Kimse ile tartışmak niyetinde değilim, bilinsin. Şahsi görüşlerimi paylaşıyorum. Herkesin görüşü kendini bağlar.
Ülkemizin yakın tarihini gayet iyi bilen ve "profesyonel" siyasiler dahil kimseye pabuç bırakmayacak birisinin demokratik bir ortamda şahsi bir görüşü olarak algılansın.
Referandum konusunda, ideolojik yobazlık ketenperesine düşmeden, mevcut durum ile taslak maddeleri teker teker inceleyerek karar vermek gerekir.
Burada (sitede) derin ve ağır bir muhalif anlayış hakim. Kah göstere göstere, kah çaktırmadan belli bir görüş baskılanıyor.
Kim ne derse desin, şu anda sistem sakat. Yönetim krizlerine gebe. Zaten öyle dizayn edilmiş bir darbe anayasası ve yönetim sistematiği bulunuyor. Bir de Cumhurbaşkanını doğrudan halkın seçmesi ile Başbakan-Cumhurbaşkanı çatışması ihtimali iyice güçlendi. Eskisi gibi Cumhurbaşkanının TBMM tarafından seçilmesi de bu saatten sonra mümkün değil. O sistematik otomatik kriz üreteci idi.
Sakat sistemi düzeltmenin yönü bu referandum mu? Daha iyisi önerilene kadar maalesef bu. Bütün işi gücü "istemezük" olan, hiç bir alternatif öneri sunmak gibi bir derdi bulunmayan, doğru veya yanlış her öneriye ve çalışmaya çoğu yalan yanlış argümanlarla karşı çıkan bir muhalefet anlayışı da ortada. Buradaki pek çoğu katılmayabilir ama zihnini yoklasın o halde. Muhalefetin hangi alternatif önerisine şahidiz?
Yok "tek adam" olacakmış, yok "diktatörlük" gelecekmiş.. Kimse martaval okumasın. Bu kafa Menderes'e de "diktatör" dedi, Özal'a da "diktatör" dedi. Erdoğan'a da "diktatör" dedi. Bu ülkeye diktatörlük kaç defa gelecek? Oysa bu ülkenin tarihinde gerçek diktatörler de oldu... Zülfiyare dokunur... Burası gerçekleri tartışabilecek olgunlukta bir site olmaktan maalesef hala çok uzakta.. Merak eden siayset terminolojisi açısından "dikta" ve "diktatör" tanımlarına bir baksın, bir de tarihimizdeki uygulamaları ve dönemleri önyargısız olarak kıyaslasın diktayı da diktatörleri de görür amma ne bu dürüstlük ne de bu zihniyet çoğumuzda henüz mevcut değil...
Bununla birlikte, önümüzdeki referandumda dileyen "evet" der, dileyen "hayır".. Yeter ki konuyu dürüstçe değerlendirelim.
Muhalefet tarafında gerçekçi, elle tutulur bir argüman görememenin acziyeti üzüntü verici... Bu kafaya göre zaten "dikta" ile yönetildiğimiz için hiç bir etkisi de yok iddialarının... Ölmüş eşek kurttan korkmaz. Korkmamalı... Menderes'ten beri ölmüş eşeği yalanlarla korkutmaya çalışıyorlar, gelişsinler artık biraz...
Benim referandumdaki oyumu belirleyen kriter şu:
7 Haziran seçimlerinde bu ülkede bırakalım koalisyonu, hükümet bile kurulamadı. Mevcut sistem içerisinde bu tehlike de var. 1 Kasım seçimlerinde halk gerekli aksiyonu almasaydı şu an siyasi kriz içerisindeydik.
Artık bu ülkede koalisyon olması bile değil, hükümet kurulamaması gibi bir tehlikeyle karşılaşmak istemiyorum. Bunun için EVET..
"dikta" ve "diktatör" palavralarına da zerre kadar inanmıyorum, iddia sahiplerine göre zaten "dikta" var... Hatta bu iddia sahipleri, 2007 senesinde, yargı-bürokrat-muhalefet işbirliği ile 367 kepazeliği icad ederek TBMM'ni yani parlamentoyu bizzat kendileri kilitlemişti... İşe bakın ki, "dikta" sahipleri parlamentoyu çalıştırmak istediğinde sözde demokrat(!)lar parlamentoyu kilitlemişti, "dikta" sahipleri referanduma yani halka soralım dediğinde "demokrat(!)lar halka sorulmasın diye kıvranmıştı...
Şimdi de nasıl bir "dikta" ise, halk karar versin diye anayasa değiştirmeye çalışıyor; diktadan şikayet eden "demokrat" muhalefet Mecliste kürsü işgal ediyor, bacak ısırıyor; TBMM aşamasında engel olamayınca, referandum kararı onaylanmasın diye yırtınıyor. Karar çıkınca da bir tanecik makul, gerekçeli, taslak değişiklik önerisi ile hazır elde bulunan anayasayı kıyaslayan eleştiri öne süremiyor; ihtimal hesapları ile Menderes'ten beri alışık olduğumuz "diktatör" masalına sığınıyor..
Oysa 1925-1950 arasını tarafsız bir gözle, ideolojilerden bağımsız bir zihinle, siyaset bilimi açısından değerlendirebilen biri, muhalefetin 1950'den beri seslendirdiği (ki, halk o tarihten itibaren hiç bir zaman bu siyasi duruşu tek başına iktidar ile ödüllendirmemiş ve sürekli muhalefette bırakmıştır) her iddianın bizatihi gerçekten yaşatıldığını ibretle görecektir... Bunu görebilmek ne yazık ki bazılarımız için henüz mümkün değil... "tarafsız bir gözle, ideolojilerden bağımsız bir zihinle, siyaset bilimi açısından değerlendirebilen biri" olmak gerek...
Sonuç ne olursa olsun, milletin dediği olur. İster "hayır", ister "evet".. Her iki sonuç da başımızın tacıdır. Ancak, bugün "hayır" diyenlerin, muhtemel bu sonuç çıktığında, hazırdaki sistem krizlerini nasıl çözeceklerini de izah edebilmesi gerekir... Çok bekleriz ama gerekir...