Sayfa 1/4 123 ... SonSon
Arama sonucu : 32 madde; 1 - 8 arası.

Konu: Türkiye'de paranoyak siyasi korkular yaygın.

Hybrid View

Previous Post Previous Post   Next Post Next Post
  1. #1
    Duhul
    Jul 2005
    Gönderi
    12,182
    Blog Yazıları
    8

    Esas Türkiye'de paranoyak siyasi korkular yaygın.

    İspanya'nın en büyük ikinci bankası BBVA 13 ülkede "İnsanlar birbirine ne kadar güveniyor?" diye araştırma yapmış. Buna göre, "başkalarına en az güvenen" insanlar, Türkler!

    Araştırmanın yapıldığı 13 ülke: İngiltere, İspanya, Almanya, Danimarka, Şili, Meksika, Türkiye, Fransa, İtalya, Japonya, İsrail, ABD ve Rusya...

    Bu araştırmaya göre, 10 üzerinden 4.4 puanla Türkler, 4.6 puanla Şilililer başkalarına güvenme konusunda en alt sıralarda yer alıyor!

    En çok güvenenler, 7.2 puanla Danimarkalılar, 6.5 puanla İngilizler.

    Mesele çok önemli. "Birisine güvenmek" konusunda zorlanan şüpheci toplumlarda mesela "şirketleşme" zor oluyor! Modern toplumlar için fevkalade önemli olan "sözleşme kültürü"nün gelişmesi gecikiyor, sosyal ilişkilerde sürtüşmeler çoğalıyor, apartman yönetimi bile sorun oluyor!

    Her 'öküzün altında buzağı' arandığı için, komplo teorileri etkili, paranoyak siyasi korkular yaygın oluyor. Bütün bu sebeplerle siyasi istikrar ve ekonomik gelişme zor sağlanıyor.

    Taha Akyol / Milliyet

    http://www.milliyet.com.tr/2006/04/29/yazar/akyol.html

  2. #2
    Duhul
    Mar 2006
    İkamet
    istanbulköyü
    Yaş
    51
    Gönderi
    2,472

    Esas

    üçkağıtçısı en bol insan toplumu olabilirmiyiz belki ondan dolayıdır
    güvenilmezliğimiz hemen her ülkede meşhur ne dersiniz

  3. #3

    Esas

     Alıntı Originally Posted by cetinsurel
    üçkağıtçısı en bol insan toplumu olabilirmiyiz belki ondan dolayıdır
    güvenilmezliğimiz hemen her ülkede meşhur ne dersiniz

    japonlar bile aşağıladı bizirüşvet konusunda,bilirsiniz.bizde kızıyoruz.hayır efendim,hakettik biz onu.kızmaya hakkımız yok bizim.güvenilmez bir milletiz.toplumumuzdaki bireylerin kafası üç kağıtçılığa çalışıyor her fırsatta.ben güvenmiyorum şahsen.rüşvetsiz iş yürümüyor gümrüklerde.en ufaktan en büyüğe kadar 10ytlye bile tenezzül ediliyor..türk milletinde rüşvetçilik okadar yaygın birşeydir ki,osmanlı devletinde dahi türklere yönetimde yer verilmemiştir.neden bilmiyorum ama fırsatçı bir milletiz biz.

    not: aşağılama falan değil sakın yanlış anlaşılmasın.gerçek saptırılırsa aşağılama olur.bu gerçeğin ta kendisi ama.ve hepimiz biliyoruz.bir sorunun çözümü onu kabul etmekten geçer.çözülecekse,çözülmeliyse önce kabul etmeliyiz.

  4. #4
    Duhul
    Mar 2006
    İkamet
    istanbulköyü
    Yaş
    51
    Gönderi
    2,472

    Esas

     Alıntı Originally Posted by JoNaThAn
    japonlar bile aşağıladı bizirüşvet konusunda,bilirsiniz.bizde kızıyoruz.hayır efendim,hakettik biz onu.kızmaya hakkımız yok bizim.güvenilmez bir milletiz.toplumumuzdaki bireylerin kafası üç kağıtçılığa çalışıyor her fırsatta.ben güvenmiyorum şahsen.rüşvetsiz iş yürümüyor gümrüklerde.en ufaktan en büyüğe kadar 10ytlye bile tenezzül ediliyor..türk milletinde rüşvetçilik okadar yaygın birşeydir ki,osmanlı devletinde dahi türklere yönetimde yer verilmemiştir.neden bilmiyorum ama fırsatçı bir milletiz biz.

    not: aşağılama falan değil sakın yanlış anlaşılmasın.gerçek saptırılırsa aşağılama olur.bu gerçeğin ta kendisi ama.ve hepimiz biliyoruz.bir sorunun çözümü onu kabul etmekten geçer.çözülecekse,çözülmeliyse önce kabul etmeliyiz.
    aynen katılıyorum size
    ilköğretim sistemine insana saygı sevgi dürüstlük gibi konuları genç beyinlere hararetle işlemek lazım belkide..

  5. Esas

    Bulundugumuz bolgede yaklasik 300 yildir siyasi oyunlar dönüyor... Burası uzerinde oynanan oyun cok oldugu icin biz paranoyak da olsak aklıselim de olsak degisen fazla bir sey olmayacak. Ancak olayların kontrolu elimizde olursa birseyler degisebilir. Kısa ve orta vadede ise boyle bir beklenti yok.

    Ayrıca bundan 20-30 sene oncesinin komplo teorilerinin bugun nasil gercek olduguna hep beraber sahitlik ediyoruz...

    Sili vb. ulkelerde aynen bizim gibi cikmis. Dogaldir. ABD yillardir "arka bahcesini" elinde tutabilmek icin yapmadigini birakmadi. Darbelerden, siyasi oyunlardan, kardesin kardesi vurmasini saglamaktan geri durmadi...

    Iste bu noktada bizlerin de yapabilecegi birsey var...

    O da oyuna gelmemek... Anlık hislerimizle degil, egrisini dogrusunu, 5-10 yıl sonrasını dusunerek hareket etmektir... Asla bir piyon degil, vezir olamıyorsak bile en azından fil veya kale olmaktır.

  6. Talking komplo teorisyenliği ve yurdum insanı


  7. #7
    Duhul
    Jan 2004
    İkamet
    İstanbul
    Gönderi
    1,249
    Blog Yazıları
    3

    Esas

    [QUOTE=Matematikçi]Bulundugumuz bolgede yaklasik 300 yildir siyasi oyunlar dönüyor... Burası uzerinde oynanan oyun cok oldugu icin biz paranoyak da olsak aklıselim de olsak degisen fazla bir sey olmayacak. Ancak olayların kontrolu elimizde olursa birseyler degisebilir. Kısa ve orta vadede ise boyle bir beklenti yok.

    Ayrıca bundan 20-30 sene oncesinin komplo teorilerinin bugun nasil gercek olduguna hep beraber sahitlik ediyoruz...

    Sili vb. ulkelerde aynen bizim gibi cikmis. Dogaldir. ABD yillardir "arka bahcesini" elinde tutabilmek icin yapmadigini birakmadi. Darbelerden, siyasi oyunlardan, kardesin kardesi vurmasini saglamaktan geri durmadi...

    QUOTE]
    Buna dair ilginç bir örneği Hasan Cemal köşesinde yazdı.

    http://www.milliyet.com/2006/04/28/yazar/cemal.html

    Yıl 1975, yer Çankaya Köşkü. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fuat Bayramoğlu'nu, Hukuk Başdanışmanı Fahri Çoker'i ve Basın Sözcüsü Ali Baransel'i yanına çağırır.
    Toplantı Güneydoğu'yla ilgilidir.
    Bölgede sıkıyönetim vardır.
    Korutürk, ileride bir Kürt devletinin Ortadoğu'da kurulabileceğinden söz eder. Irak'ın kuzeyinde, Kerkük'ü de içine alan coğrafyanın akla geldiğini belirtir. Bu topraklarda kurulacak bir Kürt devletinin başta Amerika olmak üzere İngiltere ve Fransa'nın da desteğini göreceğini söyler.
    Bu senaryonun gerçekleşmesinin Türkiye için büyük bir tehlike doğuracağını, bu çerçevede Türkiye'den de toprak istenebileceğini anlatır.
    Ve sözü siyasetçilere getirir:
    "Siyasi partilerin, oy avcılığı uğruna bu hayati tehlikeyi bir türlü görmek istememelerine doğrusu akıl erdiremiyorum."
    Korutürk, bu arada CHP lideri Ecevit'i eleştirir ve "Belki önümüzdeki yıllarda Güneydoğu'da yaşayan Kürt vatandaşlarımızı kandıracaklar, ayaklandıracaklar, ellerine silah verip çatışmalara itecekler" diyerek noktayı koyar... (*)
    1975'ten 2006'ya.
    Aradan geçen 31 yıl.
    Ve devleti âlinin değişmeyen kaygısı:
    Kürt devleti!
    Ve bir başka değişmeyen:
    Dış mihraklar!
    Son çeyrek yüzyılın gelişmeleri, bir yerde, Cumhurbaşkanı Korutürk'ün öngördüğü gibi gerçekleşti. Kuzey Irak'ta bir Kürt devletinin oluşumu 1990'ların başından beri yaşanıyor. Güneydoğu'da da 1980'lerden bu yana sönmeyen bir yangın var.
    Peki neden öyle?
    Sadece dış mihrakların mı?
    Siyasetçilerin oy avcılığı olmasa, dış mihraklar parmaklarını sokmasalar, hiçbir şey olmayacak mıydı? Dış mihraklar varsa, Türkiye'nin oyun plânı neydi?
    Bu soruların gerçek yanıtları uzun yıllar Ankara'nın ilgi alanı dışında kaldı. Soruna fazlasıyla tek boyutlu yaklaşıldı. Çözümün sopa politikası ile mümkün olduğu yanılgısı ağır bastı.
    Yıllar böyle geçti.
    Ankara düşünmedi, düşünemedi.
    Yıllar yılı Kürt yok dedi Ankara. Sonra Kürt var ama Kürt sorunu yok dedi. Sorunun adını bile koyamadı. Bir elde silah, bu sorunun çözüleceği yanılgısına kendini kaptırdı.
    Ama artık öyle değil.
    Olayların mantığı ve yaşanan acılar, soruna farklı pencerelerden bakılmasını da sağlamış durumda. Genç kuşaklar artık sorunu tarif edebiliyorlar, çok boyutlu olarak tartışabiliyorlar.
    Bunlardan biri, Mustafa Akyol.
    Daha 34 yaşında. Bir siyaset bilimci olarak ilk kitabında şu satırlar var:
    "Bugün gelinen noktada artık Kürt sorununu, uzun süre söylendiği gibi 'dış mihraklar'ın kumpaslarına indirgemek pek mümkün değildir. Bu sorunu kışkırtan 'dış mihraklar' elbette vardır; ama onlar sorunun kaynağı değildir. Sorun, şu ya da bu 'dış mihrak' olduğu için değil, Kürtler var olduğu için vardır."
    Kürtleri, Kürt kimliğini yadsıyarak bugün artık bir yerlere gidilemeyeceğini, sorunun demokrasi ve hukuk devleti çatısı altında ve de üniter devlet çerçevesinde çözülebileceğini, bu açıdan Avrupa Birliği'nin önemini anlatan, genç bir aydının soruna olgun katkısı niteliğinde bir kitap yazmış Mustafa Akyol...

  8. #8
    Duhul
    Jan 2004
    İkamet
    İstanbul
    Gönderi
    1,249
    Blog Yazıları
    3

    Esas

    Peki bu neyi gösteriyor? Tam 30 sene önce devletin en üst zirvesinde konuşulan sorunlardan biri 30 yıldır hala aynı şekilde hiç çözülemeden duruyor.

Sayfa 1/4 123 ... SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •