Bir şirket diyelim ki Holding vasfındadır. Elinde bağlı kuruluşları ve onlardan aldıkları kar payları vardır. Bağlı şirketleri ile ilişkileri hep holdinge çalışır. İlacın da elinde bağlı şirketleri ve iştirakları vardır. Ama hiçbirinin kendisine yararı yoktur zararı vardır. Bu şirketlerden holding hariç tek kuruş temettü almamıştır. Sadece bedelli sermaye arırımlarına katılır enayi gibi. Yani ilşki tersine çalışır bu iştiraklar ve bağlı kuruluşlar ait oldukları ana şirket İlacı sömürürler. Monrol gibi bir bağlı şirket ve Vitra Karo gibi bir iştirak. Örneğin Girişim pazarlamaya yıllarca % 50 ortaktı bütün yatırımlarda vardı ilaç. Cefasını çekti. Sonra % 50 sini 35 milyon tl ye ana holdin elinden aldı. Şimdi bu pandemde o girişim pazarlama temizlik ürünleri ile para basıyor, kar rekoru kırıyor. Cefası ilaca sefası ana holdinge.
Bir şirket diyelim ki, GYO dır. Mülkleri vardır adam gibi fiyatlanır. Bilançoya yazılır. İlacın da ciddi bir portföyü vardır. Ama bilançosunda komik değerlerde gözükür. Kanyon AVM % 50 si ve Kanyon ofisin tamamı 220 milyon tlcivarı gözükür o da amortisman düştükten sonra 100 milyon TL ye iner. Gerçek bedel 500 milyon dolardan aşağı değildir. Ayazağa arsası aynen öyle hiç gözükmez. Silivri alındığı tarihteki tl değer üzerinden bilançoda gözükür. Sonunda bilançoda sadece posası gözükür. Bu değerlerin hiçbiri ciddi bir fiyattan temsil edilmez.
Bir şirket Holding vasfındadır ama başka bir ana holdinge ortaktır orada kendi haklarını korur. İlaç da Ana Holdinge % 37.28 ortaktır ama hiç bir şey elde etmez bu ortaklıktan. Ana holding yıllarca ilacın elindeki sermayeyi yemiştir. İlacın zentiva ya satışından gelen 800 milyon dolarla dişe dokunur hiçbir yatırım yapılmamış, Ana holdingin labirentlerinde para eritilmiştir. Bugün ilacın kendisi tüm malvarlığı ve holdinge ortaklığına rağmen piyasa fiyatı 800 milyon dolar bile etmemektedir.
Eczacıbaşı holding için diğer tüm şirketleri kendi iç sömürgesidir. Aslında ilaç tüzel kişiliği diye bir şey yoktur. Kağıt üzerindedir.