; mahpus, gümrükte ilaç.

    Bülbüllere emir var: Lisan öğren vakvaktan;
    Bahset tarih, balığın tırmandığı kavaktan!

    Bak, arslan hakikate, ispinoz kafesinde;
    Tartılan vatana bak, dalkavuk kefesinde!

    Mezarda kan terliyor babamın iskeleti;
    Ne yaptık, ne yaptılar mukaddes emaneti?

    Ah! küçük hokkabazlık, sefil aynalı dolap;
    Bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkılap!

  6. #14

    Esas

    FEZA PİLOTU

    Yirminci yüzyılın ablak yüzlü pilotu
    Buldun mu Ay yüzünde ölüme çare otu ?

    Bir odun parçasına at diye binen çocuk
    Başında çelik kulaf, sırtında plastik gocuk.

    Uzakları yenmiş Fatih edasındasın|
    Dipsizliğin dibini bulmak sevdasındasın...

    Allah'a dil çıkarır gibi küstah bir yarış...
    Farkında değilsin ki, Ay Dünya'ya bir karış.

    Fezada milyarlarca ışık, yol, mesafe;
    Seninki, saniyelik zafer, ilmi hurafe.

    Kavanozda, kendini deryada sanan balık;
    Ne acı vahşet, mağrur ilimdeki kalabalık;

    Fezada 'Allah diye bir şey yok' iddiası
    Gel gör, kaç füzeye denk, bir mü'minin duası;

    Rafa kaldırmak için ruhlarını dürdüler;
    Güneş diye kalpteki güneşi söndürdüler.

    Bilmediler; kalptedir, kalptedir asıl feza;
    Kalptedir, olumsuzluk kefili kutsi imza.

    Sayıdan sonsuzluğa sınıf geçirtecek not;
    Bizdedir ve bizdedir Arş'a giden astronot,

    Ve mekandan arınmış ve zamandan ilerde,
    Fezayı teslim alma sırrı bizimkilerde.

    Bizimkiler ışığa gem vururda binerler;
    Yerden göğe çıkmazlar, gökten yere inerler..

  7. #15

    Esas

    GECEYE ŞİİR

    Kalbim bir çiçektir,gündüzler ölgün;
    Gelin,gelin,onu açın geceler!
    Beni yadedermiş gibi,bütün gün
    Ötün kulağımda,çın,çın,geceler!

    Geceler çekmeyin benim için hüzün,
    Gelin siz,ruhumu tenimden süzün;
    Bırakın naşımı yerde gündüzün,
    Gölgemi alın da kaçın geceler!

  8. #16

    Esas

    GÖLGELER

    Gönlüm uçmak dilerken semavi ülkelere;
    Ayağım takılıyor yerdeki gölgelere...

Sayfa 2/15 İlkİlk 123412 ... SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •