|
|
|
Yukarıda bir yazıda tanımladığı gibi:
"İslam’a göre ise şehid olmada ölçü, “Allah’ın rızası” olarak belirleniyor. Sadece Allah rızası için, O’nun adını yüceltmek için mücâdele eden ve bu yolda canını veren kişi şehid sayılıyor. Bu nedenle, İslam’ın tamamını veya bir kısmını inkar eden, savaş alanında ve vatan savunmasında ölse de İslam’a göre şehid sayılmıyor. Zira İslam’a göre “şehadet makamı” ve “şehidlik” insanlar nezdinde değil Allah indinde değer taşıyan İslami bir rütbe olarak vasıflandırılıyor ve beşeri sistemlerin bekası için savaşıp ölenlerin bu rütbeye ulaşamayacağı öngörülüyor. Hayatını şehid olarak yaşamayanın şehid olması sözkonusu edilmiyor."
Olayın özünde şehitlik, belirli şartlarla ölen ile Allah arasındaki bir ilişki/bir durum.
Yani kimseyi ilgilendirmiyor aslında.
Ne şehidin ailesini, ne de akrabayı taallukatını.
"Allah rızası" içindir tüm olay.
Oysa bugün, hem dinen tanımlanan sehitlik kavramı sulandırıldığı gibi, hem de geride kalanlar "Allah rızası" dışında birçok "dünyalık" ile taltif ediliyorlar.
Oysa şehitlik karşılıksız bir veriş.
"Allah rızası" için.
Ölen ölüyor, ardında bıraktıkları bir sosyal statü ve dünyalık için tabir caizse kavga veriyorlar.
Hoş bir görüntü değil.
Keşke şehitlik yerine başka bir kavram kullanıp, ölenin yakınlarının acısını maddi ve manevi ölçeklerde karşılamanın bir yolunu bulsa idik.
Çünki tümüyle dini bir kavram olan şehitlikte bu tür kavramsal oynamalarla belki insanları tatmin kolay ama sonuçta Allah'ın takdirini etkilemek olası değil.
selamlar.
Bazen şehit tanımlamaları benimde aklımda soru işaretleri doğuruyor.
Dinen kimin ne şekilde şehit kabul edileceği belli.
Günümüzdeki şehit tanımlamaları sadece yasal olarak kriterlere dayandırılıyor ve amacı da şehit kabul edilenlere sağlanan bazı hak ve ayrıcalıklar.
Kim şehit,kim değil Allah bilir...
Konu deşildikçe çelişkiler ortaya birer birer çıkıyor.
Diyelim ki müslüman olmayan bir TC vatandaşı askerde yurt savunmasında öldü.
Bunca mevzuat karşısında bu vatandaşımız "şehit" mi sayılacak?
Ailesi bu yardımlara hak kazanacaksa, hangi sıfatla verilecek tüm maddi yardım ve tazminatlar?
Yoksa "oğlunuz müslüman değildi o nedenle sizlere yardım yok" mu denilecek kendilerine?
Laik düzende "müslüman olmayan" vatandaşlar için başka bir yol mu bulunacak?
Yukarıda Milli Savunma Bakanlığının şehitlik Yönergesinde vatan savunmasında ölenin "müslüman olması" gibi bir şart görülmüyor.
Karmakarışık bir durum.
Şehitlik, dini temeli olan manevi bir kavramdır. Bunun için öncelikli ve tartışılmaz şart (islam dinine göre konuşuyorum), kişinin müslüman olmasıdır.
Ancak şehitlik kavramı tüm dünyada kullanılan bir olgu olduğu için göreceli bir hal almıştır. Hristiyanların da savaşta hayatını kaybeden askeri onlar için şehittir. Yahudilerin de. Müslümanların da. Bundan bağımsız olarak, millet uğruna can verenler için de kullanılmaya başlanmıştır. Irak'ta ölen Amerikan askeri ülkesinde şehit olarak anılır. Fransız, Türk, İngiliz askeri ülkesinde şehit olarak anılır. Hatta illegal örgütler için bile bu durum böyledir. Bu her şeyden çok bir saygı mertebesi halini almıştır. Savaşta kaybedilen kişinin "ölü" olarak değil, "şehit" olarak anılması daha onurlu ve gururlu karşılanmıştır. Toplum bunu böyle sevmiş, kabul etmiştir.
O nedenle kimin şehit olarak kabul edileceğini tartışmak bence anlamsız. Tsk'da savunma ve çatışma esnasında hayatını kaybeden her asker bu mertebede değerlendirilecektir.
Hamili kart şehit yakınıdır!
Ateş düşen evlere iş müjdesi
Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Adana Şubesi Başkanı Ersin Güluçar, şehit yakınları, gaziler ve terör mağdurlarına tanınan hakların düzenlenmesiyle ilgili bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısının mecliste onaylanmasıyla birlikte 8 bin 500 şehit yakınına iş imkanı sağlandığını söyledi.
Güluçar, "Torba Yasası" kapsamında kendilerini ilgilendiren değişikliğin yasalaştığını belirterek, "Biz bu değişikliklerin yapılmasını 3 yıldır bekliyorduk. Yapılan değişiklikler bizi sevindirdi. Ancak değişiklik bizi tamamen tatmin etmedi" dedi.
Güluçar, yasada yapılan değişiklikte kendilerini sevindiren en güzel gelişmenin şehit yakınlarına 2. iş hakkının verilmesi olduğuna dikkat çekerek şunları kaydetti:
"Daha önceki yasaya göre şehit yakınlarına bir iş hakkı veriliyordu. Bu nedenle şehit evliyse eşi ve ailesi arasında sorun yaşanıyordu. Şimdi iş hakkı ikiye çıkartılarak bu sorun ortadan kaldırıldı. Şehitten doğan iş hakkının birini eşi ya da çocukları diğerini ise kardeşleri kullanacak. Değişiklikle ayrıca vazife şehitlerinin ailesine bağlanacak olan maaşta muhtaçlık şartı aranması ortadan kalktı. Bu da sevindirici bir olay. Çünkü daha önce vazife şehidine maaş bağlanması için muhtaçlık ya da annesinin dul olması gerekiyordu. Bu nedenle boşanan aileler oluyordu. Bu istenmeyen durum değişiklikle ortadan kaldırıldı. Yasa değişikliğiyle birlikte ayrıca toplu taşıma araçlarından şehit ve gazi yakınlarının anne, baba, eş ve çocukları ücretsiz yararlanacaklar. Terörle mücadele esnasında yaralanan ve tedavisi devam eden personele 1 yıl süreyle ödenen özel harekat ve operasyon tazminatı ödeme süreleri de 12 aydan 24 aya çıkarıldı. Şehit yakınları ve gazilere sıfır faizle konut kredisi verilmesi imkanı sağlandı."
http://ekonomi.haberturk.com/makro-e...ehit-yakinidir
Şehadet dini tanımından uzak bir hal aldı.
Böylesi belki daha gerçekçi.
Ölen ölüyor. Kalanların yaşam savaşı devam ediyor.
abim saygılar sunarım..geçde olsa başlığınız hayırlı olsun..
Kaza değil İhmal Şehitleri
MİLLETVEKİLLERİ Gültan Kışanak ile Ahmet Türk'ün, Uludere'ye yapacakları ziyaret öncesinde güvenlik önlemlerini almak için bölgeye sevk edilen askerlerin içinde bulunduğu minibüs uçuruma yuvarlandı, 9 asker ve 1 korucu şehit oldu.
Araçta bulunan 4 asker ve aracı kullanan korucunun 10 yaşındaki oğlu yaralandı.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/21283515.asp
Aracı kullanan korucunun ehliyeti olup olmadığı belli değil.
Pikniğe gider gibi maaile bir minibüse doluşup "güvenlik sağlamak" üzere yola çıkılıyor.
Sonuç bir felaket.
9 ihmal şehidi 5 yaralı.
Bu ülkede terör de bitse, şehit bitmez.
Ne demiş şair:
"Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda".
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin: Şehitlik de, gazilik de, uzun yaşamak da, genç yaşta şehit olmak da nasip işidir
http://www.haberturk.com/gundem/habe...k-nasip-isidir
Şehitlik kavramı, bu becerikli ve yetkin siyasetçinin ağzında yepyeni bir tanıma kavuşmuş görünüyor.
Öyle ki, asker ve polisin şehit olması konusunda yönetimi suçlayanlar, bundan böyle, bu tanım temelinde elleri böğürlerinde kalmış olacak.
Çok sevilen İçişleri Bakanımız aslında kazara yaşadığımıza işaret buyuruyorlar.
Kazara yaşıyor ve nasibimize göre de şehit, gazi ya da Niyazi olmaktayız.
İçim bir rahatladı ki sormayın.
Gönderi Kuralları
