Sanırsam 4 beş altı yıl var
Printable View
Sanırsam 4 beş altı yıl var
Biri tweet atmis .kaçağın asıl veda mesajını okudum.medyadaki fake.adam hepiniz kendiniz geldiniz bana da koyin dediniz kendiniz ısrar ettiniz koyduk demiş.ne demekse pek anlamadım
Eski dostlari görünce heee zaman
Karadeniz’in ayazı
ABD, Rusya'yı provoke edecek adımlar konusunda isteksiz. Bu aynı zamanda NATO’nun kalkan olacağını zannedip Kiev için Don Kişot kesilenlerin Karadeniz ayazında kaldığına dair buzlu bir resimdir...
Ukrayna’nın sabık lideri Petro Poroşenko 2017’de Ankara’da ortak basın toplantısında boyutlanan ikili ilişkilere dair konuşurken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan rüya alemine bir dalıp bir çıkıyordu. Poroşenko ev sahibini uyandırmak için masaya ‘tık tık’ vuruyordu. Diplomasinin gülümseten görüntüleri olarak arşivlendi. Halbuki iki lider bir süredir askeri iş birliğiyle ilişkilerin boyutunu değiştiriyordu. 3 yıl sonra oluşacak kâbusa dair en ufak sezgi uykuların kaçması için yeterliydi. Tabii bu rasyonel liderlik için geçerli bir önerme.
Son yıllarda iyi komşuluğun emir ve nehiylerinden uzak nice restleşmelere, tersleşmelere, kamplaşmalara girildi. Müttefiklik ve ortaklık ilişkilerinin tabiatına sığmayan yollara sapıldı. En nihayetinde dış ilişkilerde ahengi sağlayan ana omurga da kırıldı.
Erdoğan gerçeklikten koptukça sezgilerindeki yanılma payı arttı. Küçük Kaynarca Antlaşması’nda takılıp kalmış bir siyasi anlayışı, Kiev’in Kırım siyasetine ortak edip risklerin bir kısmını Türkiye’ye kaydırmak akıllıca olabilir. Ahmaklıklarıyla Kırım’ı Ruslara, Donbas’ı Rus yanlılarına kaptırdılar ama NATO’nun yetişmediği noktada Türkiye’yi kendilerine siper edebiliyorlar. Damat silahlı insansız hava aracı (SİHA) geliştirip satacak; motor lazım, dünya âleme göstermek için vitrin (savaş), içeriye de milliyetçi şerbet. Öyleyse Ukrayna ile askeri ortaklık iş görür. Ukrayna vesilesiyle ABD’ye de Türkiye’nin ne kadar mühim bir ortak olduğu hatırlatılmış olur. Avrupa’nın Rus karşıtı kanatları nezdinde de bu cengâverlik illaki karşılık bulur. Ruslarla Karadeniz’de en güvenli sayfalardan birini yakma pahasına Amerikan-İngiliz emelleri için Montrö Sözleşmesi de tartışmaya açılır. Mantık deryası!
***
Ukrayna için ‘sivri ok’ pozisyonu ve Montrö rüşveti belki Erdoğan’ın 2016’da NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'e "Karadeniz'de görünmeyişiniz Karadeniz'i adeta Rusya'nın bir gölü haline dönüştürüyor" diye verdiği akla uygun bir silsile. Ne var ki ondan sonra hatlar karıştı; Rusya’dan S-400’ler alındı. Bu NATO’ya Rus Truva Atı sokmaya kabil bir hamleydi.
Peki ya sonuç?
Ruslar diş göstermekte tereddüt etmedi. Amerikalılar da sunulan rüşvetlerin üzerine atlamadı.
Ruslar orduyu Ukrayna sınırlarına yığıp, Karadeniz’de askeri tatbikata koyulup, kısmen uçuşa yasak bölge ilan edip dosta düşmana karşı risk tablosunu iyice netleştirdi. Böylece Donbas-Kırım fatihlerine yeni değerlendirme yapma fırsatı sundu. Yaptılar da.
ABD, Boğazlar’dan Karadeniz’e iki savaş gemisini gönderme planını askıya aldı. Bir de “Türkiye Boğazlardan geçiş bildirimini yanlış anladı†diyerek dalga geçtiler.
Niye böyle? Biden yönetimi NATO’nun Avrupa kanadında aradığı yekpare duruşu bulamayacağını anladı. Malum Biden’ın Rusya’yı çevreleme stratejisinde Kuzey Akım 2 boru hattını durdurmak da var. Alman Şansölye Angela Merkel, Navalni dosyasıyla Putin’in sinirlerini zıplatsa da Rusya ile stratejik ortaklığı Amerikan çıkarları için öldürmek niyetinde değil. ABD’nin yaptırım tehditlerine karşı ‘soğuk’ bir direniş sergiliyor. “Kuzey Akım 2, Kuzey Akım 1’den, Ukrayna'dan geçen gazdan, Türkiye üzerinden gelen gazdan daha kötü değil" diyor. Soğuk Savaş zamanında bile Rusya’nın Avrupa’ya güvenli enerji temin ettiğini hatırlatıp anlaşmazlıkları çözmenin en iyi yolunun diyalog olduğunu belirtiyor. (Nükleer enerji kullanan Fransa’nın aksine Almanya nükleer ve kömür enerjisinden vazgeçtiği için doğalgaza ihtiyaç duyuyor.)
Biden’ı frene basmaya iten daha kritik faktör; Rusya ile uğraşırken Çin’i dikizlemek zorunda.
Foreign Policy’ye göre Moskova ve Pekin arasında koordineli hareket olduğuna dair somut bir bilgi olmasa da eş zamanlı olarak Rusya’nın Ukrayna sınırına, Çin’in Tayvan’a askeri güç kaydırması Biden yönetiminin planlarını zora sokuyor. Çinliler Ukrayna’daki gelişmeler için pusuya yatmış durumdalar. Oradaki askeri stratejiden çıkaracakları dersler olacaktır.
Dergiye konuşan yetkililere göre 1990’ların aynı anda iki savaş planlama konseptinden kopan Pentagon hem Tayvan hem Ukrayna’da stratejik planlama gerilimi yaşıyor. Eski Savunma Bakan Yardımcısı Elbridge Colby, ABD’nin iki cephede savaşacak askeri güce sahip olmadığını belirtip ekliyor: “İkisini birden yapamayız. Bu bizim için çok büyük sorunlar yaratabilir."
Nihayetinde Amerikan yönetiminin Rusya ve Çin’i çevreleme stratejisi Washington’ın kaçınmaya çalıştığı Moskova-Pekin ortaklığının önünü açabilir. Aralarındaki sorunlara rağmen Çin-Rusya ilişkileri büyüyor. 30 yıllığına 400 milyar dolarlık anlaşmayla Rus gazını Çin’e taşıyan boru hattı ilişkilerde istikrar ve güvene dair bir taahhüt içeriyor. Çin’in silah ithalatının yüzde 80’i Rusya’dan. S-400 ve Su-35 jetler Çin savunma envanterinde. Çin, Rus modelleri üzerinden kendi silahlarını da geliştiriyor. Rusya da Batı’nın alamadığı yüksek teknolojileri ve finansal kaynakları Çin’den temin ediyor. Bu ortaklık yer yer BM Güvenlik Konseyi’nde ABD, İngiltere ve Fransa’yı bloke eden bir paslaşmaya da dönüşüyor. 1961’den itibaren onlarca yıl süren Çin-Sovyet ayrılığını kendi küresel hegemonyasında bir avantaj saymış olan ABD, bu iki ülke arasındaki çatışma zeminini güncel dinamiklerle ıslak tutmak istiyor.
Biden aynı zamanda Karadeniz operasyonlarında öncü rolü Türkiye’ye vermekte istekli olmadığını da gösterdi. Bu gerilimli süreçte bile Biden, Erdoğan’ın aylardır beklediği telefonu açmadı. Bunun yerine Putin’i aradı. Mesaj; “ABD kontrolsüz bir gerilime sürüklenmek istemiyor†idi. Artık demiri soğutma zamanıydı. Ki Putin’in Biden’ın davetiyle dünkü İklim Zirvesi’ne katılması da tarafların başka bir boyuta geçtiklerinin göstergesiydi.
***
Bu süreçte Ruslar dönüp ilk faturayı Türkiye’ye kesti. Evvela Rus turistlerin Türkiye turları çöpe atıldı. Sıradaki tehdit Başbakan Yardımcısı Yuri Borisov’un ağzından geldi; Türkiye'nin Ukrayna'ya SİHA tedarik etmesi halinde, Ankara ile askeri ve teknik iş birliğini gözden geçireceklerini söyledi. Rusya ile ilişkiler bu noktaya gelirken Erdoğan Karadeniz-Ukrayna jestleriyle garp cephesinden istediklerini koparabildi mi, hayır.
Biden yönetimi, halefi Donald Trump’ın ötelediği S-400’le bağlantılı yaptırımlara geçit verdi. Yetmedi, S-400’ler yüzünden F-35 Müşterek Taarruz Uçağı programından Türkiye’yi çıkaran kararı tersine çevirme ümitlerini suya düşürdü.
Anadolu Ajansı’na göre Savunma Bakanlığı, Türkiye'nin F-35 programından resmen çıkarıldığına ilişkin Ankara'ya bildirimde bulundu. F-35 programı geri kalan 8 ortakla güncellenen mutabakata göre devam edecek. Türkiye F-35’in 1005 parçasını üretiyordu. Hesapta Türkiye ilk etapta 100 adet F-35A alacaktı. 2018’de mülkiyeti Türkiye’ye verilmiş 6 uçak transfer edilmedi. Uçaklar 2020’de ABD Hava Kuvvetleri’ne verildi. ABD, Aralık 2020 itibarıyla Türkiye’nin ürettiği parçaların tamamı için yeni tedarikçiler buldu. 2.5 milyar dolara alınan S-400’ler çöp, F-35 projesi hezimet. ABD’ye karşı Rus kartı, Rusya’ya karşı Amerikan kartı; ikisi de ıskarta.
Dr. Can Kasapoğlu’nun tespitiyle; “Türkiye için F-35, sadece bir savaş uçağı değil, Türk savunma eko-sisteminin yüz milyonlarca dolarlık bir portföye sahip olduğu, binlerce kişiye istihdam oluşturan bir proje idi… F-35 programından dışlanılması, Türkiye için ciddi bir kayıptır.â€
Amerikan yönetiminin stratejik değerlendirmesinde Türkiye’nin yerine dair öngörüler güncelliğini çoktan yitirmiş verilere dayanıyor ve haliyle abartılı sonuçlara götürebiliyor.
***
Demeçler hala çok tehditkâr ama pek çok gözlemciye göre artık savaşa sürüklenme tehlikesi geçti. NATO’nun Ukrayna için toprağı ateşe vermeyeceğini gören Ukrayna lideri Volodimir Zelenski, Putin’e “Donbas’a gel konuşalım†teklifinde bulundu. Putin de dün Zelenski’nin Ukrayna’nın iç sorunlarını çözmek için Donbas’a gidip ayrılıkçı yönetimle konuşabileceğini ama mesele Rusya-Ukrayna ilişkileri ise kendisini Moskova’da beklediğini söyledi. Bu arada Ukrayna sınırlarındaki Rus güçlerinin 1 Mayıs’a kadar kışlalarına dönecekleri duyuruldu.
Fakat sorunlar çözülmüş değil ve NATO kampı yeni soğuk savaş modunda Rusya’yı sıkboğaz etmekte kararlı. ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi, Ukrayna'ya yılda 300 milyon dolar askeri yardım tasarısını kabul etti. NATO gemileri Karadeniz’e girip çıkmaya devam edecek. Amerikalılar vazgeçti ama İngilizler donanma gemisi gönderiyor. İngilizler Amerikan dişiyle Rusya’yı ısırmaya can atıyor. DefenderEurope-2021 askeri tatbikatı da kas gücü gösterisi olarak icra edilecek. Ukrayna gerilimine paralel Rusya’ya karşı şimdilik ABD, Çekya ve Slovakya’yı içine alan diplomatik savaş dallanıp budaklanıyor. Ukrayna’dan da ülkenin NATO’ya alınması, hiç olmazsa Patriot konuşlandırılması ve yaptırımların genişletilip Rusya’nın SWIFT’ten atılması gibi çağrılar gelmeye devam eğiyor. Putin de salı günü Federal Meclis’teki konuşmasında yeterince tehditkârdı. Uluslararası toplumla iyi ilişkiler kurma niyetini kayıtsızlık ve zayıflık olarak algılayanları uyardı: "Rusya'ya karşı herhangi bir kışkırtıcı eylem düzenleyenler, uzun süredir hiçbir şeyden pişman olmadıkları kadar pişman olacaklar."
Bağlarsak, şimdilik sürecin sıcak savaş senaryolarından soğuk savaşa doğru çark ettiği söylenebilir. Politico gazetesinin de belirttiği üzere, ABD yönetimi askeri alanda Rusya'yı provoke edecek adımlar konusunda isteksiz. Bu sonuç aynı zamanda NATO’nun tam güç Ukrayna’ya kalkan olacağını zannedip de Kiev için Don Kişot kesilenlerin Karadeniz’in ayazında kaldığına dair buzlu bir resimdir.
Fehim Taştekin
Dünyanın en yaşlı insanı ile röportaj yapılacaktır;
- Evet dünyanın en yaşlı insanısınız sanırım yaşadığınız pek çok güzel anı vardır birini anlatır mısınız?
- Gençlik zamanıydı, köyde bir kız kaybolmuştu, köyün delikanlıları toplanıp aramaya çıktık, dağda kızı bulduk, serde gençlik var tabii, kız da güzel orda hemencek...
- Amca naaptın? yayınlanmaz bu, kapatır RTÜK. Başka anı anlat
- Gençlik zamanıydı, köyde bir eşek kaybolmuştu, köyün delikanlıları toplanıp aramaya çıktık, dağda eşeği bulduk, serde gençlik var tabii, eşek de besili orda hemencek...
- Oooo amca napıyorsun bu da olmaz, iyisi mi sen bir hüzünlü anını anlat
Yaşlı amca gözlerini kısar, dalgın dalgın gökyüzüne bakar ve;
- Bir gün ben kayboldum...
O hikâyenin, aslı budur.
Turizmden sonra bavul ticaretinde de büyük kayıp
Rusya’nın, Türkiye’deki COVID-19 vaka sayısındaki artışlar dolayısıyla aldığı seyahat kısıtlaması kararı, turizm sektörünün yanı sıra bavul ticaretini de vurdu. Bir bölümü kayıt altında olmamakla birlikte 5 milyar dolar olduğu belirtilen bavul ticareti pandemi ve ardından gelen kısıtlama kararları ile birlikte 2 milyar doların altına indi.
Turizm sektörünü derinden yaralayan Rusya’nın Türkiye’ye charter uçuşlarını yasaklaması ve normal uçak seferlerini de kısıtlaması, bavul ticaretinin kalbinin attığı merkezlerde keyifl eri kaçırmış durumda. Haziran başında sezonu kapatmaya hazırlanan Laleli’de yüzde 20, Merter’de de yüzde 50 iş kaybı bekleniyor. Üretiminin önemli bir kısmını Akdeniz Bölgesi’ne yapan deri konfeksiyonda da yüzde 30’lar civarında bir kayıp söz konusu. İlgili merkezlerde yapılan ticaretin toplulaştırılmış kaydını elde etmek zor. Zira bu merkezlerde ticaretin çoğu yolcu yanı ya da uçak kargo ile gerçekleştiriliyor. Ancak Merkez Bankası’nın verilerine göre, pandemi öncesi 2019’da bavul ticareti yaklaşık 5 milyar dolar hacme ulaşmıştı. 2020 yılında ise bu rakam pandeminin etkisiyle 2,2 milyar dolara kadar gerilemişti. Bu kaybın 1 milyar dolarlık bölümü, Rusya’ya yönelik bavul ticaretinin azalmasından kaynaklandı. Bu düşüşe karşın geçen yıl Rusya’ya 1 milyar dolara yakın bavul ticareti gerçekleştirilmişti. Seyahat kısıtlaması kararı ile birlikte en az 300 milyon dolarlık ek bir kaybın gündeme geldiği hesaplanıyor.
Piyasa sermaye desteği bekliyor
1 Haziran’a kadar sürecek kısıtlamanın etkilerini değerlendiren Merter Sanayici ve İşadamları Derneği (MESİAD) Başkanı Yusuf Gecü, Rusya’nın en çok ürün sattıkları ülkelerin başında geldiğini, pandemiden dolayı da satışların ciddi oranda düştüğünü söyledi. Sosyal medya kanallarıyla satışların devam ettiğini ancak etkisinin asla müşterinin Türkiye’ye gelip ürün almasıyla aynı olmadığına dikkat çeken Gecü, “Rusların gelmeye başlamasıyla ciddi oranda mal almalarını bekliyorduk. Ancak seyahat kısıtlaması geldi. Bunun da Merter’de yüzde 50 kayıp yaşatacağını tahmin ediyoruz†diye konuştu. Gecü, piyasadaki firmaların sermaye sıkıntısının giderek arttığına, bundan dolayı üretim yaptırmakta zorlandıklarına dikkat çekerek, bu konuda acil desteğe ihtiyaç duyduklarını ifade etti. Gecü’ye göre, Kredi Garanti Fonu’ndan yeniden kredi kullandırılması, dardaki işletmelere can suyu olabilir. Bu dönemde iş yapış şekillerindeki değişikliklere de değinen Gecü, artık stoktan tamamen uzak durduklarını, hızlı ürün alım-satımına odaklandıklarını dile getirdi.
Sezon Rusya’sız kapanacak
Laleli Sanayici ve İş İnsanları Derneği (LASİAD) Başkanı Gıyaseddin Eyüpkoca, bir süredir Rus müşterileriyle özellikle Whatsapp ve Telegram üzerinden iş yaptıklarını belirtirken, pandeminin başından bu yana piyasadaki işlerin yüzde 50 düştüğünün altını çizdi. Seyahat kısıtlamasının da etkilerini hissedeceklerini söyleyen Eyüpkoca, “Zaten işler yüzde 50 düşmüştü. Bu kısıtlamayla yüzde 50’nin de neredeyse yüzde 20’si kayıp hanesine yazılacak†ifadelerini kullandı. Pandemiden dolayı alıcıların motivasyonunun da düştüğünü ifade eden Eyüpkoca, “Laleli’de haziranda sezon kapanır. Dolayısıyla önümüzdeki bu bir aylık süreçte iş yaptık, yaptık. Yoksa sezon kapanacak, yeni sezon için artık hazırlık yapmaya başlayacağız†şeklinde konuştu.
Deri konfeksiyoncular da endişeli
Bavul ticaretinde en önemli payı alan deri sektöründe de endişeler artıyor. İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) Başkanı Mustafa Şenocak, seyahat kısıtlamasının özellikle deri konfeksiyon tarafında olumsuz etkilerinin olacağını dile getirdi. Şenocak, deri konfeksiyonda üretimin neredeyse üçte birinin Akdeniz Bölgesi’ndeki turistik bölgelere yönelik gerçekleştirildiğine dikkat çekerek şöyle devam etti: “Üreticiler o bölgelere hevesle çalışmalar yaptı, siparişler aldı. Ancak kısıtlamalar çoğu siparişin iptaline neden oldu. İşlerin yaklaşık yüzde 30 oranında düşmesi söz konusu. Bu kısıtlamalar inşallah geçici olur. Bu tarz seyahat kısıtlamalarının artmasında endişeliyiz. Çünkü turizme çok bağlı bir sektörüz.â€
Osmanbey “dijitalleşme†ile sorunu aşmaya çalışıyor
Önde gelen bir diğer tekstil merkezi olan Osmanbey’de ise Laleli ve Merter’de olduğu gibi pazarı Ruslar domine etmiyor. Rusya şu an Osmanbey’den en fazla satışın yapıldığı 11’inci ülke konumunda. Pandemi dönemi olmasına rağmen Rusya ile işlerini daha çok dijital kanallarla devam ettirebilen Osmanbey’de, seyahat kısıtlaması Rusya ile artarak süren ticarette kısa bir frene sebep olabilir. Konuyla ilgili konuşan Osmanbey Tekstilci İş İnsanları Derneği (OTİAD) Başkanı Eda Arpacı, Rusya’nın Osmanbey bölgesinin ihracatında önemli bir yere sahip olmaya başladığını söyleyerek, alınan son kararların negatif yansımalarının muhakkak olacağını dile getirdi. Rusya’nın payının pandemiye rağmen Osmanbey ihracatında artış yönünde olduğuna dikkat çeken Arpacı, “Seyahat kısıtlaması kısa bir süreliğine bu durumu etkileyebilir, fakat OTİAD olarak ‘Dijitalleşerek Güçleniyoruz’ sloganımızla yaptığımız projelerle bu olumsuz tabloları bertaraf edeceğiz†ifadelerini kullandı. Arpacı’nın verdiği bilgiye göre, geçen yıl Osmanbey bölgesinden Rusya’ya yapılan ihracat 24,5 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu yılın ilk üç ayında ise bu rakam 8 milyon dolar oldu.
Merve YİĞİTCAN/ Dünya
“Afrin zeytinyağında Tarım Kredi tekeline son verilmeliâ€
DİR kapsamında getirilen Afrin zeytinyağının sadece Tarım Kredi Kooperatifi aracılığıyla yurda sokulmasının, serbest ticaret kurallarına aykırı olduğunu söyleyen ATSO Başkanı Hikmet Çinçin, bu imkanın diğer üreticilere de tanınmasını istedi.
https://www.dunya.com/sektorler/afri...-haberi-618851
suriyedeki Afrin'den bahsediliyor...
Mütareke Dönemi nde İngiltere nin Anadolu üzerindeki emellerini gerçekleştirmek amacıyla kurdurulan Türkiye de İngiliz Muhipleri Cemiyeti (Assocciation of the Friends of England in Turkey) nin kurucu Genel Başkanı, Kürt Teali Cemiyeti üyelerinden, Türkçe İstanbul Gazetesi nin sahibi ve yazarı, Şûrâyı Devlet Azası (Danıştay Üyesi), Adliye Nezareti Müsteşarı.
Sait Molla, Mustafa Neşet Molla nın oğlu ve Şeyhülislam Cemalettin Efendi nin yeğenidir.
Bu sebeple dini çevrelerde önemli bir nüfuza sahiptir ve Molla sıfatını almıştır. Sık sık bu dini nüfuzunu ve vasfını kullanarak ön plana çıkmaya ve halk üzerinde etkili olmaya çalışan bir kişi idi. Menfaatine düşkün bir kişilik yapısında olan Sait Molla, Mütareke nin imzalanması ile birlikte İstanbul a dönerek, İngilizler lehinde ve İngiliz mandasının kabul edilmesi yönünde yazdığı makalelerle dikkat çekmiştir.
https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/Sait_Molla
Sait Molla, Şûrâ-yı Devlet üyeliği ve Adliye Nezareti Müsteşarlığı yapmış, İngilizlerden aldığı parayla Türkçe İstanbul Gazetesi ni çıkarmıştır.
Molla, aslında İngiliz Büyükelçiliğinden her ay 300 lira aldığı bilinen bir İngiliz ajanıdır.
İngiliz Muhipleri Cemiyeti, İngiltere Büyükelçiliği nde görevli Protestan Misyoneri Rahip Robert Frew ve İngiltere Büyükelçiliği Baş Tercümanı Mr. Ryan tarafından 20 Mayıs 1919 günü İstanbul merkezli olarak Sait Molla ya kurdurulmuş bir cemiyetti.
Dini ve bas dusmani kullanarak cikar pesinde kosan bir din adami daha.
O kadar coklar ki.
Simdi kosedeki cami nin Imami, bilmezki bu millet bu Islamcilara neden bu kadar karsi.
Dinsiz der Gavur der Ataist der, elinde gavurun kiliciyla saldiranlardan der, ama asla vatanini satmayan serefli insanlar demez.
Acaba Imam Hatiplerde Cumhuriyet Tarihimiz diye bir ders okutulurmu.Sanmam.
Ama eminim Iskilipli Atif okutuluyordur.
MHP li vekilin oğluyla ortaklarmış...bakalım ne diyecek bohçacı..
https://pbs.twimg.com/media/Ezpq_WoX...png&name=small
Arada bir umutlanıyorum yaw...
Arada bir ama..
1) Sülün Osman, Boğaziçi köprüsünü ve İzmir Saat kulesini taşradan gelen vatandaşlara satmak suretiyle dolandırmıştı.
2) Banker dolandırıcılığı: 1960’lar ve 80’lere kadar uzanan süreçte bankaların vadeli hesaplara verdiği çok düşük faizler ve memurların maaşlarının bir kısmını bono olarak alması. Özellikle memurlara bankaların verdiği faizlerden üç katı fazla faiz vermeyi vaat eden dolandırıcıları ortaya çıkardı. Bütün dolandırıcılık senaryolarında olduğu gibi, bankerler de insanlara güven vermek için çok kısa sürede birçok insana büyük paralar kazandırdı. Borcu borçla kapatmaya dayanan bu sistemde, katılan her yeni üyeye sağlanan faiz oranı, diğer üyelerin paralarıyla ödeniyordu.
3) Titan Saadet Zinciri, 1990'lı yıllarda varlık göstermiş ve Ponzi sistemine dayalı bir gruptur. Bir katılım ücreti karşılığında üyelerine kısa vadede son derece yüksek kâr oranları(sisteme kattıkları her üyeye 300 Mark) sunan Titan Saadet Zinciri, katılımcılarına zincire dahil ettikleri her yeni üye için de belirli miktarda prim ödemeleri de vadetmiştir. Her yeni üye tarafından ödenen katılım ücreti, bahsedilen kısa vadeli ve yüksek kâr oranlı kazanç olarak daha önceki üyeleri ödenerek 'zincir' ayakta tutulmuştur. Zincire katılım ücreti 2400 Alman Markı'ydı.
4) Çiftlik Bank adlı oyun, Mehmet Aydın tarafından Ağustos 2016'da kuruldu. Sosyal medya oyunu olan FarmVille'den esinlenen Çiftlik Bank'ta, oyuncular farklı altın değerlerine sahip çeşitli çiftlik hayvanları satın alabiliyordu. Ömürleri 365 gün olan hayvanlar için yem ve depo masrafı da yapmanız gerekiyordu. Bu masrafları karşılamak için ve yetiştirdiğiniz hayvanlar karşılığında para kazanmak için oyunun Papara adı verilen dijital para sistemini kullanıyordunuz.
Oyunda satın alınan hayvanların ve yapılan üretimin ise Türkiye'nin farklı yerlerinde açılan çiftlikler, et ve süt üretimi yapan tesislerde hayata geçirileceği vaat ediliyordu. Aynı zamanda bu tesislerden elde edildiği iddia edilen ürünler açılan bayilerde satışa çıkarıldı. Satın alınan hayvanlardan bir yıl içinde edilecek kar ise en az yüzde 100 olarak açıklanmıştı.
5) Türkiye’nin en büyük üçüncü kripto para borsası. Faruk Fatih Özer tahmini olarak 2 ile 10 milyar dolar arasında parayı alıp yurt dışına kaçtı.
Bu beş dolandırıcılık olayında mağdurların ortak özelliği “ Kolay yolla para kazanma hevesi”
Özet olarak millette kolay yoldan para kazanma hevesi oldukça, yaratıcılığını kullanan dolandırıcılar bu zaaftan faydalanıp farklı yöntemlerle dolandırmaya devam edecekler.
Jet bi tanedir Ya
Şaka maka ona sağlam ceza vireydin
Diğerleri cesaret edip Çıkamazdı
Yazık oldu
Geç oldu
Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, bugün saat 21.00’de TRT Haber, CNN Türk, Ahaber ortak canlı yayınına katılacak
Altın kapılarımız kan oldu Tayfuuuun...niye gece açıklama yapıyor ki bunlar, bu gece var, Pazar gece var...yüreğimize indirecekler bir gün...YTD
https://www.tradingview.com/x/O7ILYIbx/
Her şey bununla başladı. Önce bu sanal hayvan, sonra sanal çiftlik, sonra sanal para, sonra sanal çiftlikli para ve bugündeyiz.
Bu arada yalan yok aslında tosunun sistem düzgün olsa çok hoşuma gitmişti. Sanal dünya ile gerçek dünyayı birleştiren güzel bir projeydi.
Tamagotchi (たまごっち), Bandai tarafından üretilen bir sanal evcil hayvandır. WiZ'den Akihiro Yokoi ve Bandai'den Aki Maita tarafından geliştirilmiş olup 23 Kasım 1996'da Japonya'da ve Mayıs 1997'de diğer ülkelerde satışa sunulmuşdu ve hızlı bir şekilde 1990'ların ve 2000'lerin başlarındaki en büyük oyuncak akımlarından biri haline geldi. 2010 itibarıyla dünya çapında 76 milyondan fazla Tamagotchi satılmıştır.[1]
https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Tamagotchi
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Piyasalar açık olsa 8.40 a değdiği anda satardım
Şaka bir yana cari açığı sıfırlayan bir kur seviyesi mantıklıdır.O seviyeye kadar bence dolar düşük fiyatlanıyor demektir.Gerçi ben her durumda altın tavsiye ederim ya neyse.
Ek 27246
Cafede gördüm, tesadüfe bakın:)