Neden Türk hekimleri hastalarını iyileştirdikten sonra ‘’taburcu’’ ederler;
‘’gitsin’’, ‘’evci’’ gibi kelimeler kullanmazlar, nedir sebebi, hiç aklınıza geldi mi?
Taburcu kelimesinin çok hüzünlü bir hikayesi vardır aslında.
Özellikle 1. Dünya ve Çanakkale Savaşı sırasında ülkenin tıp eğitimi veren tek kurumu Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane, hocalarını, öğrencilerini cepheye yolluyor, eğitime ara vermek zorunda kalıyor, binası ise tamamen hastaneye dönüşüyordu.
Sadece cephede savaşmakla kalmıyor, savaş olmadığında ya da geride kalan kıdemsiz tıbbiyeliler, direnişte bizzat çalışıyorlardı.
İzmir’in işgalinin üç gün sonrası, 18 Mayıs 1919’da, okulda hararetli, hüzünlü konuşmaların yapıldığı, hemen direniş gruplarının örgütlendiği bilinir.
Ülkede herkes askerdir, eli silah tutan tüm erkekler savaştadır.
Artık gerçek kurumsal düzeydeki hastaneler, askeri hastaneler olmuştur. Ülkenin her yanındaki cephelerde tüm hekimler subaydır, askerdir.
Yaralılar iyileştirilir, komutan hastalarını, askerlerini dolaşır. Hastanede, kışlada, revirde, cephede, çadırda, savaşta. Tabip subay, iyileşenleri, tekrar silah tutabilecekleri savaşa, taburuna yollar. Yani ‘’taburcu’’ eder.
Başka hiçbir milletin, ülkenin hastanesinde, hastalar iyileştiklerinde "taburcu’’ edilmez.
Ordusunu, askerini, bağımsızlık mücadelesini, tüm aziz gazi ve şehitlerini, yaşamının içine böylesine sindirmiş başka bir millet yoktur.
Yer İmleri