Gerçek anlamda stok devir hızı bana göre bir dönem içerisinde kaç defa o stokların üretimde kullanılıp ve/veya satılıp tekrar yerine konma hızının ölçülmesidir.. Piyasada kullanılan mevcut formül ile bu durum kesinlikle ama kesinlikle anlaşılamaz. Piyasada kullanılan mevcut formül sadece bir ipucu verebilecek kapasitededir, daha fazlası değil.
Yukarıda kullandığım ana itiraz noktası satışların maliyetinde stoklar harici bir sürü başka kalemin de yer alması ve ayrıca o maliyetler içerisinde yer alan stokların da genelde ilk hammadde ya da yarı mamul olmasına idi. Yani satışların maliyetinin toplam stokların ortalamasının payda olarak kullanılması şekliyle oluşan bir rakama bölünerek bir stok devir hızı hesaplamak mantıken anlamsız idi. Ve buradan yola çıkarak, yani formülün sağlıksız oluşundan yola çıkarak, yüksek stok devir hızlı şirketlerin brüt kâr marjlarının enflasyon düzeltmesinden fazla etkilenmeyeceği yorumunu çıkarmanın da çok anlamlı olmayabileceği konusunu dile getirmekti asıl maksadım.
İkinci ve bence daha önemli bir başka husus da şu:
Bir şirket sonuçta bir dönem boyunca üretim ihtiyacından çok daha fazla ilk hammadde ya da yarı mamul ürünü türlü sebeplerle önceden alabilir. Ve bundan dolayı stoklar ihtiyaçtan fazla şekilde artabilir. Ayrıca aynı şirket aynı dönem içerisinde satabileceği üründen çok daha fazlasını benzer ya da başka sebeplerle üretebileceği gibi, zamanında satmayı beceremeyip stoklarının durduk yere çoğalmasına da sebep olabilir. Bu durumda, dönem sonu stokları oldukça yüksek olacağından, dönem başı stokları ile dönem sonu stokların ortalaması değerinin formülün paydasında kullanılması gereğiyle de stok devir hızı daha düşük gelecektir. Teknik olarak bu durum aslında stok devir hızının azaldığını gösterse de satılan ürünlerde kullanılan stokların maliyeti hakkında gerçek anlamda fazla bir ipucu vermeyecektir. Brüt kârın hesaplanmasında kullanılan satışların maliyeti kaleminin içerisindeki ilk ham madde ve yarı mamul maddenin hangi döneme ait olduğuna dair bir ipucunu zaten vermez bu formül. Zira stokların şişiyor olmasından kaynaklı devir hızının düşmesi o dönem içerisinde satışların maliyetinde yer alan ilk hammadde ya da yarı mamul ürünlerin çok daha önceki dönemlerden stoklara girdiği anlamı taşımaz. Yani stok devir hızının düşüklüğüne ya da yüksekliğine bakarak brüt kâr marjlarının az düşeceği ya da çok düşeceği yorumunu yapmak teknik olarak imkansıza yakındır.
Tabii ki ben burada formülasyondaki sağlıksızlık nedeniyle stok devir hızından yola çıkarak ticari gelir tablosunda brüt kâr marjlarının nasıl etkilenebileceğine dair çok iddialı yorum yapmanın mümkün olmadığı noktasına yoğunlaştım. Yani bu kısım Gelir tablolarının sadece Ticari faaliyetleri kısmını ilgilendiriyor. Biliyorsunuz, bir de kapsamlı gelir tablosu kavramı var. Bu tablonun daha geniş olanı. Bizim geleneksel olarak baktığımız Gelir Tablosu kısmı genelde doğrudan ya da dolaylı ticari faaliyetlerden kaynaklı oluşan vergi öncesi kâra dair olan kısım. Bir de bunun altında yer alıp da vergi öncesi kârı etkilemeyen kısmı var. Mesela stokların değerlenmesinden ya da değer kaybından dolayı oluşan kâr ya da zararlar, ya da duran varlık değerlenmesinden ya da değer kaybından dolayı oluşan kâr ya da zarar kısmı kapsamlı gelir tablosunda yer alsa da ticari gelir tablosunun vergi öncesi kâr kısmını pek etkileyen bir taraf değil. Stoklardaki değişimler, stokların artması ya da azalması durumu enflasyon muhasebesinde işte bu kapsamlı gelir tablosu kısmını daha çok etkileyecek. Sonuçta parasal olmayan varlıklar enflasyon düzeltmesine tabi tutulacağı için daha eski olan stokların değerleri daha fazla artış gösterecek, daha yeni olanlar daha az artış gösterecek. Önceki bilançolardan devreden stokların çokluğu elbette kapsamlı gelir tablosunda kâr artışı konusuna daha çok katkıda bulunacak. Ama yukarıda belirttiğim gibi bu işin vergi öncesi kâr kısmını ve dolayısıyla favök çarpanları ya da f/k çarpanları kısmını ne kadar etkileyebileceğini önceden kestirebilmek pek de mümkün olmayacaktır. Zira bunları etkileyecek olan kısmı sadece satışların maliyetine yansıyan kısmı kadarıyla olacaktır. Onun da hesaplamasını ancak satılan malların üretiminde kullanılan ilk hammadde ya da yarı mamul maddelerin şirket stoklarına ne zaman girdiğinin kaydını tutan şirket envanter yönetimi bilebilecektir, biz bilanço analizi yapanlar değil.
Bu durumda stok devir hızlarına bağlı olarak f/k ve fd/favök ya da pd/favök tahminleri kestirmeye çalışmak havanda su dövmekten farksız bir durum. En kestirilebilir şirketler enflasyon muhasebesinden en az etkilenecek olan şirketlerdir. Bankalar ve belki de bu kapsama dahil edilirse sigorta şirketleri enflasyon muhasebesine tabi olmayacağı için onların gelecek çarpanlarını tahmin etmek analistlerce biraz mümkün durumda, zira bunlar bu durumdan etkilenmeyecek. Ayrıca, bilanço para birimi TL olmayanların enflasyon muhasebesi uygulaması yapıp yapmayacağı konusunda da değişik rivayetler söz konusu. İşin açıkçası en doğru ve net cevap bu şirketlerden bir kaç tanesinin yatırımcı ilişkilerine enflasyon düzeltmesi uygulamasına tabi olup olmadıklarını, tabilerse bunun düzeltmesinin nasıl yapılacağını sormak olacaktır. Eğer tabi olmayacaklarsa onların tahminlerini yapmak da analistlerce daha kolay olacaktır. Tabi olacaklarsa bunun uygulamasının bu tip bilançolarda nasıl olacağını da öğrenmek lazımdır.
Hasıl-ı kelâm:
1. Mevcut formülasyonun gerçekçiliği tartışma konusu olduğundan stok devir hızının düşük ya da yüksek olmasından hareketle gelir tablolarında brüt kârın az ya da çok etkilenebileceğini varsaymak teknik olarak mümkün değildir ve her şirketin kendine özgü sonuçları olacaktır.
2. Enflasyon muhasebesi ticari kârdan daha çok kapsamlı gelir tablosundaki toplam kapsamlı gelirleri etkileyecektir. Bu durumda toplam kapsamlı gelirler ticari gelir tablosundaki dönem kârından çok çok fazla değişeceğinden ve Öz Kaynaklardaki değişimi doğrudan yansıttığı için, belki de bakış açıları artık tamamen buraya kayacaktır ve varlık (PD/A) ve net varlık çarpanları (PD/DD) F/K ve FD/FAVÖK ya da PD/FAVÖK çarpanlarına karşı önemi ve dikkate alınması babında kaybettiği mevziyi tekrar kazanabilecektir.
Ben hâlâ bu konuda nerede duracağımı kestirmeye çalışmakla meşgulüm. Zira kişisel varlıklarımın artışı benim nasıl düşündüğümden daha ziyade piyasanın nasıl düşündüğü ve neye prim vereceği ile ve onu kestirebilmekle doğrudan ilintili. Artık kazandıran portföy mantığı oluşturmak klasik dönemler kadar kolay olmayacak gibi duruyor, en azından önümüzdeki 1-2 dönem için.
Son düzenleme : deva-i dert; 24-12-2023 saat: 15:26.
"İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
Clausewitz
Yer İmleri