Anket Sonuçlarını Gör: Türkiye sahip olduğu bor rezervlerinin meyvesini ne zaman almaya başlayacak?

Oylayan
29. Bu anket için oy kullanamazsınız
  • 10 yıldan az

    6 20.69%
  • 10-20 yıl

    8 27.59%
  • 20-40 yıl

    3 10.34%
  • Asla, bize yedirmeyecekler !

    12 41.38%
Sayfa 3/4 İlkİlk 1234 SonSon
Arama sonucu : 32 madde; 17 - 24 arası.

Konu: Bor Gerçeği ve Oynanan Oyunlar

  1. #17
    Duhul
    Oct 2004
    İkamet
    tarabya
    Yaş
    43
    Gönderi
    7,411

    Esas

    Yazik oluyor bence... Su an cikan her kilo bor icin icim aciyor... Kapatsinlar madenleri bence... hic bor cikarip satmayalim... Bu fiyatlara satilan madenimize yazık oluyor...

    Hangi maden türünün ham fiyati ile işlenmiş fiyati arasinda yuzlerce kat fark vardir...
    20 yıl sonra petrolün ayaği kesilince dünya enerji için nereye başvuracak...

    Bir kilodan az bir bor ile 2 sene gidebilecek iken neden hala petrolde ısrar ediliyor... Cevabi belli tabikiide ama bizimde kendimize gore bir stratejimiz olusun... Elimizdeki degerleri koruyolim ucuza kaptirmayalim... Telef etmeyelim... Bunun icin bir lobi oluşsun... 300-400 milyon dolarlik komik rakamlar icin harcamayalım madenlerimizi...

    Tamamen devletleştirip bürokrasilerden arındırıp hatta petrol yatakları aramak icin harcadigimiz milyon dolarlari tamamen bor endüstrisine yatirip sadece maden cikarmak degil islemek kullanılır hale getirmek amacında kullanilmali...

    Türk halkı cok acilar cekti... Cok somuruldu... Krizler darbeler vs...

    Ama ben kurtulusumuzun bor madeninde oldugunu dusunuyorum... Su an dünyanin en büyük ülkelerinin büyüklüğü petrolden doğal enerji kaynaklarından geliyor...

    Cari acigin dert edilmeyecegi bir türkiye düşlüyorum... İnşallah gorurum...

    Ama ucuza kaptirmayalim... Reklam ve pazarlama sektorundeyim... Yabancilarin ne tarz reklam ve pazarlama stratejileriyle calistiginin gayet bilincideyim... Ve su an bize yapılan budur...

    Bu rezervler amerikada olsa ne olurdu... Soyleyeyim... Boru sadece makinalarin icinde oldugunu bilirdik... Bu maden ile calisan otomobiller, uçaklar, jetler hatta çim biçme makinaları.... Çıldıracak gibi oluyorum yeminle... daha fazla yazamayacağım...

  2. #18
    Duhul
    Apr 2007
    İkamet
    Türkiye
    Yaş
    17
    Gönderi
    568
    Blog Yazıları
    3

    Esas

     Alıntı Originally Posted by exittance Yazıyı Oku
    Bor sorunu; Ülkemizin dünya bor madeni rezervlerinin % 70'ine sahipken, bor ürünleri piyasasında sadece %7 payla susturulmasıdır.

    Daha iyi bir örnek verelim; Dünya altın rezervlerinin %70'i Türkiye'de olsun (mesela yani ) ama kuyumcuların sadece % 7 si Türkiye'den çıksın. Bu nasıl adalettir, aklınız hayaliniz alıyor mu?


    Bütün dünya bor madenini bizden (Eti Maden)ucuza alıp, kendi sanayilerinde bunu Bor ürünlerine çevirip sonra bize satmaktadır. Yok hayır kendi borumu ben işlerim diyen yerli sanayiciye boru iki katı fiyata verilip, yerli yatırımcı, yabancı yatırımcı ile rekabet edemez hale getirilmektedir.

    Bu oyunun dışarıda çok aktörü olmasına rağmen ne yazık ki içerde de mevcuttur.
    Basına ve Kamuoyuna,

    ÜÇÜNCÜ ULUSLARARASI BOR SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ

    TMMOB Maden Mühendisleri Odası, Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü ve Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen 3. Uluslararası Bor Sempozyumu, 02 – 04 Kasım 2006 tarihlerinde Ankara MTA Salonlarında gerçekleştirilmiş olup Sempozyum sonuçları aşağıdadır:

    - Dünya bor rezervlerinin yaklaşık % 75’ ine sahip olan Türkiye, dünyada bor ülkesi olarak adlandırılabilecek tek ülkedir. Sahibi bulunduğu bor madenleri, yüksek tenörü, rezerv büyüklüğü, işletme kolaylıkları ile gerek kalite ve çeşitlilik, gerekse de üretim maliyetlerindeki rekabet üstünlükleri açısından büyük avantajlara sahiptir. Bu nedenlerle, Türkiye’nin dünya bor pazarında lider olarak yer alması gerekmektedir.

    - Dünya bor piyasası toplam 1,5 milyar Amerikan Doları düzeyindedir. Türkiye' nin bugün için bu pazardaki payı 400 milyon Dolar civarında seyretmektedir. Kamu tekelinden vazgeçilmesi durumunda özel firmaların daha rasyonel çalışacağı ve kazancın artacağı varsayımı doğru değildir. Çünkü, genel olarak bor işletmeciliğinde ortalama maliyetler ile ortalama satış fiyatı arasında ciddi farklar bulunmaktadır. Özel sektör işletmeciliğinin böylesi bir kazanca yapabileceği fazla bir katkı yoktur. Aksine; özel şirketler arasındaki rekabet, 1978 öncesinde olduğu gibi fiyatların ve toplam ülke kazancının düşmesine neden olacaktır. Kaldı ki, yerli madencilik şirketlerinin uluslararası maden tekellerinin karşısında tutunabilecek güçleri bulunmadığından, bor rezervlerinin kısa sürede söz konusu tekellerin eline geçmesi de kaçınılmazdır.

    - Bu nedenle; 5177 sayılı kanunla değişik 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 49. maddesinde belirtildiği üzere, 2840 sayılı kanun hükümleri saklı tutulmalı, mevcut pazar payının arttırılması amacıyla rafine ürün kapasitesinin ve ürün çeşitliliği ile ürün kalitesinin arttırılmasına yönelik yatırımlar yapılmalı, pazarlama stratejilerinin oluşturulması ve etkin dağıtım ağlarının kurulması çalışmaları hızlandırılmalıdır. Bu süreçte; yasayla belirlendiği haliyle bor sahalarının mülkiyeti tartışmalarını geride bırakarak, katma değeri yüksek bor kimyasalları üretimi için çalışmak her kesimin öncelikli görevi olmalıdır.

    - Bor rezervlerimiz, şüphesiz, ülkemizin en önemli ve kıskançlıkla gözetilmesi gereken doğal kaynaklarından biridir. Sanayi sektörlerinde yapısal dönüşümü ve madencilik sektöründe üretilen hammaddenin katma değeri yüksek nihai ürüne dönüşmesini hedefleyen bilim ve teknoloji politikalarının geliştirilmesi genel olarak madencilik sektörüne olduğu gibi bor madenciliğimize de büyük katkı yapacaktır. Bu çerçevede, bor rezervlerimizin kamu yararına ve ülke ekonomisine azami yararı sağlayacak şekilde işletilmesi bakımından araştırma-geliştirme faaliyetlerinin önemi ve bilim- teknoloji geliştirme ve uygulamaları büyük önem arz etmektedir.

    - Bilim ve teknoloji üretimi, sanayileşmenin dolayısıyla madencilik sektörünün gelişmesinin ön koşuludur. Bugün için, toplam 1,5 milyar dolarlık dünya rafine bor pazarındaki ülke payının artırılması ve buna yönelik çalışma yapılması önemlidir, ancak yeterli değildir. Günümüzde bor minerallerini hammadde olarak kullanan sanayi sektörlerinin yıllık pazar payları çok daha büyük rakamlarla ifade edilmektedir. Türkiye’nin hedefi nihai ürün pazarları olmalıdır. Bu hedef, araştırma - geliştirme faaliyetlerini, bilim ve teknoloji üretimini gerekli kılmaktadır. Bu çerçevede Türkiye’nin bilimsel alanda yetkinleşmesi, teknoloji geliştirme yeteneğini kazanması bakımından son derece önemlidir.

    - Bor teknolojileri, pek çok bilim ve teknoloji alanını yakından ilgilendirmekte olup, çok disiplinli yapısı ile söz konusu alanlarla sürekli etkileşim içerisindedir. Bu teknolojilerin geliştirilmesi, çok farklı disiplinlerde, konularında uzmanlaşmış, araştırma - geliştirme yetenekleri yüksek personeli gerektirmektedir. Dolayısıyla, Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü, Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü, TÜBİTAK, Üniversiteler, Meslek Odaları ve sektördeki sanayi kuruluşları arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi ve ortaklaştırılması, istenilen amaca ulaşılmasına büyük katkı yapacaktır.

    - Rafine bor ve özel bor ürünlerine yatırım yapılarak, bor minerallerine dayalı tesislerin ülkemizde kurulması sağlanmalıdır. Bor ürünlerinin hammadde olarak kullanıldığı sanayi alanlarının gelişmesine yönelik yatırımlar teşvik edilmelidir. Bu sayede katma değerdeki artışa paralel olarak istihdam da artacak, dolayısıyla ülkemizin en büyük sorunlarından biri olan işsizliğin çözümüne de yardımcı olunacaktır.

    Kamuoyuna saygıyla duyurulur.



    TMMOB
    MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI
    YÖNETİM KURULU
    Ankara, 04 Kasım 2006

    http://www.maden.org.tr/etkinlikler/bor/

    % 7 mi % 26 mı?

  3. #19
    Duhul
    Jul 2007
    İkamet
    41N - 029E
    Gönderi
    1,703
    Blog Yazıları
    1

    Esas

     Alıntı Originally Posted by mehcur Yazıyı Oku

    - Dünya bor piyasası toplam 1,5 milyar Amerikan Doları düzeyindedir. Türkiye' nin bugün için bu pazardaki payı 400 milyon Dolar civarında seyretmektedir. Kamu tekelinden vazgeçilmesi durumunda özel firmaların daha rasyonel çalışacağı ve kazancın artacağı varsayımı doğru değildir. Çünkü, genel olarak bor işletmeciliğinde ortalama maliyetler ile ortalama satış fiyatı arasında ciddi farklar bulunmaktadır. Özel sektör işletmeciliğinin böylesi bir kazanca yapabileceği fazla bir katkı yoktur. Aksine; özel şirketler arasındaki rekabet, 1978 öncesinde olduğu gibi fiyatların ve toplam ülke kazancının düşmesine neden olacaktır.

    % 7 mi % 26 mı?

    Sn Mechur,


    Ne dünya bor piyasası 1.5 Milyar $ gibi aşağıya yuvarlanmış bir rakamdır, ne de Türkiyenin ihracatı 400 milyon $ gibi yukarıya yuvarlanmış bir rakamdır.

    Dikkatini verebilecekler için şunu belirtmeliyim ki; burada elmalarla armutların birbirine karıştığı cisten bir hesap vardır.

    BOR denilince akla üç adet tanım gelmelidir.

    1. Bor Cevheri ; Madenden çıkarılmış hali ile bor. Kolemanit, üldesit, tinkal adlarında değişik kimyasal bileşikler halindedir.

    2. Bor Ürünü , Bor cevheri işlenerek borikasit, boraks ve bor madenine dönüştürülmesidir. Asıl para bor ürünlerindedir.

    3. Bor Uç ürünleri : Bor ürünleri kullanılarak elde edilen ürünlerdir. Örneğin fiberglass, ısı geciktiriciler, tarım ürünleri, borcam. eğer günü birinde boryakıtı yapılacaksa bu bir bor uç ürünü olacaktır.

    Yukarıda bahsekonu 1.5 milyarlık yıllık dünya bor piyasası, her üç tip bor pazarının toplamıdır.

    Türkiye %70 rezerve sahip olmasına rağmen 400 milyonluk payı ile %26 da kalıyor ama Türkiye'nin sadece Bor Ürünleri piyasasında ki payı dünya piyasasının %7 si civarındadır. BOR da asıl para da Bor ürünlerindedir.

    Keşke Eti Maden dünyadaki bor ürünü yapıp satan rakiplerine bor cevheri satacağına, kendisi verimli yöntemlerle bor ürünü yapıp sadece Türkiye'de değil ,dünyada da tekel olsa.

  4. #20
    Duhul
    Jul 2007
    İkamet
    41N - 029E
    Gönderi
    1,703
    Blog Yazıları
    1

    Esas

     Alıntı Originally Posted by mehcur Yazıyı Oku
    Basına ve Kamuoyuna,

    ÜÇÜNCÜ ULUSLARARASI BOR SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ


    Kamu tekelinden vazgeçilmesi durumunda özel firmaların daha rasyonel çalışacağı ve kazancın artacağı varsayımı doğru değildir. Çünkü, genel olarak bor işletmeciliğinde ortalama maliyetler ile ortalama satış fiyatı arasında ciddi farklar bulunmaktadır. Özel sektör işletmeciliğinin böylesi bir kazanca yapabileceği fazla bir katkı yoktur. Aksine; özel şirketler arasındaki rekabet, 1978 öncesinde olduğu gibi fiyatların ve toplam ülke kazancının düşmesine neden olacaktır. Kaldı ki, yerli madencilik şirketlerinin uluslararası maden tekellerinin karşısında tutunabilecek güçleri bulunmadığından, bor rezervlerinin kısa sürede söz konusu tekellerin eline geçmesi de kaçınılmazdır.
    Etimaden BOR cevherinin mutlak ve tek kaynağı. Hammadenin fiyatı kontrol edilerek, bor kimyasallarının fiyatının düşmesi engellenebilir. Petrol ham fiyatı artınca, benzin pompa fiyatı da artmıyor mu?

    Ayrıca Eti maden sadece Bor üretmiyor ki ! Neden rekabet korkusu sadece BOR için yaşanıyor.

    Benim temennim; İnşallah bu serveti emanet ettiğimiz yöneticiler bilerek yada bilmeyerek bir hıyanet içinde değillerdir. İnşallah biz bilmesekte, anlamasakta bu yasaklar ülkemizin faydası adına yapılmaktadır. Birey olarak, vatandaş olarak, vatan sever olarak her birimiz bu gidişatın takipçisi ve denetçisi olmalıyız.

  5. #21

    Esas

    Türkiye’nin en önemli madeni bor otomobillerde de mucizeye dönüşüyor. Doğada katı halde bulunan bor madeni nano teknoloji ile işlenip sıvılaştırıldıktan sonra araçların motorlarına ve şanzıman yağlarına konuluyor. Merkezi Türkiye’de bulunan NNT Ar-Ge tarafından Türkiye'de ilk kez üretilen BorPower, benzinli, dizel, LPG’li araçlarda motor aşınmalarını sıfıra yakın bir düzeye indirgiyor. Bunun yanı sıra araç motorlarında sürtünen yüzeylerde 6 atom kalınlığında bir koruma kalkanı oluşturuyor ve ısıyı mükemmel seviyelerde yalıtıyor. Sıvı karışım halinde motor yağına katılan BorPower, motor hararetinin aşırı yükselmesine engel olarak performansın düşmesini önlüyor ve motor yağının ömrünü en az iki kat uzatıyor. Bor teknolojisini uygulayan kişiler yakıt tasarrufunun % 10 civarında olduğunu, araçlarının kalkışlarda daha seri oluşunu ve motorda sürtünmenin az olmasından dolayı sessiz çalıştığını belirtiyorlar.

    EGZOZ GAZINI DA AZALTIYOR

    Bor mucizesinin faydaları bu kadarla kalmıyor. Küresel ısınmanın etkisini azaltmak için çevreye karşıda duyarlı bir katkı olan bor egzoz gazlarını minimum seviyeye indirerek ekolojik dengeye fayda sağlıyor. Yapılan testlerde araçların motor ömrünü %100 arttırıyor. Motor yağ değişim sürelerini 2 katına çıkararak bakım masraflarını minimum düzeye düşürüyor. Motorlarda ısıyı dengelediği için hareket ve buharlaşmadan kaynaklanan yağ kaybını ve yağ yakmayı da önlüyor. Motor performansını da % 9 arttırıyor.

    İŞTE BORPOWER'IN ARACA KATKILARI

    1- Dizel ve benzinli araçlarda % 7 - % 10 yakıt tasarrufu sağlıyor.
    2- Motor yağ kulanım ömrünün 2 kat artırıyor.
    3- Performansın ( Beygir Gücü ) % 9 yükseliyor.
    4- Motor rektifiye ömrünün % 100 artırıyor.
    5- Motor parçalarında sürtünme ve aşınmaların % 70 azalıyor.
    6- Motor yağı ısısını sabitleyerek, hareket ve buharlaşmadan kaynaklanan yağ kaybını önlüyor.
    7- İlk marşa basıldığında sürtünme ve aşınmaları en aza indiriyor.
    8- Karteri delinip yağı eksilen aracın 1-3 saat süreyle yolculuk yapabiliyor.
    9- Motor sesinin azalması ve egzoz gazlarını minimum seviyeye indirerek ekolojik dengeye fayda sağlıyor.

  6. #22

    Esas

    Bir şehir efsanesi: Bor
    Türkiye’nin bor rezervi konusunda yanlış algılamalar olduğunu belirten Eti Maden Genel Müdürü Yılmaz, “Vatandaş, elimizdeki boru kömür gibi kazıp pazara gönderdiğimizi, ne kadar gönderirsek o kadar kazanacağımızı zannediyor. Böyle bir şey yok” dedi.




    Eti Maden İşletmeleri Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Orhan Yılmaz, dünyada ve Türkiye’de bor rezerviyle tüketim hızı arasında müthiş bir orantısızlık olduğunu belirterek, “Dünyada 4 milyar ton bor rezervi var, bunun yüzde 72’si Türkiye’de. Ama Türkiye dahil yıllık tüketim sadece 4 milyon ton. Vatandaş elimizdeki boru kömür gibi kazıp pazara gönderdiğimizi, ne kadar çok gönderirsek o kadar fazla kazanacağımızı zannediyor. Böyle bir şey yok” dedi.
    Haberin devamı

    Yılmaz, Türkiye’nin bor rezervi konusundaki hesaplamalar ve değerlendirmelere ilişkin yaptığı açıklamada, kamuoyunda bor konusunda “şehir efsanesi” olduğunu söyledi.

    Bor kimyasallarının yüzde 95’inin cam, seramik ve deterjan sektörüne satıldığını, bunların dışındaki sektörlere satılan miktarın çok küçük olduğunu ifade eden Yılmaz, “Dünyada ve Türkiye’de bor rezerviyle tüketim hızı arasında müthiş bir orantısızlık var” dedi.

    Bordaki temel meselenin tüketim hızını artırmak olduğunun altını çizen Yılmaz, şöyle konuştu:

    “Borda arz fazla talep az, en temel konu bu. Bu noktayı ihmal ederek analiz yaptığınızda, bütün tablolar pembe olur. Türkiye’nin bor rezervi 2,5 milyar ton, yani dünya rezervinin yüzde 72’si Türkiye’de. Türkiye dahil dünyanın bor rezervi ise 4 milyar ton, ancak bor kimyasalı ve konsantresi olarak tüketim hızı yıllık sadece 4 milyon ton. Halihazırda dünyaya bin sene yetecek kadar bor var. Bunun 700 senesini tek başına Türkiye karşılayabiliyor. Biz olmasak bile piyasada dünyaya 300 sene yetecek bor var. İşte pembe tablo çizenlerin görmediği şey bu. Sanki biz ne üretirsek hepsini satabileceğiz, müşteri bizi bekliyor gibi düşünüyorlar. Bu da yanlış algılamalara neden oluyor.”

    “Bor konusunda kamuoyuna bol miktarda iyimserlik havası pompalanıyor” ifadesini kullanan Yılmaz, “Türkiye’deki borun ‘tüm iç ve dış borçları ödeyebileceği’, GSMH’ye üç katı kadar katkı yapacağı’ gibi laflar söyleniyor. Bunların hiçbirinin aslı astarı yok” diye konuştu.

    Türkiye’nin bor varlığının değeri konusunda hesaplama yapanların çok pahalı bir bor kimyasalını referans aldıklarını, rezervi onunla çarparak bazı rakamlara ulaştıklarını anlatan Yılmaz, “Elimizde o kadar büyük miktar var ki, en ucuz bor kimyasalı fiyatından bile hesaplanırsa inanılmaz rakamlara ulaşılır, ama sattığımız miktar belli” dedi.

    Yapılan hesaplama ve değerlendirmelerin Türkiye’nin bor rezervi değeri konusunda kamuoyunda yanlış algılamaya neden olduğunu dile getiren Yılmaz, “Vatandaş elimizdeki boru kömür gibi iş makineleriyle kazıp pazara gönderdiğimizi, ne kadar çok gönderirsek o kadar fazla para kazanacağımızı zannediyor. Böyle bir şey yok” şeklinde konuştu.

    BOR MADENLERİ KESİNLİKLE SATILMAYACAK
    Eti Maden Genel Müdürü Yılmaz, Türkiye’deki bor madenlerinin “40 milyon dolara satılacağı” yönünde söylentiler olduğunu da hatırlatarak, bu iddiaların Eti Maden’in kasasında 250 milyon dolar nakit parası bulunduğunda ortaya atıldığına dikkati çekti.

    Eti Maden’in kasasında şu anda yaklaşık 130 milyon dolar parası olduğunu ifade eden Yılmaz, “Bor madenlerinin satılması gibi bir şey kesinlikle söz konusu değil. Eğer özelleştirilecek olsa öncelikle özelleştirme kapsam ve programına alınır, şartnameler alınır, açık ihaleyle ihaleye çıkılır. Bu safhaların hiçbiri yok. Çünkü ortada böyle bir şey yok. Vatandaşlarımız bu gibi söylentilere inanmasınlar” diye konuştu.

    NÜKLEER ENERJİDE BOR, ÇORBADA TUZ GİBİ
    Yılmaz, Türkiye’nin yüksek miktardaki bor rezervinin, kurulması planlanan nükleer santrallar için avantaj olup olmadığına ilişkin de nükleer enerjiyle bor kimyasalları arasında dolaylı bir bağlantı olduğunu söyledi.

    “Bor, nükleer enerjinin olmazsa olmazı asla değildir” diyen Yılmaz, borun sadece nükleer reaktörlerde soğutucu olarak kullanıldığını, bunun da “yemeğe katılan tuz gibi” olduğunu vurguladı. Yılmaz, nükleer santral kurulmasının borikasit tüketimini artıracağını ancak bunun zannedildiği gibi yüksek bir miktar olmadığını da belirtti.

    BORDAN ENERJİ ÜRETİMİ
    Bordan enerji üretme konusundaki çalışmalara da değinen Yılmaz, bu konuda da borun dolaylı bir işlevi olduğunu, borun kendisinin bizatihi yakıt olmadığını, sadece hidrojen tutma özelliğinden dolayı söz konusu uygulamalarda sodyum borhidrür adlı bor kimyasalı kullanıldığını kaydetti.

    Sodyum borhidrürü hidrojen taşıyıcısı olarak kullanarak hidrojen ortaya çıkarıp onu da yakıt olarak kullanmanın teknik olarak mümkün olduğunu ifade eden Yılmaz, “Ancak bunun teknik olarak mümkün olmasıyla ekonomik olarak mümkün olması çok farklı şeyler. Bugün itibariyle bu iş teknik olarak yapılıyor ama ekonomik değil” dedi.

    Yılmaz, fosil kaynaklar bittiğinde alternatif enerji kaynakları olması gerektiğini, bugün itibariyle hidrojenden enerji üretmenin ekonomik olma noktasından uzak olsa bile ileride klasik yöntemlerle arasındaki farkın azalabileceğini, dolayısıyla bu tür çalışmaların devam etmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

  7. #23
    Duhul
    Jul 2007
    İkamet
    41N - 029E
    Gönderi
    1,703
    Blog Yazıları
    1

    Esas

    Bor madenlerimiz bol ama talep yok.

    Örneğin toprağın tonu 1 lira olsun.

    100 milyon tonluk Ağrı Dağının değeri 100 Milyar YTL eder ama alıcısı yok işte.......

    Bor konusunda tek taraflı pembe tablolarla insanlar maalesef kandırılıyor... Kısa yoldan köşe dönmeye meraklı bir toplum olduğumuzdan, bor ile dış borçların silineceği hayali pek bir sıcak geliyor haliyle....

  8. #24
    Duhul
    Jul 2007
    İkamet
    41N - 029E
    Gönderi
    1,703
    Blog Yazıları
    1

    Esas Bir gazete haberi

    Bor karayolu yapımında kullanılacak

    Bor karayolu yapımında kullanılacak
    Isparta Valisi Şemsettin Uzun, Burdur ile Isparta arasını 52 kilometreden 23 kilometreye indiren Gelincik Yolu'nun bir bölümünün asfalt yerine bor katkılı betondan yapılacağını açıkladı.

    Uzun, yapımına 15 Ekimde başlanacak bor katkılı beton yolun 1200 metre uzunluğunda olacağını bildirdi.
    Projenin Isparta ve Burdur Valiliklerince ortaklaşa yürütüldüğünü belirten Uzun, benzer bir projenin daha önce Ordu'da gerçekleştirildiğini, Isparta-Burdur arasındaki bor katkılı beton yolun Türkiye'de ikinci örnek olacağını söyledi.

    Projenin Türkiye'de gelecek yıllarda yapılacak yollar için “örnek” teşkil edeceğini ifade eden Vali Uzun, “Atmosfere sera gazı salınımı yapmayan bor içerikli beton yol, bu yönüyle küresel iklim değişikliğiyle mücadele ediyor” dedi.

    Asfaltın ömrünün kısa olduğunu dile getiren Vali Uzun, uygulama hakkında şu bilgileri verdi:
    “İlk defa Isparta'da bor katkılı betondan bir yol yapacağız. Uygulama pahalı ama daha sağlam. Asfaltın ömrü kısa oluyor. Yolu sürekli yenilemek gerekiyor. Ama bor katkılı beton yolda sık sık bakım ve yenileme yapılmayacak. İlk uygulama Ordu'da yapıldı. Şimdi Isparta'da deneyeceğiz. Bor katkılı beton yolu 1200 metrelik bölümde uygulayacağız.”

    Çalışmayı Bor Enstitüsü ile ortak yürüttüklerini söyleyen Şemsettin Uzun, enstitünün yolun yapımı için 200 bin YTL destek sağlayacağını bildirdi.

    21'İNCİ YÜZYILIN MADENİ

    21'inci yüzyılın en önemli madenleri arasında yer alan Bor rezervinin yarısından fazlası Türkiye’de bulunuyor. Bor, nükleer sanayiden uzay araçlarına, gübre sanayiinden ilaç sanayine, kimya sanayinden otomobil sanayine kadar 400'ü aşkın alanda kullanılıyor.

    Türkiye, dünyada Bor rezervlerinin yüzde 65'ine sahip bulunurken, dünya üretiminin yüzde 32’sini gerçekleştiriyor. Türkiye dışındaki ülkelerde Bor rezervlerinin ömrü son 50 yıllık iken ülkemiz tüm dünyanın 450 -500 yıllık ihtiyacını karşılayabilecek Bor rezervlerine sahip konumdadır.

    BOR NEDİR ?

    Periyodik tabloda B simgesiyle gösterilen, atom numarası 5, atom ağırlığı 10,81, yoğunluğu 2,84 gr/cm3, ergime noktası 2300 oC ve kaynama noktası 2550 oC olan, metalle ametal arası yarı iletken özelliklere sahip bir elementtir. Genellikle doğada tek başına değil, başka elementlerle bileşikler halinde bulunur. Tabiatta yaklaşık 230 çeşit bor minerali vardır. Oksijenle bağ yapmaya yatkın olması sebebiyle pek çok değişik Bor-oksijen bileşimi bulunmaktadır. Bor-oksijen bileşimlerinin genel adı borattır.


    http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/10096788.asp?top=1

Sayfa 3/4 İlkİlk 1234 SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •