Originally Posted by
deniz43
-Faizlerin %40 seviyesine yükselmesinin sebebi,merkez bankasının bankalara toplam mevduatın belirli bir yüzdesinin üzeri TL mevduat olmadığı takdirde,bankalara uzun vadeli ve çok düşük faizli hazine tahvili alma zorunluluğu getirmesi.Çok yüksek enflasyon ortamında bugünün rakamıyla %9.85 faizli 10 yıllık tahvil almanın bankaların bekasını tehdit ettiği açık.Yakın dönemde bunu ABD'de gördük,düşük faizli tahvillerin enflasyon yükseldiğinde ve piyasa faizleri yükseldiğinde nasıl çöp olduğunu ve banka sermayesini sıfırladığını.
Bu nedenle bankalar şimdilik bu dönemi %40 mevduat faizi verirken ,topladığı ticari krediyi de %16 faizle veriyor,çünü daha yüksek faiz verse yine uzun vadeli düşük faizli tahvil almak zorunda,bu yüzden de aslında artık bankalar kredi verrmeyi durdurdu.
-Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın CNN ile yaptığı röportajı paylaştım.Erdoğan mevcut politikaların devam edeceği mesajı veriyor.4 ayda 382 milyar TL bütçe açığı var,buna EYT yükü,Temmuz ayında söz verilen ücret zamları ve deprem harcamaları eklendiğinde bu yıl 1.5 trilyon TL civarında bütçe açığı projeksiyonu elde ediliyor.Para arzı aşırı artarken çok gevşek para politikası ve derin negatif faizler enflasyonu hiper enflasyon patikasına sokar,bu durumda patlayacak cari açığın kanamasını durdurmak ve döviz kurlarını frenleyebilecek tek çözüm "tam sermaye kontrolu" dur.Piyasada TL bu kadar çoğalırken artık aynı miktardaki TL'ye aynı miktarda döviz alamazsınız,TL artış oranı kadar düşük oranda döviz temin edebilirsiniz. aynı pariteyi ancak "tam sermaye kontrolü" ile sağlayabilirsiniz.Ama tam sermaye kontrolleri de sadece geçici ,ne kadar fay hattında enerji biriktiğine bağlı olarak,kısa süreli zaman kazandırır,eğer enflasyon çok yüksek kalmaya devam ederse o zaman yine devalüasyon zorunlu olarak yapılmak zorunda kalınır.
Benim dün aldığım sinyal;seçimlerden sonra "tam sermaye kontrollerine geçilmesinin" büyük ihtimal olduğu yönünde.
-Bu başlıkta yazdım,Kılıçtaroğlu muhalefetin çıkarabileceği en zayıf adaydı.Girdiği 10 seçimi de kaybetmiş,yeniden aday oldu ve yeniden kaybetti.Çökmüş bir adalet sistemi,eğitim sistemi,sağlık sistemi ,aşırı bozulmuş gelir dağılımı,enkaza dönmüş bir ekonomi varken bile seçimi kazanamadı.Bu şartlarda,69 yaşındaki Erdoğan'ın karşısına genç,enerjik,hitabet gücü olan tuttuğunu koparan herhangi birisi bile seçimi kazanırdı.Demirelin ve Ecevitin bile genç zamanlarında olsa, bu şartlarda Erdoğan'ı seçim meydanlarında perişan ederlerdi.
Ama kişisel menfaatler ön plana çıktı.Siyaseti millete hizmet için değil,kendisini ve çevresini zengin etmek için meslek olarak yapan,seçimi kazanırsak bir Bakanlık,bir genel müdürlük,bir ihale de biz kaparız diyen yakın çevrenin gazıyla yine aday oldu,yine kaybetti.Mansur Yavaş da,Ekrem İmamoğlu da aday olsaydı,bu şartlarda rahat bir çoğunlukla Cumhurbaşkanı seçilirlerdi.