aynen ben de agnostiğim, en yakın 8 arkadaşım ateist, hepsi mühendis aklı başında adamlar.. daha fazla olacağız.
hayatta en hakiki mürşid ilimdir fendir. başka yol gösterici yok.
Printable View
Bir malın pazar değeri (değişim değeri) ile somut bir işletmede üretilen somut bir metaın değeri arasında fark vardır. Değişim değeri o metaın üretilmesi için toplumsal olarak gerekli emek miktarına karşılık gelir. Burada toplumsalı günümüz küreselleşmiş pazarında evrensel ölçekte anlamak gerekir. O zaman somut olarak bir işletmenin kar elde edebilmesi için ürettiği malın içerdiği değerin o malın değişim değerinden küçük olması gerekir. Bunun için örnek verdiğiniz işletme sahibinin zarardan kara geçebilmesi için alacağı ilave 500 işçi ile üretimi %50 değil daha fazla örneğin %100 artırması gerekir. Değilse aynı üretim verimliliği ile zarar yazmaya devam eder. Kara geçmesi için ürettiği birim malın içerdiği emek miktarını artırması değil düşürmesi zorunludur. Böyle örneklerde patronlar işçi almak yerine aynı üretimi daha az sayıda işçi ile yapmayı tercih ederler. Nedeni de emek-değer yasasının katı kurallarını okuyup yazmasalar da bilincinde olmalarıdır. Çünkü aksi halde iflas ederek cezalandırılırlar.
İkinci yanlış bilginiz de komünizm ve eşitlik konusunda. Komünizm teorisi -sizin de farklı sözcüklerle dile getirdiğiniz gibi- biyolojik ve sosyal olarak eşit olmayan bireyler arasında biçimsel eşitliği savunmaz. Tersine eşit olmayan bireyler arasında biçimsel eşitliği savunmanın özü itibarıyla gerçekte eşitsizlik anlamına geldiğini söyleyerek onu eleştirir. Bu nedenledir ki onun kurucu ilkesi: "herkesten yeteneğine, herkese gereksinmesine göre"dir. Çünkü insanlar gerçekte eşit değildir. Gerçek eşitlik ise ancak bu eşit olmayan durum hesaba dahil edildiğinde sağlanır.
Esen kalın. :)
ayılar, ağaçlar, kuşlar, mavi balinalar, sibirya kaplanları,mantarlar, penguenler.. onlar yokluk için mi yaşıyor ? belki onları da multu eden tanrıları vardır. ve her gün bu dünyanın ırzına geçen eşrefi mahlukad insanoğlunun yeryüzünden silinmesi için , kendi tanrılarına dua ediyorlardır.
Değer yasası kapitalizmin temel yasasıdır. Dolayısıyla insan emeği, insanın kendisine karşı yabancı bir güç olarak kapitalizmde değer kazanır. Kapitalist toplumda insanlar geçinmek zorunda olduklarından emeklerini kendi üretken faaliyetlerinde değil, kar üreten faaliyetinde bir başkasının tasarrufunda harcamak zorunda kalırlar. Emeğin "en yüce değer olduğu" ideolojik masalı da işçiye değil, kapitalizme, patronlara ve sendika bürokratlarına aittir.
"Teorik olarak" komünizmde değer olmadığı, olamayacağı için emeğin de bir değeri yoktur. Emeğin komünizmde insanı kendisi yapan üretken faaliyetinin bir aracı olarak her bireyin yaşamsal ihtiyacına dönüşerek onu özgür kılması beklenir.
Sayın ayvagöbek, dinlerin yanlış ve sahte olduğu fikri de aslında önemsizdir. burada mesele, dinlerin bir ihtiyacı giderdiğidir.
bunu gözardı edemeyiz. bazı insanlar ruhani dünya ile rahatlar, self terapidir bu. din, bi kısım insanı mutlu ediyorsa, varsın olsun. ben buna da tamamım. benim rahatsız olduğum nokta, sadece insanın kendine fazlaca değer atfetmesi, kendini hakim görmesi.
dinazorlar bu dünyaya 250 milyon yıl hükmetti , önlerinde kimse duramadı.biz insan daha 10 bin yılız. ve sizce, 200 milyon yıl birbirimizi veyahut dünyayı yoketmeden durabilir miyiz ? sanmam