Bizim buranın eskileri de coraplarinda tahta kaşık tasirlarmisti. Yemek gördü mü hemen gömmek icin.
Printable View
Cebimde çeyrek ile geziyom.
Çeyrek kadar yer çıkarım düğün günü...
Yok dana dağa kaçtı
Yandı bitti kül oldu olmasın.
SNE-LX1 cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Et fiyatları uçtu. Muhtemelen bundan sonra eti vitrine koyup seyredeceğiz. Ahhhh Konya pilavlari etsiz de hiç tadı olmaz ki.
Hayırlı ramazanlar Salih abi
SNE-LX1 cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
O zaman kurucu kazım a götürürsün..
SNE-LX1 cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Konya'nın en meşhur yemekleri
Kuzu tandır
Tirit
Bamya çorbası
Arabaşı çorbası
Etliekmek
Bıçak arası etliekmek
Küflü peynirli börek
Mevlana etliekmek
Başkara nin gittiği yerde kuzu pirzola ben oraya gidemem oraya gidecek arabam yok.
Konya'da etin en güzel nerede yapıldığını başkara kardeş bilir onu da götürelim.
Karaman yolu Demirkıran opet petrolun oradaki restoran ramazan boyunca mükemmel kavurma yapıyordu. Halen devam ediyorsa denenebilir..
Bizim Kurban Bayramı Kılıçtaroğlunun seçimi kazanmasına bağlı. Kılıçdaroğlu kazanırsa Kurban keseceğim yoksa kendimi keseceğim.
Merhaba , başlığı uygun konu başlığının altına taşıdım. Bilginize..
MedwiG seni mi takip ediyor yoksa beni mi ?
aşağıda görünenler :rosense, Ayasofya 2005+, MedwiG
ChatGPT ile bir fıkrayı sadeleştirdik.
>>>>>>>>>>>
Temel, sürekli gece rüyalarında TIR kullanıp Merter ile Sofya arası çalıştığını görüyormuş. Bir gün doktora gitmiş ve durumu anlatmış. Doktor da,
"Eğer tekrar o rüyayı görürsen, TIR'ı Merter Shell'e getir, orada seni bekliyor olacağım" demiş.
Bir süre sonra İdris, geceleri sürekli kadınlarla birlikte olduğunu ve uykusuz kalmak istemediğini Temel'e söylemiş. Temel de kendi doktorunu İdris'e tavsiye etmiş.
Bir süre sonra Temel, İdris'e sormuş:
"Nasıl oldu, artık o kadınları görmüyor musun?"
İdris cevaplamış:
"Sorma, artık o kadınları görmüyorum ama sürekli İstanbul-Sofya arası TIR kullanıyorum!"
Bu fıkra da ilginç oldu.
>>>>>>>>
Temel, İdris ve Dursun at yarışı oynamışlar. Yarışı kazanan atı seçen Temel'e sormuşlar:
"Temel, neden favori ata oynamadın da plase bile olmayan ata oynadın?"
Temel gülerek cevaplamış:
"Aslında, ben ikinci gelecek olanın favori attan çok korktuğunu ve ondan kaçacağını biliyordum!"
Diğerleri şaşkın bir şekilde sormuş:
"Neden kaçacağını düşündün?"
Temel gülerek anlatmış:
"Çünkü yarış başlamadan önce atlar arasında bir konuşma duydum. İkinci gelecek olan at diğerine demiş ki:
'Bugün yarışta gözüme gözükürsen seni çok fena yaparım!'"
Fıkranın sonunu her duruma göre tekrar ayarladık.
Dursun ve İdris Temel'in bu cevabına gülmemişler.
Bunun üzerine Temel:
"Haçan Dursun'um benin atların konuşmasını dinlediğime inandın da, atların konuştuklarını mı anlamadın, hiç at konuşur mu buna ŞANS derler ŞANS!" demiş.
>>>>>>>>>>>
Yıllar önce Temel, Dursun ve İdris Amerika'ya gitmişler. Temel orada büyük bir şirkette çalışmaya başlamış ve kısa sürede çok zengin olmuş. Bir gün Dursun, Temel'in yanına gidip "Temel abi, şu kadar parayı versen de ben de biraz zengin olsam" demiş.
Temel gülerek cevaplamış:
"Tabii Dursun, parayı versem sen de zengin olursun, ama acele etme, daha o kadar da zengin olmadık!"
Dursun şaşırmış bir şekilde sormuş:
"Ne demek, Temel abi? Parayı verirsen neden zengin olmayalım?"
Temel gülerek anlatmış:
"Dursun, Amerika'da işler biraz farklı. Burada zengin olmanın sırrı, zamanında doğru zamanda doğru yerde olmaktır. Ben biraz şanslıydım, çalıştığım şirketin hisseleri uçtu ve zengin oldum. Ama sen geç kalmış olabilirsin, şimdi sana o kadar para verecek kadar da zengin olmadık!"
Dursun düşünceli bir şekilde
"Haklısın Temel abi, belki biraz daha erken gelmeliydim!" demiş.
İdris ise gülerek araya girmiş:
"Eh, ben de buraya daha erken gelseydim şu an Villa'mda havuz başında güneşleniyor olurdum!"
>>>>>>>>>
Temel, Dursun ve İdris, aynı şirkette çalışan üç yakın arkadaştı. Her ay maaşlarını almak için şirketin yanındaki banka şubesine giderlerdi. Bir ay, işleri yoğun olan veznedar hoş davranmamış ve hızlıca işlem yapmıştı. Ancak Temel, veznedarın hoşgörülü davranışını fark etti ve gülümsedi. Dursun ve İdris de dikkatle izliyordu.
Dursun,
"Vay be Temel, ne kadar da nazik davrandı sana veznedar. Bizimkine pek bakmadı bile" dedi.
Temel gülerek,
"Yok ya, belki fark etmedin. Ben sadece gülümsedim, o da karşılığını verdi" dedi.
İdris de şaka yaparak, şöyle dedi:
"Doğru, doğru. Bizim de maaşlarımız o kadar yüksek olsa, bize de güzel davranırdı o veznedar"
>>>>>>>>>>
Temel bir gün, bankadan bir telefon alır. Banka, evraklarının eksik olduğunu ve kendisinden tamamlamasını istemiştir. Temel hemen evraklarını ve kimlik belgesini alıp, ilgili kuruma gider. Karşısındaki görevli hoş bir bayandır. Görevli, Temel'in kimlik belgesine bakarak,
"Vay be, kimlikteki fotoğrafınız çok güzelmiş" der.
Temel gülerek,
"Eğer ilkokul fotoğrafımı görmüş olsaydınız, daha da şaşırırdınız!" der.
>>>>>>>>>
Bir zamanlar küçük bir sahil kasabasında yaşlı bir balıkçı yaşarmış. Her gün denize açılır, az miktarda balık tutar ve onları kasabada satarak geçimini sağlarmış. Bir gün, kasabaya tatil için gelmiş bir danışman. Danışman, dünyaca ünlü Fortune 500 şirketlerine danışmanlık yapmakta ve iş dünyasında başarıya ulaşmış biriymiş. Danışman, yaşlı balıkçının sahilde keyif yaparken balık tutmasına ve sakin bir hayat sürmesine şaşırmış.
Danışman, yaşlı balıkçıya yaklaşıp ona,
- "Neden daha fazla balık tutmuyorsun? Daha büyük tekneler alıp daha çok balık yakalayabilir, daha fazla para kazanabilir ve daha zengin olabilirsin" demiş.
Yaşlı balıkçı sakin bir gülümsemeyle cevaplamış:
- "Peki, daha sonra ne yaparım?"
Danışman şaşırmış bir şekilde sormuş:
- "Nasıl yani? Daha fazla para kazanırsın, daha zengin olursun ve daha iyi bir hayat yaşarsın tabii ki!"
Yaşlı balıkçı gülerek devam etmiş:
- "Hayır, demek istediğim ne yaparım? Daha sonra ne olur?"
Danışman düşündü ve sonra,
- "Eh, sonra emekli olabilir, burada sahil kasabasında keyif yapabilir, balık tutabilir ve arkadaşlarınla vakit geçirebilirsin" demiş.
Yaşlı balıkçı tekrar gülümsemiş ve şöyle demiş:
- "İşte zaten benim yaptığım tam olarak bu! Ben bu kasabada balık tutup mutlu mesut yaşıyorum."
ChatGPT ile hikaye yazılabiliyor.
>>>>>>>
Ahmet Mert, Makina Mühendisliği mezunu olarak IETT'de çalışmak istemiş ve başvuru yapmıştı. Ancak, mezuniyet belgesini sunarken bazı döküman eksiklikleri nedeniyle başvurusu geri çevrildi. Ahmet, hayalindeki işi elde edememekten üzüldü, ancak pes etmek yerine kendini geliştirmeye karar verdi.
Ahmet, otomotiv endüstrisindeki gelişen teknolojilere olan ilgisini kullanarak otonom otobüsler konusunda uzmanlaşmaya karar verdi. Yurtdışında düzenlenen bir dizi eğitime katıldı ve otonom araçlar konusundaki bilgisini, deneyimini ve ağını geliştirdi.
Bir süre sonra Ahmet, kendi otonom otobüs şirketini kurma fikriyle ileri adım attı. Yatırımcılarla görüşmeler yaparak projelerini anlattı ve heyecanla karşılandı. Ahmet, mükemmel bir ekibi bir araya getirdi ve dünya çağında otonom otobüs filosunu hayata geçirmek için çalışmaya başladı.
Zorlukların ve engellerin olduğu bir süreç olsa da, Ahmet ve ekibi kararlılıkla çalıştı ve otonom otobüs teknolojisinde önemli bir ilerleme kaydetti. Şirketi, dünya genelinde birçok büyük şehirde otonom otobüs filolarını yöneten saygın bir marka haline geldi.
Ahmet'in vizyonu, bilgisi, deneyimi ve kararlılığı sayesinde şirketi büyük bir başarı elde etti. Otonom otobüsler, toplu taşıma sektöründe devrim yaratırken, Ahmet ve ekibi de sektörde öncü bir rol üstlendi.
Bir etklinlikte bir muhabir Ahmet Mert ile yaptığı röportajda,
- "Eğer başvuruda belgeleriniz tamam olsaydı, ne olurdu?" diye sordu.
Ahmet Mert gülerek cevapladı:
- "Muhtemelen IETT Otobüs Bakım Şefi olurdum! Ancak, belgelerim eksik olmasaydı, o zaman otonom otobüsler konusunda tutkulu bir girişimci olarak kendi şirketimi kurup dünya çapında bir başarı elde etme fırsatım olmazdı. Eksikliklerim ve zorluklar, beni daha güçlü, daha kararlı ve daha yaratıcı hale getirdi. Hayatta bazen tesadüfler ve engeller, aslında büyük fırsatlara dönüşebilir."
Muhabir ve izleyiciler, Ahmet Mert'in azmi, kararlılığı ve başarı hikayesine hayranlıkla kulak verdi. Ahmet, hayaline olan inancını kaybetmeden, kendini geliştirerek, karşılaştığı zorlukları fırsatlara dönüştürerek istediği başarıyı elde etmişti. Artık otonom otobüslerin toplu taşıma sektöründe önemli bir yere sahip olan şirketi, başarı dolu bir gelecek için umut veriyordu.
Ahmet Mert'in hikayesi, hayatta karşılaşılan engellerin, azim, kararlılık ve fırsatlara dönüştürme yeteneği ile nasıl başarıya dönüşebileceğini anlatan ilham verici bir örnekti. Herkesin hayaline ulaşma şansı vardır, önemli olan inanmak, kendini geliştirmek ve karşılaşılan zorluklara meydan okuyarak ilerlemektir.
Örneklere bakılırsa ChatGPT'de henüz bir "humour" gelişmiş diyemiyoruz bence..
Bence ChatGPT'de çok güçlü bir alt yapı var. Öte yandan sınırlarını çok iyi biliyor, ChatGPT bana böyle yazdı deyip de en güçlü avukatlar ile dava açsan avucunu yalarsın. Her şeyin kaydını tutuyor.
Sınırlarını çok iyi bilmesi beni biraz korkuttu, istese genişletebilir.
>>>>>>>
Bir sabah güneş doğarken, genç bir adam olan Murat, yatağından doğrulup pencereden dışarıya baktı. Çevresindeki dünya hızlıca hareket ederken, içinde bir belirsizlik hissi vardı. Kariyeri konusunda karar vermek, hayatta ne yapmak istediğine dair bir plan yapmak konusunda zorlanıyordu. Çocukluğundan beri birçok farklı ilgi alanı denemişti, ancak hiçbiri ona gerçek bir tatmin duygusu vermemişti.
Murat, herkesin kendine bir rol biçtiği bu dünyada, neden hala kendine bir yol bulamadığını düşünüyordu. Arkadaşları başarılarını kutluyor, aile üyeleri gururla mesleklerini anlatıyor, sosyal medyada başarı hikayeleri paylaşılıyordu. Ancak Murat, kendine bir rol bulamamanın getirdiği boşluğu hissediyordu.
Bir gün, işe gitmek için evinden çıktığında, parkta bankta oturan bir yaşlı kadınla karşılaştı. Kadının gözleri parıldıyordu ve Murat'ı gülümseyerek selamladı.
"Merhaba genç adam, hayatınızda ne zaman mutlu olduğunuzu düşünüyorsunuz?" diye sordu yaşlı kadın.
Murat, şaşırmış bir şekilde kadına baktı. Bu soru ona biraz garip gelmişti, ancak düşünmeye başladı. Biraz tereddütten sonra, "Sanırım henüz tam olarak mutlu olduğum bir anı hatırlamıyorum" dedi.
Yaşlı kadın gülümsedi ve "Peki neden?" diye sordu.
Murat düşündü ve "Belki de henüz kendime bir rol bulamadığım için" dedi.
Yaşlı kadın başını salladı. "Hayat, başarı, ün ve para etrafında dönen bir oyun gibi görünebilir, ancak gerçek mutluluk, içsel bir huzur bulmaktan gelir. Kendi yolumuzu bulmak, kendi gerçeğimizi keşfetmek ve kendi değerlerimize göre hareket etmek önemlidir."
Murat, yaşlı kadının sözlerini düşündü. Belki de gerçek mutluluğun başkalarının beklentilerine göre değil, kendi iç sesine göre hareket etmekten geldiğini fark etti. O ana kadar kendini başkalarıyla kıyaslayıp, toplumun beklentilerine uymaya çalışmaktan sıkılmıştı.
O günden sonra Murat, kendine zaman ayırıp kendi ilgi alanlarını keşfetmeye başladı. Kendi iç sesine kulak verdi ve gerçekten ne istediğini anlamaya çalıştı. Kariyerine dair beklentileri, toplumun normları ya da başkalarının beklentileri yerine, kendi tutkuları ve yetenekleri doğrultusunda şekillendirmeye karar verdi.
Murat, zamanını hobilerine, ilgi alanlarına ve kendini geliştirmeye ayırdı. Müzik, yazı, doğa yürüyüşleri gibi aktivitelerle uğraşmaya başladı. İçindeki yaratıcı yanı keşfederek, kendini daha iyi ifade etmenin yollarını buldu. Aynı zamanda, kendi değerlerini ve inançlarını daha iyi anlamak için kendini sorguladı ve kendi gerçeğini bulmaya çalıştı.
Murat'ın içsel yolculuğu zaman alsa da, her geçen gün daha fazla huzur ve memnuniyet duymaya başladı. Başkalarının beklentileri yerine, kendi içindeki motivasyona ve isteğe odaklanarak, kendine daha uygun bir rol bulduğunu hissetti. Artık başkalarıyla kıyaslanmak yerine, kendi yolu üzerinde ilerleyerek mutluluğunu ve tatminini buldu.
Bir gün, eski bir arkadaşı Murat'ı ziyaret etti. Arkadaşı, ona kendi başarı hikayesini anlattı ve Murat'a neden hâlâ belirli bir kariyer ya da sosyal statü peşinde koşmadığını sordu. Murat, gülümseyerek "Artık kendime bir rol biçtim" dedi. "Kendi değerlerim, tutkularım ve yeteneklerim doğrultusunda hareket ederek, gerçek mutluluğumu buldum. Başkalarının beklentilerine uymak yerine, kendi gerçeğimde ilerlemeye karar verdim."
Arkadaşı, Murat'ın içsel değişimini ve kendine duyduğu özgüveni fark etti ve ona saygıyla baktı. Murat, hayatının artık daha anlamlı ve tatmin edici olduğunu hissetti. Kendine biçtiği rolü bulmuştu ve bu ona içsel bir memnuniyet ve mutluluk getirmişti.
Sonuç olarak, Murat'ın hikayesi, kendine bir rol biçme konusundaki zorluklara rağmen, kendi değerlerini, tutkularını ve yeteneklerini keşfederek gerçek mutluluğunu bulma yolunda ilerlediği bir örnek olarak ortaya çıkıyor. Başkalarının beklentilerine uymak yerine, kendi iç sesine kulak verip kendine uygun bir rol bulduğunda, hayatında anlam ve tatmin duygusunu keşfetti.
İlginç bir hikaye
<<<<<<
Bir zamanlar müzik dinlemeyi çok seven bir genç vardı. Genç, her türden müziği dinlemekten keyif alıyor ve farklı müzik türlerini deneyimlemekten büyük zevk duyuyordu. Klasik müzik, rock, rap, pop, jazz, elektronik müzik ve daha birçok türde eserler dinleyerek zamanını geçiriyordu.
Ancak yıllar geçtikçe, genç müziğe olan sevgisi daha da derinleşti. Bir süre sonra, kendi müziklerini besteleyip çalmak istediğine karar verdi. Hobi olarak gitar çalmaya başladı, müzik teorisi öğrenmeye çalıştı ve kendi bestelerini yapmaya başladı. Zamanla yetenekleri gelişti ve kendi müziğini kaydetmeye başladı.
Genç, kendi müziğini yaparken büyük bir heyecan ve coşku yaşadı. Bestelediği müzikleri arkadaşlarına ve ailesine dinlettiğinde olumlu tepkiler alması, onu daha da motive etti. Müzik, genç için bir tutku haline geldi ve hayatının bir parçası oldu.
Ancak, zamanla gençin müzik zevkleri değişmeye başladı. Kendi müziğini yaratmaya başladıkça, diğer müzikleri dinlerken beklentileri de arttı. Eskiden beğendiği müzikler artık onu tatmin etmemeye başladı. Farklı müzik türlerini dinlerken daha eleştirel bir gözle bakmaya başladı ve bazı müziklerden keyif alamaz oldu.
Bu durum, gençte karmaşık bir duygusal reaksiyon yarattı. Kendi müziğini yapmak ona büyük bir tatmin ve mutluluk veriyordu, ancak aynı zamanda diğer müziklere olan ilgisini azaltıyordu. Kendi müziğini yapmak için harcadığı zamanın artmasıyla, diğer müzik türlerine vakit ayıramaz oldu.
Bir süre sonra genç, kendi müziğini yapmanın getirdiği heyecanın yerini özlem ve hayal kırıklığına bıraktığını fark etti. Eskiden keyif aldığı müziklerden uzaklaştıkça, kendisine "Keşke hiç bulaşmasaydım" dedi. Ancak, yine de müziğe olan tutkusunu ve yeteneğini kaybetmemişti.
Genç, zamanla dengeyi yeniden sağlamayı başardı. Kendi müziğini yaparken aynı zamanda diğer müzik türlerini de keşfetmeye devam etti. Müzik zevkleri değişse de, müziğe olan sevgisi ve yeteneği hâlâ hayatının bir parçasıydı. Genç, müziği bir zorunluluk değil, bir tutku ve hobi olarak görmeye başladı
Yukarıdaki şekilde genç ortada kalıyıor, devamı da var.
>>>>>>>
Genç, kendi müziğini yapmaktan vazgeçmedi, ancak aynı zamanda farklı müzik türlerini de dinlemeye ve keşfetmeye devam etti. Müzikteki çeşitliliğin keyfini çıkararak, yeni müzikler ve sanatçılar keşfetmekten heyecan duydu.
Zaman içinde genç, kendi müziğini yaparken ve diğer müzikleri dinlerken kendini daha dengeli hissetmeye başladı. Kendi bestelerini yaparken özgürce ifade edebildiği, kendi tarzını geliştirdiği ve yaratıcılığını serbest bıraktığı için mutlu oluyordu. Diğer müzikleri dinlerken ise, farklı türlerden ve tarzlardan ilham alıyor, yeni müzikal fikirler ediniyor ve kendini geliştiriyordu.
Bir gün genç, kendi müziğini çaldığı bir konserde sahne aldı. Kendi bestelerini ve yaratıcılığını seyircilere aktarırken büyük bir heyecan yaşadı. Konser sonrasında aldığı olumlu geri bildirimler, onun müzikal yeteneğini ve tutkusunu bir kez daha pekiştirdi. Kendi müziği ve diğer müzik türleri arasında dengeyi bulduğunda, mutluluğunu ve tatminini yeniden buldu.
Genç, zaman içinde müziğe olan sevgisinin sürekliliğini ve değişen zevklerini kabul etti. Her müzik türünün kendi güzellikleri olduğunu ve farklı müzik türlerini keşfetmenin sürekli bir süreç olduğunu fark etti. Kendi müziğini yaparken, diğer müziklere olan ilgisini de kaybetmedi. Müzik onun için bir tutku ve yaşamının önemli bir parçasıydı.
Sonuç olarak, genç kendi müziğini yapmaya başlamakla birçok duygusal zorluk yaşasa da, zaman içinde dengeyi yeniden buldu. Müzikteki çeşitlilikten keyif alarak, kendi tarzını geliştirdi ve müzikal yolculuğuna devam etti. Müziğe olan tutkusu, değişen zevklerine rağmen hiçbir zaman azalmadı ve kendisine büyük bir mutluluk kaynağı oldu.
İş Hayatı ile ilgili güzei bir hikaye:
>>>>>>>>>
Bir şirketin CEO'su, zorlu bir dönemden geçen şirketin başarısızlıklarını incelemek için yöneticileriyle toplantı yapar. Şirket son zamanlarda pazar payında düşüş yaşamış ve beklenen gelir hedeflerine ulaşılamamıştır. CEO, toplantıda yöneticilere, "Nerede hata yaptık, neleri yanlış yapıyoruz?" diye sorar.
Toplantıya katılan yöneticiler, farklı görüşler sunarlar. Pazarlama müdürü, pazarlama stratejilerinde hatalar olduğunu düşündüğünü ifade eder. Üretim müdürü, üretim süreçlerinde aksaklıklar yaşandığını ve bunun nedeni olarak operasyonel hataları işaret eder. Finans müdürü, mali yönetimde dikkatlilik eksikliğinin olduğunu belirtir.
Ancak, Genç bir yönetici olan Ayşe, sessizce dinlemektedir. CEO, Ayşe'ye de görüşünü sormadan geçmez ve "Senin düşüncen nedir, Ayşe?" diye sorar.
Ayşe düşündükten sonra, "Barutumuz yoktu!" der.
CEO ve diğer yöneticiler şaşkın bir şekilde Ayşe'ye bakarlar ve ne demek istediğini anlamak için ona dikkatle kulak verirler.
Ayşe, "Şirket olarak, değişen pazar koşullarına ve rekabetçi bir ortama ayak uydurmak için yeterli kaynak ve yenilikçi yaklaşımlarımız yoktu," der. "Teknolojik dönüşüme yeterince hızlı adapte olamadık, müşteri beklentilerini tam olarak karşılayamadık ve yeni pazarlara açılmak için yeterli cesareti gösteremedik."
CEO ve diğer yöneticiler Ayşe'nin görüşüne saygı duyarlar. CEO, Ayşe'nin söylediklerinin doğru olduğunu kabul eder ve şirketin rekabetçi bir ortamda başarılı olabilmesi için daha fazla kaynak ayırma, yenilikçi stratejiler benimseme ve değişen müşteri beklentilerine hızlıca adapte olma gerekliliğini vurgular.
Hikaye, Ayşe'nin cesur ve doğru analizi sayesinde şirketin hatalarını görmesini ve eksikliklerini kabul etmesini sağlar. CEO ve yöneticiler, Ayşe'nin perspektifinden ders çıkararak, şirketin gelecekte başarılı olabilmesi için gerekli önlemleri alırlar. Hikaye, güncel iş dünyasında hızla değişen iş ortamında, rekabetçi koşullara uyum sağlamanın ve sürekli olarak yenilikçi stratejiler geliştirmenin önemini vurgular. Ayrıca, hataları kabul etmenin ve doğru analizler yapmanın önemli bir liderlik özelliği olduğunu gösterir.
CEO, Ayşe'nin cesaretini ve dürüstlüğünü takdir eder ve onu şirketin yenilikçilik ve dönüşüm süreçlerini yönetmek üzere bir ekip kurma görevine atar. Ayşe, yeni bir ekiple beraber, şirketin rekabetçi bir güç olarak yeniden konumlanması için kapsamlı bir strateji geliştirir ve uygulamaya başlar.
Zamanla, şirketin yenilikçilik kapasitesi artar, müşteri beklentilerine daha hızlı yanıt verilir ve yeni pazarlara açılmak için cesur adımlar atılır. Şirket, daha verimli ve rekabetçi hale gelir ve pazar payını yeniden kazanır. Ayşe, liderlik becerilerini kullanarak şirketin başarısına katkıda bulunur ve kariyerinde yükselir.
Diğer yöneticiler de Ayşe'nin cesur adımını örnek alır ve hatalarını kabul etmek, doğru analizler yapmak ve yenilikçi stratejiler geliştirmek konusunda daha dikkatli olurlar. Şirket, Ayşe'nin liderliğindeki ekip çalışması ve doğru stratejiler sayesinde başarıya ulaşır.
Not:
Hikaye, Ayşe'nin cesareti ve analitik düşünme becerileri sayesinde şirketin başarısını artırdığını ve liderlik özelliklerinin değerini vurgular. Ayrıca, hataların kabul edilmesi ve doğru analizlerin yapılmasının, başarıya ulaşmak için önemli bir adım olduğunu anlatır.
Benim fıkralarım biraz erotizm kokuyor bazı arkadaşlar bundan hoşlanmıyor. Onun için çok dikine etine erotik esprili fıkralar yazmıyorum. Bu arada formu araya araya zor buldum çöle atmış sanki medwig sileydin bari üstad araya araya bulamadım.
Ariston abi sizde olan edebî güç zeka kültür sanat vs bizde bunun kırıntıları yok maalesef üç kez okuyorum ancak anlıyorum.
>>>>>>>>>
Bir hikaye yazarken, aşağıdaki unsurları dikkate alabilirsiniz:
Ana Karakterler: Hikayenin merkezinde yer alacak ana karakterlerin kimliklerini, kişilik özelliklerini ve hikaye boyunca yaşayacakları değişimleri düşünebilirsiniz. Okuyucularınızın bu karakterlere bağlanabilmesi için onları ilgi çekici ve gelişen karakterler olarak tasarlamak önemlidir.
Konu ve Tema: Hikayenizin ana konusunu ve temasını belirleyebilirsiniz. Hangi konuyu anlatmak istediğinizi ve hikayenizin hangi tema etrafında dönmesini istediğinizi belirlemek, hikayenizin temel yapı taşlarından biridir.
Olay Örgüsü: Hikayenizin olaylarını ve olayların nasıl ilerleyeceğini planlayabilirsiniz. Hikayenin başlangıcı, gelişimi ve sonu arasındaki ilişkiyi düşünerek bir olay örgüsü oluşturabilirsiniz. Olayların mantıklı ve akıcı bir şekilde birbirine bağlanması önemlidir.
Yer ve Zaman: Hikayenizin geçeceği mekanı ve zamanı belirleyebilirsiniz. Mekan ve zaman, hikayenizin atmosferini ve duygusunu etkiler, bu nedenle dikkatlice seçilmelidir.
Dil ve Üslup: Hikayenizin dilini ve üslubunu belirleyebilirsiniz. Hangi tür bir dil kullanacağınız, hikayenizin tonunu ve duygusunu belirler. Karakterlerin konuşma tarzı, anlatım şekli ve genel üslup hikayenin akıcılığını etkiler.
Çatışma ve Çözüm: Hikayenizde bir çatışma yaratmak ve bunu çözmek önemlidir. Karakterler arasında çatışmalar, engeller veya zorluklar yaratmak, hikayenin ilgi çekiciliğini artırabilir ve okuyucuları meraklandırabilir. Bu çatışmaların nasıl çözüleceğini de düşünebilirsiniz.
Atmosfer ve Ayrıntılar: Hikayenizin atmosferini ve ayrıntılarını düşünebilirsiniz. Okuyucuları hikayenin içine çekmek için mekan, duyular, duygular ve diğer ayrıntıları kullanabilirsiniz.
Başlangıç, Orta ve Son: Hikayenizin başlangıcı, ortası ve sonunu düşünebilirsiniz. Başlangıç, okuyucuları hikayeye giriş yapacak kadar çekici olmalı, orta kısım olayların geliştiği ve karmaşıklaştığı bölüm olmalı, son ise h
Nokta: Hikayenizin ana mesajını veya noktasını düşünebilirsiniz. Hikayeniz ne anlatmak istiyor, okuyucularınıza hangi mesajı iletmek istiyor? Bu noktayı belirlemek, hikayenizin temel odak noktasını belirler.
Duygusal Bağlantı: Okuyucularınızın hikayenizle duygusal bir bağ kurabilmesi için duyguları kullanabilirsiniz. Karakterlerin hisleri, okuyucuların empati kurmasını sağlar ve hikayenizin daha dokunaklı ve etkileyici olmasını sağlar.
İç Çatışma: Ana karakterlerinizin içsel çatışmalarını ve duygusal yolculuklarını düşünebilirsiniz. Karakterlerinizin zorluklarla mücadele ederken kendi içlerinde yaşadığı çatışmalar, hikayenize derinlik katar ve karakterlerin daha gerçekçi ve karmaşık olmasını sağlar.
Sürpriz ve Beklenti: Okuyucularınızı sürprizlerle şaşırtabilir ve beklentilerini yönlendirebilirsiniz. Öngörülebilirlikten kaçınmak, hikayenizin heyecanını artırabilir ve okuyucularınızın ilgisini canlı tutar.
Düzen ve Akıcılık: Hikayenizin düzenini ve akıcılığını düşünebilirsiniz. Olayların mantıklı bir sırayla ilerlemesi, okuyucuların hikayeyi kolayca takip etmesini sağlar. Aynı zamanda gereksiz detaylardan kaçınmak ve hikayenin akışını bozacak unsurları ortadan kaldırmak da önemlidir.
Uygun Uzunluk: Hikayenizin uzunluğunu düşünebilirsiniz. Kısa bir hikaye mi yazmak istiyorsunuz, yoksa daha uzun bir roman mı? Hikayenizin uzunluğunu belirlemek, hikayenizin derinliğini ve karmaşıklığını etkileyebilir.
Karakter Gelişimi: Karakterlerinizin hikaye boyunca gelişim göstermesini düşünebilirsiniz. Karakterlerinizin başlangıçtan sona nasıl değiştiğini, olgunlaştığını veya dönüştüğünü düşünebilirsiniz. Karakter gelişimi, okuyucuların karakterlere daha fazla bağlanmasını ve hikayenin duygusal etkisini artırabilir.
Atmosfer ve Ortam: Hikayenizin geçtiği atmosferi ve ortamı düşünebilirsiniz. Okuyucuları hikayenizin dünyasına çekecek bir atmosfer yaratmak önemlidir. Ortam, hikayenizin karakterlerine, olaylarına ve duygusuna katkıda bulunan bir unsurdur.
Dil ve Üslup: Hikayenizin dilini ve üslubunu düşünebilirsiniz. Dil ve üslup, hikayenizin tonunu, anlatımını ve duygusunu etkiler. Hikayenizin hedef kitlesine uygun bir dil ve üslup seçmek, okuyucuların hikayenize daha kolay bağlanmasını sağlar.
Tema ve Motifler: Hikayenizin tema ve motiflerini düşünebilirsiniz. Tema, hikayenizin altında yatan ana mesajı ifade ederken, motifler, hikayenin tekrarlanan sembolik unsurlarıdır. Tema ve motifler, hikayenizin daha derin ve anlamlı olmasını sağlar.
Tempo ve Ritim: Hikayenizin tempo ve ritmini düşünebilirsiniz. Tempo, hikayenin olaylarının hızını ve ritmini ifade eder. Hikayenizin tempoyu ve ritmi doğru bir şekilde ayarlamak, hikayenin okuyucuları sürükleyici ve heyecanlı bir şekilde tutmasını sağlar.
Sonuç: Hikayenizin sonucunu düşünebilirsiniz. Son, hikayenizin tüm unsurlarını tatmin edici bir şekilde sonlandırması gereken bölümdür. Hikayenizin sonucu, okuyucuların hikayeyi tam anlamıyla anlamalarını sağlar.
Bu unsurlar yaratıcı bir hikaye yazarken düşünülmesi gereken temel noktalardır. Ancak, hikaye türüne, hedef kitlenize ve kendi yaratıcılığınıza bağlı olarak, farklı unsurlar da ekleyebilirsiniz. Önemli olan, hikayenizde bir denge sağlamak ve okuyucuları etkileyecek, akılda kalıcı bir hikaye yaratmaktır.
Bu hikayede bir şeyler eksik veya kurgu hataları var gibi.
Öyle romantik şeyler ChatGPT'de kolay yazdırılmıyor olabilir.
>>>>>>>
Elif ve ben, yine pastane keşfine çıktık. Bu sefer Lezzita Pastahanesi'nde deneyimlerimize devam etmeye karar verdik. Masaya oturduk ve garson bize güleryüzle yaklaştı.
Garson: "Hoş geldiniz! Bugün ne sipariş etmek istersiniz?" dedi.
Elif: "Her zamankinden farklı olsun mu?" diye bana sordu.
Ben garsona dönerek "Yok yok, her zamanki gibi olsun hiç riske girmeyelim zaten açız" dedim ve garsona göz kırptım.
Garson şaşırmış gibi yaptı "İsterseniz değişik bir şeyler getirebilirim" dedi
Ben "Hiç gerek yok, hiç riske girmeyelim" dedim.
Elif'e baktığımda biraz bozulmış olduğunu hisstettim ve başarılı bir oyun çıkardığımı anladım.
Garson samimi bir şekilde gülümsedi ve siparişimizi almak için defterini hazırladı. Ardından, bize atıştırmalık ve taze sıkılmış portakal suyu getirdi.
Elif bugünün doğum günü olduğunu unuttuğumu sanıyordu ama yanılıyordu.
Elif ve ben, Lezzita Pastahanesi'nde atıştırmalıklarızı yerken içim kıpır kıpırdı çünkü arkadaşımın doğum günüydü ve sürpriz bir planım vardı. Garson, pastalarımızı masamıza getirirken birden pashanenin ışıkları söndü ve pasta masamıza doğru ilerliyordu. Kocaman bir pasta üzerinde yanıp sönen mumlar, Elif'in yüzündeki şaşkın ifadeyi görünce gülümsememe engel olamadım.
Elif şaşkın bir şekilde "Bu ne?" diye sordu.
Ben gülerek "Doğum gününü kutlamak için sürpriz bir pasta!" dedim.
Garson, pastayı masaya koydu ve "Doğum gününüzü kutlarım!" dedi.
Elif üfleyerek mumları söndürdü yüzündeki gülümseme benim için en güzel hediye oldu. Hemen doğum günü hediyesini çıkartıp Elif'e verdim. O da sevinçle hediyesini açtı ve mutluluğunu ifade etti.
Ufak tefek yine kurgu ve anlatım hataları var gibi ama yine de güzel hikaye.
Belki ingilizce daha güzel yazar.
>>>>>>>>>
Levend, henüz lise 1 öğrencisi olmasına rağmen oldukça macera dolu bir yaz tatili geçirmişti. Okul başladığında Türkçe hocası, serbest kompozisyon ödevi verdi ve herkesin yazın ne yaptığını anlatmasını istedi. Levend, diğer arkadaşlarının neşeli yaz tatillerini anlattığı sınıfta, içinde karmaşık duygular hissetti. Çünkü yaz tatilinde bir koltuk tamircisinde çalışmıştı ve bunu belirtmekten çekiniyordu. Ancak, sonunda içindeki cesareti toplayarak, gerçeği yazmaya karar verdi. İşte Levend'in Türkçe ödevinde yazdıkları:
"Yaz tatilimde, kendi kendime bir meydan okuma kabul ettim ve bir koltuk tamircisinde çalışmaya başladım. Başta zorlandım ve tereddüt ettim, çünkü arkadaşlarımın çoğu tatillerini plajlarda, eğlence parklarında geçirirken, ben bir tamir dükkanında çalışıyordum. Ancak zamanla fark ettim ki, bu deneyim benim için çok değerliydi.
Tamir dükkanında, koltukların nasıl onarıldığını, döşenildiğini ve yenilendiğini öğrendim. Ahşap işçiliği, dikiş teknikleri, sünger doldurma, kumaş seçimi gibi birçok beceri kazandım. Usta tarafından mentorluk almak ve gerçek dünya deneyimi kazanmak benim için önemli bir fırsattı.
Ayrıca, tamirci dükkânında çalışırken farklı insanlarla tanışma şansım oldu. Müşterilerin ilginç hikayelerini dinledim ve onlarla iletişim kurarak insan ilişkileri konusunda deneyim kazandım. Her gün farklı bir müşteri ile karşılaşıyor ve sorunlarına çözümler üretiyorduk.
Bu deneyimde en çok hoşuma giden şey, yaratıcılığımı kullanma fırsatıydı. Koltukların yeniden döşenmesi sürecinde, farklı kumaş ve sünger kombinasyonları deneyerek yeni tasarımlar oluşturdum. Bu da benim için keyifli ve ilham verici bir deneyimdi.
Sonuç olarak, yaz tatilimde bir koltuk tamircisinde çalışmak belki de diğerlerinden farklıydı, ancak benim için çok anlamlı bir deneyimdi. Hem el becerilerimi geliştirdim, hem de farklı insanlarla iletişim kurma ve yaratıcılığımı kullanma fırsatı buldum. Belki de en önemlisi, kendime bir meydan okuma kabul ederek kendi sınırlarımı zorladım ve güçlü bir özgüven geliştirdim. Başta endişe ettiğim arkadaşlarımdan farklı olduğum düşüncesi, sonunda benim için bir sorun olmadığını anladım. Aslında, farklı deneyimlerin, gerçek dünya deneyimleri ve yeni beceriler kazanmanın, insanların farklı hikayelerini dinleyip empati kurmanın ne kadar değerli olduğunu fark ettim.
Bu deneyim, bana samimiyetin, kendini gerçekçi bir şekilde ifade etmenin ve kendi doğruluğunu takip etmenin önemini öğretti. Kimsenin beklentilerine uymak zorunda olmadığımı, kendi yolumu seçebileceğimi ve doğru olduğuna inandığım şeyleri ifade etmenin önemli olduğunu kavradım.
Türkçe hocamın ödevi sayesinde, içinde bulunduğum deneyimleri samimiyetle yazdım ve kendimi ifade etmekten çekinmedim. Ödevi sınıfta okuduğumda, arkadaşlarımın ilgiyle dinlediğini ve saygı duyduğunu gördüm. Kimse benimle dalga geçmedi veya küçümsemedi. Aksine, farklı deneyimlerimi anlatmanın ne kadar değerli olduğunu vurgulayarak, sınıfın diğer öğrencileriyle daha samimi bir bağ kurduk.
Bu deneyim, samimiyetin ve gerçekçiliğin önemini benim için bir kez daha vurguladı. Hava atmak veya beklentilere uymak yerine, kendimiz olmak, doğru ve samimi bir şekilde ifade etmek, ilişkilerimizi ve iletişimimizi daha anlamlı hale getirir. Herkesin farklı deneyimleri ve hikayeleri vardır ve bu hikayeleri paylaşmak, bizi daha zengin bir şekilde bir araya getirir. "
Sonuç olarak, Levend'in Türkçe ödevi sayesinde, kendi doğruluğunu takip etmenin, samimi ve gerçekçi olmanın önemini anlatan bir hikaye ortaya çıkmıştı. Levend, deneyimlerini samimiyetle paylaştığında, arkadaşları onu takdir etti ve Levend, kendi doğruluğuna sadık kalarak ve samimi bir şekilde ifade ederek, hem kendine hem de başkalarına saygı duymanın ne kadar değerli olduğunu öğrenmişti.
Üzerinde biraz çalıştım bakalım beğenecek misiniz?
<<<<<<<
Dursun dostu Temel ile sohbet ediyorlarmış:
"Temel, eğer gerçekten yabancı bir dil öğrenmek istiyorsan, en iyi yol o dilin ana vatanına gitmektir! Fransızca en iyi Fransa'da, İtalyanca en iyi İtalya'da, Almanca en iyi Almanya'da öğrenilir."
Temel düşünceli bir şekilde dinler ve sonra şaşırtıcı bir fikirle karşılık verir.
"Ama Dursun, ben hepsini birden öğrenmek istiyorum ve bunu ucuza halletmek istiyorum. Ne dersin, İsviçre'ye gidersem, İngilizce kurslarına katılırım. Orada zaten herkes birden fazla dil konuşuyor, değil mi?"
Dursun bu fikri beğenmez,
"Temel bence bu iyi bir fikir değil, geçen sene İdris de senin gibi düşünüp İsviçre'ye gitti ve kafasına göre kurslara yazıldı. Şimdi Almanca 'Bonjour' diyor, Fransızca 'Guten Tag' diyor, İtalyanca 'Hello' diyor, İngilizce 'Ciao' diyor. Hepsini birbirine karıştırıyor, insanları gülümsetiyor!"
Temel cevap vermiş
"Umarım İdris, İsviçrece düzgün öğrenmiştir".
Bu aynen ne yazıyor ise o şekilde
>>>>>
Bir müezzin ve imam, Türkiye'den Umre'ye gitmişler. Hac görevlerini tamamladıktan sonra Mekke'de bir kafe'ye gidip serinlemek istemişler. Ancak, garson ile iletişimde sıkıntı yaşamışlar çünkü garsonun bildiği diller eski Arapça, müezzin ve imamın ise Türkçe dışında başka dillere pek hakim olmamışlar.
Müezzin ve imam, garsona "şekerli çay" demek istemişler, ancak garson onları anlamamış. Müezzin, "şeker" kelimesini Türkçe-Arapça karışık kullanmış, imam da "çay" yerine Arapça bir kelime kullanmış. Garson anlamaya çalışmış ama kafası karışmış.
Müezzin: "Ağabey, lütfen bana anlatsana 'şekerli' derkene, 'sukkarli' demem mi gerekir, 'sakarli' demem mi gerekir, yoksa 'sukkerli' mi demem gerekir?"
Imam: "Hayır, hayır! 'Sekerli' demek yanlış olur. 'Helvalli' dememiz gerekir, çünkü Arapça'da 'şeker' helva demektir!"
Garson ise anlamakta zorluk çekerken bir yandan da kendi kendine gülmekten kendini alamaz. Müezzin ve imam da kahkahalarla gülerler.
Sonunda garson, kendi bildiği eski Arapça, Türkçe ve biraz da mimiklerle müezzin ve imama "şekerli çay" getirir. Müezzin ve imam, kendilerine gelen çayları alıp teşekkür ederler. Garson ise hala gülmekten kahkahalarla kafe'yi terk eder.
Müezzin ve imam, keyifle çaylarını içip anılarına gülerler ve kendi aralarında "Arapça, Türkçe ve mimiklerle iletişim kurulan kafe" anısını paylaşırlar.
Sizi burada görünce sorayım istedim
yapanın yanına kar kalırmış dercesine Volkan Dükkancık ÆOFA bist100 le alakalı
Bir aydır piyasaya nefes aldırmayan fonun kullandığı kurumlardan biri dun idari para cezasını yiyince bugün en iyi alıcı oldu.
Tesadüf de olabilir tabi.
Ekibin kalanı da bugün pek satamadı.
Bakalım haftaya nasıl bir serüven bekliyor bizi diye niyet belirtmiş.
sizce de oyuncu farklı kurum mu bulur
https://i.hizliresim.com/bpszvwk.png
Bence SPK uzun uzun inceliyor, ceza yazılıncaya kadar en az 3-4 ay geçiyor.
Burada önemli olan SPK'nın IP numaralarını takip ediyoruz mesajı vermeleri. Yani bir çok kişinin hesabını kullanıp aynı yerden işlem yapılmasını takip ediyoruz diyebilirler. Örneğin 100 kişi aynı IP'den işlem yapıyor ama bir bakıyorsun orası 100 M2 bir yer!
teşekkür ederim sayın ariston ...
Grafiği ve tabloyu görünce isyan etmemek elde değil maalesef..
https://i.hizliresim.com/505zszl.png
Hangi görüşte olursanız olun Haksızlığa susmamalıyız.
yaşanan yeni bir olay
Bir genç Siyasi hiciv içeren görseller hazırlaması nedeniyle gözaltına alınıyorsa, o ülkede ifade özgürlüğü yoktur.
@AhmetBeyefendi adlı kişiye
https://i.hizliresim.com/3q4o8u8.png
ÜFE'den arındırılmış asgari ücreti, dolar enflasyonundan arındırılmış büyümeye böldüğümüzde 2002-2014 ve 2020-2022 arasındaki ücretliyi sermayedara göre fakirleştiren politikaların sonucunu daha net görebiliyoruz.
Dipnot: Güncel GDP verisi ile son değer 1.55