-
Kemoterapi odası önünde bekliyorum. Sandalyede otuz, otuz beş yaşlarında bir genç. Bitkin.
-
-
- "Sağ olun." Ben onun hastalığının derecesini sormaktan çekiniyorum, o bunu anlamış gibi devam ediyor konuşmaya: "Çok zor! Göğüs kafesimdeki kemikler kül gibi ufalanmış. Göğüs kafesime üç tane platin attılar. Her hafta buraya gelip zehir alıyorum, almasam olmaz."
-
Ben, "Bir arkadaşım vardı, sizin gibi, iyileşti gitti. Şimdi tıp çok ilerledi" diyorum. Yalan söylüyorum, yutkunarak.
-
Bir müddet susuyoruz. "Halbuki, diye devam ediyor, köy çocuğuyum, Zonguldak'ın köyünden geliyorum bu Ankara'ya. Her gün köyümüzün tereyağını, balını, kaymağını yeriz. Suyumuz dağlardan gelir seyirterek. Kendi ektiğimiz, biçtiğimiz serilir soframıza... Bu derde nasıl yakalandım ben?.."
-
Cümleler birer kanama gibi dökülüyor delikanlının ağzından.
-
Ve o kadar zor bir soru soruyor ki susmaktan başka cevabı yok bu sorunun.
-
Hava almak için dışarı çıkıyorum.
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri