Sayfa 2/10 İlkİlk 1234 ... SonSon
Arama sonucu : 80 madde; 9 - 16 arası.

Konu: Süt üretimi

  1. #9

    Esas

     Alıntı Originally Posted by MATADOR-83 Yazıyı Oku
    selamlar forum sakinleri
    Benim bir sorum olacak bilgi verirseniz sevinirim.400--500 sağmal inek kapasiteli(+ buzağıları için düve ve besi ahırı) bir süt sığırı işletmesinin kurulum maliyeti ne kadardır? kredi veya hibe desteği imkanları var mıdır?
    Forumun oldukça yenisiyim .Size kırk yıllık havyavancılık tecrübeme istinaden verebileceğim kısaca 3 maddelik Anayasa ilkesi

    1.ilk yatırım için her canlı hayvan başına 5000 Avro ,
    2. Hayvan başına 5 m2 kapalı alan,
    3. Hayvan başına 5 dönüm arazi,

    Kısaca 3 tane 5 i bir araya getirmelisiniz.Yoksa hiç bulaşmayın.

  2. #10
    Duhul
    Feb 2004
    Yaş
    67
    Gönderi
    10,347
    Blog Yazıları
    9

    Esas

    Gurur duyulacak harika bir başarı:


    Holştayndan daha çok süt veren Türk sığırı ürettik

    Süper sığır ette angusa, sütte holştayna rakip olacak

    İlker PEHLİVAN
    Holştayndan daha çok süt veren Türk sığırı ürettik 7 yıllık çalışmayla süper Türk sığırı geni bulundu. Yeni genle et üretimi 170 kilodan 300 kiloya çıkarken, yıllık süt üretimi de 6 tondan 12 tona yükseldi. Spermanın her dozu 2 bin liradan satışa çıktı.

    Türkiye Damızlık Sığır Yetiştircileri Merkez Birliği, et ve süt üretimini artıracak süper Türk sığırı genini 7 yıllık çalışmanın ardından hazırladı. Birlik, süt verimiyle ünlü Hollanda ineği holştayndan daha çok süt veren ırk geliştirdi. 2 milyon doz sperma hazırlayan birlik, her bir dozu 2 bin liradan satmaya başladı. Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Halil Tokoğlu, “2 yaşındaki sığırın ağırlığını 170 kilodan 300 kilograma çıkardık. 6.5 ton süt verimi de yıllık 12 tona ulaştı” dedi.

    1.115 kiloluk boğa

    Birliğin İzmir’de kurduğu merkezdeki çalışmalar 2004 yılında başladı. En iyi Türk sığırı genini bulmak için yurtdışından gen toplandı. 5 yıllık testin ardından ortaya çıkan boğalar 2 yaşına girdi. Tüm gelişmelere rağmen yurtiçindeki yetiştiricilerin Avrupa hayranlığı olduğunu vurgulayan Tokoğlu şöyle konuştu: “Kendi değerlerimizi ikinci plana atıyoruz. Dünyada en gelişmiş ülkelerde bile gen alışverişi olur. Daha verimli hayvan için alışveriş yapılır. ABD, Fransa ve Almanya birbirlerinden sperma alırlar. Ama kendi genlerini geliştirmek için alırlar. Ülkemizin ihtiyacı olan genlerin ithalatı daha doğru olur. Biz de çalışmalarımızla simental, holştayn ve yerlikara ırkını yeniden geliştirdik. Hedefimiz Türkiye’ye en uyumlu olan bu ırkların korunması.”

    Tokoğlu, yeni ırkın tamamen hastalıktan arındırıldığını söyledi. Holştaynın süt, simentalin hem et hem süt, yerlikaranın ise et için çok uygun olduğunu belirten Tokoğlu, İzmir’deki fuarda 4 yaşında 1.150 kiloluk bir boğayı tanıttıklarını söyledi. Artık ithal sperma almaya gerek kalmadığını ifade eden Tokoğlu, “Yerli üretici, bu spermaları 2-3 bin liraya merkezimizden alabilecek. Sperma ile 1 sığıra 1 doz veriliyor. Tüm özellikle bir sonraki nesilde ortaya çıkıyor. Dünyanın en verimli genini biz ürettik” dedi.

    Tokoğlu, ortaya çıkan ırkın et üretiminin en meşhur ırkı Angus’tan bile daha verimli olabileceğini vurguladı.

    Dünyanın en iyi sütçü ırkı olarak bilinen holştaynlar Avrupa’da ortalama 5 ton süt veriyor. ABD’de ise üretim 6 tona kadar çıkıyor. Tokoğlu’nun verdiği bilgiye göre geliştirilen Türk sığırlarında verim çok bakımlı olduğunda 12 tona çıkıyor. Birliğin geliştirdiği boğalardaki et verimi de 170 kilodan 300 kiloya çıktı.

    Tokoğlu, et ithalatının sebebinin de nüfusa göre yetersiz hayvan olduğunu hatırlatarak şöyle devam etti:

    “Avrupa et ihtiyacını domuzla karşılıyor. Bizde de koyun domuzun alternatifidir. Koyunculuğun desteklenmesi gerek. 20 yılda 50 milyon olan koyun varlığımız 20 milyona düştü. Dışa bağımlı olmamamız için bu rakamın artırılması lazım.”

    Çarpık bacaklı, çirkin memeli sığır genini bize gönderiyorlar

    Halil Tokoğlu, çalışmalar için yurtdışından gelen 180 boğa geni içinden sadece 12 boğayı kullanabildiklerini, kalan hayvanların ise kesime gittiğini söyledi. Bacak ve meme yapısının çok önemli olduğunu belirten Tokoğlu şöyle konuştu: “Türkiye’yi 3’üncü dünya ülkesi olarak görüyorlar. Kendi ülkelerinde tutmayan spermaları bize satıyorlar. Çarpık bacak hayvanın kesilmesine neden olur. Çünkü geni iyi taşımamıştır. Bozuk bacak yapısı ve kötü meme yapısı süt verimini de azaltır. Yurtdışından ithal spermalarda hastalıklar görebiliyoruz. Yurtiçinde geliştirdiğimiz boğalardan ise çok iyi sonuçlar aldık. Verimi yüksek, vücut ve meme yapısı çok düzgün.”

    http://haber.gazetevatan.com/holstay...2718/2/Ekonomi

  3. #11
    Duhul
    Mar 2010
    İkamet
    ÜNYE
    Yaş
    41
    Gönderi
    4,966

    Esas

    40 büyükbaş ahır yapımı ortaLama ne kadar tutar?

  4. #12
    Duhul
    Dec 2006
    İkamet
    --Mai 68..Gaule
    Yaş
    38
    Gönderi
    3,519
    Blog Yazıları
    23

    Esas

    Süt Sığırcılığı İşletmesi Kurmak İçin Ne Yapmalı ?-TÜSEDAD
    Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği

    http://www.tusedad.org/incelemeayrinti.asp?Kod=4


  5. #13
    Duhul
    Feb 2004
    Yaş
    67
    Gönderi
    10,347
    Blog Yazıları
    9

    Esas

    KÜRESELLEŞEN SÜT

    Tayfun Özkaya 29.2.2012

    Model 1: Brezilya ve ABD’den GDO’lu mısır ve soyalar ithal edilir. Bunlar olmaksızın hayvan beslenemeyeceği ileri sürülür. Ayrıca GDO’ya karşı olanların teknoloji düşmanı olduğu söylenir. Yem hammaddeleri Orta Anadolu’da bir yem fabrikasına süt yemi haline getirilmek için taşınır. Yemlerin bir kısmı bozulursa aflotoksin sorunu çıkabilir. Halk yatıştırılır. Süt yemleri Antalya’da süt üreticisine gelir. Üretilen çiğ süt yabancı veya yerli sermaye elindeki bir süt fabrikasında UHT süt haline getirilmek için İstanbul’a getirilir. UHT sütlerin bir kısmı Antalya’da marketlerde satışa çıkarılmak için tekrar Antalya’ya taşınır. Meraları geliştirmek için bir şey yapılmaz. Çeşitli hastalıklardan bizleri koruyan omega 3 ve CLA’nın sütteki oranları araştırılmaz. Araştırılsa bile halkı paniğe sokmamak için üzerinde pek durulmaz. Çevreyi kirletecek dev hayvancılık işletmeleri desteklenir. Başka çare olmadığı, dünyada açlık olduğu ileri sürülür. Model 2’yi savunanların hayalci olduğu açıklanır. Bu inandırıcı bulunmazsa bunların Almanya’dan süt ithal edilmesini sağlamaya çalışan Alman Vakıflarının ajanları olduğu söylenir. Bu model toplumun %1’inin modelidir.



    Model 2: Meraları geliştirmek için büyük çabalarda bulunulur. Meradan otlama her yıl biraz daha arttırılır. Süt yemi kullanımı her yıl biraz daha düşürülür. Sadece yağlı, proteinli ve mikropsuz sütlere değil, Omega 3 ve CLA’ca zengin, aflotoksinsiz ve antibiyotiksiz sütlere de prim verilir. Devlet kooperatifleri teşvik eder. Antalya’da üretilen süt yerel kooperatiflerde pastörize edildikten sonra Antalya’daki tüketicilere satılır. Çiğ süt satışı üzerindeki baskılar kaldırılır. Çiğ süt satanlar için bazı standartlar hazırlanır ve sıkı bir şekilde denetlenir. Okullarda çocuklara süt verilir. Bu sütler kooperatiflerden satın alınır. Kooperatifler güçleninceye kadar devlet çiftçi eline geçen süt fiyatlarının adil bir düzeye gelmesi için doğrudan alım yaparak destekler. Bunun için bir fon belirlenir. Bu model toplumun %99’unun modelidir.



    Birinci model muazzam miktarda taşıma nedeniyle dünyayı ısıtacak sera gazları üretir. Süt içeni beslemez, hasta yapar. Çiftçinin eline geçen süt fiyatı düşüktür. Tüketicinin ödediği fiyat yüksektir. Birinci modelde daha az insan çalışır. Ancak tekellere çok para kazandırır.

    Sizin modeliniz hangisi?





    Model 3: Tüm üretim araçları toplumun malıdır. Üretim toplumsal ihtiyaçlara göre planlanır ve dağıtılır. Üretim süreci baştan sona kontrol ve denetim altındadır. Bütün öncelik toplumsal sağlık ve çıkarlara verilir.

    Evren-dünya da tüm insanlığa yetecek her türlü materyal mevcuttur. Sorun bunların toplumsal ihtiyaçlara göre planlanıp üretilmemesi ve dağıtılmamasıdır.

  6. #14
    Duhul
    Dec 2009
    İkamet
    27 E 09 38 N 25
    Yaş
    37
    Gönderi
    1,780
    Blog Yazıları
    1

    Esas

    sn serenler , elinizde hazır keçi sütü üretimi ile ilgili kaynak varmıdır?
    kullanmı/ihtiyaç / gider /gelir

  7. #15
    Duhul
    Feb 2010
    Gönderi
    10,942
    Blog Yazıları
    2

    Esas

     Alıntı Originally Posted by Pit Yazıyı Oku
    arkadaşlar ege bölgesi (Aydın civarlarında) saanen keçisi yetiştiren var mı?

    Saanen Keçisi Yatırımı Yapmak İsteyenlere Tavsiyeler

    1. Saanen keçisi üreticiliği, bizim dededen ve babadan gördüğümüz usullerle yapılacak bir iş değil. Bu hayvanlar sürekli geliştirilmiş, süt veriminde performansları artırılmış, yavru verimi yüksek bir ırkı temsil ediyorlar. Her bir hayvanı, pahalı bir makine gibi göremeyenlerin bu işe soyunmamaları gerekir.

    2. Saanen keçisi yetiştiriciliğini bir "yan iş" gibi görenlerin başarılı olma şansı yok. Bu hayvanlar sürekli gözlenmesi, durumlarını anlayacak kadar onları tanıyan bir bakıcı ve yönetici gerektiren hassasiyete sahip. O nedenle, İngilizlerin, "Başında bulunmadığın iş, senin işin değildir" sözü Saanen keçisi yetiştiriciliği için aynen geçerlidir.

    3. Türkiye koşullarında süt satarak, küçük mandıraların tutsağı olmuş Saanen keçisi üreticilerinin para kazanma şansı da yok gibi. O nedenle, pastorize sütten peynire, dondurmadan çocuk mamasına yüksek katma değerli ürünlerle birlikte düşünmek gerekiyor.

    4. Türkiye koşullarında bir sürünün "saf ırka" ulaşması, en az 5 yıllık "geçiş dönemi" gerektiriyor. Bu "zaman boyutunu" dikkate almadan işe koyulmak, olumsuz sonuçlar yaratabilir.

    5. Saanen keçisi sürüsünün geçiş döneminde "meradan yararlanması" mümkündür.Ama oturmuş bir sürünün " meraya çıkmaması" gerektiğini; en azından deneyim kazanmış rakip ülkelerin uygulamalarından biliyoruz.

    6. "Sürü ölçeğini" belirleyen ülke koşullarıdır. Bizim yaptığımız hesaplarda tek bir çiftlikte ya da çiftlikler arasında işbirliği ile en az bin baş hayvana erişmemiz gerekiyor.Sürü ölçeği konusunu tartışarak bir netliğe ulaştırmalıyız.

    7. Özer Türer'in verdiği bilgiye göre Almanya 1892'den bu yana 118 yıllık bir dönemdir saanen deneyimini geliştiriyor. Ülkemiz işin daha başında bille değildir; ama yeniden keşiflere zaman ve kaynak harcamayalım; rakip ülkelerin uygulamalarını iyi analiz etmeden yatırım yapanların düşük verim düzeyinde kaldıklarını unutmayalım.
    Ön inceleme ve fizibilitesiz yola çıkılmamalı

    Bir fikir verebilmek için size çok kaba bir "fizibilite" sunacağım. Bu hesaplamada, bakıcı konutu, yarı açık sistem ağıllarını, doğum dönemlerinde özel yerlerin yapımını hesaba katmadım. Sadece işletme döneminde olası gelir-gider dengesi ile ilgili fikir vermeye çalıştım.

    Temel varsayımım şöyle: 100 baş sağılır keçi için 150 hayvandan oluşan bir sürü modeli alıyorum.

    Kesif yem hesaplarken (30 Tl/çuval: 50kg= 60 kuruşX 800 gram/gün tüketim x365 günx 150 baş hayvan) formülüne göre yıllık gideriniz 26 bin 289 lira olacaktır.

    Kaba yem hesaplarken, ( kaliteli yonca 1 kg/gün tüketim x 365 gün x.32 kuruş x150 baş hayvan) esasına göre toplam gider 17 bin 520 liraya ulaşacaktır.

    İyi bir bakıcının yıllık giderini 14 bin lira almak gerekiyor.

    Isıtma ve sağlık giderleri için çok farklı hesaplamalar yapılabilir ama, yıllık harcamanın 10 bin liradan az olmayacağını düşünmeliyiz.Amortisman ve beklenmeyen giderler için en azından 10 bin lira öngörmeliyiz...

    Toplam giderlerimiz 82 bin lira dolayında olabilir...

    Keçi başına ortalama 600 kg süt alırsak, yüz keçi 60 ton süt verir... Dişi ve erkek oğlak satılması, gübrenin değerlendirilmesi vb. gelirler de hesaplamalıyız.

    Kesif yem ve kaba yemin kendi olanaklarımızla üretilmesinin yaratacağı maliyet avantajlarını hesaplamalıyız.

    Bu hesapları vermemin sebebi bir yaklaşım ortaya koymaktır; yoksa bu formülün herkese uyacağını iddia etmek değil...

    Bildiklerimizin "doğruluğu" koşullara göre değişiyor... Eksik bilgiyle yanlış beklentiler yaratmak ise önemli bir "sorumluluk" olarak karşımıza çıkıyor...

    Yatırım öncesi iyi bir araştırma yapılmadan yola çıkılmamalı....

    KAYNAK: Dr. Rüştü Bozkurt / İşletme/Yönetim Uzmanı

  8. #16
    Duhul
    Feb 2004
    İkamet
    Tekirdağ, Bakırköy
    Yaş
    51
    Gönderi
    2,673

    Esas

     Alıntı Originally Posted by okidoki2006 Yazıyı Oku
    ......

    Kesif yem ve kaba yemin kendi olanaklarımızla üretilmesinin yaratacağı maliyet avantajlarını hesaplamalıyız.

    ....
    zaten bizim ülkenin en büyük dertlerinden biri bu hayvancılık için, diğeri de en verimli çayır ve meralarımızın sürülüp buğday tarlasına çevirilmesi!... sonra da erozyondan başımızı kaldıramıyoruz... hayvanlara yedirecek ot bulamıyoruz...

    beğenmediğimiz yunanistanda meraların oranı %30 civarındayken bizim Trakya'da bu rakam %4, Avrupada ise ortalamalar %10ların çok üzerinde... her yeri ekip dikmeyi onlar mı akıl edememişler, yoksa bu işin kurallarını mı doğru uyguluyorlar!!!

Sayfa 2/10 İlkİlk 1234 ... SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •