Ülkemizde devletin zayıflığından yararlanarak örgütlenen bir sürü kartel var.
KARTEL nedir.: Bir üründe daha fazla para kazanabilmek için, o ürünü satan pazarlayan firmaların aralarında anlaşması demek.
En basit anlatımı bu. Daha çok kazanç için aralarında anlaşan bu firmaların oluşturduğu sisteme kartel denir.
Kartel oluşturmak yasaktır. Serbest piyasayı bozar. Tüketicilere zarar verir. Sosyal adaleti bozar. Huzuru bozar. Ülkeyi uzun vadede köleleştirir batırır.
Bu sebeplerden dolayı şirketlerin yapabileceği en büyük suçlardan biridir. Cezası çok ağır olmalıdır.
Maalesef ülkemiz kartel dolu.
Kartel oluşumu küçük firmalarlada olabilir büyük firmalarlada.
Küçük kartel'e örnek: Bir mahallede sadece üç bakkal vardır. Başka bir şey yoktur. Bu bakkallar aralarında rekabet etmek yerine oturur anlaşırlar. Fiyatları ortak belirlerler. "Daha ucuza satmayacağız" derler. "Anlaştığımız ortaya çıkmasın diye bir kaç ürünü farklı fiyatlardan satalım" derler. "Hiçbirimiz yeni market açmayacağız" derler. "Başkasının da açmasına izin vermeyeceğiz, bunun içinde muhtara, polis müdürüne, imama, yerel gazeteye (toplum liderleri, toplum yönlendiricileri) şu kadar yıllık para vereceğiz" derler.
Mahallede hangi bakkala gidersen git fiyat yaklaşık aynı ve YÜKSEKTİR. Mahallede daha ucuza satan olmadığı için belirledikleri yüksek fiyatlardan almak zorundasındır. Bakkallara ödediğin paranın bir kısmı toplum liderleri ve polis kaymakam vali hakim yargıç gibi sistem elemanlarına mevcut soygun düzeni devam etsin diye gider. Ayrıca vergi vererek maaşını ödediğin muhtar, polis müdürü, imam, bakkallardanda para alarak zenginleşir. Üretmeden kazandıkları para mahalleliden yüksek fiyatlarla çıkıyordur. Sana hizmet etmesi gerekirken seni soyuyordur. İtiraz ettiğinde polisin copu, hakimin çatık kaşı, imam'ın "cehennemlik olursunuz" tehdidi ile karşılaşırsın.
Karteli oluşturan bakkallar ve onlarla ortak olan toplum liderleri düzenli zenginleşirken, mahallede yaşayanlar düzenli fakirleşirler. Düzen kurulunca fiyatlar sürekli artar. Bir zaman sonra MAHALLE TAMAMEN BAKKALLARA ÇALIŞMAYA BAŞLAR. Eskiden para artırabilirlerken artıramamaya başlarlar. KÖLELEŞMİŞLERDİR. Üç bakkal ağa haline gelmiştir, toplum liderleri onların sürü yöneticisi haline gelmiştir, mahallenin tüm birikimleri, emekleri onlara akar. Mahallede yaşayanların çocuklarının geleceği çalınmıştır. Ya sömürülen büyük kalabalık içinde olacaklar, yada bakkalların işine yarar meslek edinip bir üst seviyeye çıkacaklar. Koruma olurlar, bakkalda satıcı olurlar, bakkalın oğlu kızı ile evlenirler, bakkalın evine hizmetçi, kâhya olurlar. Bakkalın yeni evini yapan mimar olurlar, bakkalın arabalarını satan yıkayan elemanlar olurlar vb. Bakkal'ların bu düzeni sürdürmesi geliştirmesi için gerekli mesleklerden birini edinirler.
Ara bilgi, siyonistlerin dünyada oluşturmaya çalıştıkları sistem bu. O sebeple küçük firmaları satın alıp önlerinden çekerler. Büyük rakipleri satın alırlar, alamıyorlarsa siyasetçi ve medya eli ile batırırlar. yaptıklarını normal göstermek içinde medya ellerinde olur, siyasetçi ellerinde olur. Medya sizi şartlandırır, eğitir. Onların size öğrettiklerini tekrarlar durursunuz.
Küçük kartele bir örnek daha, geçen yıl bizim sahildeki sahil cafeler aralarında anlaşmıştı, hepside sıcak içecekleri aynı fiyattan veriyordu. Bu cafe lerden biri tanıdık, o söyledi. Bu örnek küçük çaptada karteller olabiliyor örneği. Bulundukları yere zarar verirler.
Türkiyede ise bir sürü dev kartel var. Ülkeyi toptan soyuyorlar.
bankacılık ve çimento sektöründeki kartel oluşumları yakalanmıştı. Çok küçük cezalar aldılar. ceza eğer seni rahatsız etmiyorsa ceza değildir. Hali ile o karteller devam ediyordur.
Bir sürü banka var ama hangi bankaya giderseniz gidin şartlar yaklaşık aynı. Serbest piyasalarda şartların aynı olması imkansızdır.
Peki devlet bankaları.? Neden kendi şartlarını belirlemeyip diğerlerine uyuyorlar.?
Çünki o bankaları yönetenler siyasetçiler. Piyasa elemanları değil. Siyasetçilerin amacıda hizmet etmek değil cep doldurmak. Kurulu düzeni devam ettirerek olabildiğince cep doldurmaya çalışıyorlar.
Otomobil firmaları kartel. Ülkemizde orta alt sınıfa hitab eden araba yok. Serbest piyasada bunun olması imkansızdır. Bir yerde boşluk varsa orası anında doldurulur. Bugüne kadar onlarca otomobil firması kurulup orta alt gelir grubuna uygun arabalar üretmeliydi. Çin'e bakın, lüks arabada var alt gelit gruplarına uygun arabalarda. Çin araba sektörüne bizden çok sonra girdi, ulusal YERLİ ARABA MARKASI SAYISI 110.
Bizde SIFIR.
Bir tek koç holdingin göstermelik tofaş'ı var. Oda yerli araba üretmiyor. Göstermelik bir model çıkarıyor. Onunda ithal arabadan farkı yok.
Yine koç holdingin otokar, karsan'ı var. otomobile girmiyor. mevcut piyasayı, düzeni bozmuyor.
Çin 110 marka ile her fiyata araba üretiyor. Bizde lüks segmentte sayılacak arabaları bizim orta segment arabalarımızın yarı fiyatına bize satmaya çalışıyor yinede kâr ediyor. Ama bizim devlet üzerine tonla vergi koyuyor. Bizim sanayi ölmesin diye. Vergi koymakta haklı ama bu şekilde sadece kan emici bizim otomobil kartellerimizi koruyor. Aynı karteler 10 milyarlarca liralık teşvikler hibeler veriyor. Yapması gereken o teşvik ve hibeleri küçük yeni otomobil üretecek frmalara vermek. O zaman Çin gibi onlarca yeni marka çıkar.
Cep telefonu sektörü ayrı kartel. En sinir olduğum kartel de bu.
Her yıl paket yenileme gerekiyor. Çok gereksiz boş bir uğraş. neden ben her yıl paket takip edeyim. Üstelik faturalı tüketiciyim. Neden zamanımı telefon paketlerini anlamak için harcayayım ve bunu her yıl yapayım. Telefon ayrı, internet ayrı, bazı evlerde TV ayrı. Ne kadar boş ve gereksiz bir uğraş.
Dakika fiyatını her şirket belirler, kullandığın kadar ödersin. Zamlar tüketiciye bildirilerek otomatik gelir. Beğenmezsen şirket değiştirirsin.
Ama yok her yıl hesap yapacaksın çünki paket bittiğinde seni arayıp mevcut durumunu devam ettiremezsin, sana aynı öneri yok, şunu öneriyoruz. Bunu her yıl yapman gerekiyor. Hem internet hem cep için.
Kontöre geçeyim, 6 ayda bir doldurayım bitince yeniden doldururum desen, onuda sana sunmuyorlar. Kontör aldın, bitirmezsen en geç 30 gün içinde siliyorlar. Yani paranı gasp ediyorlar. Yeni şartlar çıkmış 21 günde gasp var, 30 günde 6 ayda. hangi gaspı seçersen. benim gibi kontörle uğraşmayayım deyip faturaya geçmişseniz aynı. Bu seferde sana dayatılan paketlerle boğuşuyorsunuz. Seni koyun gibi sürüp kendi ağıllarında tutuyorlar, onların şartları ile. Sinirlenip kabul etmezsen bakıyorsun diğer firmalarda para farklı olsada başka kurallar belirleyip seni aynı zincire doğru sürüyorlar. Her yıl uğraşman gerekiyor.
Yeni firma çıkıp dakika fiyatı belirleyip kullandığın kadar öde dese, TÜM PİYASAYI KAPATACAK. Ama yok öyle bir firma. Serbest piyasada çıkmamasına imkan yok. Ama çıkmıyor. Kartel olmuşlar.
Huzur vermiyorlar arkadaş.
Birde yalnız yaşayanlarımızın sayısı çoğalıyor. Şehir hayatı insanları yalnız yaşamaya itiyor. Tek başına yaşlanan sayısı her yıl artıyor. Yaşlı bir insanın bu kartellerle boğuştuğunu düşünün. Baş etmesine imkan yok.
Hayat boyu senden vergi alan devlet, kartellerle ortak gibi davranıyor. Seni aldığı vergi karşılığında koruması gerekirken korumuyor. Tersine tepene binenlerle yan yana duruyor.
Her yıl bu paket olayı geldiğinde acaip sinirleniyorum. Eskiden paket derdimiz yoktu. Kullandığımız kadar para öderdik. rekabette yoktu ne isteniyorsa öderdik. Sonra siyonist karteller doluştular. mevcut siyonistlerimizle ortak çalıştılar. Üzerine dönem siyasetçisinin yarattığı siyonist olmayan talancılarla boğuştuk.
Ne berbat bir ülkeyiz yaw.
Tabi temiz dürüst taraftaysanız, veya soymaya niyetiniz var ama şartlar uygun değilse, imkanınız yoksa.
İnsanın doğası soymaya, çalmaya, gasp etmeye uygundur. Bu doğaya kızamazsın.
Ama insanın bu doğasının verdiği zararı önlemek için devlet yönetici ve çalışanlarına vergi veriyorsun, karşılığını alamıyorsun.
Kötü olan bu.
Devleti ağa olarak görüyoruz, halbuki maaş verdiğimiz bizim çalışanlarımız. Bu bilinci halka oluşturmamıza izin vermediler.
Evet biraz rahatladım. Bu yılki mobil ve internet paketlerini halledeyim. Bir şey kontrolumde değilse, başkasına bağlı ise acaip geriliyorum.
Siz bu konularda rahatsanız bunun bir kaç sebebi vardır.
Aklıma gelenleri sıralayayım.
-Bu konuları sizin yerinize başkası hallediyordur.
-Rahat kazanıyorsunuzdur, haram parayı harcaması kolaydır. Hiç kurcalamazsınız.
-Ben yanlışımdır, abartıyorumdur ki abartırım çünki kontrol konusunda biraz aşırıyım. Bir şey kontrolumde değilse, bana bağlı değilse acaip gerilirim. Başkasının kullandığı arabada arka koltuğa oturmaya çalışırım. Evimin ustalık işi varsa yapabiliyorsam mutlaka kendim yapmaya çalışırım. Usta'nın kontrolune girmek istemem. Hastaneye doktora çok mecbur değilsem gitmem, doktorun eline düşmek istemem, kendim halletmek için sonuna kadar direnirim. Devlet dairelerinden nefret ederim çünki kontrol onlardadır, gitmeden halledebilirmiyim diye her köşeyi kurcalarım. vb.
-İşinizle aşırı meşgulsunuzdur, biri söylemeyince haramzadeler tarafından sömürüldüğünüzün farkında değilsinizdir. Farkında olsanızda uğraşmak istemezsiniz, kafaya takmazsınız.
-İlaç kullanıyorsunuzdur, dünya umurunuzda değildir.
-Maraba kafasındasınızdır, mevcut düzen sizin için Allah'ın ayeti gibidir. Fizik kuralı gibidir. Sorgulamadan düzeni sürdürür, üzerine benim gibi sorgulayarak sizi gerenleri taşlarsınız.
-Yaşınız gençtir, henüz tecrübe kazanmamış, dünyayı öğrenmemişsinizdir. Yada hep genç kafalı kalmışsınızdır. Beyninizi geliştirecek şartlarınız yoktur.
Bu arada yukarıdaki 3 bakkal örneği efsane oldu. Çok basit ve çok anlaşılır. Ayrıca tam olarak sistemi açıklıyor. gerçeğin aynı uyarlaması.
Kopyalayıp saklayayım, ileride hatırlatmak için asarım.
.
Yer İmleri