Printable View
Ticaretin hangi para ile yapıldığının hiçbir önemi yok isterseniz buzağı ile ödeme yapın; cari açık cari açıktır. Olmayan bir para ile alım yapmaya kredi denir ve sonsuz üretimi olmayan bir varlık üzerinden borç biriktirmek her türlü aynı kapıya çıkar. Biriktirdiğiniz borç kendi para biriminizden ise enflasyonu; yabancı para cinsindense devalüasyonu tetikler. Nerden başladığı da çok önemli değil; enflasyon-devalüasyon iç beslemeli bir döngüdür.Alıntı:
Originally Posted by Egeli
1. Dolarla ithalat yapıyoruz.
2. Bu dolar talebini tetikliyor.
3. Dolar talebi USDTRY paritesini yükseltiyor
4. Yükselen parite enflasyon doğuruyor.
Bu önermeler doğru ise şunlar da doğru değil midir?
1. Bazı dış ticaretleri dolar dışı paralarla yapmak dolar talebini düşürür.
2. Dolar talebi düşerse USDTRY paritesi düşer.
3. Parite düşerse enflasyon düşer.
4. Enflasyon düşerse faiz de düşer.
ABD faizleri artırmakta olduğu için Dolar tüm dünyada artış eğiliminde iken dolar ihtiyacınızın azalması enflasyonla mücadelede neden pozitif etki etmesin ki?
Tüm bunların ötesinde Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın D8 zirvesindeki önerisini Doların dünya üzerindeki hegamonyasını sarsmaya yönelik bir adım olduğu için özellikle önemsiyorum.
ABD için bu elbette kırmızı çizgidir.
ABD Doların hegamonyasına halel getiren her lideri her ülkeyi kesinlikle cezalandırdı bugüne kadar.
Fakat D8 ülkelerinin tümünün benimseyip uygulaması durumunda birşey yapamaz.
D8'i D20 yapalım önerisini de bu kapsamda düşünülmüş bir çözüm oalrak görüyorum.
İnşallah hayata geçer.
Alıntı:
Originally Posted by JonDowes
Türkiye'nin dünya ticaretindeki payı %1.2. böyle bir durumda TL dışı herhangi bir para birimiyle yapılacak ithalat var olan cari açık seviyemizi ve dövize olan baskıyı değiştirmez.Alıntı:
Originally Posted by mehtapkarayol
Türkiye'nin cari açığı kapanmadan yerel para birimi ile ticaret sadece basit bir mahsuplaşma işleminden öteye gitmez. Cari açık zaten yerel paranın takas için yeterli olmadığının en büyük kanıtıdır.
USD ve EUR gibi paraların arkasında sadece büyük bir politik güc yok , ayrıca ciddi anlamda bir teknoloji ve yetişmiş insan kaynağı var. Bunu küçümsemek doğru olmaz. Eğer bu para birimlerinin hakimiyetini zayıflatmak istiyorsak benzer yüksek eğitimli insan gücüne erişmek gerekir. Başka çare bence yok. Bunun dışındaki her türlü hamle sembolik kalır, sonuca varamaz. Devenin bir nalını elimize alıp , eh şimdi 3 nal bir de deve bulsam bu iş tamamdır dememeliyiz.
Türkiye örneğin İran'a TL verip ithalat yapacak bu yapıda ben öyle anladım.
İran da İran Riyali verecek bizden ithalat yaparken.
Dolayısıyla TL dışı bir para ile ithalat durumu ya hiç olmamış olacak ya da aradaki ticaret farkı kadar olacak.
Dünyada dolar faizlerinin ve dolayısıyla doların yükseldiği bir ortamda Dolar'a daha az ihtiyaç duyulacak bir yapıda USDTRY baskısı neden hafiflemesin ki?
Diğer bir konu da USD hegamonyası meselesi.
Petrolün dolarla alınıp satılması ve dünya ticaretinin dolarla dönmesi bana göre sadece ABD'nin gücü ile açıklanabilecek bir durum değil. Adamlar bir şekilde punduna getirip Ortadoğu ülkelerini mecbur bırakmışlar fakat hatırlayın Saddam'a saldırılmadan önce Saddam petrolü dolarla satmayacağını duyurmuştu ve bu durumu ABD çok önemsemişti. Hala çok önemsiyor bu konuları.
Olay basitçe gelişmiş tekonoloji ve silah gücü ile açıklanabilse idi umursamazlardı herhalde.
Ben fayda sağlar derken kesin çözüm veya en ideal çözüm demiyorum zaten.
Eğitimin, üretimin vs önemi elbette yadsınamaz ama bu gelişmeler de önemlidir diyorum.
Mehtap Hanım anlaşılamayan konu şudur. İran'ı ele alalım. Yıllık 30 milyar USD ticaret hacmimiz olsun. Ve bunu USD ile yaptığımızı düşününelim. Biz her yıl 10 milyar USD lık mal veriyor, karşılığında 20 milyar USD lık mal alıyoruz. Buraya kadar tamam. Ancak İran bize yılda 10 milyar USD lık fazla mal satıyor. Bunu TL olaraka alıp, ne yapacak her yıl 10 milyar USD lık TL 10 yıl sonra İranın elinde 100 milyar USD lık ve de sürekli USD karşısında dayak yiyen bir TL olucak.
Doğal olarak İran bunu kabul etmez. Aradaki 10 milyar USD lık ticaret dengesizliğini TL olarak alamaz, ya USD olarak alır, ya altın yada başka birşey...
Sonuç olarak biz onlara yılda 20 milyar usd verip onlardan 10 milyar usd alıyorsak 10 milyar USD bizden çıkıcak demektir.
İster TL ile ister USD ile yap bu ticareti...
2*2=4 dür..
Siz kendi yerli para biriminiz ile ticaret fazlası verdiğiniz ülkeler yada ticaret dengesi içinde olduğunuz ülkeler ile yapabilirsiniz. Sonuçta yine buda fark etmez. Ha, 10 milyar usd alıp vermişsin.. Ya da 10 milayr usd lık gümüş...
USD a olan ihtiyacını TİCARET DENGEN ile sağlarsın...
O halde kıvırtmaya gerek yoktur. Kim ne derse desin? 2*2=4 dür. Reis dedi diye 5 olmaz.. İnat etmek manasızdır...
Yapılması gereken şey...
1)Daha fazla mal satıp; daha az mal almalısın..
2) Daha fazla mal satmak için daha fazla üretmelisin...
3) Daha fazla üretmek için daha fazla ÇALIŞMALISIN....
Bu kadar.....
Not; Mevduat başlığı olduğunu biliyorum, müteakip cevap yazmayacağım. İkaz etmenize gerek yoktur...
Biraz evvel nette gezerken altın rezervi en fazla ülkeler arasında Türkiye dünyada 435 tonla 13.sirada olduğunu okudum bunun ekonomik anlamda bir getirisi vs varmı dır.
SM-G800H cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Sn Lucas TR güya bu ticaret dengesizliğini USD ile ödemeyip altın ile ödemeyi planlıyor. Ama altının ONS u da USD ile belirleniyor. Belki direkt USD a talepte bulunmuyorsun ama bedeli USD ile belirlenen bir malı alıyorsun..Alıntı:
Originally Posted by r.lucas
Neyse...
Bu iş yumurta mı tavuktan; tavuk mu yumurtadan işine döner...
Kısaca; Türk Milleti İnşaat, beton, arsa, tarla, bağ, bahçe gibi pasiflere para gömmüdüğü sürece bu iş devam eder ve masadan her zaman USD kazanarak çıkar...
İster CB ister Başbakan, isterse Mars lılar söylesin bu böyledir..
Masadan USD ın kazanmasını engelemek için... Bu pasif işlerden vazgeçeceksin...
ELine 100,000 TL alan adam ben nerede bu parayı hangi bağa tarlaya gömeyim demek yerine;
Ben bu 100,000 TL ile halı dokuma tezgahımı alsam, ayakkabı bağı atölyesi yada bir iamalthane mi kurup para kazansam dediği an
KURTULURUZ...
Yani Pasifler yerine, aktifleri çalıştırmalıyız...
Bu topluma, bu kültürü vermesi gerekenler SİYASİLERDİR....
Gerisi;
3,43 TL den tüm birikimlerini USD gömüp, aylık USD a hem de %4 kütür kütür faiz alıp, elinde CIGAR, Buzlu viskisi ile bademlerini yerken, akşam "SHOW TV Ne Olacak Bu Memleketin Hali haberlerini izleyip" , tırmalayan ve sürekli sürünme modunda olan halk ile eğlenmek, digiturk movies kanallarında film izleyip POPO büyütmektir...
Maalesef bunu ben demiyorum, savunmuyorum da....
Bu ülkenin EKONOMİK KÜLTÜRÜ ve SİYASİ leri diyor...
435 ton altının 300 ton kadarı tcmb'nin zorunlu karşılıkların bir kısmını altın olarak kabul etmesinden kaynaklanıyor diye biliyorum. Bu durum tam bir yanılsama. Zira borçlanma maliyeti nispi olarak ucuz olan altını zorunlu karşılık olarak tutmak isteyen bankalar bu altını londra'dan borç alıyor. Fiktif olarak tcmb'ye yatırıyor.Böylece faiz kazancı elde edemeyecekleri zorunlu karşılıklar için borç aldıkları kaynağa da minimum ödeme yapıyorlar. Altın'ın gerçek sahipleri bankalar olmadığından (o miktarda altını londra'dan kiraladıklarından) altın fiziki olarak londra'da duruyor. Ama tcmb'nin erişiminde gözüküyor. O nedenle 13. sırada olmak bir anlamda fiktif bir durum. :28:Alıntı:
Originally Posted by r.lucas