Originally Posted by
roxette
Konut topiğinde et ile ilgili yorumlar yapılmış. Yazmasam olmaz. Özellikle Amerika dan yazan dostumuzun yazdığı bilgilerin önemli bir kısmı hatalı bilgi.
Emekli olmadan önceki son 10 yıllık profesyonel hayatım , isim vermeyeyim ülkemizin çok bilinen bir et ürünü firmasının fabrika müdürlüğü olarak geçti. Mesela şu ünlü Nusret , kendisine çok hayranlık duyarım , haftanın 3-4 günü sabahın 6'sında dana etini bizim fabrikanın soğuk hava depolarından bizzat kendisi seçer ve yerine gönderirdik. Adam , restoranında gece 1-2 lere kadar çalışır buna rağmen, sabahın 6'sında restoranından çok ters yönde bulunan fabrikamıza neredeyse her sabah gelirdi. Adamın farkı pişirme tekniğinde - ki Arjantin'de bunun eğitimini aldığını söylemişti bana + mekanının sosyetikliğinde + medyatikliğinde vs. Şimdi dana karkasını da kendi üretmeye başladı diye biliyorum , hatta bir kaç ay önce bu tesis için sorumlu veteriner hekim aradığından da haberim oldu.
Angus ile ilgili yazılan bilgiler yanlış. Şöyle ki ; ben sanayi mühendisiyim , veteriner veya gıda mühendisi , teknikeri değilim. Şunu net söyleyeyim. Pişmiş halini bile , 10-15 yıllık veteriner hekimlerin bile dana ile angusu ayırt edemediğine defalarca şahidim. Bırak pişmiş halini , karkas halinde , yani kemikli çiğ halini dahi tecrübeli olmayan , öyle 3-4 yıllık veteriner hekimler dana ile angusu ayırt edemez. Ben de , bizim ekipteki veteriner hekimlerin + gıda mühendislerinin uzun anlatımlarıya , mezbahalarda ki kesimlerde belli yıllardan sonra ayırt edebildim. Bu yüzden bırak Türk tüketicilerini , veteriner hekimlerin büyük çoğunluğu bile angus yediğini anlayamaz. Çiğ görüntüsünü bile ayırt edemez. Angus 'un tadı bir .oka benzemiyor diyenler sallıyor, çünkü ne yediğini bilme şansı yok , bu işin içinde olan 10-15 yıllık veteriner hekim , gıda mühendisleri , çok tecrübeli kasaplar hariç.
Ülkemizde et fiyatları, dünyanın en pahalı ilk 3 ülke arasında yer alır sanırım. Bunun bir çok sebebi var. Toprak reformuna kadar gider nedeni. Yem fiyatlarının pahalılığı , Dünya ölçeğine göre nisbeten daha minimal boyutlarda yapılan hayvancılığın getirdiği verimsizliğin nedeni olan extra maliyetler , mazot fiyatları gibi makro sebepleri var. Dünyanın bu konuda ileri ülkelerinde belli bir dönümün altında hayvancılık , çiftçilik yapılması kanunen yasaklanmış , bölgelerde kooperatif gibi organizasyonlarla çok daha büyük ölçülerde hayvancılığın yapılmasının getirdiği rekabetçi fiyatlara üretip, satabiliyorlar.
Amerika kıtasına gitmedim. Sadece Uruguay'dan büyük miktarlarda karkas getirmişliğimiz vardır. Yeni Zelanda , Avustralya gibi hayvancılığın çok üst seviyelerde yapıldığı ülkelerde mezbahalarda dana kesimlerinde bulundum , keza Avrupa'nın bir çok ülke mezbahalarında. Ülkemizde et yeme kültürü ağırlıklı olarak sos olmadan , salt et olarak yemek şeklinde . Et , döner , köfte vs. genelde sos olmadan yenir ülkemizde , tabi ki sos tercih edenler de var. Ama özellikle Avrupa'da sos'lu severler et'i ve ağırlıklı olarak öyle de tüketirler. Mesela geleneksel ürünümüz döner. Ülkemizde , iskender hariç sos olmadan tüketiriz. Almanya'da , Hollanda , İtalya, İspanya .. hemen hemen bütün Avrupa'da çok ağırlıklı olarak sos'lu yerler döneri. Bu yüzden , Türkiye'ye geldiğimizde gerçek et'in tadını alıyoruz , et yediğimizin farkına varıyoruz , yurt dışında bu tad yok diyenler hem doğru söylüyor ama yanlış da yorumluyorlar. Çünkü oralarda et , genelde sos ile makyajlandığından bizdeki saf et tadını almamış olmanız gayet normal. Yoksa oralarda da gayet güzel et ürünleri var. Hijyenlikte de bizden iyiler genelde. Ama Afrika ülkelerinin büyük çoğunluğunda bizden çok geriler bu konuda , yani hijyenlikte. Yoksa o yoksul Afrika ülkelerinde de et fiyatları bizden çok ucuz.
Fiyatlar ülkemizde gerçekten pahalı. Sebeplerini yukarıda anlattım. Hayvan ırkları konusunda da , hayvancılıkda bilimsel metodlar maalesef çok az kullanılıyor ülkemizde. Gerçi son yıllarda güzel gelişmeler oluyor ancak yetersiz. Mesela google a Belçika Mavisi yazın, d*****n resmine bir bakın , hiç Türkiye'de böyle bir dana görmediğinize eminim , Avrupa'da yaygındır. Ülkemizde 2 yaşında erkek bir dana karkas 250-350 kg aralığında genelde. Bir de Belçika Mavisine bakın anlayacaksınız. Birim maliyeti hemen hemen aynı , ancak besicilerimiz 250-350 kg karkas et üretebilirken , bir de Belçika Mavisine bakın. Bunun gibi bir çok ırk ta da aynı durum var. Fiyata direkt etki ediyor.
Yurt dışında farklı fiyat segmentlerinde et fiyatları var.Bu fiyat aralıkları bir forumdaşın da belirttiği gibi 50-100 katı dahi olabiliyor. Ancak bu derece fiyat farklarının olduğu hayvanlar çok çok özel ürünler. Bir anımı anlatayım. Dünyanın bir çok memleketinde , farklı kıtalarında et üretim tesisleri kurdum. Yaklaşık 8-9 sene önce Japonya'da bir et üretim tesisi kurmuştum. 4 ay da orada yaşadım. Bu fabrikanın dana tedariği için zaten Yeni Zelanda ve Avustral'ya ya gitmiştim. İş bitti. İş verenler kutlama yemeğine davet ettiler. Tokyo'da , Ginza diye bir cadde var , ultra lüx. Orada çok iyi bir restaurant da Kobe beaf yedik. Sadece 1'er porsiyon Kobe beaf + ısıtılmış dondurma (bu da ayrı bir hikaye , olmaz böyle bir tatlı , gerçekten inanılmaz , dondurmayı masada pişirip öyle servis ediyorlar) adam başı 1000 dolar. 6 kişi gittik , 6 porsiyon Kobe beaf ve 6 porsiyon ısıtılmış dondurma . 6000 dolar hesap ödedi işveren. İçki yok. Kobe beaf , et'in şahikası. Çiğ hali , minyatürlü gibi. Bu Kobe danaları , her gün masajlanıyor , ahırlarda 24 saat Beethoven çalıyor , yedikleri ot , yedikleri yem , içtikleri su , banyoları , bakımları hayal ötesi. Gözlerimle gördüm , ahırlarda gerçekten Beethoven çalıyordu , her sabah özel masözler hayvanı masajlıyorlar. Et , resmen Hacı Bekir Lokumu gibi. İşte bu yüzden porsiyonu 1000 dolar. Çiğ hali de , diğer et ürünlerine göre kaç katıydı hatırlamıyorum ama çok pahalı ürünlerdi. Ama bunlar , hani pazarlamada niş ürünler denir , o türden bir şey. Yani böyle farklar olabiliyor.