-
ÖYLE BİR ÖLSEM !
Öyle bir ağlasam,
Öyle bir ağlasam ki çocuklar
Size hiç gözyaşı kalmasa..
Öyle bir aç kalsam,
Öyle bir aç kalsam ki çocuklar
Size hiç açlık kalmasa..
Öyle bir ölsem,
Öyle bir ölsem ki çocuklar
Size hiç ölüm kalmasa..
Aziz NESİN
-
Bir gün geleceğim ve bir haber getireceğim.
Damarlarda umut olup şöyle haykıracağım:
Ey sepetleri uykuyla dolular! Size elma getirdim, güneşin kırmızı elmasını.
Geleceğim ve dilenciye yasemin çiçeği vereceğim
Cüzzamlı güzel kadına da küpesinin tekini.
Âmâya, bahçenin ne izlenilesi olduğunu anlatacağım!
Seyyar satıcı olup sokakları gezeceğim ve şöyle haykıracağım:
Şebnem, şebnem, şebnem!
Eğer yolcu, gerçekten ne kadar karanlık bir gece, derse
Ona yıldızla bezeli bir gök vereceğim.
Köprüdeki sakat kızın boynuna Büyükayı’yı takacağım.
Dillerde her ne kötü söz varsa toplayacağım.
Bütün duvarları yıkacağım.
Hırsıza diyeceğim ki: yükü gülümseme olan bir kervan gelmekte.
Bulutları deleceğim ve
Gözleri güneşle, gönülleri aşkla, gölgeleri suyla, dalları rüzgârla düğümleyeceğim
Ve çocukların uykularını cırcır böceklerinin ötüşüyle.
Uçurtmaları semada havalandıracağım.
Saksılara su vereceğim.
Geleceğim ve atlara, ineklere, nazlı yeşil otlar vereceğim.
Susamış kısrağa şebnem kovasıyla su getireceğim.
Yolda ki yaşlı eşeğin gözlerinin etrafındaki sinekleri ben kovacağım.
Geleceğim ve her duvara bir karanfil asacağım,
Her pencerenin önünde şiir okuyacağım,
Her kargaya bir çam vereceğim.
Yılana kurbağanın ne kadar görkemli olduğunu anlatacağım.
Barıştıracağım,
Tanıştıracağım,
Ve gideceğim.
Umut olup seveceğim.
Sohrab Sepehri
-
Dört Güvercin
geldi dört güvercin
suda yıkanmak için.
Su mahpusane yalağındaydı.
ve güneş
güvercinlerin
gözünde, kanadında, kırmızı ayağındaydı.
* * *
girdi dört güvercin
yıkanmak için
suyun içine.
ve kederli toprakta dört insan
baktı dört güvercine.
* * *
Güvercinler hep beraber
güneşi taşıyıp kırmızı ayaklarında
uçabilirler.
Durdurmaz onları demir ve duvar.
Güvercinlerin yumuşak kanatları var.
Ve kanatlar
Şimdi burda, şimdi damın üzerinde.
İnsanların kanatları yok
İnsanların kanatları yüreklerinde.
* * *
Dört güvercin
güneşe varmak için
yıkandı, uçtu sudan.
İstanbul Tevkifhanesi.1938
Nazım Hikmet
-
Kıran vurdu memleketi
Zalimler hakan olmuştur
Yedikleri yoksul eti
İçtikleri kan olmuştur
Kula kulluk etmeyenin
Vicdanını satmayanın
Haram lokma yutmayanın
Mekânı zindan olmuştur
Yalan dolan yazıp çizen
Kudretliye övgü düzen
Dün dinsizim diye gezen
Bugün Müslüman olmuştur
Emeksiz zengin olanın
Kitapsız bilgin olanın
Sermayesi din olanın
Rehberi şeytan olmuştur
Haramisi, soyguncusu
Uğursuzu, vurguncusu
Cellat ruhlusu, soysuzu
Bakan, sadrazam olmuştur
Korkan varsa konuşmaya
Anlam yükleyip susmaya
Gerek kalmadı korkmaya
Çünkü korkulan olmuştur
Sesime kulak ver gülüm
Tutsaklığa yeğdir ölüm
Nerde varsa böyle zulüm
Çaresi isyan olmuştur.
Ataol BEHRAMOĞLU
-
Federico Garcia Lorca, İspanya İç Savaşı'nın başlangıcında 38 yaşındayken Franko faşizmi tarafından tarafından kurşuna dizilmeden bir kaç saniye önce...
(5 Haziran 1898-19 Ağustos 1936)
Özgür olmayan insan nedir?
Söyle bana, Marina.
Söyle seni nasıl sevebilirim.
Özgür olamazsam?
Sana kalbimi nasıl açabilirim.
Bu yürek benim değilse?
-
Birçoğunu okudum. Çok güzel ve özel diziler...
-
Maviye
Maviye çalar gözlerin,
Yangın mavisine
Rüzgarda asi,
Körsem,
Senden gayrısına yoksam,
Bozuksam,
Can benim, düş benim,
Ellere nesi?
Hadi gel,
Ay karanlık...
İtten aç,
Yılandan çıplak,
Vurgun ve bela
Gelip durmuşsam kapına
Var mı ki doymazlığım?
İlle de ille
Sevmelerim,
Sevmelerim gibisi?
Oturmuş yazıcılar
Fermanım yazar
N'olur gel,
Ay karanlık...
Dört yanım puşt zulası,
Dost yüzlü,
Dost gülücüklü
Cıgaramdan yanar.
Alnım öperler,
Suskun, hayın, çıyansı.
Dört yanım puşt zulası,
Dönerim dönerim çıkmaz.
En leylim gecede ölesim tutmuş,
Etme gel,
Ay karanlık...
Ahmed ARİF
-
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri