Sayfa 3/4 İlkİlk 1234 SonSon
Arama sonucu : 29 madde; 17 - 24 arası.

Konu: Edebiyat Haberleri...

  1. #17
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Türkiye
    Gönderi
    10,163
    Blog Entries
    12


    Tarihi değeri çok yüksek bir fotoğraf:

    Ayaktaki Şinasi.

    Oturanlar: Namık Kemal ile Ziya Paşa.

    Ayaktaki Ebuzziya Tevfik.

    En sağdaki Recaizade Ekrem, Abdülhak Hâmit.


  2. #18
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Türkiye
    Gönderi
    10,163
    Blog Entries
    12

  3. #19
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Türkiye
    Gönderi
    10,163
    Blog Entries
    12




  4. PUSULA
    Annemin öldüğü yaşı çoktan geçtim
    suyun vefası ve acılar
    -bir de gökyüzü
    çocuklarım olsa da

    Babamın öldüğü yaştayım artık
    gurbeti sıla, sılası hicran
    Bir de yalnızlık
    arkadaşım olsa da

    Rüzgârlar yazsın aşkımı

    Ama gönlüm hâlâ
    oğlumun âşık olduğu yaşta
    -sevdanın pusulası
    anılarım olsa da

    İki güvercin ey ömrüm
    yılların omuzuna tünemiş
    biri hayat, öteki ölüm
    yaşadığım olsa da

    Biri Refik, öteki Durbaş aslında



    Refik DURBAŞ


    Güle güle Usta.

  5. #21
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Türkiye
    Gönderi
    10,163
    Blog Entries
    12


    İnsanın çocuğuna gösterip "bak yavrum, Rus edebiyatı" diyeceği muhteşem bir fotoğraf.

    Soldan sağa: Tolstoy, Gorki ve Çehov,,,



  6. Nâzım Hikmet’in doğum günü ile ilgili olarak pek çok farklı tarih verilmektedir. Bunlardan biri Kemal Sülker’in Şair Nâzım Hikmet adlı incelemesinde ileri sürdüğü bir iddiaya dayanmaktadır: “Doğum yılı 1901’dir. Yakınlarının belirttiğine göre yılın kasım ayında dünyaya gelmiş, ancak 30-40 gün için bir yaş olmasın diye aile çevresinde doğumu 1902 olarak konuşulmuştur. Doğum günü kesin olarak bilinmemektedir. Ancak Nâzım Hikmet ilkokul sonlarına doğru yaş gününü merak etmiş, kendisine 20 Kasım tarihi söylenmiştir.” (Kemal Sülker, Şair Nâzım Hikmet, May Yayınları, İstanbul 1976).

    İçlerinde Memet Fuat’ın da olduğu birçok yazar tarafından benimsenmiş olan bu iddianın iler tutar hiçbir yanı yoktur. 20 Kasım 1901 tarihinin o yıllarda resmî olarak kullanılan Rumî takvimdeki karşılığı 7 Teşrinisani 1317’dir. Teşrinisani bu takvime göre dokuzuncu aydır. 20 Ocak 1902 ise 7 Kânunusani 1317’dir. Kânunusani onbirinci aydır. Miladî takvime göre yıl değişse de Rumî takvime göre hâlâ 1317 yılı devam etmektedir. Dolayısıyla çocuğun yaşı devlet katında değişmiş olmaz. Görüldüğü gibi 20 Kasım ya da 20 Ocak tarihleri hiçbir belgeye veya kanıta dayanmamaktadır.

    Birçok kaynakta 15 Ocak 1902 olarak geçen Nâzım Hikmet’in doğum günü, son yıllarda, 17 Ocak 1902 olarak kabul edilmeye başlandı. Bunun da çok haklı bir gerekçesi vardı: Nâzım Hikmet’in eniştesi Memduh Bey’in, çocuğu Celalettin Ezine için tuttuğu günlükte bir not yer almaktaydı. Bu notta aileye yeni bir bireyin katıldığı, Celile Hanım’ın doğum yaptığı yazılıydı. Doğum Memduh Bey’le Celalettin’in Hikmet Bey’in evlerine gittiği sırada olmuştu. Bebeğin adı da “Mehmed Nâzım” konulmuştu (Memduh Ezine, Aile Günlüğü, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2011, s. 59).

    Günlükteki bu notun 4 Kânunusani 1317 tarihli güne ait olduğu görülünce bunun karşılığı olan 17 Ocak 1902 Nâzım Hikmet’in doğum günü ilan edildi. Ayrıca günlükte 2 Mart 1902 tarihli notun altında Nâzım Hikmet’in bebeklik resmi vardı. Hikmet Bey oğlunun ağzından fotoğrafın altına şöyle yazmıştı: “Muhterem Enişte Beyim ile Muazzez Hanım Halama elli üç günlük resmimi takdim ederim. 27 Şubat 317 Mehmed Nâzım” (A.g.e., s. 61).

    Fotoğrafın altındaki tarih 27 Şubat 1317, yani 12 Mart 1902’dir. 17 Ocak’tan 54 gün sonra. Ama acaba Hikmet Bey bu notu yazdığı tarihi mi kaydetmişti, fotoğrafın çekildiği tarihi mi?

    Yine günlükte, 28 Ocak 1903 tarihli notun üstünde Nâzım ile Celalettin’in birlikte çektirdikleri bir fotoğraf daha vardır. Memduh Bey bu fotoğrafın Nâzım bir yaşına bastığı zaman çekildiğini yazar (A.g.e., s.75). Bu farklı tarihlerde kaydedilmiş notların tümü göz önüne alındığında, tek başına Memduh Ezine’nin günlüğünden yola çıkarak kesin bir tarih belirlemenin güç olduğu görülmektedir. Ancak yakın zamanda bu durum değişmiştir.

    Yeşim Bilge ve arkadaşları Piraye Koleksiyonu’ndan Nâzım Hikmet’in not defterlerini (Nâzım’ın Cep Defterlerinde Kavga, Aşk ve Şiir Notları (1937-1942), Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2018) hazırlarken bazı mektup ve fotoğrafları da ortaya çıkardılar. Bunlar arasında Nâzım Paşa tarafından oğlu Hikmet Bey’e gönderilen bir telgraf ve bir mektup vardır. Telgraf 15 Ocak 1902’de Paşa’nın mutasarrıf olarak görev yaptığı Kayseri’den Selanik’e çekilmiştir. Mektup ise ertesi gün, yani 16 Ocak tarihlidir. Telgraf şudur:

    “Selanik Mesâlih-i Ecnebiye Müdiriyetine

    Cenâb-ı Hak maa-aile mes’ûd ve muammer eyleye bilutfihi’l-kerîm oğlumun ismi Mehmed Nâzım olacaktır.

    Mehmed Nâzım”

    Bu telgraf ertesi gün Selanik’e ulaştığında (3 Kânunusani 1317) Nâzım Paşa aşağıdaki mektubu yazar:

    “Oğlum cenâb-ı vâcibü’l-vücûd maa-aile mes’ûd ve muammer buyursun Mehmed Nâzım için tensip edeceğiniz bir şey alınmak üzere on adet Osmanlı lirası posta ile gönderildi. Bileti melfûftur. Nâzım’ın benim tarafımdan öpülmesini ve eltâf-ı celîle-i hazret-i risâlet-penâhîye tevdî olunarak her hidmetinin besmele ve salât ve selâm ile görülmesini rica ederim.

    Celîleciğin kemâl-i afiyetle kurtulduğundan dolayı eltâf-ı sübhâniyyeye azîm teşekkür ederiz. Celîle’nin mübarek kalbi ve cenâb-ı hakka i’tisâmı ve nebî-i kerîm ve azîm efendimiz hazretlerine olan ubûdiyeti kendisine her işi hayırlı ve kolay edeceğinde şüphe yoktur. Kemâl-i hürmetle gözlerinden öperim. Dün akşam telgrafı alınca validenizin döktüğü mesrûriyyet yaşları görülecek şeylerden idi. Güzide’nin sevincinden sıçraması dahi pek hoş idi. Bilmem Celâlettin kıskanacak mı Nâzım’ın ağabeyisi cümlemizin gözümüzün bebeği olan Celâlettin elbette kardeşini kıskanmaz. Böylece kendisine anlatınız. Mediha’ya mufassal mektup yazıyorum gözlerinden öperim. Memduh biraz yalnız kalır sanırım. Elbette Mediha Celîle’yi yalnız bırakmaz. Nâzım için sıfat-ı pîr-i destgîr efendimizin nüsha-i kebirini ısmarlamıştım gelince gönderirim. Nâzım’ın tarihi şudur:

    Mehmed Nâzım ism ü mahlasın koydum âna Nâzım

    Hafîdim doğdu üç yüz on dokuz Şevvali dördünde

    Bunu bir levhaya ipekle yazdıracağız. Celâlettin’in tarihini dahi öyle yaptıracağız. Mufassal mektup bekliyoruz. Baki var olunuz oğlum.

    Fi 3 Kânunusani 317

    Mehmed Nâzım

    [üst tarafta] Posta olmadığından poliçe aldık melfûfdur.”

    Bu mektuptaki en dikkat çekici yer Paşa’nın düştüğü tarihtir: Nâzım’ın Hicrî tarihle 4 Şevvâl 1319’da doğduğunu söylüyor. Bu tarih 14 Ocak 1902’dir. Bu tarihi Paşa bir karta “Celileciğe” ithafıyla yazıp göndermiştir. Bu kart Nâzım Hikmet’in 1921’de Moskova’da çekilmiş olan bir fotoğrafının altına yapıştırılmış olarak Piraye Koleksiyonu’nda bulunmaktadır.

    Bu, Nâzım Paşa’nın torunlarına isim vermesi ve onların tarihini yazmasının ilk örneği değildir. Celâlettin Ezine’nin adını da o koymuştur. Onun için yazdığı tarih de şöyledir:

    “Celâleddin Mehmed koydum ism ü mahlâsın Nâzım

    Hafîdim doğdu Nisan on yedide üç yüz on beşte”

    Özetlersek; 14 Ocak’ta Hikmet Bey Selânik’ten Kayseri’ye, babası Nâzım Paşa’ya, doğumu telgrafla haber verir. 15 Ocak’ta Paşa doğan çocuğa “Mehmed Nâzım” adı verilmesini telgrafla bildirir, 16 Ocak’ta da uzun bir mektup yazar. 17 Ocak’ta Memduh Bey günlüğüne Mehmed Nâzım’ın doğduğunu kaydeder, ama bugün doğdu demez. Zaten 20 gündür günlüğüne bir şey yazmamıştır.

    Bunların dışında Nâzım Hikmet’in doğum gününün 15 Ocak olma ihtimali de vardır. Bu ihtimal Nâzım’ın Piraye Koleksiyonu’nda bulunan bir yaşındaki bir fotoğrafının arkasında yer alan nottan ileri gelmektedir. Fotoğrafın arkasına Hikmet Bey tarafından “Oğlum Nâzım’ın bir yaşlık resmidir. 2 Kânunusani 318” yazılmıştır. Bu tarihin karşılığı Miladî takvimde 15 Ocak 1903’tür. Ancak bu tarih fotoğrafın çekildiği tarih midir, Hikmet Bey’in fotoğraf eline geçtiğinde yazdığı tarih midir, ya da fotoğraf tam gününde çekilmiş midir, bunu bilmek mümkün değildir.

    Nâzım Hikmet’in 53 günlük fotoğrafına gelince, Memduh Ezine’nin günlüğünde yer alan bu fotoğrafın, yine Piraye Koleksiyonu’nda bulunan iki kopyası her şeyi açıklamaktadır. Fotoğraftan bir kopyayı babasına gönderen Hikmet Bey oğlunun ağzından şöyle yazmıştır:

    “Muhterem büyük pederim ve büyük validemin ayaklarını öperim. Elli üç günlük resmi takdim ederim. Şubat 317 Mehmed Nâzım”

    Fotoğrafta gün belirtilmediği için ne zaman gönderildiğini bilmiyoruz. Ancak Hikmet Bey’in elinde tuttuğu ikinci bir kopyada fotoğrafın çekildiği tarih vardır: “23 Şubat 317’de aldırılmıştır.” Bu tarihin karşılığı 8 Mart 1902’dir, yani 14 Ocak’tan 53 gün sonra. Fotoğrafın üzerindeki tarih, Nâzım Paşa’nın 16 Ocak’ta yazdığı mektupta kaydettiği 14 Ocak tarihini doğrulamaktadır. Yakın zamanda ortaya çıkan bu iki önemli belge Nâzım Hikmet’in doğum tarihi konusundaki belirsizliğin giderilmesine ve kesin bir tarih açıklanabilmesine imkân vermiştir. Bu iki belgeye dayanarak Nâzım Hikmet’in gerçek doğum tarihinin 14 Ocak 1902 olduğunu söyleyebiliriz.

    Yücel DEMİREL

    http://www.tustav.org/2019/01/14/iyi-ki-dogdun-nazim/

  7. #23
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Türkiye
    Gönderi
    10,163
    Blog Entries
    12
    Dahi yazar Tolstoy'un ölmeden önceki son hallerinin ve ölüm döşeğini gösteren video.

    Giderken insana son sözleri kendi sesinden...


    https://www.facebook.com/benceyadase...8011586601013/

  8. #24
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Türkiye
    Gönderi
    10,163
    Blog Entries
    12
    Kitapsever için bir alım fırsatı...

    İdefix'te yirminci yıl kampanyası.

    https://www.idefix.com/?gclid=EAIaIQ...SAAEgLR5fD_BwE

Sayfa 3/4 İlkİlk 1234 SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •