Sayfa 11/78 İlkİlk ... 9101112132161 ... SonSon
Arama sonucu : 620 madde; 81 - 88 arası.

Konu: Komplo Teorileri

  1. #81
    Duhul
    Feb 2004
    İkamet
    ANKARA-ORDU
    Yaş
    44
    Gönderi
    1,697

    Esas

    Bugün gazetede yine bir kapkaç haberi okudum.Adamı gasp etmeye çalışıyorlar.Kafasına silah dayıyorlar ve yere yatmasını söylüyorlar.Yere yatar gibi yapıp hızla kaçmaya başlıyor mağdur.Ve bu sırada gaspçılar arkasından ateş edip belinden yaralıyorlar.
    Ya hu artık evlere,dükkanlara girip şerefiyle(!) hırsızlık yapanları arar olduk neredeyse.Madem adamı gasp edemedin kaçmaya başladı,bırak yeni kurban ara kendine.Ama hayır affetmiyorlar.Direkt öldürme yoluna başvuruyorlar.Bu ne düşmanlık,kin,nefret.Anlamakta güçlük çekiyorum.
    Bunlar için çok caydırıcı tedbirler alınmalı ama meclis uyuyor...
    Bir kaç ay önce bir dergide liseli gençlerle röportaj yapılmıştı.Anlattıklarına göre kürt kökenli gençler liselerde yoğun şekilde örgütleniyorlarmış.Tehdit,gasp ne varsa yapıyorlarmış ve buna karşı biz Türkler böyle bir örgütlenme içindeyiz diye anlatmışlardı.
    Son zamanlarda liselerde hortlayan bu kanlı,bıçaklı kavgalar bana bu röportajı hatırlattı.Acaba pkk şehremi indi???
    Kapkaç ve lise olaylarındaki bu artış beni ürkütüyor...

  2. #82

    Esas

    Baki Günay
    [email protected]
    Nükleer Enerjinin Diyeti İran mı?
    İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, Horasan Rezevi eyaletinin başkenti Meşhed'de, üniversite öğretim üyeleri ve öğrencilerle görüşmesinde, uranyumu zenginleştirmeyi başarmalarının ardından koşulların tamamen değiştiğini belirtti ve ''Biz bugün nükleer bir ülkeyiz ve ülkelerle nükleer bir ülke olarak konuşuyoruz'' dedi.
    Bu beyanatı Uluslar arası Atom enerjisinin kendilerine verdiği 28 Nisan’dan önce yaparak bölgede var olan dengeleri bir anda değiştirdi. ABD’li bir yetkili İran’ın 16 gün içinde nükleer bir bomba yapabileceğini söyledi.
    Yanı başımızda bunlar olurken. Türkiye yıllardan bu yana nedense ötelenen veya üzerinden düşünülüp birilerinin izni olmadığı için kavuşamadığı Nükleer santral için düğmeye baştı.
    Hatırlayalım
    İran’ın bu tartışmalar yaşanırken ABD senatosunun bir yetkili İran nükleer bir bomba yaparsa Türkiye’de bomba yapar demişti.
    Söyle bir düşünelim. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’de batı basınına İran’ın bombalarına bakacağına İsrail’deki 200 Atom bombasına bakmaları gerektiğini söylerken acaba neyi hedef alıyordu.
    Şu ortamda Suudi Arabistan ve Mısır’ında el altında bu tür çalışmaları devam etmediğini kim garanti edebilir. Kimse tabii ki.
    Peki Türkiye istediği anda bir atom bombası yapabilir mi. Etik olarak hayır yapamaz. Genel düşünce yapmaması yönünde ama bir savaş ve savunma anında bu işlem her an yapılabilinir. Bunun planlarını mutlaka b,r takım görevliler yapmıştır…
    Peki Sinop’a yapılacak tesisin nükleer bir bombanın altından yakında ne çıkabilir.
    Bunun için Netpano sayfalarında görebileceğiniz ABD ile yapılan tek taraflı bir anlaşma haberini okumanızı tavsiye ediyorum.ABD ile 3 yıl boyunca devam edecek antlaşma taraflar karşıt görüş verilmezse otomatik olarak bir üç yıl daha uzatılacak. Hatırlarsanız çekiç güç anlaşması da bu şekilde bölgeye gelmişti.
    Sinop Nükleer izni ola dursun ABD donanması Karadenize olan ilgisi son safhaya geldiğinide hatırlatalım.
    Adım adım güneydoğuda geçilen kırmızı çizgilerin son halkasını da Türkiye’nin karadenizdeki hakimiyeti geliyor.
    ABD neden Karadeniz ile ilgileniyor cevabını biraz düşünürsek bakın neler çıkıyor
    Türkiye’nin ya üslerini kullanmak veya Karadeniz’e uçak gemileri ve nükleer füzeler de taşıyan denizaltılar çıkarmak istiyor.
    Karadeniz üzerinden uçacak uçaklar ve füzeler Türkiye hava sahasına girmeden Gürcistan, Ermenistan ve gerekirse Azerbaycan üzerinden İran’ı vuracak.
    Eğer bir defa Karadeniz’e donanma çıkarmasına izin verirsek, o zaman Montreux sistemi ortadan kalkacak ve daha da kötüsü Amerika’yı Karadeniz’de istemeyen başta Rusya olmak üzere bir çok ülkeyle ilişkilerimiz bozulacak.
    Ayrıca İran konusunda Amerika ile siyasi ve hele hele askeri manada işbirliği yapmamızın onlarca sene sürecek bir ceremesi olduğunu aklımızdan çıkarmamamız gerekecek.
    Bu planın ilk atımıda geçen hafta atıldı haberi hep birlikte okuyalım
    ABD Deniz Kuvvetleri'ne ait 'USS Porter' isimli gemi Samsun Limanı'na demirledi Görevli olarak Samsun'a gelen 'USS Porter' isimli gemisi şehir merkezinde bulunan Samsun Limanı'na demirledi. 350 mürettebatı bulunan gemi 3 gün Samsun'da kaldıktan sonra demir alacak.
    (14 Nisan 2006 Cuma)
    Geminin Samsun'a gelişiyle ilgili geniş bilgi verilmezken, geminin etrafına güvenlik amacıyla şamandıralardan güvenlik kordonu oluşturuldu. Deniz Polisi ve Sahil Güvenlik ekipleri, gemi etrafında geniş güvenlik önlemleri alırken, vatandaşlar ise gemiyi meraklı bakışlarla izledi.
    Geminin Kaptanı Tuğamiral Robert Lally ve Deniz Yarbayı Doug Nashold, Samsun Vali Vekili Raif Özener'i ziyaret etti.
    Güneydoğu’daki kalkışma senaryolarının her parçasında Amerikan ajanlarının parmağı olunduğu bilinirken ABD şimdi Karadeniz de…..

  3. #83

    Esas

    Komplonun zirve yaptığı noktadır Sayfa 7 , msj 79 !

  4. #84
    Duhul
    Jan 2004
    İkamet
    BuRsA
    Yaş
    42
    Gönderi
    195

    Esas

     Alıntı Originally Posted by ghetto
    Komplonun zirve yaptığı noktadır Sayfa 7 , msj 79 !
    Bence komplo teorisinin sınırları aşılmış. Çünkü:
    Komplo ile iftirayı, tarihsel olanla, siyasal olanı ayıramamak neticesinde oluşan iddiaların bazıları hakikaten düşündürücü ve komik olmuş.
    Irk olarak bulgar ve yunanlılara benzediğimiz söylenmiş. Peki bu iddayı yazan, acaba bulgarların bir türk boyu olduğunu bilmiyormu? Yine insanların dış görünüşünü şekillendiren en önemli unsurun "iklim" olduğu nasıl unutulabilir.

    Yine bazı sözcüklerin nedense özellikle yunancadan türkçeye geçmiş olduğu söylenmiş ve bu Türklerin esasında türk olmadığı tezine delil olarak kullanılmış. Şimdi bu noktada dilbilim alanında akademik kariyer yapmaya gerek yok, eğer yunanistana giderseniniz özellikle yemek isimlerine dikkat edin, ama yemek isimlerini duyunca sakın yunanlılara "ya kardeşim baksana sen hem dış görünüş olarak bana benziyosun hemde yemek isimleri türkçe sen yunanlı değil öz be öz türksün" gibi kişileri dumura uğratacak cümleler kurmayın. Çünkü biz bu yunanlı ve bulgarlar ile nerden baksnız 500 yıl iç içe yaşamız, bırakında bazı kelimeler benzerlik göstersin. Bu arada yunanistanda mübadele ile göç ettirilen ve türkçe konuşan rum köylerindekilerinde türk olmadığı kesin..

    Ayrıca kavimler göçünden sonra avrupanın şekillenmesinde en önemli unsurun Avrupa Hun Devleti olduğu da unutulmuş.
    Bu teze "yani ey türk sen türk değilsin" 'e sayfalar dolusu karşıt iddia yazabiliceğimi düşünüyorum ve ben tarih bilimcisi değilim, ama az çok neyin ne olduğunu da biliyorum. Ancaak bu tarz bir komployu yazan kişinin çok ciddi yazılı belgeleri olması gerekir. Eğer bunlar eksik ise, tarih bilminin araştırma yapma ilkelerine uymayan bir araştırma şekli ile bazı iddialar gündeme taşınmaya çalışılarak, ülkede "milliyet, kültür erozyonu" gibi psikolojik bir amaç güdülüyorsa, bu işlerler uğraşanlara bizim de vericek cevabımız elbette olucaktır. Meydan zannettikeri kadar boş değil, ve Türk milleti zannettikleri saf yada bilgisizde değil.
    Tüm bunlara ek olarak sanki dünyadaki tüm devletlerin halkı aynı ulustan oluşuyormuş, hiç diğer kültürleden etkilenmemişte sadece Türkiye halkı farklı milletlerden geliyormuş gibi bir izlenim yaratmak, Türkiye sınırları içinde yaşayan, farklı milliyetten olan insanları daha da farklılaştırmak, birbirilerine mümkün olduğunca yabancılaştırmak gibi bir gayret seziyorum.

    Saygılar...

  5. #85

    Esas

    ABD Türkiye`yi Nasıl Vuracak?

    Kod adı Windows mu? ABD Türkiye`yi nasıl vuracak? 2050 yılı planlarında neler var? ABD`de yaşayan yazarımız Hasan Tahsin çok önemli bilgileri açıklıyor!!!
    Adamlar 2050 yılını bile planlamışlar. Ama ilk önce Türkiye’yi vuracaklar. İran falan bahane. ‘İran’a saldıracağız’ diyerek Türkiye’nin stratejik noktalarına yerleşip, Türkiye’yi hiç beklenmeyen bir zamanda basit bir nedenle vuracaklar.


    ABD TÜRKİYE’Yİ VURACAK !


    Geçtiğimiz günlerde hiç ummadığım bir yerde Türkiye’den tanıdığım eski bir arkadaşıma rastladım. Türkiye’nin seçkin üniversiteleriden birinin bilgisayar mühendisliği bölümünü başarıyla bitirdikten sonra master için ABD’ye gelmişti. Aynı zamanda zehir gibi zekiydi. O günden sonra ilk kez karşılaştığım bu eski dostumun anlattıkları karşısında tüylerim diken diken oldu.



    İsmini vermeyeceğim dostumdan Osman olarak bahsedeceğim. Karşılaştığımızda Osman’ın hali perişandı. Tanıdığım eski Osman değildi, bir şeylerden kaçıyor veya gizleniyor gibiydi. “Ne oldu bu halin de ne?” diye sorunca başta anlatmak istemedi. Kaçamak cevaplarla yetindi. Biraz üsteleyince, “Bir yerlerde oturalım, bir kahve içelim. Sana anlatacağım önemli şeyler var” dedi.



    Bana kısaca ABD’ye geldikten sonra yaşadıklarını anlattı. Master eğitimine başladıktan sonra her öğrenci gibi paraya ihtiyacı olduğunu ve bir yazılım firmasında iş bulduğunu söyledi. Burada gösterdiği başarılı çalışmalardan sonra bir kaç firma değiştirdiğini ve daha sonra Windows için dışarıdan fason yazılım hazırlayan bir şirkete geçtiğini anlattı. Sonra bir gün şirket sahibiyle beraber daha önce tanımadığı bir kaç kişinin kendisiyle görüştüğünü, bu kişilerin özel yazılımlar hazırladığından bahsetti. Osman ile aramızda geçen konuşmaları özetleyerek aktarıyorum:


    - Baştan hiçbir şey anlamadım. Bana ‘bizimle çalış, sana iki misli para’ dediler. Ben de kabul ettim. Zaten öğrenci olduğum için paraya ihtiyacım vardı. Bir kaç gün sonra telefon açıp beni başka bir adresteki başka bir şirkete çağırdılar. ‘Artık burada çalışacaksın’ dediler. Ben de kabul ettim. Bana başta basit yazılım işleri verdiler. Yaklaşık altı ay bu şekilde çalıştım. Sonra bir gün ‘Bunu yazabilir misin?’ diye bir dosya verdiler. Dosya basit bir hacker programıydı. Anladığım kadarıyla bir nevi beni yemliyorlardı. Yani bilgi sızdırıp sızdırmadığımın peşindeydiler. Bu işlerde güven çok önemli. Benim amacım para olduğu için oralı bile olmadım ne verdilerse yaptım. Bir gün işlerimi bitirdikten sonra bilgisayar sisteminde bir kaç dosyayı göz atmak istedim. Bazıları şifreliydi. Bir kaç tanesini açmayı başardım. Bazı kodlar vardı, bir kaçını not ettim ama üzerinde durmadım. Bir akşam evde uyuyamadım, internette kodları araştırmaya başladım. Hepsi bilgisayarlarda kullanılan işlemcilerin kodlarıydı. Bir kaç dosyaya daha gözattım bunlar da windows kodlarıydı.


    - Eee yani? Diye söze girdim.


    - Yanisi bunlar hangi işlemciyle beraber hangi windows yazılımın kullanıldığını biliyorlar.

    - Bilsinler sorun ne?

    - O bilgisayarda ne var ne yok internetten bazen güncelleme adı altında bazen de virus update adı altında çekip alıyorlar. Düşünsene bu adamlar senin yatak odanda adeta.


    - Bak ben bu işlerden anlamam ne demek istediğini açık söyle ne oluyor böylece?


    - Abi sen durumu anlayamadın. Bu adamlar Türkiye’ye hangi işlemci, hangi windos yazılımı satıldığını biliyorlar. Ayrıca bu işlemci ve yazılımları hangi devlet kurumunun kullandığını da biliyorlar. Genelkurmay da aynı sistemleri kullanıyor. Bu adamlar Genelkurmay, Deniz Kuvvetleri, Kara kuvvetleri, Hava Kuvvetleri aklına gelen bütün stratejik kurumları bu yolla izliyorlar. En gizli dosyaları bile görebiliyorlar. Kaç tane asker var, kaç tane hangi türden silah var, kaç tane uçak uçabiliyor. Bunların hangi parçaları eksik, kaç tane denizaltı var, bunların hangileri çalışır durumda ve gücü ne, kaç tanesi göstermelik, hangi sınırda kaç tane asker var, askeri birliklerin harekat planları, savaş stratejileri. Bunları sen biliyor musun? Ama bu adamlar biliyor.


    - Peki sen bu adamların Genelkurmay’ı izlediklerini nereden öğrendin?


    - Amerikalılar da aynı bilgisayarları kullanıyorlar. Onların yazılımlarıyla onların dosyalarına girdim. Adamlar 2050 yılını bile planlamışlar. Ama ilk önce Türkiye’yi vuracaklar. İran falan bahane. ‘İran’a saldıracağız’ diyerek Türkiye’nin stratejik noktalarına yerleşip, Türkiye’yi hiç beklenmeyen bir zamanda basit bir nedenle vuracaklar. Ben o yüzden kaçıyorum. Bu adamlar heryerde beni arıyor. Bu dosyalara girdiğimi öğrenmişler. Beni bulmaya çalışıyorlar..


    - Sen ne dediğinin farkında mısın? Bu nasıl bir durum böyle?

    - Abi Bush tam bir deli. Pentagon’un planlarında ilk sırada Türkiye var. Bunu kimse anlamak istemiyor.


    Gözlerim yuvalarından fırlamış gibiydi. Aklıma birden Matrix filminin sahneleri geldi. “Acaba bizler sonu önceden bilinen bir oyunun figüranları mıyız?” sorusu beynimi kemirmeye başladı. Osman’ın durumu, daha önce de söylediğim gibi hiç de iyi değildi. O anlatıyordu, ben küçük dilimi yutmamak için kendimi zor tutuyordum. Bir ara Osman’ın kayışı sıyırmış olabileceğini düşündüm. Ama ya anlattıkları doğru ise?


    - Peki şimdi ne yapmayı planlıyorsun?


    - Bu ülkeden legal olarak çıkamam, beni buldukları anda tepeme çökerler. Meksika sınırına gitmeyi planlıyorum. Birilerini buldum, beni yürüyerek Meksika’ya kaçıracak. Oradan Türkiye’ye dönebilirsem döneceğim. Bu adamlar beni bulurlarsa yaşatmazlar.


    Osman’la vedalaştıktan sonra ayrıldık. Yolda yürürken aklımda hep Osman’ın anlattıkları vardı. Bana biraz aklını kaçırmış gibi geldi. Ama benim tanıdığım Osman kolayca aklını oynatabilecek biri değildi. Bir yandan “Hadi canım sende” diyerek kendimi avutmaya çalışırken, diğer yandan da aklımdaki o soruya cevap arıyordum:


    “Ya bu duyduklarım doğruysa?”



    [email protected]


    Kaynak :www.pressturk.com

  6. #86

    Esas mayın temizleme ve petrol

    Rapor Dosyasi EM 112/935 A: Yabanci kaynakli mayin temizligi
    Ihalelerin henüz sonuçlanmadigini belirten Bakan Gönül “Bu isi profesyoneller yapacak” dedi

    Maliyet bahane

    Türk Silahli Kuvvetleri’nin mayin temizligi konusunda yeterli personelinin bulundugunu söyleyen Milli Savunma Bakani Gönül, ancak maliyetin yüksek oldugunu belirtti. NATO ya da BM’den neden yardim istenmedigine açiklik getirmeyen Gönül, isi ihaleyle profesyonellere yaptirilacagini açikladi.

    Bereketli topraklar

    Iki Kibris büyüklügündeki arazi mayin temizligi karsiligi ihaleyi kazanan firmaya tarim amaçli kullanim sartiyla 49 yilligina terkedilecek. Firat’in sulariyla beslenen ve yillardir ekilmedigi için Harran Ovasi’ndan daha bereketli oldugu bilinen topraklari ele geçiren ihya olacak.

    AKP’den ‘profesyonel’ satis

    Mayinli arazileri Israilli firmalara peskes çekmeye hazirlandigi iddialari nedeniyle elestirilerin odaginda bulunan iktidar, satis kararliligini sürdürüyor. Bakan Gönül, “Bu arazileri TSK degil, profesyonel sirketler temizleyecek” dedi

    Ülke güvenligini riske atacak adimlari art arda atan AKP iktidari, mayinli arazileri yabancilara kiralamada israririni sürdüdüyor. Temizleme maliyeti yüksek oldugu için mayinli arazilerin TSK yerine profesyonel sirketlere temizletilecegini belirten Milli Savunma Bakani Vecdi Gönül, bu alanlarin en kisa sürüde ekonomiye kazandirmayi hedeflediklerini söyledi.

    Gönül, büyük çapli mayin temizleme faaliyetlerinin, Silahli Kuvvetlerin, savas istihkamciligi kapsamindaki mayin temizleme görevleri arasina girmedigini belirterek, “Bu tür faaliyetler, tüm dünyada bu konuda profesyonel ve özel teçhizat ile ekipmanlara sahip firmalar tarafindan yürütülmektedir” dedi.

    CHP Denizli Milletvekili Mustafa Gazalci’nin, mayinli arazilerin temizligi ihalesine iliskin soru önergesine verdigi yazili yanitta Gönül, ihalelerin henüz sonuçlanmadigini, yabancilarin bölgede faaliyet göstermesi halinde mevcut yasalar çerçevesinde Türk Silahli Kuvvetlerinin gerekli önlemleri alacagini kaydetti. Mayinli arazilerin temizlenmesi ihalesinin, Bazi Yatirim ve Hizmetlerin Yap-Islet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptirilmasi Hakkinda Kanun çerçevesinde gerçeklestirilemeyecegine isaret eden Gönül, ihalenin, Maliye Bakanligi’nca, Devlet Ihale Kanunu kapsaminda yürütüldügünü belirtti.

    Gerekçeye bakin!

    Bakan Gönül, “Mayinli sahalarin temizlenmesi ihalesi karsiliginda gerekli sorusturmalari güvenlik birimlerince yapilacak olan yüklenici firmaya, tarimsal amaçli olmak üzere kullanma hakki ve-rilmekte ve bu haliyle mülkiyet devredilmeyip, Hazine’de kalmaktadir” dedi.

    Türk Silahli Kuvvetleri veya Milli Savunma Bakanligi’nca bu is için herhangi bir ihale açilmadigini bildiren Gönül, temizleme faaliyeti için maliyet arastirmalari yapildigini, ayrilan kaynagin çok üzerinde bir maliyetle gerçeklestirilebileceginin belirlendigini kaydetti. Gönül, ihale sartnamelerinde, mayinli arazilerin temizlenmesi karsiligi tarimsal faaliyetlerle kullanilmak üzere yüklenici firmaya birakilmasi esasinin bulundugunu ifade etti.

    Türk Silahli Kuvvetleri’nde mayin temizligi için Özel Mayin Temizleme Bölügü ve temizleme takimlari ile temizleme timlerinde yeterince uzman personel bulundugunu vurgulayan Gönül, bu personelle, 1998’den beri elle mayin temizleme faaliyetlerinin sürdügünü kaydetti. Önemli olanin, çok genis mayinli arazilerin kisa sürede temizlenerek tarima açilmasi ve ekonomiye kazandirilmasi oldugunu vurgulayan Milli Savunma Bakani Vecdi Gönül, söyle devam etti:

    ‘Bu tip büyük çapli mayin temizleme faaliyetleri, esasen Silahli Kuvvetlerin, savas istihkamciligi kapsamindaki mayin temizleme görevleri içine girmemektedir. Bu nedenle bu tür faaliyetler, tüm dünyada bu konuda profesyonel ve özel teçhizat ile ekipmanlara sahip firmalar tarafindan yürütülmektedir.”

  7. #87

    Esas

    Türkiye'de petrol ugruna kimler öldürüldü ?


    Dünyada, petrol rezervlerinin haritasini kanla cizen küresel gücler, “Türkiye'de petrol var” diyen önemli sahislari bir bir ortadan kaldiriyor.

    Muammer Aksoy, Ihsan Güven, Altan Duransoy, Raif Karadag ve Cudi daginda petrol arayan 6 mühendisin öldürülmesinin ardindaki sis perdesi aradan
    uzun yillar gecmesine ragmen hala kalkmadi. Faili mechul olarak arsivlerde yerini alan bu cinayetlerin, failleri gercekten mechul mü? Yoksa bu insanlarin
    öldürülme sebepleri, bu topraklarda “petrol var” deyip girisimde bulunmalari mi?

    Evet, maalesef, Türkiye'nin zengin petrol yataklarina sahip oldugunu ve bu gercegin birileri tarafindan gizlendigini söyleyenler yine o “birileri” tarafindan
    bir bir susturuluyor.


    Bu konudaki en önemli örnek, Türkiye'nin petrol zenginlikleri konusunda yaptigi derin arastirma ve analizlerini kamuoyu ve devlet kademeleriyle paylasan
    emekli kidemli binbasi Ihsan Güven'in öldürülmesi olayi.Türkiye'nin önemli hidrojeolog ve yer alti suyu doktorlarindan birisi olan Ihsan Güven, gectigimiz
    senelerde Tuzla'daki evinde basina sikilan tek kursunla öldürüldü. Gazete ve televizyonlarin öldürülme sebebi olarak baska kiliflari ortaya attigi bu
    cinayetin perde arkasinda, kara altinin arkasindaki kara güclerin bulunduguna süphe yok. Bugün Ihsan Güven'in yetistirdigi ve petrol konusunda derin
    bilgilere sahip bazi isimlerin “konusamaz” hale gelmesi de, Ihsan Güven cinayetinin caydirici etkisiyle izah edilebilir ancak. Cünkü Güven petrol
    konusunda yaptigi her calismayi devlet kademeleriyle paylasan ve bu yönüyle milli devlet politikasinin sekillenmesine katkida bulunan bir isimdi. Ihsan
    Güven, yine petrol konusunda cesitli calismalara imza atmis arastirmaci yazar Hakan Yilmaz Cebi'yle yaptigi son görüsmede sunlari söylüyordu: “Büyük
    Atatürk'ün kurdugu Türkiye'mizin kurtulusu acil paraya yani petrole kavusarak saglanabilir. Bunu en basit ve bilgili kisi net anlar (hain degilse). Bütün
    bunlar en belgesel ve agir ifadelerle Türkiye Cumhuriyeti'ni idare eden herkese belgeler gönderilmek suretiyle ifade edilmistir. En ufak vicdan ve izan
    gösterilmemi?tir. Uyanalim!”

    Petrol cinayetleri sadece bununla sinirli degil. 'Petrol Firtinasi' kitabinin yazari, gazeteci Raif Karadag, Türkiye'nin petrol yataklari konusunda
    cumhurbaskani ve basbakanla görüsmeden bir gün önce Ankara'da bir otel odasinda ölü bulundu. Yine Türkiye'nin “milli petrol davasini” savunan önemli
    isimlerin basinda gelen Muammer Aksoy “faili mechule” kurban gitti!

    Altan Duransoy isimli genc bir beyin, Amerika'da Türkiye'nin petrol zenginligine dair bilgilere ulastiktan sonra büyük bir heyecanla solugu memleketinde
    aldi. Ama onun heyecan ve bilgileri birilerini rahatsiz edince, Duransoy vahsi bir sekilde (kafasi kesilerek) katledildi.

    Ve asil bomba, Türkiye'nin önemli petrol yataklarinin bulundugu Cudi daginda petrol arayan 6 mühendisin öldürülmesi olayiyla patladi. 1992 yilinda Cudi
    dagindaki tesisi basan PKK'li teröristler, orada calisan iscileri öldürmeyip, sadece 6 mühendisi öldürüp olay yerini terk etti.
    PKK'li teröristlerin sadece mühendisleri öldürmesi, Petrol cinayetleri konusunda bazi güclerin nasil nokta atisi yaptiklarinin ispati niteliginde. Bütün
    bunlardan sonra Türkiye'nin petrol zenginligi konusunda söylenecek pek bir sey kalmiyor saniyorum.


    --------------------------------------------------------------------------


    EK BILGI: ISRAILIN PETROL OYUNU BOZULDU

    Mayinlarin temizlenmesi karsiligi 49 + 50 yplligina Israil'e verilmek istenen sinir arazisi, Türkiye'nin kaderini degistirecek nitelikte.
    BEDAVA VERECEKLERDI

    SURİYE ve Irak sinirindaki mayinli arzilerin temizlenmesi icin Disisleri Bakani Abdullah Gül'ün “40-50 milyon dolarlik bütce, mayinlarin yer degistirmesi
    yüzünden 500 milyon dolara cikti. Bu kadar paramiz yok” demesi duyarli vatandaslari ayaga kaldirmisti. Yapilan arastirmalarda, sinirdaki arazilerin
    mayinlari temizleme karsiligi 49 + 50 yilligina Israilli firmalara devredilmek istendigi ortaya cikti.

    Simdi petrol fiskiriyor

    ANCAK mayinli arazilerin temizlenmesini beklemeyen Türkiye Petrolleri Anonim Ortakligi, sinirin hemen yaninda sondaj calismalari baslatti. Bati
    Kozluca'da acilan 3 kuyuda da 1300 metreye inildiginde, 12-13 gravite kalitesinde petrol fiskirmaya basladi. TPOA bölgede 10 kuyu daha acmak
    hazirliklari yaparken, Türk'ün malini yutmaya hazirlanan Israil'in hevesi kursaginda kaldi.

    Mayinli arazide petrol

    AKP iktidarinin 49 + 50 yilligina Israil'e vermek istedigi mayinli araziden 'siyah altin' cikti. TPAO, Suriye sinirinda acilan 3 kuyuda petrol bulundugunu
    acikladi

    Israil'e verilmek istendigi icin tartismalara yolacan mayinli arazide ilginc bir gelisme yasandi. Bu arazilerdeki topragin altinin zengin petrol yataklari oldugu
    ortaya cikti. Suriye ve Mardin'deki mayinli arazilerin yakinlarinda Türkiye Petrolleri Anonim Ortakligi'nca yapilan calismalar olumlu sonuclar verdi. Her
    iki ildeki mayinli arazilerde de petrole rastlandi.

    TPAO acikladi

    Türkiye Petrolleri Anonim Ortakligi (TPAO), Suriye sinirinda acilan 3 kuyuda petrol bulundugunu bildirdi. Gecen yilin Aralik ayinda Suriye sinirinda
    petrol arama calismasi baslatan TPAO, Mardin'in Nusaybin Ilcesi'nde actigi 5 kuyudan 3'ünde petrol buldu.

    TPAO Batman Bölge Müdürü Bayram Kara, 2005 yilinin Aralik ayinda Suriye sinirindaki mayinli alanin yaninda petrol arama calismasi baslattiklarini
    belirterek, Camurlu ve Sinirtepe'de birer, Bati Kozluca'da ise 3 kuyuda sondaj calismasi baslattiklarini söyledi.

    Bati Kozluca'daki sondaj calismalarinda 3 kuyuda da 12-13 gravite kalitede petrol bulduklarini ifade eden Kara, söyle dedi:

    12-13 gravite “Petrol fiyatlarinin yüksekligi ve zaman kaybi nedeniyle mayinli arazilerin temizlenmesini beklemeden petrol arama calismalarina basladik. O alana uygun
    kulelerle sondaj calismalarini sürdürüyoruz. Bati Kozluca'daki 3 kuyuda 1300 metrede petrol bulduk. Bu 3 kuyumuzda da üretime basladik. Cikarilan
    petrolün kalitesi 12-13 gravitededir. Rezerv, yapilacak incelemelerin ardindan belirlenecek. Zaten Suriye'nin de sinirimiza yakin noktalarinda cikardigi
    petrolün gravitesi aynidir. Camurlu ve Sinirtepe'deki kuyularda calismalar sürüyor. Bu 3 bölgede toplam 10 kuyu acacagiz.”

    Calismalar sürecek

    Bölge Müdürü Kara, sinirdaki mayinlarin temizlenmesinin ardindan büyük kulelerle petrol aramasina baslayacaklarini ve calismalarin bu 3 bölgeyle sinirli
    kalmayacagini da belirterek, “Biz sinira yakin kesimlerde zaten petrol üretimi yapiyorduk. Ama bu kez mayinli arazilerin hemen yaninda üretime basladik.
    Mayinlarin temizlenmesinin ardindan baska bölgelerde de petrol arayacagiz” dedi.

    Cudi Dagi'nda sismik arama

    TPAO Batman Bölge Müdürü Bayram Kara, kis mevsiminin sona ermesinin ardindan faaliyetlerinde hizlanma yasandigini belirterek, sunlari söyledi:
    “Agir kis sartlari nedeniyle sismik arama calismalarimiza ara vermistik. Bu calismalara yeniden basliyoruz. Chevron sirketi ile Cudi Dagi'nda sismik arama
    calismalarina Mayis ayinda baslayacagiz. Siirt'in Pervari Ilcesi'ndeki Okcular kuyusunda sondaj calismalari sürüyor. Su anda 2 bin metreye indik. Bu
    kuyuda 5 bin metreye kadar inecegiz. TPAO Batman Bölge Müdürlügü olarak günlük 20 bin varil petrol üretiyoruz.”

  8. #88

    Esas Ankara`da İsrail Gizli Devleti Mi Var?

    Altında petrol denizi bulunan, 510 kilometre uzunluğa sahip 3 milyon dönümlük Suriye sınırındaki Türk toprağının 49 yıllığına İsviçre üzerinden, mayın temizleme kılıfı altında Mossad`ın taşeron şirketlerine ha devredildi ha devredilecek olması sizi çıldırtmıyor mu?

    Kaynak:Yeniçağ Gazetesi

    Sahibi belirsiz Kardak kayalığı için Yunanistan`la savaşı göze alan Türkiye, sıra İsrail`e gelince niye yelkenleri indiriyor? Yoksa Ankara`da İsrail gizli devleti mi var? Suriye sınırındaki 3 milyon dönüm arazi vatan toprağı değil mi? Yoksa Yunanistan düşman da İsrail dost mu? Diplomatik üslup dışında kim İsrail`e dost diyorsa işte o aslında Ankara`daki İsrail derin devletinin adamıdır.
    Çünkü İsrail dost değil, düşmanın en sinsisi, en kararlısı, en güçlüsü ve en acımasızıdır.

    Bunu ben değil, İsrailli yetkililer söylüyor.

    Türkiye, İsrail`i tanıyan ilk Müslüman ülke olmasına rağmen, yine Türkiye Konya üzerinde İsrail savaş uçaklarına eğitim uçuşu yaptırarak Filistin halkına ve kendi geçmişine ihanet etmesine rağmen İsrail, Türkiye`ye, hem Irak`ta Barzani-Talabani önderliğinde kurulmuş bulunan "Yahudi Kürdistan"ın merkezinde yer alarak, hem bayrağında tahrif edilmiş Tevrat`a göre "Vaat edilmiş toprakları" iki mavi çizgi, yani Nil-Fırat`ı resmederek, hem Knasst (İsrail Parlamentosu) girişine Türkiye Cumhuriyeti topraklarının bir kısmını da içine alan Arz-ı Mev`udu çakarak Türkiye`ye sürekli, "Elime fırsat geçtiğinde canına okuyacağım" deyip duruyor.

    İsrail`in Türk ve Türkiye düşmanlığı böyle sembollerden ibaret değil. Siyonist Yahudi ABD, AB ve Türkiye içindeki "derin devletine" o kadar güveniyor ki, zaman zaman küstahlaşmaktan, Türk vatanı üzerindeki toprak emellerini açıkça dile getirmekten de çekinmiyor, çekinmedi.

    Daha önce de yazdım.

    "Lübnan Kasabı" Ariel Şaron 1982 yılında bir İtalyan gazetesinde Türkiye`nin işgalini tartışmış ve, "Türkiye ilgi alanımız içersindedir" dememiş miydi? 31.12 1982 tarihli Günaydın gazetesi Şaron`un bu küstahlığını okurlarına, "Haddini bil Şaron" diye duyurmamış mıydı?

    Siz şimdi Şaron`un bu küstahlığını bir kenara bırakın, ABD-İsrail ittifakının Irak`ın kuzeyinde bir "Yahudi Kürdistan" kurduğunu ve bu devletin yaşayabilmesi için Akdeniz`e açılma gibi bir mecburiyeti olduğunu, ardından da, Mossad-Cıa ve İngiliz Gizli Servislerinin 23 Mart 2004 günü bir futbol maçı esnasında Suriye`deki Kürtleri, Türkiye`deki ayrılıkçı Kürtler gibi nasıl ayaklandırdıklarını hatırlayın ve bu bilgilerinizin yanına, 1983 yılında, zamanın İsrail Dışişleri Bakanı İzak Şamir`in, "Türkiye`yi Kürdistan`ı işgal altında tutmakla" suçladığını koyun; bütün bunlar sizi iknaa yetmediyse, İsrail`de herkesin bildiği, "Bir Türk öldür, rahat et!" Yahudi atasözü üzerinde biraz düşünün bakalım..

    Altı âdeta bir petrol denizi olan Türkiye-Suriye sınırındaki 3 milyon dönümlük arazinin 49 yıllığına İsrail`e devri demek bence Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bu topraklardan ebediyen vazgeçmesi demektir.

    Türkiye kendi mayınını temizlemekten aciz olamaz…


    Türkiye kendi mayınını temizleyemiyor mu, o zaman bırakınız mayınlı kalsın. Böylece hem Irak`ın kuzeyindeki Yahudi Kürdistan`ın Akdeniz`e doğru önünü tıkamış, hem "Nil`den Fırat`a" kadar, "Arz-ı Mevud" hayalleri kuran ve bu hedefine adım adım yaklaşmakta olan Siyonist İsrail`in önünü tıkamış, böylece vatana ihanet etmemiş olursunuz.

    Türkiye`de bir kere olsun Türkler için bir şey yapılmayacak mı?

    Büyük Ortadoğu Projesi için, "İnşallah hayata geçer, Diyarbakır da bu projenin merkezi olur" diyen Başbakan ve Türkiye`yi yönetenler, proje sahiplerinin, "Ortadoğu`da 22 ülkenin sınırları değişecek" diye açıkça yazıp çizdiklerini bilmiyorlar mı?

    Türkiye-Suriye sınırındaki 3 milyon dönümlük vatan toprağının İsrail derin devletinin ortağı olduğu şirketlere 49 yıllığına devredilmek istenmesi haritanın bir bakıma Türkiye`yi Irak`tan sonra Türkiye üzerinden de ufak ufak değişmeye başlaması değil midir?

    Herkes aklını başına toplasın.

    Yoksa Yahudilerden aldığınız cesaret ödülleri cehenneminiz olur; tamam mı!


    Hasan DEMİR

Sayfa 11/78 İlkİlk ... 9101112132161 ... SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •