Sayfa 1748/2516 İlkİlk ... 7481248164816981738174617471748174917501758179818482248 ... SonSon
Arama sonucu : 20128 madde; 13,977 - 13,984 arası.

Konu: ...:::vobelıt:::...

  1. #13977
     Alıntı Originally Posted by nosfecagri Yazıyı Oku
    Deniz hocam seçim sürecinde dahi %40 larda faiz gorulmesi, seçim sonrası daha da sert bir ortama mi işaret ediyor?

    Sanki iktidar seçim olup bitmisken acı ilacı içelim olsun bitsin mi demeye çalışacak böyle bir sinyal aliyor musunuz?

    Naci görevden alınmasa idi ekonomideki sorunlar muhtemelen duzelirdi. Ancak o zaman muhtemelen mevcut iktidar seçilemezdi.

    Naci görevden alındı sorunlar çözülemez noktaya geldi ama seçim kazanıldı.

    Sizce bu demokrasinin açmazı mıdır? Aynı patern bence dış ülkelerde de mevcut ama tr de sanki bildiğiniz ekonomi deneyi gibi gerçekleşti.

    Tabi muhalefet bu ölçüde inanılmaz derecede beceriksiz olmasa bence bu seçim yine de kazanılır idi ama onu da 75 yaşında 10 seçim kaybedip elinde çok iyi adaylar varken 11. Seçimde kendini dayatan siyasiler düşünsün malesef.


    -Faizlerin %40 seviyesine yükselmesinin sebebi,merkez bankasının bankalara toplam mevduatın belirli bir yüzdesinin üzeri TL mevduat olmadığı takdirde,bankalara uzun vadeli ve çok düşük faizli hazine tahvili alma zorunluluğu getirmesi.Çok yüksek enflasyon ortamında bugünün rakamıyla %9.85 faizli 10 yıllık tahvil almanın bankaların bekasını tehdit ettiği açık.Yakın dönemde bunu ABD'de gördük,düşük faizli tahvillerin enflasyon yükseldiğinde ve piyasa faizleri yükseldiğinde nasıl çöp olduğunu ve banka sermayesini sıfırladığını.
    Bu nedenle bankalar şimdilik bu dönemi %40 mevduat faizi verirken ,topladığı ticari krediyi de %16 faizle veriyor,çünü daha yüksek faiz verse yine uzun vadeli düşük faizli tahvil almak zorunda,bu yüzden de aslında artık bankalar kredi verrmeyi durdurdu.

    -Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın CNN ile yaptığı röportajı paylaştım.Erdoğan mevcut politikaların devam edeceği mesajı veriyor.4 ayda 382 milyar TL bütçe açığı var,buna EYT yükü,Temmuz ayında söz verilen ücret zamları ve deprem harcamaları eklendiğinde bu yıl 1.5 trilyon TL civarında bütçe açığı projeksiyonu elde ediliyor.Para arzı aşırı artarken çok gevşek para politikası ve derin negatif faizler enflasyonu hiper enflasyon patikasına sokar,bu durumda patlayacak cari açığın kanamasını durdurmak ve döviz kurlarını frenleyebilecek tek çözüm "tam sermaye kontrolu" dur.Piyasada TL bu kadar çoğalırken artık aynı miktardaki TL'ye aynı miktarda döviz alamazsınız,TL artış oranı kadar düşük oranda döviz temin edebilirsiniz. aynı pariteyi ancak "tam sermaye kontrolü" ile sağlayabilirsiniz.Ama tam sermaye kontrolleri de sadece geçici ,ne kadar fay hattında enerji biriktiğine bağlı olarak,kısa süreli zaman kazandırır,eğer enflasyon çok yüksek kalmaya devam ederse o zaman yine devalüasyon zorunlu olarak yapılmak zorunda kalınır.
    Benim dün aldığım sinyal;seçimlerden sonra "tam sermaye kontrollerine geçilmesinin" büyük ihtimal olduğu yönünde.

    -Bu başlıkta yazdım,Kılıçtaroğlu muhalefetin çıkarabileceği en zayıf adaydı.Girdiği 10 seçimi de kaybetmiş,yeniden aday oldu ve yeniden kaybetti.Çökmüş bir adalet sistemi,eğitim sistemi,sağlık sistemi ,aşırı bozulmuş gelir dağılımı,enkaza dönmüş bir ekonomi varken bile seçimi kazanamadı.Bu şartlarda,69 yaşındaki Erdoğan'ın karşısına genç,enerjik,hitabet gücü olan tuttuğunu koparan herhangi birisi bile seçimi kazanırdı.Demirelin ve Ecevitin bile genç zamanlarında olsa, bu şartlarda Erdoğan'ı seçim meydanlarında perişan ederlerdi.
    Ama kişisel menfaatler ön plana çıktı.Siyaseti millete hizmet için değil,kendisini ve çevresini zengin etmek için meslek olarak yapan,seçimi kazanırsak bir Bakanlık,bir genel müdürlük,bir ihale de biz kaparız diyen yakın çevrenin gazıyla yine aday oldu,yine kaybetti.Mansur Yavaş da,Ekrem İmamoğlu da aday olsaydı,bu şartlarda rahat bir çoğunlukla Cumhurbaşkanı seçilirlerdi.

  2.  Alıntı Originally Posted by deniz43 Yazıyı Oku
    -Faizlerin %40 seviyesine yükselmesinin sebebi,merkez bankasının bankalara toplam mevduatın belirli bir yüzdesinin üzeri TL mevduat olmadığı takdirde,bankalara uzun vadeli ve çok düşük faizli hazine tahvili alma zorunluluğu getirmesi.Çok yüksek enflasyon ortamında bugünün rakamıyla %9.85 faizli 10 yıllık tahvil almanın bankaların bekasını tehdit ettiği açık.Yakın dönemde bunu ABD'de gördük,düşük faizli tahvillerin enflasyon yükseldiğinde ve piyasa faizleri yükseldiğinde nasıl çöp olduğunu ve banka sermayesini sıfırladığını.
    Bu nedenle bankalar şimdilik bu dönemi %40 mevduat faizi verirken ,topladığı ticari krediyi de %16 faizle veriyor,çünü daha yüksek faiz verse yine uzun vadeli düşük faizli tahvil almak zorunda,bu yüzden de aslında artık bankalar kredi verrmeyi durdurdu.

    -Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın CNN ile yaptığı röportajı paylaştım.Erdoğan mevcut politikaların devam edeceği mesajı veriyor.4 ayda 382 milyar TL bütçe açığı var,buna EYT yükü,Temmuz ayında söz verilen ücret zamları ve deprem harcamaları eklendiğinde bu yıl 1.5 trilyon TL civarında bütçe açığı projeksiyonu elde ediliyor.Para arzı aşırı artarken çok gevşek para politikası ve derin negatif faizler enflasyonu hiper enflasyon patikasına sokar,bu durumda patlayacak cari açığın kanamasını durdurmak ve döviz kurlarını frenleyebilecek tek çözüm "tam sermaye kontrolu" dur.Piyasada TL bu kadar çoğalırken artık aynı miktardaki TL'ye aynı miktarda döviz alamazsınız,TL artış oranı kadar düşük oranda döviz temin edebilirsiniz. aynı pariteyi ancak "tam sermaye kontrolü" ile sağlayabilirsiniz.Ama tam sermaye kontrolleri de sadece geçici ,ne kadar fay hattında enerji biriktiğine bağlı olarak,kısa süreli zaman kazandırır,eğer enflasyon çok yüksek kalmaya devam ederse o zaman yine devalüasyon zorunlu olarak yapılmak zorunda kalınır.
    Benim dün aldığım sinyal;seçimlerden sonra "tam sermaye kontrollerine geçilmesinin" büyük ihtimal olduğu yönünde.

    -Bu başlıkta yazdım,Kılıçtaroğlu muhalefetin çıkarabileceği en zayıf adaydı.Girdiği 10 seçimi de kaybetmiş,yeniden aday oldu ve yeniden kaybetti.Çökmüş bir adalet sistemi,eğitim sistemi,sağlık sistemi ,aşırı bozulmuş gelir dağılımı,enkaza dönmüş bir ekonomi varken bile seçimi kazanamadı.Bu şartlarda,69 yaşındaki Erdoğan'ın karşısına genç,enerjik,hitabet gücü olan tuttuğunu koparan herhangi birisi bile seçimi kazanırdı.Demirelin ve Ecevitin bile genç zamanlarında olsa, bu şartlarda Erdoğan'ı seçim meydanlarında perişan ederlerdi.
    Ama kişisel menfaatler ön plana çıktı.Siyaseti millete hizmet için değil,kendisini ve çevresini zengin etmek için meslek olarak yapan,seçimi kazanırsak bir Bakanlık,bir genel müdürlük,bir ihale de biz kaparız diyen yakın çevrenin gazıyla yine aday oldu,yine kaybetti.Mansur Yavaş da,Ekrem İmamoğlu da aday olsaydı,bu şartlarda rahat bir çoğunlukla Cumhurbaşkanı seçilirlerdi.
    Elinize sağlık hocam. Bir tek reis konusunda şunu öğrendim, ne dediğinin hiç bir önemi yok ne güzel geliyorsa kulağa onu söyletiyor danışmanları. Ne yaptığına bakmak lazım. Piyasada şu an sıkışma var (aslında ortodoks politika dedikleri bunlar) daha da sıkarlarsa dediğiniz gibi tam kontrole vs. giderlerse gidebilirler. Ben seçim bitip kabine ve politikalar az çok belli olana kadar çok risk alma taraftarı değilim çünkü hiç bir sözlerine güvenmiyorum

  3.  Alıntı Originally Posted by deniz43 Yazıyı Oku
    -Faizlerin %40 seviyesine yükselmesinin sebebi,merkez bankasının bankalara toplam mevduatın belirli bir yüzdesinin üzeri TL mevduat olmadığı takdirde,bankalara uzun vadeli ve çok düşük faizli hazine tahvili alma zorunluluğu getirmesi.Çok yüksek enflasyon ortamında bugünün rakamıyla %9.85 faizli 10 yıllık tahvil almanın bankaların bekasını tehdit ettiği açık.Yakın dönemde bunu ABD'de gördük,düşük faizli tahvillerin enflasyon yükseldiğinde ve piyasa faizleri yükseldiğinde nasıl çöp olduğunu ve banka sermayesini sıfırladığını.
    Bu nedenle bankalar şimdilik bu dönemi %40 mevduat faizi verirken ,topladığı ticari krediyi de %16 faizle veriyor,çünü daha yüksek faiz verse yine uzun vadeli düşük faizli tahvil almak zorunda,bu yüzden de aslında artık bankalar kredi verrmeyi durdurdu.
    bu da aslında bir nevi parasal sıkılaştırma olmuş olmuyor mu; yani bir yandan MB faizleri düşük tutuyor kisvesi altında diğer taraftan makroihtiyati tedbir dedikleri saçma methodoloji ile kredileri kısmış ve faizleri arttırmış gibi oluyorlar bir nevi aslında... tükürdüklerini yalamamak için geliştirdikleri abuk subuk bir sıkılaşma metodu....

    elbette inefficient; sol kulağını sağ elinle adam gibi göstermek yerine baş aşağı asılıp elini bacak arasından geçirerek göstermeye benziyor... MB'nin belki 20-30 puan arttırımla başarabileceği sıkılaşma böyle 50-60 puanla zor yapılır, o ayrı konu...
    Markets may remain irrational longer than you can remain solvent.

  4. #13980
     Alıntı Originally Posted by Desperado Yazıyı Oku
    bu da aslında bir nevi parasal sıkılaştırma olmuş olmuyor mu; yani bir yandan MB faizleri düşük tutuyor kisvesi altında diğer taraftan makroihtiyati tedbir dedikleri saçma methodoloji ile kredileri kısmış ve faizleri arttırmış gibi oluyorlar bir nevi aslında... tükürdüklerini yalamamak için geliştirdikleri abuk subuk bir sıkılaşma metodu....

    elbette inefficient; sol kulağını sağ elinle adam gibi göstermek yerine baş aşağı asılıp elini bacak arasından geçirerek göstermeye benziyor... MB'nin belki 20-30 puan arttırımla başarabileceği sıkılaşma böyle 50-60 puanla zor yapılır, o ayrı konu...
    Amaç döviz hesaplarını KKM'ye geçişini sağlamak olsa da,evet dolaylı olarak bir parasal sıkıştırma da sağlıyor.(Tabii dövizin fiyatında bir patlama olursa o zaman da büyük bir parasal genişleme yaratılmış olacak,100 milyar dolarlık KKM'de dolarda 10 TL'lık bir artış olsa 1 trilyon TL'lik parasal genişleme yaratır,ayrıca merkez bankası +hazinenin toplamda 300 milyar dolarlık döviz açık pozisyonu var,borçlar katlanmış olacak)
    https://pbs.twimg.com/media/FweMZBhX...g&name=900x900

    Bankalar açısından ise %40 ile mevduat toplayıp %16 ile ticari kredi vermek sürdürülebilir bir durum değil.Zaten artık kredi vermeyi durdurmuş durumdalar.Bankalar şu anda ana faaliyet alanında zarar yazıyorlar,komisyon gelirleri ,döviz alım -satım işleri gibi yan alanlardan para kazanarak günü kurtarmaya çalışıyorlar,enflasyon muhasebesi uygulanmaması da sermayelerini eritiyor.Bence, bankalar, "seçimlerden sonra bir umut bu saçma para politikası terk edilir makula dönülür "diye bu duruma katlanıyorlar.Ama seçimlerden sonra da mevcut politikalarda ısrar edilirse o zaman bankalar şapkayı önüne koyup bir durum muhakemesi yapıp,yola ne şekilde devam edeceklerine karar vermeleri gerekiyor.Bu şekilde devam etmek sürdürülebilir bir durum değil,tamamen sermayelerini kaybedebilirler.Bana göre;defansif bir strateji çizmeleri gerekiyor.Ben banka sahibi olsam;bu dönemde , mevcut şartlar normale dönene kadar,bilanço küçültmek veya mevduat bankacığını askıya alıp yatırım bankacılığıyla yola devam etme seçeneklerini değerlendirirdim.



    https://apaksoy.github.io/assets/202...-2022-2021.jpg

    https://apaksoy.github.io/assets/202...ar-ve-marj.png

    https://apaksoy.github.io/hisse/2023...uhasebesi.html


    Hisseleri Borsa İstanbul'da işlem gören 12 banka 2022'de toplam 301 milyar TL kar etmiş gözükürken ("Tarihi"), TÜFE bazlı enflasyon muhasebesi uygulandığında bu toplam %92 azalarak 2022 sonu TL'si cinsinden aşağıdaki tabloda gözüktüğü gibi 25 milyar TL'ye ("Düzenlenmiş") iniyor. Bu tabloya göre, enflasyon muhasebesi uygulandığında, örneğin Akbank'ın 2022'de 60 milyar TL net kar yerine 11 milyar TL net kar ettiği, Halkbank'ınsa 15 milyar TL net kar yerine 14 milyar TL zarar ettiği ortaya çıkıyor.

    Enflasyonun hızla yükseldiği ilk yıl olan 2021'de bu bankaların toplam karı 63 milyar TL'ken, enflasyon muhasebesi uygulandığında yukarıdaki tabloda gözüktüğü gibi, 2021 sonu TL'si cinsinden toplamda 48 milyar TL zarar ortaya çıkıyor. 2021'de enflasyon muhasebesi altında kar etmiş banka neredeyse yok!


    2021-2022 dönemi zorunlu olarak uzun vadeli ve çok düşük faizli hazine tahvili almanın zorunlu olmadığı ,şimdiki gibi bankaları nefes alamaz hale getiren regülasyonların henüz tam uygulanmadığı dönem buna rağmen enflasyon muhasebesi uygulandığı zaman görüntü pek parlak değildi.Şimdi ise çok daha zor bir durum var.

  5. https://bankadunyasi.com/merkez-bank...-yaklasiliyor/
    Eski Merkez Bankası başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara, kur korumalı mevduatı saadet zincirlerine benzeterek “Sonuna doğru yaklaşılıyor†dedi. Kara, toplam mevduatın 120 milyar dolara çıktığını belirterek temmuz sonrası her hafta 8-10 milyar dolarlık geri dönüş olacağını söyledi.

    KKM, iktidarın politikalarıyla TL’nin yabancı paralar karşısında artan değer kaybını yavaşlatmak amacıyla Aralık 2021’de uygulanmaya başlamıştı.
    Yazdıklarım kesinlikle yatırım tavsiyesi degildir..Sadece kendi kişisel görüşlerimdir...

  6.  Alıntı Originally Posted by deniz43 Yazıyı Oku
    Amaç döviz hesaplarını KKM'ye geçişini sağlamak olsa da,evet dolaylı olarak bir parasal sıkıştırma da sağlıyor.(Tabii dövizin fiyatında bir patlama olursa o zaman da büyük bir parasal genişleme yaratılmış olacak,100 milyar dolarlık KKM'de dolarda 10 TL'lık bir artış olsa 1 trilyon TL'lik parasal genişleme yaratır,ayrıca merkez bankası +hazinenin toplamda 300 milyar dolarlık döviz açık pozisyonu var,borçlar katlanmış olacak)
    ben seçim sonrası resmi kurla serbest piyasa kur farkının her geçen gün daha fazla açılmasını, KKM ödemeleri de resmi kurdan yapıldığı için bu patlamanın yükünün büyük kısmının KKM hesap sahiplerine yüklenmesini bekliyorum. Serbest piyasa kurunun çok açılması KKM dönüşü insanların dövize dönmesi konusunda da bir miktar caydırıcı olur. 20-21'den KKM ödemesi alan adam olası 25-26-27 gibi kurlardan dolara dönmek yerine enflasyonun altında bile kalsa %30-35 civarı mevduat faizlerine razı gelecektir, en azından bir kısmı... Ne zaman KKM kalkar o ödemeler biter, o zaman dönülür belki ancak çifte kurdan...
    Markets may remain irrational longer than you can remain solvent.

  7. #13983
     Alıntı Originally Posted by Desperado Yazıyı Oku
    ben seçim sonrası resmi kurla serbest piyasa kur farkının her geçen gün daha fazla açılmasını, KKM ödemeleri de resmi kurdan yapıldığı için bu patlamanın yükünün büyük kısmının KKM hesap sahiplerine yüklenmesini bekliyorum. Serbest piyasa kurunun çok açılması KKM dönüşü insanların dövize dönmesi konusunda da bir miktar caydırıcı olur. 20-21'den KKM ödemesi alan adam olası 25-26-27 gibi kurlardan dolara dönmek yerine enflasyonun altında bile kalsa %30-35 civarı mevduat faizlerine razı gelecektir, en azından bir kısmı... Ne zaman KKM kalkar o ödemeler biter, o zaman dönülür belki ancak çifte kurdan...
    Çok mantıklı bir öngörü,size katılıyorum..Merkez Bankasının bankalara çok büyük baskı yapıp mudileri döviz tevdiat hesaplarından KKM'ye yönlendirmekte niyet de bu olmalı.Yeteri miktarda balık ağa dolunca,ağı çekecekler.(Tabii KKM hesaplarını artık dövize endeksli TL hesabı olarak kabul edersek ve vadesi biten hesapları merkez bankası kurundan dövize çevrilmez ise)

  8. Şapkadan tavşan çıkarmada ustalar. Bakalım başka bir tavşan çıkacak mı ama artık zor görünüyor. Bakan Nebati ve ekibi yeni tavşan çalışmaları yapıyordur muhakkak. Malum 10 ay sonra yerel seçim var. Büyükşehirleri almak isteyeceklerdir.

Sayfa 1748/2516 İlkİlk ... 7481248164816981738174617471748174917501758179818482248 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •