Piyasa Yapıcı Bankalar...
https://hazine.gov.tr/File/Index?id=...a-9d1fc2fd3ee1
Kime satacaklar ki ?
Printable View
Piyasa Yapıcı Bankalar...
https://hazine.gov.tr/File/Index?id=...a-9d1fc2fd3ee1
Kime satacaklar ki ?
Piyasa Yapıcı Bankalar sisteminin 2000 de ki kur politikası ile bir farkı yoktur(sonuçları açısından)
http://www.ekodialog.com/Makaleler/t...itikalari.html
2000'de enflasyon hedefine göre açıklanan günlük kur başımıza bela oldu !
2018'de enflasyon hedefine göre mb fonlama faizi başımıza oluyor !
2000'de dibsleri Demirbank alıyordu,
2018'de Piyasa Yapıcı Bankalar alıyor.
Kim kime satacak, bu çapta alıcı var mı ?
Hocam
http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/conne...ac2c96-mfq0IoX
Tablo 4 üzerinde vade olarak da kim de ne var gösteriliyor.
Bankalar ve Diğer Finansal Kuruluşlar (?) ağırlıkta tutuyor !
Tahvil günlük işlem hacmi, bir hisse senedininki gibi değerlendirilemez. Portföylerde o işlem hacminin 100'lerce katı tahvil var. Ancak tahvil günlük al-sat için oraya atılmadığından, günlükçülerin de iştahı azaldığında işlem hacmi düşüyor. Ama portföyler yok olmuyor. Piyasa gitmesi gereken yerden çok uzaklaşırsa o sığ piyasaya müdahale edebilecek 10'larca kat para veya tahvil stoğu var. Yani 15 tane büyük mevduatçı birleşip tahvil almak istese, 15 değil 1500 tane mevduatçıya yetecek arz gelir önlerine. Düşen piyasada alıcı az, ama almaya gelen olursa da satıcısı çok. Tersi ise mümkün değil (mudiler ellerinde olmayan bir tahvili piyasaya satamaz).
İşlem hacmine değil toplam piyasa büyüklüğüne bakın. Toplam devlet tahvili miktarını diğer piyasalarla kıyaslayın, bilanço bazında anlamlı olan budur. Bankaların ve yabancıların portföylerindeki tahviller milyar cinsi. Ama piyasa sığ, işlem hacmi elbette milyon cinsi. Tahvil sahipleri piyasada alıcı yokken "zararın neresinden dönsek kardır" diyemezler; o durumda faiz 25'lere gider. 2 birim satış yapmışken ellerindeki 98 birimlik malın fiyatının daha da öldüğünü görürler (ve neden olmuş olurlar). Bu yüzden bir miktar alıcı gelinceye kadar, faizin her gün ufak ufak yükselmesine göz yumarlar. Zaten portföy boşaltacak kadar alış emri görmezler asla. Çünkü tahvil piyasasında bireyler yok. Tüm tahvil alanların elleri zaten dolu. "Çok düştü daha da düşmez buradan alayım" diyecek bir 3. kişi yok.
Zaten bu 2-3 yıldır olan bir durum. Sırf bu yüzden, elinde tahvil olan yabancı "bunu satamıyorum bari hedge edeyim" diyerek dolar alıyor. Tahvil piyasası sığ olmasa, dolar burada olmazdı.
Peki bu trend nereye kadar gider? Tahvil faizi ufak ufak ama düzenli yükselir. Banka portföyleri her yeni ihalede içeriye yeni yüksek faizli tahvilleri almaya devam eder. Faiz, piyasanın genel öngörüsü olan uzun vade faizine geldiğinde (TCMB'nin faiz artışları desteğini de alarak) artık tahvil satmak isteyen kalmaz. Bu noktada tahvil faizi de yataya girer ve düşmeye başlar. Çünkü yabancı, gecelik fonlamaya kıyasla tahvilin net getirisinden hoşnut, oldukça ucuz TL alarak girdiği piyasadan iyi bir para kazanacağından da emindir. (Yerli için TL pahalı. Her şey dış borca bağımlı olduğu için tahvilden para kazanmaya ilk başlayacak olan yeni girecek yabancılardır. Piyasayı da onların gelmeye başlaması iyileştirir)
Sn jondowes, anladığım şu,
Çok büyük bir tahvil stoğu olduğu için alıcının az olduğu dönemlerde elinde tahvil bulunduranlar bunu satmak istediğinde (veya likidite sıkışıklığından dolayı satmak zorunda kaldığında) azar azar miktarda ve ufak ufak faizi yükselterek satabiliyor.
Günlük düşük işlem hacminin teknik nedeni bu. Faizin de yavaş yavaş artmasının nedeni günlük düşük hacimle uzun zamana yayılmış satışlar.
Peki buradaki tüm fren mekanizmaları ve iç içe geçmiş dinamikler varken biz bu tahvile neden *gösterge* tahvil deriz?
Tüm bu işleyiş düşünüldüğünde şu anki haliyle bu gerçekten sıkı sıkıya güvenip referans verebileceğimiz bir gösterge midir?
Daha iyisini bulamayacağımız için, buna gösterge faiz deriz. Ama sanırım sıkıntı şu: siz ondan neyi "göstermesini" istiyorsunuz? :) 1 gecede 5 puan kaymasını istiyorsanız, göstermesini istediğiniz şey "uzun vadeli borçlanma faizi" değil; para piyasası oranı, yani repo demektir.
Gösterge faiz bir transatlantik gibi büyük olduğu için daha yavaş hareket ediyor. Ama harekete düzenli şekilde yön veren "büyük dalgayı" net şekilde "gösteriyor". Adı bu yüzden gösterge. Demin de yazdığım gibi 1500 tane mevduatçının bonoyla ilgili hareketi pek etkili olmaz. Ortada bu dev gemiyi hareket ettiren bir şey varsa, gerçekten oldukça büyük bir gücü var demektir. Tahvil, bunu gösterir. Genelde de o gücün ismine, enflasyon, diyoruz. (hem geçmiş -ex post- hem de gelecekteki beklenen -ex ante- enflasyon)
Sn British'in tarifine göre bu sistem girişi kolay çıkışı daha zor olan bir nevi ponzi şemasını andırıyor. Peki bu şekilde bir şema için neden gösterge faiz tanımlamasını yaparak önemli bir atıfta bulunuyoruz?
Bana göre ponzi'lik hiçbir şey yok. Hiçbir bankayı zorla PY yapmıyorsunuz. Olmak istedikleri için oluyorlar. Tahvilin faizini devlet açıklamıyor. Döviz satın almak yasak değil. Çeşitli sebeplerle mevduat ve tüm diğer pasif oranları yükseldiği için, devlet tahvili de yükseliyor. Bu sistemin adı "aktarım mekanizması". Ve TR'de oldukça iyi şekilde çalışıyor. Bu sistemin işlemeyen dişlisi uzun yıllardır MB faizi idi. sn british "2018'de enflasyon hedefine göre mb fonlama faizi" demiş... 3 gün öncesine kadar nerede vardı öyle bir hedefleme? Enflasyonu 5 hedefleyen banka 2 yıl önce gecelik faizini 16 yapmış olurdu. Şu anda da enflasyon tek basamaklı olurdu. 6 yıl önce bitti "enflasyon hedeflemesi". Başlayacaksa, şimdi başlayacak. 6 yıldır olduğu gibi "2-3 ay piyasanın gönlünü ferah tutalım sonra yine bizim dediğimiz olur"a dönülecekse, hiçbir şey değişmez.
Olay net.
1. Uzun süren düşük faizler ve dış borçla ekonomi ısınır.
2. Enflasyon artar.
3. TCMB tepki fonksiyonu olması gerektiği gibi çalışmaz.
4. Buna tepki olarak kur yükselmeye başlar.
5. TCMB çok gecikmeli olarak faize etki eder.
6. O esnada kur uçup gitmiş ve yeni enflasyon yaratmıştır.
7. TCMB faizini adam edinceye kadar piyasa fiyatlama mekanizması bozulmuş olur.
8. Fırlayan kur ve faiz ekonomiyi sert biçimde yavaşlatır.
9. Yeterince uzun süre beklenince faizin inmesi uygun hale gelir.
10. TCMB hızını alamaz fazlaca indirir veya fazlaca uzun süre düşük tutar.
11. Madde 1'e dönünüz.
Burada sıkıntı nerede? 3. maddede tüm döngüyü kırabilecek TCMB'de. Aşırı ısınan ekonomi öyle olmazsa böyle yavaşlar. Dalganın hem iniş hem çıkış boyu çok büyük olur. Yani gelişmiş ekonomilerdeki "düzgün olsun, zaman alsın, ama sistem doğru çalışsın" mantığı güdülmez. Bugün çok iyi olsun da yarını boşver... Ama bedeli: yarın 2 kat kötü... Klasik ortadoğu mantığı. Halbuki şu döngüyü kaçıncı kez tekrar ediyoruz. (araya oldukça önemli maliye politikalarını da ekleyebilirdim, ekonomideki ısınmanın %55 sebebi o. ama %45 ağırlığa sahip para politikası bakış açısıyla sıralama bu)
TUİK'in açıkladığı enflasyona göre fonlama faizinin tespit edildiği sistem bana göre ponzi'dir.
Hava güneşli iken PY Bankalar sisteme katılır(Demirbank gibi)
Kar yağmaya başladı ...
PY Bankalar bakalım ne yapacak?
Sn. jondowes
Tahvil faizini golyat gibi ağır ve yavaş hareket eden bir dalgaya benzetmişsiniz. Sadece 1-1.5 ay kadar önce 2 yıllık tahvil faizi %14 civarındaymış, bugün %18,69.
Golyatı bu denli depar attıran güç, gün gelir başka neler yapmaz.
Detaylı bilgi ve emeğiniz için teşekkür ederim.
Sn. jondowes bir de Piyasa yapıcılık isteğe bağlı demişsiniz. Misal tüm PY bankalar PY'den çıkmak istedi. Bu mümkün mü?.
Devlet ve bürokratlar höt demez mi?. Yani teşbihte hata olmaz , pratikte mafyadan örnek verelim, girişi var çıkışı da mümkün ama çıkış şartları herkesin kabul edebileceği şeyler değil. Bu durumda PY'ler için tam serbestlikten bahsedebilir miyiz?
PY sözleşmeleri yıllıktır. Bu kadar zarar görüyorlarsa neden çıkmıyorlar?
Bankalar faiz ve kredi riskini yüklenen kurumlardır. Var olma amaçları budur. Ortada üstlenmemeleri gereken bir risk yok. Riski alıyorlar, kat kat getirisini de alıyorlar. Bu bir aktarım mekanizması. Devlet, enflasyon yaratarak kendine ve yüksek varlıklı kesime rant yaratıyor; oluşan faturayı da düşük gelirlilere yüklüyor. Ortalama gelir artıyor ama gelir dağılımı bozuluyor; genel halkın alım gücü düşüyor.
Evet Hazine Müsteşarlığı elbette PY'den çıkmak isteyen bankaya hiç hoş bakmaz. Özellikle yerli sermayeli bankalarda bu zor. Bir Akbank'ın çıkma ihtimali yok mesela. Ama yasal hakları var. Devlete kafa tutmayı seçen, "gelecek seçimde siz yoksunuz" diye düşünen bir banka çıkmak için başvurusunu yapar ve çıkar.
Pratikte neden olmuyor? Ayda birkaç kez yapılan PY toplantılarına gelen Hazine yetkilisine "durum vahim. PY şartlarını iyileştir yoksa birer birer çıkarız" iması yaratıyorlar. PY şartları iyileştiriliyor, yola devam ediliyor. PY bankalara geçmiş yıllarda çok iyi para kazandırmış bir sistem. Şu anda şartları "kötü" tarafta, ama zarar vermiyor. Devlet "zorla" tahvil faizini 12 yapıp bankalara zorla satsa, ve bunu da illa 19 gecelik repoyla fonlayacaksınız dese... o zaman ponzi olurdu. Ama değil.
Sn. JonDowes,
Ben işin o kadar içinde değilim.(bir bankacı açısından bakamam)
PY Bankalara sağlanan bir sürü avantaj var.
Benim demek istediğim ( bir yatırımcı gözüyle),
Bu tip ''suni'' sistemlerin sürdürülebilir olamayacağı.
suni: ''açıklanan enflasyon'' ile faizin paralelliği.
Son zamanlarda bankalar her türlü dengenin kötü tarafında olmaya başladı. Tıpkı bir kompresörün hava tankı gibi. Fazla hava çekmeye başladığınızda tank belirli bir süre kompresörün gücü yetmese de rezervlerden karşılayabiliyor, basınç düşmüyor ama çok abanılınca basınç azalarak düşmüyor bir anda pörtlüyor, sıfırlanıyor yani çok keskin bir histerizi var.Umarım o histerizin dibine kadar sistem zorlanmaz.
Tekrar teşekkürler.
Belki de aynı şeyi söylüyoruz. TCMB gecelik faizinin suni düşük tutulduğunu kastediyorsanız, tamamen aynı fikirdeyim. Gerçekleşen enflasyona paralel yükselen tahvil ise başka bir şey söylüyor: TCMB'nin piyasadan çok geride kaldığını. "Çoğu zaman düzgün çalışıyor" dediğim, tahvil tarafı.
Tahvil tarafının düzgün çalıştığı hususu;
2.ci piyasası hiç olmadı ki! (görebildiğim kadarıyla)
PY Bankalar mb fonlaması ile taşıdıkları dibsleri itfaya kadar beklemek zorundaydılar.(tamamen gözlem)
Tahvilin geçmiş enflasyonu "yenmesi" gibi bir gereklilik yok. Ne zaman ki gelecek enflasyonun daha da yükseleceği netleşti o anda tahvil satış yeme trendine girdi... Bu piyasa ekonomisinde normal bir durum. ABD gösterge faizi de uzun süre %2-3 aralığındaydı ama hiçbir ABD vatandaşını enflasyonun 5'ten düşük olduğuna inandıramazsınız... Aynı şey Almanya harici tüm AB'de de geçerli... Kapitalist sermaye birikimi, para kazanacağı yatırımı yapar. Enflasyon sadece uzun vadede tahvilcileri zarar ettirir. 2 yıl düşük tahvil faiziyle devam edip sonra çıkan yatırımcı grupları bundan para yapar ve enflasyonu umursamaz.
İkisi de pek doğru olmayan algılar. Son 3-4 yıla kadar tahvil piyasası oldukça derindi. Çünkü TCMB'nin para politikası akılcıydı. Bu da tahvili doğru fiyata getiriyordu. TCMB güvenilirliği yitirince yabancı tahvilden uzaklaştı. Yabancının olmadığı dolarize bir ekonomide, tahvil derinliği de çok olmaz.
PY'lerin vadeye kadar tutma diye bir zorunlulukları kesinlikle yok. İsteyen risk alır tutar. İstemeyen de ertesi gün satar. Türk bankaları tahvillerle her zaman repo yapabiliyorlar. Yeni ihalede faiz isterse 25 olmuş olsun; 17'den aldığı tahvili 2 yıl boyunca ortalama 15'den fonlayacağına inanan banka neden satsın ki?
O zaman ;
'' Kendi düşen ağlamaz '' diyebilirmiyiz?
%9 bf ile aldıkları ve mb'da repoda teminatta duran dibsler %17,5 ile fonlandığından zarar yazıyor.
Son baktığımda piyasa hergün 100.000.000.000.tl ekside idi.
Amatörce yorumum;
MB, hergün bankaların tl açıklarını fonluyordu ...
Bankaların elindeki bonolar mb'da teminatta ise, bonoda 2.ci piyasa zaten oluşamaz.
Kesinlikle. Tam da bu nedenden hızlı yükselen faizler banka hisselerini tepe taklak eder. Tahvilin yanına sabit faizli uzun vadeli kredileri de eklediğinizde... banka karlılığına etkisi çok ciddi olur.
Tahvili alan ertesi gün satabilir. Tutuyorsa, para kazanmayı bekliyordur ve riskini de alır. Tahviller ve daha da önemli AOFM fırlarsa, eski yıllarda aldıkları tahvillerin zararına da hakettikleri gibi katlanırlar.
Tahvili satacak olan bir banka. Alacak olan da bir banka. Satıcı, satmadan önce repoda kullanıyor (tahvili AOFM'den fonluyor). Alıcı, satın aldıktan sonra yine repo yapıyor ve AOFM'den fonluyor. Değişen bir şey yok? Çünkü tahvili bireylere satmıyorlar; öyle bir talep yok. Bu nedenle, tahvillerin repo teminatında kullanılması piyasa derinliğini düşürmez. Tam tersine, repoda kullanamadıkları varlıkları (mesela bir özel banka bonosu) almak yerine, fonlaması hazır bir ürünü almak her zaman yeğdir. Yani düşük işlem hacmini repoyla ilişkilendireceksek bunun yönü olumlu şekilde olmalıdır. Aslında, yukarıda dediğim gibi, yabancının piyasadan çekilmesi ve TCMB'nin anlamsız politikaları tahvil hacmini düşürdü.
Sn. JonDowes, şunu demek istiyorum;
Bu bonoları alanlar 2.ci piyasada satamayacaklarını bile bile aldılar.
Yani %1 e tamah ettiler.
PY açısından konuşuyorsak, kabaca evet. Ama ufak ufak düzenli satış yapabilirler. Burada sorun, hiçbir faiz seviyesinden alım gelmemesi. Bu yüzden her satış faizi bir basamak yukarı atıyor ve geri inemiyor. Belki %20 göreceğiz, ama gerçekte piyasada böyle bir orana ihtiyaç yok. Seçim riskinin fiyatlara etkisi çok fazla, enflasyondan çok ülke risk primi fiyatları düşürüyor.
Piyasada oluşan fiyat sakattı. (faiz)
Açıklanan enf. oranı sakattı.
O yüzden 2.ci piyasa oluşmadı.
PY Bankalar da buna katalizör oldular.
1994 krizinden sonra yatırımcılar bireysel olarak merkez bankasında ihalelere teklif atıyorduk.
Sakat fiyatlamalardan sonra bireysel yatırımcı kalmadı.(gayrımenkule gitti)
Sn jondowes
11.6.2018 tcmb fonlaması şu şekilde:
(A) 1 haftalık repo İhalesi : 113 milyar TL
(B) Kotasyon yoluyla sterilizasyon : 2.7 milyar TL (tcmb'nin piyasadan çektiği para)
Net fonlama = A-B = 110.3 milyar TL
Kotasyon yoluyla sterilizasyon nedir?. Kabaca tcmb'nin piyasadan para çektiğini anlıyorum. Bunu piyasada fazla para olduğu zaman çekiyor olmalıydı. Ama likidite açığının bu denli yüksek olduğu bir durumda tcmb neden bu kanaldan bu kadar yüksek bir meblağda para çekmeye ihtiyaç duyuyor?. Yani kamyonla boşalttığı hafriyatın içinden neden çuval çuval geri topluyor?
Genelde B kalemi tarihsel olarak çok ufak meblağlardan oluşmuş . 50-100mTL gibi ama son 2 gündür B kalemi gittikçe artıyor. (2.7 milyar TL gibi). Bu sizce neden oluyor?
Bankalar, gün içinde likiditelerini ayarlamaya çalışırlar ve eski sistemde, akşam üstü açık kalan kısmı GLP'den kapatırlardı. Böyle bir yapıda kimsede gün içi "likidite fazlası" olmuyordu zira akşam kapanışta herkes ihtiyacı kadar GLP içiyordu.
Bu, değişti:
Artık en klasik sistem olan haftalık repo var. Bu ihaleler sabah yapılıyor. Öğleden sonra da gecelik repodan alıyorlar ama GLP resimden çıktığı için bankaların "akşama doğru açık kısmı kapatırız o iş kolay" diyebildiği bir olanakları kalmadı. Bu ne demek? Saat 16'da herkes repodan aldığı paraya imtina etmeli; açıksa da ciddi bir maliyete katlanmaları gerekecek demek. Bu nedenle, her banka ihtiyacından bir tutam fazla para alır. Repo kapandıktan sonra da eft giriş-çıkışları olur. 1-2 banka hesabını şans eseri tam tutturur, bazı bankalarda hafif bir artı likidite olur (bunu isterlerse dispo olarak tutabilirler); çok az ihtimalle de 1-2 bankada açık durumu oluşur.
İşte bu mekanizma değişikliği; sistem toplamında "atıl likidite" gözükmesine sebep olur ve TCMB'nin gecelik geri alış penceresinden (şu an %16.25 oran ile) sistemden geri çekilir (teknik adı = sterilizasyon; "temizlik"). Sorduğunuzda hep yazıyordum ya: bankalar tam ihtiyaçları kadar GLP yaparlar ve TCMB de tam ihtiyaç kadar GLP verir diye; piyasada fonlama sadece GLP ile olsaydı 110.3 milyara çok yakın bir tutarda GLP kullanılacaktı. Şimdi ise "saat bazında" daha katı bir akış var ve bankalar 110.3 toplam ihtiyaca rağmen 113 borç alıp gece 2.7'yi TCMB'ye iade etmişler. Çünkü hiçbir banka müşterilerine "repo kapandı saat 15:30'dan sonra eft yapmanıza izin vermiyoruz" diyemez. EFT'ler devam ettiği için de bankalar bir miktar "yağlayıcı likidite fazlasını" kabul etmek durumundadırlar. Bu, elinde çok parası olan tek bir banka var anlamına gelmez; herkes borç alıyor ama ihtiyacından biraz fazlası kadar alıyor. Eski yıllardaki fonlama dökümlerini incelerseniz; temel fonlamanın haftalık repo ile yapıldığı her dönemde bu sterilizasyonun olduğunu görebilirsiniz.
--
O değil de, birkaç detay daha öğrenecek olursanız herhangi bir bankanın likidite/repo/mm desk'ine iş başvurusu yapabilir duruma geleceksiniz :)
Sn, jondowes
Geçmiş günlerde sormuş olduğum gün içinde likidite açığı tam olarak nasıl yönetiliyor sorusunun da çok detaylı bir açıklaması olmuş.
Boyacılığın temel kuralı burada da işliyor. Boya artmadan iş bitmez.
Teşekkürler.
İsabetli teşbih :cool:
Goldman Sachs geleneksel Dünya Kupası modellemesini yayınlamış:
https://drive.google.com/file/d/1C6s...ew?usp=sharing
(şampi... Brezilya)
Son sayfalarında eğlencelik korelasyonlar da var:
- Kupa maçlarında atılan gol ortalaması ile 10 yıllık ABD faiz oranı korelasyonu?
- Dünya kupasına katılan Asya+Afrika takım sayısıyla, dünya GDP'sine katkılarının korelasyonu?
- Ekonomideki üretkenlikle dünya kupalarında üretkenlik korelasyonu?
- Ülke içi güven ile ofsayta düşme azlığı (daha iyi takım oyunu) korelasyonu?
- Ülkelerin ortalama sıcaklıkları ile dünya kupası finaline kalma sayıları korelasyonu?
- Penaltı atma başarısı ile MB'lerin hedef enflasyonu tutturma korelasyonu?
24 Haziran’a doğru Ekonomi, Bilim Akademisi üyeleri Prof. Refet Gürkaynak ve Prof. Daron Acemoğlu ile söyleşinin tam metni
http://medyascope.tv/2018/06/17/24-h...nin-tam-metni/
24 Haziran’a doğru Ekonomi, Bilim Akademisi üyeleri Prof. Refet Gürkaynak ve Prof. Daron Acemoğlu ile söyleşinin videosu
https://medyascope.tv/2018/06/13/ref...di-performans/
Sn jondowes,
Bugünkü fonlama faizi (%17,77) tcmb politika faizinin (%17,75) üzerinde gerçekleşti. Bu bağlamda şu yazıdaki şıklara göre bir yorum alabilir miyiz?
http://www.hisse.net/topluluk/showth...37#post2306537
Cevap: 3. şık
133.214 toplam TCMB fonlaması olan bir günde sadece 1.940 kotasyondan fonlama yapılmış (toplamın %1.4'ü kadar); oran da %19.25'den... Bir banka geç saatte açık kalmış, repodan alamamış ve pahalı faizden almış. Ortada bir müdahale veya yönlendirme yok. TCMB öyle bir şey yapsa minimum 15-20 bps hareket ettirir ki attığı taş kol yormaktan fazlasını getirsin.
https://eaf.ku.edu.tr/sites/eaf.ku.e...eaf_an1802.pdf
Yüksek enflasyon cari açık sorununu büyütüyor mu?
Sumru Öz/18-02, Nisan 2018