Originally Posted by
Salvation
Sayın Erhan Bey, güzel düşünceleriniz için teşekkür ederim. Şimdi sorunuza cevap vermeye çalışayım.
Öncelikle, asıl olan şirketin değerinin artmasıdır. Tüm yöneticiler, bunun için çalışır ve hissedarlarından baskı görürler. Yapamayanlar değişir, yapanlar uzun süre görevlerine devam ederler.
Şirketlerinin değerlerinin artması ve hissedarlarına değer kazandırması için çeşitli yollar vardır. Bunlardan bazıları;
1)Nakit temettü dağıtımı,
2)Bedelsiz temettü dağıtımı (Bedelsiz sermaye artırımı da bir çeşit temettüdür),
3)Hisse geri alımı.
4)Bunların sonuncusu ve en önemlisi de yatırım yaparak büyümedir.
Şirket önce yatırım yapmalıdır. Yatırım yapmalı ki büyümelidir. Sonrasında elinde kalan parayla hissedarlarına değer kazandırmak için ilk 3 maddeden birini seçebilir.
Sizin yazılarınızdan takip ettiğim kadarıyla temettü dağıtırsa ve dağıtmazsa ne oluru karşılaştırıyorsunuz. Bunun sonunda da değer yönünden tartışarak, şirketin temettü dağıttığında daha çok hisse değeri kaybettiğinden bahsediyorsunuz.
Bu çıkarımdan yola çıkarak,
1) Şirketin hissedarlarına değer yaratmasının tek yolunun temettü vermek olmadığından bahsetmiştik. Ama düşünün ki büyük bir şirketin %30'una ortaksınız ve yönetim kurulunda temsil ediliyorsunuz. Hisse satarsanız payınız düşer ve oy verme hakkınız azalır. Ama şirket yatırımdan fazla kalan gelirini sizinle paylaşırsa hisse satmak zorunda kalmazsınız ve sizin de nakit akışınız olur.
2) 60 yaşına geldiniz bellli büyüklükte senetlerden oluşan bir portföyünüz oluştu. Hisse satmayıp temettülerle geçinmek istiyorsunuz. O zaman da temettüleri kullanırsınız. Yurtdışında emeklilik maaşını hisselerden alan insanlar var ve bu devlet tarafından vergi teşvikleriyle destekleniyor.
3) APPLE hisseniz var ve 2011 yılında şirket muazzam karlar elde ediyor. Aynı zamanda da fiyatı acayip yükseldi. Şirket nakit içinde yüzüyor. Yatırım da yapıyor ama fazlası şirkette kalıyor. Hisse satmak istemiyorsunuz. 2012 yılında olduğu gibi genel kurulda öyle bir bastırırsınız ki, yeni CEO temettü ödemek zorunda kalır. Çünkü yatırım fazlası nakit var.
4) Son olarak da düzenli temettü dağıtımı ülkemizde çok önemsenmese de yurtdışında oldukça önemsenen bir konudur. Hisseler satılmamak üzere alınır. Büyüdükçe satılmaz. Gelen nakitle ister hisse alınır, ister başka yere yatırım yapılır. Ama şirket kalanıyla yatırım yapıp büyümelidir. CIMSA'da sorduğum buydu, yurtdışında şirket mi yok, alalım diyorum. Afrika çimentoya aç mesela %80 dağıtacağına açıklama yapsın beni ikna etsin. Bundan sonra %30 dağıtsın ama afrikaya yatırım yapsın mesela.
Aynı zamanda son söylediklerinize de değinmek isterim. Şirketin %40 nakit temettü dağıtma oranı varken bunu %20'ye indirmesi için beni ikna etmesi lazım. Yoksa o işte bir şey ararım. Karı mı düştü, işleri mi bozuluyor, nakit akışında sıkıntı mı var diye bakarım. Zaten %0'a indirmesi mantıklı bir sebebi yoksa ve hissedarlarını ikna edemiyorsa o CEO'nun gitmesi gerekir. Bunun için işler bozulmadan genellikle temettüyü kısmak istemezler. Çünkü hissedarlar çok açtır. Hep daha fazlasını isterler. İstedikleri olmazsa da kelle alırlar.
Burada önemli olan şirket eğer %30 dağıtıyorsa, geri kalanıyla yatırım yapması ve bu %30'un parasal değerini sürekli arttırmasıdır. yani istikrar aranır.
Ama bütün bunların sonunda aslolan şirketin değer yaratması, yatırım yapmasıdır. Yüksek nakit temettü dağıtma oranı, şirketin olgunlaştığına işaret edebileceği gibi, yatırım yapamayıp, büyümesinin sıkıntılı olduğunu da gösterebilir. Ya da göstermeyebilir. Başka nedenleri vardır. Bakmak gerekir. Tek etken değil yani. Tek göstergeye bakıp yatırım yapıp başarılı olsak ne güzel olurdu ama olmuyor işte.
Son olarak yatırımcı tercihleri de bu konuda büyük rol oynar. Temettü vermeyen şirketler genellikle Yüksek teknoloji şirketleriyken, temettü verenler ve bunu her sene düzenli şekilde arttıranlar consumer goods ve petrol şirketleri gibi kuruluşlardır. Bunlardan ilki daha riskli, öngörülemez ama daha yüksek kazanç sunarken, ikincisi daha öngörülebilir ve büyük oranda kestirilebilir bir kazanç sunarlar.