Söylemlerde, görüşlerde, edebiyat yapıtlarında bu hararet çağlarca sürmüş.
AŞK ve sevgi birbirini inkar etmez diye düşünenlerdenim.
Temelde doğam tutkuludur.
Ben ki; "hhhııııhhhh " der, bazı şiirlere burun kıvırırm. Sıradan "AŞK" şiiri derim. Basma kalıp, yapay, abartılı, sahte bulduğumdan.(O yüzdendir ki; şiirlerin yazanlarına önem veririm. insanların ilk şiirleri ile olgunlaşma ve gelişken dönemdeki yapıtların arasındaki farkı gözlemlemeye çalışırım. Şair olarak içtenliklerini ve yaşam duruşlarını da öğrenmeye çalışır, izlerim)
Halbu ki, "AŞK" kavramının bendeki yerleşimindendir, bu tavrım.
Duygularda tanımlayamayacağım estetik-zerafet-içtenlik-sıcaklık-mertlik ararım.
Sadece karşı cins konusu değildir. Yaşamda ama her şeyde kendimce çekildiğim-çekenler gönüllendiklerim sevda yüklüdür. Aşk vardır.
Bana hayatı, kendimi tanımamı sağlamıştır. Mutlak sevgi ile beslenirse kalıcılığı kök salar.
AŞK'ı da SEVGİ'yi de iliklerime kadar duyumsadım.
Karakterimi-cesaretimi-tercihlerimin nedenlerini-hatalarımı-kusurlarımı-o coşkunun kimyasını çözdüm AŞK sayesinde.
Kendime karşı ne kadar tehlikeli olabileceğimi de. Sezgilerimi daha çok geliştirdim.
İnkar etmedim, bedelini ödeyerek pişmanlık duymadım.
Hatırladıkça o sevimli hallerimi çok sevdim kendimi. Değer dedim.
Yaralarımı okşamasını öğrendim.
Sevgi- hoşgörü üredi derininden. Yaşamın bu konudaki cömert bağışlıyıcılığına şükrettim.
Aslında ne kadar şanslı olduğumu farkettim.
Değerini korumayı bilmem gerektiğini de.
Bu arada AŞK'ın oluşmadığı ama tüm iyi niyetimle sevmeye niyetlendiklerimden inanın mutlaka hep zarar gördüm.
Koşullu ve tehditkar- zorunlu-bağımlı tarzından korunmam gerektiği seçeneğinde kıstırıldım.
İstemesini bilmeden hep istenen oldum.
Böyle olmasını istemezdim.
Nedendir bilmem, AŞK'ın olduğu yerde hiç karanlıkta kalmadım.
Ve yanılmadım. Dediğim gibi sadece karşı cins ilişkisinden söz etmiyorum.
Aşkın beslediği sevgi çok sıcaktı. Üretken ve özgür!..
Birey bilincinin dolayısıyla toplumsal bilincin pek olmadığı toplumsal yapımızda etik değer karmaşaları yaşamamız doğal geliyor bana.
Bu çerçevede aşkı ve sevgiyi birbirine çatıştırmamız da mümkün tabii.
Aşkı ve sevgiyi ya sulandırıyoruz, ya çekiştirerek baskın amaçlara alet ediyoruz.
Çare gibi sevgiyi daha masum kılmaya çalışarak sorunları kamufle ediyoruz gibi geliyor bana.... Temeldeki sorunlarımızın varlığı sürdüğünden aslında etik çarpıklıklar bireylerin ilişkilerinde, pratikte sevgi ve aşka yansıyor.
Bu kez savunma mekanizmaları geliştirip, basit sıradan heveslerimizi, hastalıklı takıntılarımızı, çıkarlarımızı, abartılı AŞK sunumları ile süslemişiz, ya da AŞKI gır gır / şamata / alay konusu yapmışız, veya zayıflık göstergesi gibi görüp gururdan inkar etmişiz.
Ya da o kadar ciddiye almışız ki, caniliğe neden olacağını düşünüp namus düşmanınından uzak durmaya çalışmış, çalıştırılmış, ürker olmuşuz Aşk'dan.
Herkese dileğince güzellikler olsun.