Originally Posted by
BORA YAŞAR
Benim en sevdiğim yazarlardan biri olan Ernest Hemingway, 13 Mayıs 1950 tarihinde The New Yorker dergisinde Tolstoy hakkında şöyle demiş;
"I started out very quiet and I beat Mr. Turgenev. Then I trained hard and I beat Mr. de Maupassant. I’ve fought two draws with Mr. Stendhal, and I think I had an edge in the last one. But nobody’s going to get me in any ring with Mr. Tolstoy unless I’m crazy or I keep getting better."
Şöyle çevrilebilir kötü İngilizcemle:
Sessiz ve sakin başladım ve Turgenyev'i yendim. Sonra sıkı bir çalışmayla Maupassant'ı yendim. Stendhal ile iki defa berabere kaldık ama sonuncusunda biraz önde idim. Ama giderek daha iyi olmadıkça ya da kafayı yemedikçe kimse beni Tolstoy'la aynı ringe çıkaramaz.
Bazı yazarları okumakta zorlanıyorum. Kimini üslup sorunları, kimini bana yakın gelmeyen konular, kimilerini de benim hayal gücümü ve hafızamı zorlayan kurguları yüzünden.
Harp Ve Sulh beni çok zorlayan bir roman olmuştur.
Romanda geçen 3-4 isimli şahsiyetleri bir kaç sayfa sonra karıştırdığımdan notlar, çizelgelerle okumayı denedim. Sıkıldım.
Beni bir şarkı mutlu edebiliyor.
Oysa Harp ve Sulh bir senfoni.
Tolstoyda nasıl bir hayalgücü, nasıl bir muhayyele varsa bu insanları kitabında biribirine değidirmeden hayranlık verici bir şekilde dolaştırabiliyor.
Bunda, bu başarıda, onun kendi yaşamsal deneyimlerini yazmasının mutlaka bir kolaylık sağladığını söylemek mümkün.
En iyi yazarlar, en iyi şairler, en iyi besteciler sıralaması kişiseldir.
Ben Faulkner'ı sevmem. Kimi çağın en iyi romancıları arasına onu mutlaka koyar.
Bana kolay okunan, basit yazan (basit yazmak çok zordur), yaşamı anlatan, iyi bir mesajı olan, Hemingway gibi, Hamsun gibi, Steinbeck gibi, Simonov gibi, Çehov gibi , Marques gibi, Ehrenburg gibi (liste uzun) yazarlar hoş geliyor.
Joyce, Zweig, Kafka yoruyor beni.
Büyüklük?
Ölçmek beni aşar...