Bu kar transferleri gelecekte başımızı ağrıtacak
Özgür ALTUĞ / DERİN PİYASA
[email protected]
23.07.2008 - 09:03
Bu konuyu bu köşede ilk olarak geçen yıl başlarında ele almıştım. Doğrudan yabancı sermaye gelmesine birçok insan seviniyor. Ben de seviniyorum; çünkü bir yandan cari açığımızın finansmanına olumlu katkı yapıyor; bir yandan yeni teknolojiler getiriyor; bir yandan da yeni iş imkanları yaratıyor. Ama doğrudan yabancı sermaye girişlerinin doğal bir olumsuzluğu var ki; o da kar transferleri.
Şimdi diyebilirsiniz ki "Kardeşim ülkeye parayı getirip yatırımı yaparken iyi de, kar edince, kendi ülkelerine göndermeyecekler mi?". Tabii ki gönderecekler ama bu rakamların giderek büyüdüğünü görünce de, üstelik bu para çıkışlarının cari açığı (kar transferleri cari denge içinde gösterilir) artırdığını görünce biraz rahatsız oluyorum.
Sizlere rakamlarla ve diğer ülke örnekleriyle durumu izah etmeye çalışayım: Yabancı şirketlerin yurtdışına kar transferleri veya temettü ödemeleri Mayıs 2006'da 12 aylık bakıldığında 900 milyon dolara ulaşmıştı. Mayıs 2007'ye geldiğimizde bu rakam 1.6 milyar dolara ulaştı. Ve nihayet son olarak açıklanan Mayıs 2008 rakamlarına baktığımızda son 12 ayda yapılan kar transferlerinin 2.7 milyar dolara ulaştığını görüyoruz. Yani diğer bir ifadeyle, kar transferleri son iki yılda üç kat artış kaydetmiş.
Kar transferlerine toplam doğrudan yabancı yatırımın bir oranı olarak bakacak olursak ise tablonun daha vahim olduğunu göreceksiniz. 12 aylık toplam doğrudan yabancı yatırımlara oran olarak yurtdışına kar transferleri Mayıs 2006'da yüzde 5.4 iken, Mayıs 2007'de yüzde 8.2 ve en son Mayıs 2008'de yüzde 18.0'e ulaşmış durumda. Dikkat edin, son iki yılda doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının deyim yerindeyse patladığı bir ortamda, bu patlamaya rağmen kar transferleri oran olarak çok daha hızlı artıyor. Aynı hesaplamayı cari açığın payı olarak da yapalım: 12 aylık cari açığın içinde kar transferlerinin payına baktığımızda Mayıs 2006'da yüzde 3.2 olan payın, Mayıs 2007'de yüzde 5.2'ye ve Mayıs 2008'de yüzde 6.2'ye yükseldiğini görüyoruz.
Oranlardaki hızlı kötüleşmeye karşın miktarların henüz tehdit edici boyutta olmadığını söyleyebiliriz. Ama diğer ülke örneklerine baktığımızda bu konuya tam anlamıyla da kayıtsız kalınmaması gerektiği gerçeği ortaya çıkıyor. Kazakistan'da (doğal kaynaklar konusunda bir cennet) yabancıların yaptığı kar transferleri toplam cari açığın yüzde 140'ına ulaşmış vaziyette. Yani kar transferleri artık cari açığı açmış ama dış ticaret fazlası olduğu için cari açıktaki bozulma nispeten sınırlı kalıyor. Benzer bir sorunu 90'larda Malezya yaşadı ve hükümet kar transferlerine belli dönemler için yüzde 30'a kadar vergi koymak zorunda kaldı. Pakistan'da 2007 yılında kar transferleri yüzde 59 artarak 804 milyon dolara yükseldi ve toplam cari açığın yüzde 12'sine ulaştı ve politika yapıcılar neler yapabileceğini tartışıyor. Amerika'da ise ülkenin doğası gereği farklı bir düzenleme var. Cari açık sorunuyla uğraşan Amerika, Amerikan şirketlerinin yurtdışındaki faaliyetlerinden elde ettikleri karları Amerika'ya getirmeleri için (bu yolla cari açığı azaltabilecek) teşvikler veriyor.
Bizim de bu konuyu şimdi masaya yatırıp doğrudan yabancı sermayeyi ürkütecek bir önleme imza atmamıza gerek yok ama gelecek dönemde kar transferlerine sınırlı vergiler getirmeye veya şirket karlarının ülke içinde yatırımını cezbedecek bazı teşviklere ihtiyaç duyabiliriz uzun vadede. Kısa vadede ise ülkedeki yatırım ortamını iyileştirmek için elden ne geliyorsa yapılması gerekiyor. Şimdilerde ise her türlü doğrudan yabancı sermaye yatırımını teşvik edecek düzenlemelerin ivediklikle hayata geçirilmesi gerekiyor; çünkü mevcut cari açığımızı finanse edecek başka sağlıklı kaynak yok. Son dönemde hepimizin takip ettiği üzere portföy yatırımları (ki sevilen bir finansman şekli değil, hep sıcak para diye eleştirilir) zaten eksiye dönmüş durumda. Yani Türkiye'ye yabancı portföy girişi değil, aksine çıkış var. Doğrudan yabancı sermaye önceki iki yıla göre ciddi şekilde azalıyor ve elimizde cari açığı finanse etmek için sadece borçlanma seçeneği kalıyor ki, bana sorarsanız portföy yatırımından bile daha fazla tehlike arzeden bir finansman şeklidir.