Bunun sebebi temettülerin geçmiş endeks fiyatlarından düşülmemesi bence. Ama diğer hisselerde düşülmekte.
Printable View
too good to be true
bana damdan düşen birini getirin
aklıma gelenler
Herkese merhaba,
Konuyu her gün takip etmeye çalışıyorum. Güzel bilgiler paylaşılıyor. Çok değerli büyüklerimiz konuya katkıda bulunuyorlar. Fakat konudan ara sıra uzaklaşıp detaylara fazla iniyoruz. Mümkünse derinlik gerektiren konuları buradan yazmasak çok daha güzel bir başlık olacak. Artık BES ile ilgili yazılanları okumadan geçiyorum. BES başlığında yazalım yada BES ile sorulan sorulara cevap vermeyelim.
BES ile ilgili eski forumdaki başlığı koyayım ilgilenler baştan sona okuyabilir. Bütün sorulara cevaplar yer almaktadır.
http://www.hisse.net/forum/showthread.php?t=13849
yıllık reel %10 kazanç muhteşem bir performans olur bence. hem de 25 sene üst üste bunu gerçekleştirebilirsen reel olarak paranı 10 katına çıkarmış olursun ki bunu kim yapabiliyor merak ediyorum.
bu kadar iyi getirisi olan portföyün sahibi zaten fon yönetsin başka iş yapmasın:cool:
Dünyanın en büyük varlık fonu olan Norveç Varlık Fonu'nun değeri tarihte ilk kez 1 trilyon doları aştı.
Fonun CEO'su Yngve Slygnstad, "Petrol gelirlerinin ilk transferinin yapıldığı 1996 yılının Mayıs ayında fonun 1 trilyon dolara ulaşacağını kimsenin beklediğini düşünmüyorum. 1 trilyon dolara ulaşmak bir dönüm noktası ve fonun piyasa değerinde gerçekleşen büyüme etkileyici" diye konuştu
http://www.hisse.net/topluluk/showth...t=9400&page=24
linkteki sistemin son 12,5 yıllık REEL getirisi %50'nin biraz üzerinde....
Biraz matematik bilen, biraz da ayakları yere basan herkes yıllık ortalama %10 reel kazancın ne kadar büyük olduğunu anlar...ama gözünü hayal bürümüş pek çok arkadaş yıllık %10 reel kazanca burun kıvırır, %40-50 hatta %100 peşinde koşar...belki 1-2 yıl becerdigi olur...ama süreklilik sağlanamaz, günün birinde duvara toslanir..bu nedenle hedeflerin makul, risklerin yönetilebilir, kazançların sürdürülebilir olması kritik.
%10 reel kazanç da evet zor...ama bence ulaşılabilir, bunun icin mutlaka risk-getiri oranı yüksek hisse yatırımı yapılması...ancak bu yatırımın endeksin geneline yapılması da yetmez(endeks fon), uzun vadeli güzel hisseler de bulmak gerekir..,temel ve teknik analiz öğrenmek şart...hatta düşüşlere karşı portföyü korumak icin vadeli işlemlerde endeks short kontratı da yapmak gerekecektir.
Bilgiler ve fikirleriniz icin tesekkur ederim.
SM-A310F cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Politeknik 10 liradan alan , kront 1 liradan alanlar yazsa da artık konu şenlense!!!!
Sn. Cautionary ;
Çok güzel topik olmuş ; elinize sağlık.
Duayenlerden tecrübe dinlemek ; kitap,makale,sistem tavsiyesi almak ayrıca bir keyif.
Ben de 35 yaşında, 10 yıllık bir beyaz yakalıyım. İşin finansal yeterlilik kısmı ile ilgili özellikle son 3-4 yıldır çok okumakta ve araştırmaktayım . Ben biraz daha işin maddi olmayan tarafına değinmek istiyorum.
Çok beğendiğim Japon felsefesi IKIGAI varoluş amacını tanımlarken ; yaşarken
-Sevdiğiniz
-İyi yaptığınız
-Para kazandığınız
-Dünyanın ihtiyacı olan şeyleri yapmanın asıl ama olduğunu söylüyor.
Ben %70 beyaz yakalıdan farklı olarak ;
işimden nefret etmiyorum , işimi iyi yaptığımı düşünüyorum ve İzmir şartlarındaki kazancıma şükrediyorum.
Erken emeklilik hayalimin beni daha çok motive etmesi için bir yol göstericilik arıyorum aslında , belki de o yıllardır içimize işlemiş, eğitim yıllarımız ve sonraki çevremizden de beslenen korkuyu (en başta bahsettiğiniz) yenmek için bir ilaç..
Saygılarımla
Yeni bir konu konu açmak istiyorum. Reel kazanç denildiğinde enflasyondan arındırılmış kazanç olarak görmek ne kadar doğru? Büyüme hesaba katılmalı mı? ya da ne kadar katılmalı. Altın fiyatını hesaba katarsan daha doğru değerler elde edebilir miyiz?
Ben eflasyonun biraz üzerindeki getirilerin birikimi korumaya yeterli olacağını düşünmüyorum.
Eskilerin dediği gibi emekli ikramiyesi ile 3 ev alabilen memur kalmadı artık :)
%25 bir getiri bir kereye mahsus veriliyor. Getiri üzerinden değil paranın tamamı üzerinden %5-15 arası sistemden ayrıldığın yıla bağlı olarak gelir vergisi kesiliyor. Gizli yönetim giderleri var. Mesela borsa fonu aldın diyelim. BIST 100 %50 yükselir ama senin borsa fonun %23te kalır. Üstüne birde yönetim gider kesintisi. Yönetmenden parayı direk bist100 e yatırsak %50 gelecek. Bunlarin haricinde bir kaç gider kalemi daha var. Eğer sadece ev-arsa almayı yatırım olarak görmeyen iyi kötü finansal okur yazarliginiz varsa paranızı sistem cakallarina emanet etmeyin derim.
Zorunlu BES in asıl amacının Bankalara ucuz yollu kaynak sağlamak olduğunu açıklamıştı Mehmet Simsek
BES konusu çok uzadı belki ama affınıza sığınarak şunu belirtmek isterim; her yatırdığınız paraya %25 vermesiyle atıyorum 20 yıl sonra toplam yatırdığınız para üzerinden tek seferde %25 vermesi arasında kazanç açısından bir fark yok
şu fark var.
sistemde kaldığın sürece, fon işletim gidweri kesintisi alınıyor...bu para eksiden enflasyon daha yüksek olduğu için daha da fazlaydı...yani yıllık %15 getiri varken, bu işletim gideri kesintisi ayağına %2-3 kesinti yapılırdı yıllık...devlet sana 25 tl veriyor 100 tl için...sen sistemde 20 sene kalacaksan, 20 sene boyunca bu fon işletim kesintisi olacak...dolayısıyla bu katkı kuşa dönmüş olacak.
ancak..bir kere bu işletim kesintisi artık %1 altında (devlet katkısı ve likit fon gibi yönetimi kolay enstrümanlar çin)...bu nedenle kesinti yapılmış hali ile mesela likit fonda bu sene %10-11 arası getiriler mümkün..sonuçta bu parayı sene mevduat yapsan, vergi vereceksin...neti yine %11 lere gelecek...dolayısıyla artık bu yönetim kesintisi nedeniyle, uzun vadede 25 tl lik katkı kuşa dönüyor argümanı çok doğru değil ARTIK.
bir de bu katkıyı ve ya da likit fonu, mevduatı beğenmeyenler genelde hisse işlemi yapan...kendini çok iyi yatırımcı gören kitle...ama nedense 20 senedir işlem yapıp başarılı yatırımları sayesinde köşe olmuş bir adama da denk gelmedim.
insanlar şunu unutuyor...yatırım kısa soluklu bir 100 metre yarışı değil, maraton...çok iyi 100 mete koşabilirsin, ama maratonda dayanıklı olmak zorundasın, 39. km de bayılıp düşersen birinci olmayı bırak, hastaneye kaldırılırsın...bu nedenle istikrar çok önemli, bu nedenle az bile olsa devamlı reel kazanç çok önemli.
Benim gibi belli bir birikimesahip olan..yaşı 40 ı geçmiş..emeklilik modundaki birisi için ideal asset dağılımları bence şöyle olmalı,
Asset(varlık dağılımı):
1-) %20 konut(oturulan ev, ya da yazlık vs)
2-) %25 arsa-tarla vs
3-) %20 sabit getirili enstrümanlar (mevduat, tahvil-bono, euro bond)...bunun yarısı dövize endeskli, yarısı tl bazlı olabilir..BES de bu başlık altında değerlendirilebilir...sonuçta BES te ağırlıklı olarak risksiz ve çok uzun vadeli yatırımları tutma taraftarıyım...ve bu madde son liman gibi düşünülmeli, batmadıkça buradaki varlığa dokunmayacaksın.
4-) %10 gram altın,
5-) %5 binek araç
6-) %15 hisse senedi
7-) %5 likit fon
Bu maddelerden gerçek manada portföy olarak (yaniş kısa vadede birbirine dönüştürülebilir, oranları değişebilir), 3-4-6-7 dir...tüm asset lerin likit olmaması da bence önemli bir strateji...arsa, tarla vb toprak mutlaka olmalı asset ler arasında.
40 yaşında birinin emekli olup üretimden cekilmesi aslında israftir. Aziz Sancar istese 40 yaşında emekli olma şansı vardır herhalde ama kendisi su anda evini bağışlayıp bir Türk evi açmayı planlıyor. Erken emeklilik bazılarını depresyona sokabilir :)
Konu sanırım beyaz yakalı olmaktan emekli olmak. Verimli veya üretken olmaktan emekli olmak değil. Doğrumu anlıyorum sayın Cautionary?
Bu portföy enflasyonu yenip gelir yaratmakta zorlanmaz mı ? Çok defansif görünüyor.
iPhone cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Benim için beyaz yakalının erken yaşta emekliliğini garantilemesi gerekliliğinin sebebi şudur. (zannediyorum konunun amacıda budur)
Sabah 6'da kalkıp saat 8'de ki işin için 06:30'da durakta oluyorsan, saat 18:00'da işten çıktığın halde 20:00'dan önce evde olamıyorsan, eve yorgun enerjisi kalmamış bir halde gelip eşinle çocuğunla ilgilenemeden uykuya geçiyorsan, maaşın 5 lira iken sigortan 2 lira üzerinden yatıyorsa, yıllık izin vs sosyal haklarından mahrum yaşıyorsan, hayatın bir patrona yaranabilmek üzerine ise ve işe devam edebilme istikrarın onun iki dudağı arasında ise, işsiz kaldığında evinin, arabanın kredisini ödeyemeyecek duruma düşecek, maddi sorunlar evliliğini bile sarsabilecek durumda ise;
Bence 40 yaşında erken emekliliğin formülünü bul çünkü emeklilik gelmeden 50 yaşında kalp krizi, yüksek tansiyon, şeker gibi hastalıklar ile erken vefat etme ihtimalin hayli yüksek.
Ha ABD'de yaşasam, silikon vadisinde çalışsam, yıllık 150.000 usd para kazansam, internette gördüğüm gibi iş yerimde spor salonu, oyun aktiviteleri vs olsa, patronum çalışanın her hakkını düşünen bir insan olsa evet 40 yaşında emeklilik israf olur.
Ama nerede yaşadığımızı unutmayalım. :)
40 yaşında emekliliğini garantileyen insanda tamamen emekli olmaz zaten canı sıkılır, alır 10 dönüm bahçesini üretim yapar veya açar kendi küçük işletmesini ticarete başlar.
Önemli olan ticari kaygı olmadan, evime nasıl bakarım kaygısı olmadan çalışıp birşeyler yapabilmek.
Geçmişteki sayfalarda ara ara belirttim...ama gözden kaçmış olabilir.
Erken emekli derken hayattan emekli olmaktan bahsetmiyorum...Kurumsal hayattan ayrılmayı kastediyorum...Üniversite hocalığı, tarım-hayvancılık gibi yarı zamanlı işlerde çalışlmak ve sosyal-kültürel faliyetlerde bulunmak...yani maddi kaygı olmadan zevk alacağın işlerle iştigal etmek.
Bu yaz yakın bir akrabamın çocuğuna, matematik dersi verdim mesela...forumlarda başlık açıp, deneyimlerimizi genç arkadaşlarla paylaşmak da bir nevi hizmet...sosyal sorumluluk projesi diyelim....3-4 aydır bu hayatı yaşıyorum ve yine sabah 6:30 da kalkkıyorum, 6 saatten fazla uyumuyorum...pineklemek, vakti boşa harcamak yok.
İki günü aynı olan ziyandadır, felsefesi ve inancına sahip biriyim...yakın aile bireylerime daha çok zaman ayırıp, onarla daha çok ilgileniyorum.vsvs.
Nadiren de olsa, özellikle bekar olan arkdaşalarımdan bu hayata devam etme isteği olanlar da var...Maddi olarak bir zorunluluğu yok, bu şekilde daha mutlu olabileceğini düşünüyor..bu durumdakilere zaten mutlaka ayrılın demiyorum, sadece bu opsiyon sizin elinizde olsun...kalmaya ya da çıkıp gitmeye siz karar verin diyorum...bunun için de tasarruf ve yatırım şart diyorum.
inanın zaten bu durumda olan kişiler iş yerinde daha rahat terfi alıyor, yönetici tayfası kolay kolay ezemiyor..biliyor ki, çıkma özgürlüğü var, fazla baskı yapmak ters tepebilir..ben iş hayatım boyunca hiç bir yöneticimden hakaret işitmedim, saygısızlık görmedim..bunda iş yerindeki kültürden ziyade, kişinin kendisini nasıl konumlandırdığı önemli oluyor...bana hakaret edecek adam, ofisin ortasında kafayı yiyebileceğini, en azından yaptığı ters hareketin kat kat karşılığınıu göreceğini bilir..ceketini alıp çıkabilecek cesarette olduğunu yöneticilerin bilir, bu nedenle sana karşı dikkatli olurlar, ters gitmezler seninle...yönetici tayfası koltuğunu riske atacak adım atmaz..karizması da çok önemlidir onun için.
ama, 50 yaşında hala çocukların okul taksidi ile boğuşan biri olduğunuzu ve sitseler çekip gidemeyeceğinizi bilseler..her türlü angaryayı yüklerler, her türlü aşağılayıcı muameleye maruz kalabilirsiniz...hayat bu kadar acımasız oluyor bir noktadan sonra.
dedim ya, bunu mal varlığı gibi düşünmek lazım...enflasyonun 1-2 puan üzerinde olması yeterli değer artışının...kastınız 3-4-6-7 den oluşan portföyün artış oranı ise...bu portföy anflasyon+%10, yani reel %10 artış mümkün...en azından benim hedefim bu....basit bir hesapla, 3-4-7 enflasyon kadar getirse, hisse senedi reel %20 civarı getirse...toplam portföyde reel %10 tutturulabiliyor yaklaşık olarak.
kurumsal hayatta çalışmamak için önemli bir haber ve yorumlar;
https://eksisozluk.com/sekerbankin-k...a=popular&p=10
şahsen bu hayatı gören biri olarak okunmalı diyorum.
Biraz olayın tarihçesini anlatayım.
Eskiden beyaz yakalılara mesai verilirdi,sonra siz ofis elemanısınız işçi değilsiniz,ne mesaisi diyerek kaldırıldı.
Eskiden beyaz yakalılar yemek yediği restoranın fişini masraf olark verirdi,çok yediğine karar kılındı ve standart yemek fişlerine dönüldü,sonra o da masraflı bulundu 4 TL lik tabldot yeterli görüldü
Eskiden beyaz yakalılara verilen arabalar şimdinin 100bin TL segmentindeki araçlardı,şu an piyasada en ucuz bulunabilen araçlar oldu.
Eskiden beyaz yakalılara telefon hattı,telefon cihazı,neredeyse sınırsız görüşme imkanı sağlayan tarifeler verilirdi,şimdi sadece sim kart
Eskiden beyaz yakalılara araç verildiyse hafta sonları kullanımı sorulmazdı,hatta gezip tozması için ek benzin ödeneği veren firma bile duydum.şimdi bakkala gittiğinin kilometresi hesap sorulur oldu
Eskiden yılık primler,full+full bayram sepetleri dağıtılırdı
Eskiden 1 kişinin işini 1 kişi yapardı,şimdi 3 kişinin işi 1 kişiden istenir oldu
Eskiden beyaz yakalılar kart basmazdı şimdi GPS ile WCye gitmesi takip edilir oldu
Eskiden beyaz yakalılar istifa edip şirket değiştirebilirdi,şimdi nerdeyse ömür boyu bağlayıcı,ceza maddeleri içeren sözleşmelerle ömür boyu şirkete bağlılıkları sağlandı
Eskiden delikanlı gibi adam kovarlardı,şimdi mobbing ile tazminatını bırakıp gitmeni isterler
Eskiden ağır iş dallarında yıpranma payı olurdu,erken emeklilkik imkanı olurdu,şimdi hepsi kaldırıldı
Eskiden memurlar beyaz yakalılara özenirdi,şimdi beyaz yakalılar memurlara özenir
Elbette daha absürt şeylerin yaşanmış olması veya halen birkaç iyi iş sahibi olan olabilir ancak geçmişteki durumla şimdi gelinen durum,şirketlerin ortak kararlarıyla gerçekleştirilmekte,sanki hepsi toplantı yapıp ortak karar almakta bu şekilde şimdiki duruma gelinmiştir.Bu zamanda genç bir beyaz yakalı olmak istemezdim,o sebepten boynuna halka takılmadan önce,başarabilen kendi işini kurmalı.Ayrıca şimdiki aklım olsa işimi hakkıyla yapmak,aldığım ücreti fazlasıyla haketmek adına kendimi o kadar yıpratmazdım.Unutmayın ki şirketler beyin avcılığı değil keriz avcılığı peşinde
We buy things we don't need with money we don't have to impress people we don't like.
Syg,
As technologies and methods advanced, workers in all industries became able to produce much more value in a shorter amount of time. You’d think this would lead to shorter workdays.
But the 8-hour workday is too profitable for big business, not because of the amount of work people get done in eight hours (the average office worker gets less than three hours of actual work done in 8 hours) but because it makes for such a purchase-happy public. Keeping free time scarce means people pay a lot more for convenience, gratification, and any other relief they can buy. It keeps them watching television, and its commercials. It keeps them unambitious outside of work.
We’ve been led into a culture that has been engineered to leave us tired, hungry for indulgence, willing to pay a lot for convenience and entertainment, and most importantly, vaguely dissatisfied with our lives so that we continue wanting things we don’t have. We buy so much because it always seems like something is still missing.
Western economies, particularly that of the United States, have been built in a very calculated manner on gratification, addiction, and unnecessary spending. We spend to cheer ourselves up, to reward ourselves, to celebrate, to fix problems, to elevate our status, and to alleviate boredom.
Can you imagine what would happen if all of America stopped buying so much unnecessary fluff that doesn’t add a lot of lasting value to our lives?
The economy would collapse and never recover.
http://www.raptitude.com/2010/07/you...been-designed/
Syg,
Beyaz yakalinin mutsuz olmasi icin kasten gunde 8 saat calistirildigini, bu mutsuzlugun da tuketim olarak giderilmeye calisildigini daha 21 yasinda iken anlamistim.
Syg,
Hayır şirketler ortak karar almıyorlar. bütün bu hinlikler gene beyaz yakalıların kafasının altından çıkıyor.ilk olarak beyaz yakalılar fazla para ve prim kazanmak için hadi performans ölçelim dediler ve bütün ****lik oradan başladı. performans deyip, önce atıl düşündükleri adamları kapının önüne koydular. sonra kalanlara ekstra işler yüklediler. tabi bunun karşılığında şirket onlara bonusları çaktı. ancak ilerleyen yıllarda verimlilik arttırılamayınca sıra kendilerine geldi. olay etme bulma dünyası olarak özetlenebilir
Topigin ana mesajını kavrayamayanlar, ya da niyeti uzum yemek olmayanlar...yazılanları faydalı bulmuyorsanız okumazsınız olur biter..güzel bir ortam oluştu topikte, lütfen gölge etmeyin!!!
evet, beyaz yakanın en büyük problemidir. kendi için değil, etrafı için yaşaması. ihtiyacı olmayan şeyleri alıp, kendini kandırması.
bizim millet tasarruf konusunda pek gelişmiş değildir, fakat eğitimli kesimde de aynı problem bulunuyor. bugün 80'ler civarı doğumlu nesildeki arkadaşlara sorsam bir çoğunun kenarda parası vardır ama olası bir kriz anında, işsizlik, hastalık vs. buna yetecek miktarda meblağ birçoğunda bulunmaz.
bu arkadaşların gereksiz harcama kalemlerini şöyle tespit ettim:
1-eve rahatça kız atayım, etrafa havam olsun amacıyla merkezi yerde kiraya çıkıp 2000-3000 tl arası kira vermek.
2-ev eşyalarını en pahalı yerlerden almak (lazzoni, kelebek, ikea vs)
3-rahatça kız tavlayayım, etrafa havam olsun amacıyla kredi çekip audi, wolksvagen,bmw gibi arabalara 100-150 bin tl para gömmek
4-arabanın benzin masrafları
5-öğlen yemeklerini çok kazık yerlerde yemek.
6-evde yemek yapmayıp sürekli dışarıda yemek
7-sürekli kahve içmek. dostlarla kahve keyfiiii yapmak. ülkece kahve dükkanı modasına kapıldık maalesef. bu dükkanlar her zaman dolu. kahveler 7 tl'den, aperatifler 10 tl'den başlıyor.
bu şekilde yaşayan arkadaşlara yaptığım beyin yıkamalarda şöyle diyorum. senin saatine kaç para ödeniyor ve sen bunun için kaç gün kaç ay çalıştın? herkes her şeyin farkında ama maalesef algılar öyleki bu bol para dönemi hep sürecek, kredi muslukları hep açık kalacak sanıyorlar. su akarken küpü dolduranlar, belki 10 yıl sonra küçük hatta mikro warren buffet'lar olacaklar:halay:
o yüzden her şeyin farkında olan azınlık kesim bence karşıttır. karşıt yatırım kitabında da anlatıldığı gibi, herkes bir yere yönlenmişken, sen çıkıp çoğunluğa zıt şeyler yaptığın anda toplum tarafından yani sürüden dışlanan koyun gibi oluyorsun.
-aaa senin araban yok mu, aaa sen orada mı oturuyosun, aaa sen evde mi yiyorsun, aaa maldivlere hiç gitmedin mii, bence chai tea latte muhteşem.
yani toplum diyorki haydi dostum bu saadet zincirine katılsana. bak ne güzel para harcıyoruz. yarını düşünme. carpe diem. nerede instagramım??
topiğe yazanlara, topiği okuyanlara, topiği oluşturana, yani tüm karşıtlara selamlar :)
Sirketler beyaz yakalinin kendini zengin hissetmesi icin ona bazi seyleri veriyorlar, mesela sirket arabasi, mesela ozel saglik sigortasi.
Bu sekilde hem bu insanlari kendilerine baglamis oluyorlar, kendilerine bagimli yapiyorlar, hem de giderleri vergiden indiriyorlar.
Syg,