Sayfa 1/11 123 ... SonSon
Arama sonucu : 86 madde; 1 - 8 arası.

Konu: Adım Adım Hedefe Doğru! Sohbet Topiği

  1. #1
    Duhul
    Jul 2006
    İkamet
    İzmir/Türkiye
    Gönderi
    18,646
    Blog Yazıları
    199

    Esas Adım Adım Hedefe Doğru! Sohbet Topiği

    Bu topikte "Adım Adım Hedefe Doğru" Topiğinde linki kaynaklı olarak verilen gelişmeler ve haberlerle ilgili olarak isteyenin görüşünü belirtebileceği bir topiktir burası.

    Sıgara içmek serbest.

    Çaylar kahveler şirketten.

    Kolay Gelsin.

  2. #2
    Duhul
    Jul 2006
    İkamet
    İzmir/Türkiye
    Gönderi
    18,646
    Blog Yazıları
    199

    Esas

    Hadi buyrun..

    Bekliyoruz herkesi.

    Çaylar kahveler hazır.

  3. #3
    Duhul
    Oct 2005
    İkamet
    İstanbul.
    Gönderi
    3,217
    Blog Yazıları
    5

    Esas

     Alıntı Originally Posted by BORA YAŞAR Yazıyı Oku
    Hadi buyrun..

    Bekliyoruz herkesi.

    Çaylar kahveler hazır.
    BORA YAŞAR..
    İyi düşündünüzmü..burayı açarken...
    İşte burayı....
    Siz bile zor zaptedersiniz...
    Konu adım adım hedefe doğru..ve SOHBET öylemi...
    Kolay gelsin.
    Selamlar.

  4. #4
    Duhul
    Dec 2005
    İkamet
    istanbul
    Gönderi
    1,832
    Blog Yazıları
    1

    Esas

    genelkurmay başkanımız büyükanıtı örnek alıyor ve ''dükkan kapalı, işim çıktı'' diyorum.

  5. #5
    Duhul
    Aug 2005
    İkamet
    İstanbul
    Yaş
    45
    Gönderi
    4,263

    Esas

     Alıntı Originally Posted by ally_mcbeal Yazıyı Oku
    genelkurmay başkanımız büyükanıtı örnek alıyor ve ''dükkan kapalı, işim çıktı'' diyorum.
    Al işte malzeme...

  6. #6
    Duhul
    Dec 2005
    İkamet
    istanbul
    Gönderi
    1,832
    Blog Yazıları
    1

    Esas

     Alıntı Originally Posted by taita-x Yazıyı Oku
    Al işte malzeme...
    buna da mı tahammül edemediniz yoksa?

  7. #7
    Duhul
    Jul 2006
    İkamet
    İzmir/Türkiye
    Gönderi
    18,646
    Blog Yazıları
    199

    Esas

    Bugün 10 Kasım..

    Bir ölüm yıldönümü değil, cumhuriyet devrim ve ilkelerinin nasıl zorluklarla bu ülkede kabul ettirildiğinin bu konuda karşı devrimlerin nasıl adım adım gerçekleştirildiğinin bir kez daha anımsanma günü..

    Bir muhasebe günü..Gevşemişler için bir teyakkuz günü..


    Bugün elektronik posta kutuma bir ileti atılmış. Onu sizlerle paylaşmak istedim..

    10 Kasımda böyle bir beyin jimnastiği en yararlısı..



    "


    Hatırlamakta yarar var. Nereden nereye nasıl gelindi.
    Aydınlığa koşarken ortaçağa nasıl dönüldü.

    UNUTMUŞ OLANLAR İLE YAŞAMAMIŞ OLANLARA ..

    MUSTAFA KEMAL CUMHURİYETİ 'NDEN BUGÜNKÜ İSLAMLAŞMA YOLUNDAKİ TOPLUMA NASIL GELDİK?

    KARŞI DEVRİMİN KRONOLOJİSİ

    4 Şubat 1949: İki "meczup" Meclis'te ezan okuyor.

    15 Şubat 1949: İlkokullarda isteğe bağlı olarak din dersleri okutulmaya başlanması öneriliyor.

    1 Mart 1950: CHP hükümeti, Tekke ve Türbelerin Kapatılmasına Dair 677 sayı yürürlükten kaldırıyor. Türk büyüklerine ait olanlar ve sanatsal değer taşıyanlar Milli Eğitim Bakanlığınca(!) halka açıldı.Açılan türbe sayısı ilk aşamada 19 idi.

    12 Nisan 1950: Mareşal Fevzi Çakmak için düzenlenen cenaze töreninde
    gericiler dini siyasete alet ederek gövde gösterisi yapıyor.

    29 Mayıs 1950: Başbakan Menderes, sadece "Millete mal olmuş
    inkılaplarımızı saklı tutacağız " diyerek irticaya ilk işareti veriyor.

    16 Haziran 1950: Ezanın Arapça okunması yasağı kaldırılıyor.

    5 Temmuz 1950: Radyoda dini program yayınlama yasağı kaldırılıyor.

    21 Ekim 1950: Milli Eğitim Bakanlığı, okullarda din derslerinin
    zorunlu olmasına karar veriyor.

    3 Aralık 1950: Arap harfleriyle tedrisat yapmak için gizli ya da aleni
    dershane açanlar hakkında 23 Eylül 1931 günlü, 12073 sayılı
    kararnamedeki yasaklama kaldırılıyor. Böylece Kuran kursu ve imam
    hatip okullarına yeşil ışık yakılıyor.

    1953: Köy Enstitüleri, İlköğretmen Okulları 'na dönüştürüldü.

    1953: Yasa değişikliği ile "siyasi yayın ya da beyanlarda bulunmak,
    öğretim üyeliğinden çıkarılmaya neden olan bir suç" sayılmaya başladı.

    1954: 25 yılını dolduran öğretim üyelerinin emekliye ayrılmasını
    sağlayan yasa ile öğretim görevlilerini bakanlık emrine alan ya da
    görevden uzaklaştırmayı sağlayan yasa çıkarıldı.

    1955'te Başbakan Menderes, DP Meclis grubunda arkadaşlarına şöyle sesleniyor:
    "Siz öyle güçlüsünüz ki, şu anda isterseniz Anayasa' yı bile
    değiştirebilir, hilafeti bile getirebilirsiniz. "

    Menderes, 1956'da Konya'da halka hitap ederken "ortaokullara din
    dersleri konulacağını" açıklıyor.

    13 Eylül 1956: Ortaokul ders programlarına seçmeli din dersleri konuyor.

    Başbakan Menderes, 1957'de Ödemiş'te halka yaptığı konuşmasını bir
    kasaba imamı gibi bitiriyor:
    " Allah, münafıkların şerrinden hepimizi korusun." Genel seçimler
    yaklaşınca hızını alamıyor ve seçmene şu vaatlerde bulunuyor:
    " İstanbul'u ikinci bir Mekke, Eyüp Sultan Camii'ni de ikinci bir kâbe
    yapacağız."

    14 Şubat 1957: Başbakan Menderes, Ankara'da Kocatepe Camii'nin yapımı
    için Cami Yaptırma Derneği 'ne 100.000 TL bağış yapıyor.

    19 Mayıs 1957: Kayseri 'de halka yaptığı açıklama Menderes,
    "DP'nin iktidarda olduğu yedi yıl içinde yeni 15.000 cami inşa
    edildiğini ve başta Süleymaniye olmak üzere 86 caminin onarıldığını,
    Süleymaniye'nin 500' üncü yıl dönümünü kutlamak için Müslümanların
    İstanbul 'a davet edileceğini " söylüyor.

    1957 - 1958: Liselere seçmeli din dersi kondu.

    1959: Din dersleri öğretmeni yetiştirmek için Yüksek İslam Enstitüsü açıldı.

    26 Haziran 1965: Milli Eğitim bakanı Cihat Bilgehan, " İmam hatip
    okullarını bitirenlerin, ilkokul öğretmeni olabileceklerinin"
    müjdesini veriyor.

    15 Nisan 1966: Atatürk büst ve heykellerine karşı gericilerin
    saldırıları sürüyor.

    31 Mayıs 1966: Demirel, Kayseri'de halka yaptığı konuşma hedef
    saptırarak şunları söylüyor: "Bugün Türkiye'de gericiliğin yaşamasına
    uygun koşullar artık bulunmamaktadır. "

    17 Mayıs 1967: İmam hatip okullarını bitirenlere üniversitelere girme
    hakkı tanınıyor.

    20 Ağustos 1967: İzmir'de İslam Enstitüsü'nün temelleri Başbakan
    Süleyman Demirel tarafından atılıyor.

    Aralık 1967: Meclis'te iftar yemekleri verilmeye başlanıyor.

    21 Şubat 1968: Milli Eğitim Bakanı İlhami Ertem, "Hükümetimizin amacı
    her ilde bir imam hatip okulu açmaktır" diyor.

    19 Şubat 1969: Mehmet Şevki Eygi adlı emperyalizm fedaisi ABD'nin 6.
    Filosu'nu protesto eden yurtsever gençler üzerine "ABD bizim kâbemiz,
    cihada hazır olun" sloganları ile dincileri saldırtıp o günün
    tarihlere "Kanlı Pazar" olarak geçmesini sağlamıştır.

    1 Ekim 1969: Seçimlere bir gün kala Adalet Partisi'nin kır atlı Kuran
    dağıttığı haberleri basına yansıyor.

    26 Ocak 1974: Milli Selamet Partisi genel seçimlerden 48 milletvekili
    ile çıkıyor.

    1974 - 1977: Din kültürü ve ahlak dersi zorunlu kılındı.

    1975-1976: Bir yıl içinde 70 imam hatip okulu açılıyor.

    1976-1977: Bir yıl içinde 77 imam hatip okulu daha açılıyor.

    1977-1978: Açılan bu imam hatipler yetmemiş olacak ki bir yıl içinde
    86 tane daha açılıyor. Bu üç yıl boyunca Başbakanlık koltuğunda
    Süleyman Demirel oturuyor.

    Kahramanmaraş'ta 21-25 Aralık 1978 tarihleri arasında meydana gelen
    olaylarda resmi açıklamalara göre 111 kişi yaşamını yitirmiş, yüzlerce
    kişi de yaralanmıştı…. Sol parti ve dernek binaları ateşe verilmiş,
    Müslümanlar cihada çağrılarak duvarlara "Allah için savaşa, Müslüman
    Türkiye" sloganları yazılmıştı. Buna karşın Süleyman Demirel, şunları
    söylemişti:
    " Bana sağcılar, milliyetçiler cinayet işliyor dedirtemezsiniz"

    12 Haziran 1979: MSP Genel Başkanı Necmettin Erbakan şunları söylüyor:
    "Hafta tatili Cuma günü olmalı. Nikâhı müftüler kıymalı. Mekteplere
    Kuran dersi koymalı. Bu milletin mektep kitapları niye Allah adıyla
    başlamıyor? "


    4 Temmuz 1980: Çorum Katliamı gerçekleştiriliyor. 58 kişi
    katledilirken başbakan Demirel "Çorum' u bırakın Fatsa' ya bakın!"
    diyerek "solun kalesi" diye anılan Fatsa' yı hedef gösteriyordu.

    22 Temmuz 1980: Kemal Türker'in öldürülmesi.

    7 Eylül 1980: MSP'nin Konya'da düzenlediği mitingte yobazlar
    tarafından şu sloganlar atılıyordu: "Dinsiz devlet yıkılacak elbet…
    Şeriat gelecek… Laiklik dinsizliktir… Anayasa Kuran… Ya şeriat ya
    ölüm… Cihada hazırız…"

    Ve 12 Eylül 1980: Amerika' nın fedailiğine soyunan, Amerikalıların
    "bizim çocuklar" dedikleri generaller tarafından darbe yapılarak tüm
    siyasi parti ve dernekler kapatıldı. Demokrasi güçlerine karşı
    topyekün bir seferberlik başlatıldı. Dizginlerini koparan zor, zulüm
    ve işkence doruğa çıktı. Ülkenin aydınlanmacı birikimi üzerinden
    silindir gibi geçildi. Bu satırların yazarı bile bundan payını alarak
    92 gün işkence gördü.
    Ulusal birlik yerine dinsel birliği öne süren, ulus yerine ümmet
    anlayışını ön plana çıkaran, günlük konuşmalarını bile dinsel
    motiflerle süsleyen gerici 12 Eylül' ün darbesinin mimarı Kenan Evren,
    10 Ağustos 1981 tarihinde Çanakkale'de yaptığı konuşmada
    "Muhterem din adamlarının elini öpeceğiz " diyordu.[1]
    "Gerçekte," der Machiavelli, "hiçbir ülkede olağandışı bir yasacı
    yoktur ki, Tanrı 'ya başvurmuş olmasın; yoksa koyduğu yasaları kimse
    kabul etmezdi. Gerçekte bilge kişinin bildiği birçok yararlı bilgi
    vardır. Fakat aynı bilgilerde, başkalarını inandıracak ölçüde açık bir
    takım nedenler yoktur."[2]
    Darbe rejimi, 2842 sayılı yasayı 16.6.1983 tarihinde yürürlüğe koyarak
    bu yasanın 10. Maddesiyle İmam Hatip Lisesi mezunlarının yükseköğretim
    kurumlarına girmelerini sağladı. Bununla da yetinmeyerek, 1983 yılında
    1739 sayılı yasanın 31. maddesinde yaptığı değişiklikle, cami imamı
    olarak yetişenlerin okullarda öğretmen olmalarına yasal dayanak
    hazırlandı.
    12 Eylül'de gerçekleştirilen Amerikancı darbeden sonra İsmet İnönü'nün
    oğlu veto edilerek seçimlere katılması engellenirken Nakşibendi
    tarikatının üyesi olan Turgut Özal'ın Çankaya'ya kadar tırmanması
    sağlandı. Nitekim Özal 'ın, "12 Eylül olmasaydı iktidara gelemezdik "
    biçimindeki açıklaması 14.8.1987 tarihinde basına yansıdı.
    Mart 1987: Demirel, Öğretim Birliği Yasası'nın bir devrim yasası
    olduğunu ve değiştirilmesinin olanaksız olduğunu gözardı ederek
    şunları söylemiştir:
    "Siyasetin emrinde din değil, başka hakların kullanılmasına yaptığı
    gibi, siyaset dine hizmet edecek. Bunda yadırganacak bir şey yok.
    …Tevhidi Tedrisat Kanunu bir semavi kitap değildir. Şayet Kuran
    kursları ve din eğitimi bu kanuna ters düşüyorsa, yanlış olan din
    eğitimi değildir. Tevhidi Tedrisat Kanunu'dur.
    …Laiklik çiğneniyor diye yapılan tartışmalar, bir yerde din ve vicdan
    hürriyetinin kullanılmasını baskı altına almaktır. "[3]

    1989: TCK'nın Türkiye'de din devleti kurulmasını suç sayan 163.
    maddesi kaldırıldı. Bu maddenin kaldırılmasına karşı çıkan aydınlar
    birer birer öldürülmeye başlandı.

    28 Aralık 1989: Üniversitelerde türban serbest bırakıldı.

    31 Ocak 1990: Prof. Dr. Muammer Aksoy'un öldürülmesi.

    7 Mart 1990: Çetin Emeç'in öldürülmesi.

    4 Eylül 1990: Turan Dursun'un öldürülmesi.

    6 Ekim 1990: Prof. Dr. Bahriye Üçok'un öldürülmesi.

    24 Ocak 1993: Uğur Mumcu, "İmam-Subay" başlıklı yazısından iki gün
    sonra bir suikasta kurban gitti.

    2 Temmuz 1993: Sıvas'ta her yıl geleneksel olarak düzenlenen Pir
    sultan Abdal Kültür Etkinlikleri' nin 3. gününde, Müslümanlar ortalığı
    kana buladı. Ülkemizin yetiştirdiği en değerli aydın, düşünür, bilim
    adamı, sanatçı ve edebiyatçılardan 37 kişi diri diri yakıldı. Çoğu
    çevre illerden gelerek Madımak Oteli' ni ateşe verenlerin attığı ortak
    sloganları şunlardı:
    " Zafer İslam'ın… Cumhuriyet Sıvas' ta kuruldu, Sıvas' ta yıkılacak!..
    Şeriat gelecek zulüm bitecek… Kahrolsun laiklik…"

    27 Mart 1994: yerel seçimlerle RP'nin yükseliş ivmesi devam etti. 22
    ildeki belediyelerin, Ankara ve İstanbul 'daki anakent belediyelerinin
    tüm olanakları RP'nin eline geçti. Bunlar, iktidar yolunda önemli
    kilometre taşları olacaktı. Erbakan, "Refah iktidara gelerek. Sorun
    ne? Geçiş dönemi sert mi olacak, yumuşak mı? Kanlı mı olacak? Kansız
    mı? 60 milyon buna karar verecek" diyordu.

    5 Nisan 1994 tarihli kararlarını ilan ederken "son sosyalist devleti
    de yıktık" sözleriyle Kemalizmin sosyal devlet alanında sağladığı
    cılız da olsa kazanımları kastediyordu.

    10 Kasım 1994: Anıtkabir'de Atatürk'e çirkin bir saldırı yapıldı.
    Saldırgan, "Taşlara, kemiklere secde etmeyin. Taşlar sizi kurtaramaz.
    Kur'ana davet ediyorum." diye slogan attı.

    11 Ocak 1995: Onat Kutlar'ın öldürülmesi.

    9 Ocak 1996: Metin Göktepe'nin öldürülmesi.

    1997: Refah Partili Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız, "Laiklere
    şeriat enjekte edilecek" diyordu.

    1997: Şevket Yılmaz , "Allah'ın size soracağı soru şöyle: Küfür
    düzeninde İslam Devleti olsun diye niye çalışmadın? "

    Hasan Hüseyin Ceylan, "Bu vatan bizimdir, rejim bizim değildir
    kardeşlerim. Rejim ve Kemalizm başkalarınındır. Türkiye yıkılacak
    beyler!"

    Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe, "Bu törenlere içim kan
    ağlayarak katılıyorum. Bu düzen değişmeli. Bekledik, biraz daha
    bekleyeceğiz. Gün ola harman ola. Müslümanlar içlerindeki hırsı, kini
    eksik etmesin."

    Şanlıurfa Belediye Başkanı Çelik, "Ben kan dökülmesini istiyorum.
    Demokrasi böyle gelecek, fıstık gibi olacak." diyorlardı.

    Ve Nihayet Şubat 1997… Özal'ın halefi olan Başabakan Necmettin
    Erbakan, Başbakanlık Konutunda verdiği iftar yemeğine Türkiye'nin en
    ünlü din baronlarını davet ederek, toplumsal gerilimi tırmandırdı.
    Laiklikliğin tanımı bile değiştirilerek, "laiklik, din özgürlüğüdür";
    "din ise birleştirici ve lâzımdır" denilmeye başlandı. Eğitim yoluyla
    bu ülkede, "iktidar olursak, içkinin içilip içilmeyeceğini referanduma
    götürürüz" diyen Tayyip Erdoğan gibi şeriat özlemcisi kafalar
    yetiştirildi. Bu kafa sahipleri, iktidar olup cesaret ettikleri
    taktirde çarşafı, Arap alfabesini, dört kadın ile evlenmeyi de
    referanduma götüreceklerinden, bir yandan uluslararası yeşil sermaye
    gücü, öte yandan da din istismarı yoluyla bunu topluma kabul ettirip
    uygulayacakları ndan, artık hiç kuşkumuz kalmadı.

    21 Ekim 1999: Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı 'nın öldürülmesi.

    18 Aralık 2002: Prof Dr. Necib Hablemitoğlu 'nun öldürülmesi.


    Şimdi ise Sevr kapımızın eşiğinden sırıtıyor! "



    Hikayat 18 Aralık 2002 de bitmiş nedense..

    Oysa gerçek hikaye bu tarihten sonra başladı bile denilebilir..

    Ama olayın, gelişimin bu kısmını aramızdan birçok kişi yaşayarak biliyor..

    Karşı devrim pupa yelken devam ediyor..

  8. #8
    Duhul
    Jul 2006
    İkamet
    İzmir/Türkiye
    Gönderi
    18,646
    Blog Yazıları
    199

    Esas

    Ve başörtüsü ilköğretime girdi

    Mersin'de bir süredir Sakarya İlköğretim Okulu'na türbanı ile giren 13 yaşındaki M.G. sonunda sınıfa da türbanıyla girdi. Türkiye'de ilk kez bir ilköğretim öğrencisi derste türbanı ile görüntülendi.

    http://www.radikal.com.tr/Radikal.as...&CategoryID=77

    Nihayet..

    Ha gayret..

    Dayanın.

    Sadece bir adım kaldı..

Sayfa 1/11 123 ... SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •