cari : yürürlükte olan şey .
cari işlemler dengesiBir ülkenin toplam mal ve hizmet ihracatı ve transferlerinin bunların toplam ithalatıyla olan farkı. Cari işlemler dengesi hesaplamasında finansal varlık ve yükümlülükler hesaba katılmaz..
|
|
evvela cari açık kavramı nedir .Felaket tellallarına veya borsa veya ekonomi forumu olsun nerde tartışılırsa tartışılsın evvela tartışılan şeyin kelime manası nedir .
şimdi soruyorum ??
cari açık nedir? . Bunun ne olduğunun idrakında olursak ozaman daha çabuk sonuca ulaşırız diye düşünüyorum .
cari : yürürlükte olan şey .
cari işlemler dengesiBir ülkenin toplam mal ve hizmet ihracatı ve transferlerinin bunların toplam ithalatıyla olan farkı. Cari işlemler dengesi hesaplamasında finansal varlık ve yükümlülükler hesaba katılmaz..
Ama burada üretilen her negatif deger ülke bilançosuna borç artışı veya azalan özsermaye (yabancı şirket veya gayri menkul alımları) olarak yansır. Ayrıca borcunuza ödenilen faiz veya yabancı şirketlerin kazanmış olduğu karların temettü ödemesi yine cari açığı arttırıcı unsurdur. Yani cari açık kalemidir. Aynı şekilde bir ülkenin yurtdışındaki şirketlerinin temettüleri ve verdiği borçlardan aldığı faizlerde cari hesap kalemidirOriginally Posted by kentuf
Cari açığın her sene sıfırlanması demek bir sene önceki açığın finasmanında kullanılan borcun sıfırlanması anlamına gelmiyor. Doğal olarak bu borcun zaman içinde net olarak ödenebilmesi için cari açığın cari fazlalığa dönüşmesi gerekir
çoğu ülkelerde olduğu gibi bizdede dış ödemeler bilançosu en büyük bölümü cari işlemler hesabı üzerinden tutulur.-ülkenin ihraç ettiği -ithal ettiği hizmetler bu hesaba kaydedilir.
Cari işlemler hesabı ,ülkenin mal -hizmet -ticaret kalemlerini kapsadığı için milli gelirin hesaplarıyla doğrudan bağlantılıdır.
ülkede üretilen ve yabancılara satılan mallar ülke milli hasılasının bir parçası olmakla birlikte bir yabancının gelip burda bir mülk alması ortak olması vergi vermesi gibi kalemler cari işlemler bilançosunda bir açık yada fazla ,ülkenin milli gelir ve istihdam düzeyi (iş gücü),büyüme hızı,eflasyon oranı gibi temel büyüklükleriyle çok yakından ilişkilidir.
ithalatın ihracattan fazla olması denilebilir...az üretip çok harcamamız da olabılr
Bence ortada bu hal ve durumu devam ettirmek için bir sebep kalmayana kadar sürdürülebilir,yada Türkiye deki mevcut durumun değişmesi için çalışmalar başladığında,yada enflasyon hedeflemesi ters tepip tepki doğurduğunda,yada ekonominin barometresini elinde bulunduran yabancıların barometreyi sallamaya başladıklarında...Originally Posted by Red Kit
gibi bir çok neden
Efendim mevzuuya ben de kosesinden gireyim musaadenizle:
Cari acik nedir sorusunu yanitlayalim evveliyatla.
Cari acik, cari dengenin eksiye dusmus haline denir kabaca. Cari denge de bir ulkenin dis alemle olan mal-hizmet alisverisine denir.
Yani cari aciginiz varsa, dis alemle yaptiginiz mal-hizmet alisverisinde sattiginizdan fazlasini almissiniz demektir.Yani sattiginiz aldiginizi karsilamamaktadir.
Doganin denge kanunu geregi de bu alisveristen dogan eksi bakiyenizi cesitli finansman yollari ile kapatirsiniz. Peki nasil olur bu ?
Ya borc alir kaparsiniz, ya da mevcut degerlerinizi satarsiniz, ya da bir takim isadamlari gelir sizin ulkenizde (ilerde yaratacagi katma degerin onemli bir kismini tutmak uzere) yatirim yaparlar, bu yatirimlari yaparken de yerel mal-hizmet icin para harcarlar. Tabii bir de imkaniniz varsa para basip odeme yaparsiniz ama o da sonsuz bir kaynak degildir, zira parasal genislemede kontrolu kacirirsaniz ulkenizde uretilen katma degerin fiyatini dusurup uzun donemde zararli bile cikarsiniz.
Ulkemiz yillarca cari acigini borcla finanse etti. Maalesef bu odunc alinan sermaye de katma deger yaratacak yatirimlara kanalize olamadigi icin, dokme suyla donen degirmen bir yerde durdu. Krize girdik, dis mallarin alimini –onlari pahalilastirarak yani devaluasyonla- azalttik. Sorun kisa sureli cozuldu ama dis mallarin pahalalistiralim derken yasanan kaos ekonomiyi vurdu, yararsan cok zarar verdi.
Bu kaosu atlatip, coktan yapilmasi gereken reformlar hayata gecirilince, ekonominin durumu duzelme emareleri gosterdi, amiyane tabirle biraz sinif atladik. Hal boyle olunca, cari acigi nispeten daha kaliteli bir kaynakla, yani sabit degerlerimizi satimi yolu ile finanse etmeye basladik: Yabancilarin sirket ve gayrimenkul alimlari ile.
Tabii ki bunun da sonu yok. Bu yil TT ve Telsim’i iyi fiyata sattik, Allah bin bir bereket versin de her yil satisindan 10 milyar dolar getirecek sonsuz sayidaki sirketimiz yok ki. Ustelik, bu satislarin karsiliginda, yabanci yatirimcilara her yil ulke ekonomisinde yaratilan kaynagin bir kismini temettu olarak vermeyi de kabullenmis olduk.
Peki bu cari acik hep boyle mi kalacak? Biz bunu hep tefeci faiziyle borclanip ya da mirasyedi misali evde mal-mulk-canak-comlek satarak mi karsilayacagiz, bu isi cozumu yok mudur sorularini bir sonraki yaziya birakayim. Cunku bu haliyle bile uzun oldu, okunmasi kulfetli olmasin.
Aşağıda br derleme var. Gerçi ben kötümser olmakla birlikte bu ekonomistler kadar kotumser değilim. Çünkü fırsat kaçırdığını düşünen iç de ve dışta bir miktar sermaye var ve ilk turbulansı bunlar fırsat gorecektir. Ben ilk turbulansdan sonra gelecek gerçek krizden korkuyorum. Çünkü o zaman piyasalar dengeye daha geç gelecektir. Çünkü ikinci krizin gerçek kriz olduğu kabul edilmeyeceğ için geç reaksiyon verilecektir diye düşünğyorum.
<<<<<<<<<<<<
Akşam Gazetesi'nin Haberi...
Türkiye’nin hayatından kriz kavramı çıktı mı? Yoksa yine endişelenmemiz mi gerekiyor? Türkiye ekonomisinin karşı karşıya olduğu riskler neler? Bu risklere karşı ne gibi önlemler alınmalı? gibi konuları masaya yatırdık ve uzmanlara teşhislerini ve çözüm önerilerini sorduk. İşte uzmanların tespit ve önerileri...
Türkiye derin bir uçurumun eşiğinde
PROF. DR. İZZETTİN ÖNDER
Türk ekonomisi iyi görüntü verirken, derin uçuruma gidiyor. Türkiye kronik krizin içinde. Şu anda, hastalığın gidişatı yavaş seyrediyor ancak derinde ekonomide ciddi kaynamalar var. Hükümetin halka gerçekleri anlatması gerekiyor. Krizin asıl nedeni, siyasiler. Siyasiler, ekonomik durumu algılamak ve yansıtmak istemiyorlar. Gerçek çözüme yaklaşmıyorlar. Türk ekonomisindeki verimsizliğin krizi yarattığını söyleyebiliriz. Ekonomi, ne devleti, ne SSK’yı, ne de ihracatı besleyemiyor. Bütün bunlar, ekonominin verimsizliğinden kaynaklanıyor. Kısa vadede çözüm olarak halka doğruları söylemek lazım. Cari açık büyüyor, borç stoğu artıyor. Uzun sürede, ihracat baltalanıyor.
Krizden çıkmadığımızı iddia ediyorum!
PROF. DR. SADİ UZUNOĞLU
Kriz olması için dövizde faizde patlama, borsada bir çöküş mü olması gerekiyor? İçinde bulunduğumuz ortamda "krizden çıkmadık" iddiası da yapılabilir. Dünyanın ekonomik ve politik yapısındaki risklere rağmen Türkiye'deki finansal piyasaların davranışlarını anlamak mümkün değil. Finansal piyasalar sıkıştı. Ellerindeki bono ve hisse senedi portföyünü boşaltamıyorlar. Bir diğer ifadeyle amatör yatırımcı dövizini bozup piyasaya girmiyor. Ama profesyoneller amatörleri ikna için piyasayı sürekli maniple ediyorsa bu farklı anlamda bir kriz ortamını ifade etmez mi?
En büyük risk: İthalat
PROF. DR. GÜLTEN KAZGAN
Türkiye ekonomisinde sadece riskler değil, yapısal bozulmalar da ortaya çıktı. Cari işlemler açığının boyutu önemli riskler taşıyor. Hükümetin IMF'le anlaşması, sadece riskleri erteledi. Türk Lirası'nın döviz karşısında aşırı değerlenmesi, ekonomideki yapısal bozuklukları artırıyor. Şu anda, Türkiye'de riskler arttı. En büyük riziko: 'Türkiye'nin ihracatının ithalata bağımlı olması'. Türkiye'de başta cari işlemler açığı, istihdam gibi makro ekonomik göstergelerde büyük sorun var. Bütün bunlar bizi sürdürülemez büyüme sürecine sokuyor. 2004 ile 2005 yılları sürdürülemez büyüme sürecini gösteriyor. Yakın gelecek birçok tehlikeye açık. Türkiye, sömürge durumuna gelir. Eski Osmanlı'dan beter olur. TL'sının giderek denge kuruna göre değiştirilmesi gerekiyor. IMF'nin prestiji dünyada sıfırlandı. Tek gösterge aracı Türkiye. Bundan dolayı da, IMF Türkiye'yi ayakta tutmaya çalışıyor. Bunun bedelini Türkiye gelecekte ödeyecek. IMF'ten aldığımız borçlar arttıkça, daha fazla IMF'in boyunduruğu altına giriyoruz. Şu anda, ekonomi Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerine benziyor. Petrol fiyatlarındaki artış devam eder, FED faiz artırımına devam ederse, dünya krizi çıkabilir. Türkiye'den de yüklü miktarda para çıkışı olur ve krizin boyutu büyür.
Şirketlerde zorunlu izin var
PROF. DR. ESFENDER KORKMAZ
Şu anda, ihracata dönük sektörlerde ve özellikle tekstil sektöründe bir kriz yaşanıyor. Geçen hafta, tekstil sektöründe en büyük firmalardan birisi olan Sanko, 800 işçisini zorunlu olarak yıllık izne çıkardı. Akkök de iki işletmesinden birini kapattı, birini de devretti. Bu hafta ihracatta önemli bir firma olan Neyir, ihracatı durdurdu. Bu firmalar piyasaya ve ihracata yön veren firmalardır. İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon Fasoncuları Derneği araştırmasına göre, son 18 ayda 200 bin atölyeden 16 bini kapandı. Bir milyon kişi işsiz kaldı.
2006 yılında 70 bin atölyenin kapanacağı tahmin ediliyor. İhracatta ve tekstil sektöründeki bu sorunlar, bugünkü kur politikası devam ederse genişleyecek. 2006 yılında ekonomik kriz riski olmasaydı, şimdi bu konuyu tartışmazdık. Kriz riskinin yüksek olmasının temel nedeni 2001 yılında yangın söndürme olarak tarif edilen kısa vadeli politikalara aynen devam edilmesi olduğunu düşünüyorum.
Şu anda Türkiye’de hükümet tarafından uygulanmakta olan ekonomi politikaları, bugüne kadar ekonomik risklerde meydana gelen aşırı birikimi ortaya çıkarmıştır.
Bu ekonomi böyle gitmez
DR. YAŞAR ERDİNÇ
Ekonomi böyle gitmez. 2007 Kasım seçimlerine kadar bir kriz bekliyorum. Ancak bu kurların kendini düzelteceği bir türbülans şeklinde olacak. Reel kurlar çok değerli. Ekonomide bazı sıkıntılar var. En önemli sıkıntı, cari açığın giderek büyümesi. Seçime kadarki dönemde, kurlarda önemli düzeltme olacak. Bu sistem içinde, hükümetin veya Merkez Bankası'nın yapabileceği hiçbir şey yok. Piyasa döviz kurlarını kendi kendine düzeltecek. Kurlarda ani artışlar yerine, önemli türbülanslar yaşanacak. Türkiye'yi uçağa benzetirsek, ciddi irtifa kaybedecek. Ancak düşmeyecek. Kriz, 2001 krizi gibi olmayacak. İhracatı canlandıracak. Döviz kurlarında yüzde 15-20 civarında düzeltme olabilir. En büyük çözüm olarak, istihdam üzerindeki vergilerin kaldırılmasını görüyorum.
Cari açık, yüksek maliyetler, ekonominin önündeki en büyük riskler olarak ortaya çıkıyor.
Türkiye’de her an kriz çıkabilir
UĞUR CİVELEK - EKONOMİST
Evet, Türkiye'de kriz çıkabilir. ABD'de faizlerin seri yükselişe geçmesi, ABD'de menkul ve gayrimenkul balonlarını patlatır. Bu da ciddi bir krize yol açabilir. Böyle bir gelişme tüm dünyanın ve Türkiye'nin krize girmesi anlamına gelir. Döviz kurunun yükselişe geçmesi ve bu durumun kalıcı olması krize neden olabilir. Kurdaki yükselişi pek çok faktör tetikleyebilir. Dünyada faizlerin yükselmesi de, emtia fiyatlarının yükselmesine neden olan gevşek para politikası bunun alt yapısını hazırlayabilir. Türkiye'de, 2006 yılında orta vadeli enflasyon beklentisi yavaş yavaş yukarıya yönelecek. Bu durum dış piyasalardaki gelişme ve beklentilerden kaynaklanacak. Bu da Türkiye'nin sermaye beklentilerini azaltacak. Orta vadede enflasyon yükselip, nominal faizler aynı seviyede kaldıkça, reel faizler geriliyor olacak. Bu da sıcak paranın hareketini etkileyeceğinden, cari açığın boyutları olumsuzluğa katkı yapacak.
Şirketler zor durumda
PROF. DR. ÖZER ERTUNA
Türkiye ekonomisi çok çarpıtılmış bir vaziyette ve çok ciddi riskler taşıyor. Bunun en açık belirtisi cari işlemler açığı. Bunun arkasındaki temel neden ise 40 milyar dolar civarındaki dış ticaret açığı ve Türk Lirası'nın aşarı değerlenmiş olmasıdır. Bunun sonucunda dış ticaret açığı doğuyor. Türkiye'de şirketler ihracat avantajlarını sürdürebilmek için ara mallarını dışardan almak mecburiyetinde kalıyor ki rekabet edebilsinler. Bu durum ihracatçı şirketlere ara malı yapanları zor durumda bırakıyor. Bunlar da hammaddelerini dışardan almak mecburiyetinde kaldığında da ekonomiye olumsuzluk olarak yansıyor. Şu anda Türkiye'de pek çok küçük ölçekli ara malı yapan şirket çok zor durumda. Bunların kâr marjları ve rekabet gücü kalmamış, yaşam savaşı veriyorlar. İkinci büyük risk faktörü dış ticaret açığıyla cari açığın dış borçlar üzerindeki etkisi.
Herkesin pozisyon açığı var
PROF. DR. OSMAN ALTUĞ
Türkiye krizin içinde. Kriz sadece doların ve faizin yükselişiyle borsanın düşüşüne bağlı değil. Bu ancak parası olanın krizi ama Türkiye'de işsizlik var. Ekonomik göstergelere baktığımızda, ekonominin tamamen kayıt dışı olduğunu görüyoruz. Bu nedenle göstergeler gerçeği yansıtmıyor ve veri tabanı sağlıklı değil. Bu nedenle enflasyon da, fert başına düşen milli gelir hesabı da gerçeği yansıtmaz. Bütçemiz açık, ödemeler dengesi açık, dış ticaret dengesi açık, bankaların pozisyonları açık, Hazine pozisyonu açık, Merkez Bankası pozisyonu açık, özel sektörün pozisyonu açık, istihdam dengesi işsizlik nedeniyle çok açık. Ülkeyi yönetenler o kadar güzel konuşuyor ki; borsa coşuyor, kur düşüyor, enflasyon iyi gidiyor gibi. Madem her şey halledildi, neden Türk insanına iş bulunamıyor?
Fert başına düşen milli gelir rakamı 2006'da 5 bin 139 dolar olacakmış. Biri çıkıp, ben ve eşim artı iki de çocuğum var ve toplam gelirimiz 20 bin dolar diye biliyor mu?